bildirgec.org

ulvî meseleler hakkında tüm yazılar

Neden AB diyorlar

suphi | 16 May 2004 13:19

Geçenlerde cami cemaatinden bir kaç kişiyle muhabbet ettik. Bizim amcalar AB yanlısı çıktılar.Yahu amca neden AB ye girmek istiyorsun dedim.Evlat hiç değilse bizimkilerden daha iyi davranırlar bize diyor.(???) Bizimkiler kim dedim.Ne derse iyi Ordu demesin mi?Amca yapma etme bak Ordumuz belkemiğimiz Ordu şöyle lazım.Bırak biz yine sabredelim.Bırak evlat diyor diyor biri şimdiye kadar ne gördük ki bundan sonra ne göreceğiz.Haberler geliyo ordan rahatça yaşıyorlarmış dinlerini. dedim amca o kadar iyi değil avrupalı hem ahlak ne hale gelir sınır kalkınca.İnsanın içinde olmadıktan sonra sınır kar edermi diyor birisi.Yahu erimeyelim o cemiyet içerisinde diyorum.ezdirmeyelim kutsal yurdu.akif diyorum “ot değil onlar dedenin saçları “demiş.biraz sustular.Sonra ne yapalım yavrum şaşırdık bizde.Bilmiyoruz ki nasıl olmalı .biri “allah sonumuzu hayır etsin diyor” bu arada.Ne demek şu üyelik bende bilmiyorum ki anlatayım amcalara.sanki üye olunca çok şey değişecek toprak gidecekmiş gibi düşünüyorum.neden böyle düşünüyorum bende bilmiyorum.o kadar üye var onların başına ne gelmiş.sade para mı gelecek avrupadan.ictimai hayat ne olacak.değerlerimiz toprak altında mı kalcak. nasıl sormalı ne demeli bilemiyor insan. ne olur dersiniz üye olunca(yoksa üye olamazmıyız)

TıRT oldu

Psychedelic | 15 May 2004 23:21

Efendim TeReTebirde örovizyon şarkı yarışmasını izlemekteyim. Şarkıların yarısı bittikten kelli sipiker kardiş şimdi kısa bir reklam arası didi. Ben de zap aleti sayesinde bakayım BBC Prime ne yayınlıyor deyu geçiş yaptım. Orda yayın devam ediyor. Meltem ilen Korhan çıktılar. Önce Hamburg’a bağlanıldı ve durum oradan başarılı bir şekilde alındıktan kelli şimdide Taksim skuara bağlanıyoz dindi. Bağlanıldı emme velakin o da ne? Taksim Skuarda arabaların önünde sarışın bir hatun burnu ile meşgul olmakta!! Meltem ile Korhan kıçını yırtmakta. TeReTe sipikeri burnuyla meşkul olmakta ısrar etmekte. BiBiCi sipikeri gulmekten gebermekte. Banane??

SİNEMASEVERLERE FARKLI BİR PENCERE AÇAN BEYAZPERDE TRT’DE SON…

akutay | 13 May 2004 14:34

(Albert) Kamu vicdanı neden sızlamaz. Kamu alem bir midir bize? “Kamu yayıncılığı yapan TRT’nin bir takım ‘kamu’ tarafından arpalık ve at meydanı olarak kullanıldığı gerçek bilgisini sağır sultanın bile bayat addettiği bu memlekette: Sözüm ona: kültür yayıncılığı yapan TRT2’nin elle tutulur sinema eleştiri, yorum ve vizyon dergisi tadındaki programını 14.mayıs.2004 cuma günü neden son kez izleyecek mişik?. Gözünüzü seviyim sabık spor, içişleri ve şöhret olarak en genç bakanlık yapmış zat-ı muhterem milletin eski vekilinin mahtumunca on yıllardır akşama doğrulduğumuz programı küflü küflü yayınlanır, dekor çöp evleşirken, bir takım kamu tarafından oraya buraya abuk subuk saatlere reyting şöyle dursun bu ne yahu? dedirten ekonomi ve sermaye piyasaları programcıkları serpiştiren, haberciliği bile param partal memuriyet zihniyetinin bürokratik saltanaıtıyla biçimlenegiden ve daha kötüsü ödediğimiz vergiler karşılığı izlediğimiz TRT televizyonu: Sesimizi duy!!! BEYAZPERDEmize dokunma… Dokunma yahu! SİNEMASEVERLERE FARKLI BİR PENCERE AÇAN BEYAZ PERDE, 131. BÖLÜMÜYLE SON KEZ 14 MAYIS CUMA AKŞAMI SAAT 21.10’DA TRT 2’DE [email protected] Beyaz Perde’nin bu bölümünde Mehmet Açar, Ali Hakan, Yeşim Tabak ve Alin Taşçıyan, halen gösterimde olan “Max – Genç Hitler”, “Van Helsing” ve “Evil – Şeytana Karşı” filmlerini değerlendiriyor.

bir saçmalık…eşitlik

suphi | 13 May 2004 11:00

Eşitlik eşitlik deyub duranlar var. tabi onlar eşit hak ve imkanlardan bahsediyor.belki benim bahsettiğimin onlarla alakası yok.hangi eşitlik hayatın kendisi eşit değilki.hem herkes eşit olsaydı ne olurdu.herkes tek formatta.baby700=siyahın matemi,fenerbahçe=galatasaray ,müslüm gürses=mustafa sandal(başta demiştim bu bir saçmalık ya sabır deyiniz ) ne oludu halimiz.Asıl söylemek istediğim Allah her insan için en hayırlısını yaratmamış.böyle olsaydı o zaman hz.muhammed=ebu cehil diye bir durum söz konusuydu.veya yılmaz erdoğan=nazım hikmet insan sırf bu konu için kitap karıştırır mı?bakın ne diyor kitap. evet Allahın kulu için en iyisini yaratması diye bir şey söz konusu olamaz.Enefdim İslamda ehl-i sünnet diye bir itikat görüşü var.birde muğtezile.sonra ehl-i sünnet ikikadı ikiye ayrılmış.maturidi,eşari .neyse imam ebu hasenel eşari bir zamanlar muğtezile mezhebindenmiş.bir gün hocasının yanına varmış.hocam demiş.üç kardeşten üçüde ölmüş.biri müslüman diğeride kafir,üçüncü ise çocuk.halleri ne olur demiş.hocası cubbali:e tabiki müslüman cennete kafir cehenneme bebekte yoprak olur çekirgem edasıyla cevap vermiş.çekirge devam etmiş.peki hocam bebek olan deseydiki ey allahım banada ömür verseydinde senin rızanı kazanıp bende cennete gitseydim dese.cubbali:ama allah onun ileride kafir biri olacağını biliyordu onun canını küçükken almış böylece o azaptan kurtarmış.ebu hasanel eşari hz.devam etmiş.peki hocam o zaman da o kafir olan kardeş ya rabbi benimde canımı küçük kardeşimin yaşında alsaydında bende toprak olsaydım derse.ibarede(kitapta diyelim)şöyle yazar:cubbali şişti.ve el eşari bu muğtezile mezhebinden ayrılıp ehli sünnet akidesini benimser.demekki eşitlik(yaratıcının kulu için en iyisini yaratması)diye bir şey yok.

toplumsal gelişim ve tahtakale

contravener-hafif | 11 May 2004 23:01

Bu ay iki şeyi farkettim. Birincisi ve en önemlisi; yıllardır bize şam fıstıklı dondurma diye green tea dondurması gazlıyorlarmış. İkincisi 16 yaşıma geldiğimde çoktan Sade’nin ‘Sodom’un 120 günü’ kitabında bahsettiği nerdeyse bütün fantazileri kitabı okumadan uygulamalı görmüşüm. Yanlış anlaşılmasın özellikle birşey aramadım. Karışık cdlerden, oradan buradan içlerine karışmış cdlerden görmüşlüğüm olmuş. Okuduğumda maşallah yazılanları hiç yadırgamadım.

Toplumsal gelişim dedikleri bu olsa gerek!

bir düş içinde bir düş

pagan | 11 May 2004 09:38

ne güzel bir düş bu. kırmızı yanaklı çocukların ve ruhu hala çocuk olanların düşü. aynı duygulara yakın sularda yüzen, birlerini hiç tanımayan ama yüzleri gülen insanların düşü.

bu düşü gerçek kıldıkları için kırmızı yanaklı, gökyüzü gözleri olan çocuklara, bizim çocuklara teşekkür ediyoruz. tarihlerinden gelen asilliklerini bozmadan bu onuru yaşadıkları, yaşattıkları için bir kez daha teşekkür ediyoruz.

ve sen “aziz”, yüreğinin güzelliği gülümsemene yansımış, bize bu sene yazdığın şiirleri hiç unutmayacağız…

Nerdesiniz Gençlik?

UVERCANKi | 07 May 2004 23:49

Bir de şöylesi var:

Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik…

“Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!” şuurunda bir gençlik…

Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, Allah’ın Kur’an’ında “belhüm adal” dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören… Bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi… Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik…

Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün “dikey”leri “yatay” hale getirecek bir nida kopararak “Mukaddes emaneti ne yaptınız?” diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik…

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik…

Halka değil hakka inanan, meclisinin duvarında “Hakimiyet hakkındır” düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bulan bir gençlik…

Emekçiye “Benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasiyle, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başıboş bırakılamazsın!”, kapitaliste ise “Allah buyruğunu ve Resul ölçüsünü kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!”, ihtarını edecek… Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik…

Birbuçuk asırdır yanıp kavrulan, bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan Batı adamının bulamadığını, Türkün de yine birbuçuk asırdır işte bu hasta Batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını çözecek ve her sistem ve mezhep, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin İslâm’da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna İslâm âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik…

“Kim var!” diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert “Ben varım!” cevabını verici, her ferdi “Benim olmadığım yerde kimse yoktur!” duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik…

Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nisbette strateji ve taktik sahibi bir gençlik…

Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik…

Bugün, komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kağıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi ve daha nesi ve nesi, hasılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve telbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tekbaşına onlara karşı durabilecek ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik…

Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiç birini beğenmeyen, onlara “Siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!” diyecek ve gerçek müslümanlığın “ne idüğü”nü ve “nasıl”ını gösterecek bir gençlik…

Tek cümleyle, Allah’ın, kâinatı yüzüsuyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O’ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve O’nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik…

Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsür yıldır, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah’a hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim, manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır.

Necip Fazıl Kısakürek

Bir kandil daha geçti.

suphi | 03 May 2004 12:07

Hz.Muhammed (s.a.v) efendimizin dünayı şereflendirdiği veladet kandilini geride bıraktık. O gece dualarla, hatimlerle ve sohbetlerle andığımız fahr-i kainat efendimizin ne yüce bir rasul olduğunu birkez daha anladım.Geçte olsa tüm Müslümanların kandilini tebrik ederim.Allah Teala müminleri onun şefaatine nail eylesin.

Hakan Şükür Fetişizmi

Gandalf | 29 April 2004 17:16

Bizim ülkenin teknik direktörlerinde Hakan Şükür Fetişizmi var buna dün gece iyice inandım. Ersun Yenal da onu ilk onbirde sahaya sürüyorsa ne diyeyim. Artık bi umudum kalmadı… Futboldan anlamıyorum.

yakalım

suphi | 27 April 2004 09:40

şu tarih kitaplarını.Bunca iftira bunca saçmalık.Tarih mi okuyoruz masal mı?