bildirgec.org

türklük hakkında tüm yazılar

Gidenlerin Ardından

siyuu | 08 May 2007 15:11

Yurtdışına gittiğinizde Ermenilerle karşılaştınız mı hiç? Fransa’da, Hollanda’da, İngiltere’de Amerika’da ya da Bulgaristan’da bir lokantada, bir kuyumcuda yada bir saatçide, iki laf ettiniz mi?… 40’lı 50’li yaşlardakiler Türkçeyi çat pat konuşurlar, onların anne-babalarıyla anlaşabileceğiniz kadar Türkçeyi bilirler. Büyük çoğunluğu 1915 olayları sonrası anadoludan o diyarlara savrulmuş ailelerin 2., 3. kuşak çocuklarıdır. Bir kısmı ise anadoludan bugünkü Ermenistan’a göç edip, Doğu Bloku çöktükten sonra batı ülkelerine yerleşen 1., 2. kuşak Ermenilerdir.İki grubun arasında belirli bir öfke farkı bulunur. Anadolu’dan batıya 1915’lerde göç edenlerin torunları daha bir samimi daha bir bizdendir. 2. grup ise yıllardır duydukları olumsuzsözler nedeniyle biraz mesafelidir. Bu anlamda kendi aralarında da bir uyumsuzluk, bir anlaşamama meselesi vardır.

polemik öyle değil böyle olur (öyle değil böyle türk olunur)

mnc | 06 March 2007 07:58

Bu yazının yazıldığı sırada gerçekten sinirliyim. Çünkü eğitimsiz kültürsüz insanların insan içine rahatça çıkıp birde milyarlarca insana kolayca erişmesinden son derece rahatsızlık duyuyorum.

Bizler
Bizim Türklüğümüz dillere destandır, milletimizi, atamızı severiz. Her fırsatta korur sahip çıkarız. Peki ya eğitimsiz isek ? O zaman sadece kulaktan dolu bi şekilde koruruz. Geniş kitleli sitelerde kendimizi rezil ederiz.

Peki konu nasıl başladı ?
Efendim herşey elime geçen bir link ile başladı, klasik yine Türkler bir araya gelelim taşlayalım spamlerinden birisi diyebiliriz, ateşli bir arkadaşımız bak ne yapmış ***** ***** arkadaşlar dedi. (anladınız siz)
Baktım tabii adreste şu video yer alıyor. Bağlantısı iyi olmayan arkadaşlar için söyleyeyim, Atamızın 2 resmi bir takım efektlerle konuşturulmuş, kendisine “gey” imajı verilmiş ve kendisinin gay olduğunu söylüyor, YMCA şarkısını söylüyor vs..

DELİ MİYİM DE GÜLÜMSÜYORUM?

Lacrimosa | 31 October 2006 22:48

ışık
ışık

Sokakta giderken, kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığım zaman; beni deli zannetseler de zannetmeseler de gülümsüyorum. Delilik dediğin nedir ki? Hepimiz az buçuk deli değil miyiz zaten? Her birimiz kendi tımarhanesinde gönüllü hapis. Düşünüyorum, her zamanki gibi. Hem de suç olduğunu bile bile… Yük katarları geçiyor zihnimin uçsuz bucaksız raylarından. Kendi kendime gülümsemeye devam ederek ilerliyorum. İnsanlar çıkıyor karşıma sağcı, solcu, ortacı, ilerici, gerici… Her yer insan kaynıyor, kalabalık sel olmuş akıyor sokaklardan caddelere. Necati Cumalı’nın şiirini hatırlıyorum: “şu kalabalıkta gördüğün herkesin bir kalbi var senin gibi…”

Tanıdık bir rüzgar esiyor. Doğduğum vatan toprağının kokusu sızlatıyor burnumun direğini giderek bize ait olmaktan uzaklaşırken. Öldüğümde vatanımın bana ait olmaması ihtimali de aynı anda yokluyor zihnimin duvarlarını. Nazım’ı görüyorum o vagonlardan birinde. Vakur bir ağaç gibi; başı yukarıda, çenesi bulutlarda. Deniz mavisi gözlerinde memleket hasreti doruklarda…
Her şeye rağmen gülümsüyorum.

Newyork Times’ da ‘orkut’

onerty | 11 April 2006 15:29

Orkut Büyükkökten
Orkut Büyükkökten

Bugun tam da biraz çakırkeyf, istiklal’ den dönerken “ulan nasıl oluyor da bu memleketten doğru dürüst bir iş çıkmıyo”, “neden herhangibir sportif/kültürel/bilimsel başarımız yok?” “nolacak memleketin hali?” konularına derinlemesine dalmıştık. suç öğeli dizi ve filmlerde (snatch, prison break, vs)”turk” ismiyle gönderi de bulunulan milletin evlatları arasından neden bir tane (medya da kendine yer bulabilecek kadar) doğru dürüst işle uğraşan adam çıkmıyor diye hayıflanıyorduk.