bildirgec.org

tiki hakkında tüm yazılar

Gençlerin giyim tarzları ve kültür yapıları

rasgon | 19 May 2009 12:25

Tiki, soytarı, serseri, bilmiş, entel, rapçi, punkçı, gotik, inek…

Bütün gençlere bu gözlerlemi bakıyoruz. Bir toplumun temel yapı taşını oluşturan gençler neden, nasıl giyinirler hiç merak ettinizmi ? Yaşadığımız çevre bizi ne kadar etkiliyor ? Gençler nasıl oluyordahangi tarzın kendilerine daha çok yakıştığını düşünebiliyorlar…

Şimdi tek tek her tarzı inceleyelim ve bu tarzların nedenleri, sonuçları ve sorulmayan sorulara cevaplar bulalım…

Halk arasında “tarz” diyince ne algılıyoruz. Giyim biçimi, ayakkabıları, saç biçimi, konuşması, kullandığı kelimeler, yedikleri, içtikleri bir inasanın tarzını belirleyen bazı unsurlardır. Örneğin; İnsanlar normal olarak, eğer bir hastalıkları yoksa, çayı şekerli içerler ama herkesin çay içtiği bir ortamda birisi farklı olarak çayı şekersiz içiyorsa bu bile ona duyulan saygıda farklılıklar yaratır ve kişinin kendine olan özgüvenini arttırarak tarzını güçlendirir. Yani bi bakıma basit bir ilk okul formülü uygularsak;

Recep İvedik ve Samimiyet

universideli | 22 March 2009 10:23

Kim inanırdı ki magandalardan bu kadar nefret eden bir ülkede en çok sevilen karakterlerden birisi maganda olacak ve filmi milyonlarca insan tarafından izlenilip, esprileri ağızlara sakız olacak? Recep İvedik tabir yerindeyse magandalığın dibe vurumudur ve öyle inanıyorum ki ondan ötesi gerçek hayatta mümkün değil barınamaz. Peki, nedir onun bu kadar sevilmesinin ve neredeyse bir halk kahramanına dönüşmesinin sebebi?

Türk sinemasının son yıllarda çok güzel ve özgün filmler ürettiğine şahit olduk. Vizontele, Gora ve Arog, Güneşi Gördüm, Beyaz Melek, Issız Adam ve daha onlarca güzel filmi büyük beğeniyle izledik. Bu filmlerde senaryoların hep kuvvetli olduğuna dair genel bir kanımız vardı ve yerindeydi de. Öte yandan Recep İvedik 1 ve 2’nin her ikisinin de senaryolarının zayıf olduğunu inkar etmenin diğer filmlere haksızlık olacağını kabul etmek gerekirse, Recep İvedik’in bu kadar izlenmesinin ve bu karakterin her hareketinin sempatik görülmesinin nedeni nedir diye sormak istiyorum? Bir diğer ve asıl soru: Şahan Gökbakar bu karakteri hangi kaynaktan beslenerek üretmiştir?

Toplumsal bir çöküşün son yıllarda hızlandığı ve batılılaşmanın yanlış anlaşıldığı ülkemizde, sanıyorum çarpık kişilik oturmaları gerçekleşiyor. Buna hergün ve her ortamda şahit oluyoruz. Lise ve ilköğretim okullarımızda bile flörtlerin olduğunu, her türlü körelmenin ve bayağılaşmanın yaşandığını görmemek mümkün değil artık. Teknolojinin getirdiği iletişim imkanlarını kullanma şeklimiz neredeyse tamamen kişiliklerimize ve zihinlerimize tecavüze yönelik. Evet, çok şey biliyoruz gençler olarak ama bildiklerimizi kimden öğrendiğimiz meçhul olan bir sanal dünyanın içinde yaşıyor, erken yaşlanıyoruz. Sezen Aksu’nun deyimiyle “Bebeler ergen doğuyor” artık ve erken ergenleşen bizler, gerçek ergenlere kulak asmıyor, kendimizi herkesten üstün görüyor, erken ölüyoruz. Ortaya çıkan genç, samimiyetsiz ilişkiler yumağında erken yaşlanmış, ne için yaşadığını bilmeyen, alabildiğine serkeş ve gamsız. Bugünlerde tabir edilen ‘tiki’ tiplemesi ise gençliğin yuvarlandığı çukurun en dibinde uyarı niteliğinde yanıp sönen enkaz feneri gibi. Ve tabir yerindeyse samimiyetsizliğin zirve noktasında duran insan modeli.

Tiki(ler)

gedaiask | 31 December 2008 09:43

kendilerini homo sapiens sapiens sapiens formunda gören, sadece ankara yahut istanbulda değil, yurdumuzun çoğu vilayetinde mevcut olan, daha doğrusu lacoste , armani, tommy hilfiger, chanel, paul & shark gibi markaların ürünlerinin satıldığı şehirlerde bulunan,”ay tanjuuu bugün nike giydi ondan ayrılsam mı acaba??” deyip, kendisine “niye” diye sorulduğunda ” nike artıkın herkes giyiyooo…onu ben 10 sene once kimse alamazken giyiyordum çünkiii..” diye cevap verdikten sonra yüce tiki divanından onay alıp tanjusundan ayrılabilen, iyi bir markayı güzel göründüğü için değil, sadece üzerindeki timsahcık,kartal kanadı, köpek balığı, kıçları birbine girmiş iki tane c harfi, d ve g harfleri gibi basit küçük armalar olduğu için satın alan, değil şu güzel ülkemizin ekonomik açıdan en şanslı %5 lik diliminde olduğu için tanrıya şükretmek, ortamlarındaki en kötü araba kendisinde olduğu için “lanet olsun porche arabam nasıl olamaz bıktım audi tt den… demmek ki allah beni sevmiyor, o zaman al sana lanet olasııı.. ben de ateist olurum…bak oldum..zaten bu aralar ateizm in, teizm out..” diyebilen,her zaman tüketen , (zaten ondan insanlığa ,vatana yurda hayır bekleyenlerin… ) , aşağılık olarak gördüğü ilkel afrika kabilelerinden zihin olarak yüz kat daha iptidai insan modeli…

boğazın soluğu çınarlardaydı

aylakadamveben | 05 September 2008 13:25

emirgan çınaraltında,çaybahçesinde oturuyorum,yanımda insanlar..şimdi iyice zor..gerçi şu kızlar.leman falan okumuşlukları var onların.yine de genel düzeyin düşüklüğünden bahsedilebilir.bana göreliğini de ekliyelim.biraz komik görünüyolar.onlar farkında değiller tabii.kıyafetlerinin çizgisi hemen hemen aynı her zaman.bir tek renkleri.. biri ne renk giymişse,diğeri zıt renk giyiyo,giymeye çalışıyo.bu zıtlık bi tür bağımlılığı peşisıra getiriyo sanki.hissediyosun yani.bi kızkardeş ben şunu giyiyim dediyse,diğeri bakıp hee o bu renk giydiyse ben de şu renk giyiyim diyo.birbirine görelik.efe kucağımda bi sağa bi sola eğiliyoruz.bunu tekrarlıyoruz.çok hoşuna gidiyo efe’nin.annesini haberdar etmek istiyo bu hoşnutluktan.bi süre uğraşıyo bunun için.sonunda beceriyo.annesi bize dönüp gülümsüyo.ama yapmacık bi gülümseme bu.efe’nin kahkahalarla gülmeye devam etmesi..sonunda anlıyo anne efe’yi güldüren olayı.annenin bi süre durumu kavrayamamasına hak veriyorum.çünkü ben de pek ihtimal dahilinde diye düşünmüyodum efe’nin bu kadar hoşuna gideceğini bu sağa sola sallanmaların.sen de sallanarak oku bu yazıyı..nasıl okunuyo o ya.yani ingilizce mantığıyla çözmek gerekiyo heralde.yolda durup hangisine oturalım dediklerinde de ben bu ismi zor mekanı seçmiştim.bank benzeri tahta koltukların üzerine turuncu minderler koymuşlar hem kıçının altına hem sırtının yaslanacağı yere.çok rahatmış gibi duruyo ya.kıçımın aklı o koltuklarda kaldı valla.isim ve koltuklar değil yalnız fark.bir sosyal statü farkından da bahsedilebilir.tikimekanı diyo bizimkiler.koltuklardan üzerinde oturanlara çeviriyorum bakışlarımı.pek şaşırtıcı bi görüntüyle karşılaşmıyorum.hani söyledikleri doğru ama,bu tür mekanların genel profili budur ki..tavla oynayan yaşlı insanlar.işte bu görüntü asıl farkı yaratan ve bizim mekanın diğerinden ayrılığını vurgulamaya çalışırken ‘halk’ kavramını kullanmaya götüren bizi.yandaki mekanın adı mı ne..tamam söylüyorum.ama dikkat et çözmeye çalışırken moralin bozulmasın;sheesha..aynen böyle yazılmış..iki bardak çaydan sonra bi fincan da sütlü kahve geliyo.sütlü içerim ben.sütlü ve şekerli.o sabah baktım evde nescafe kalmamış.markete gitmeye de üşeniyorum.hızır gibi yetişen türk kahvesini buluyorum buzdolabında ve çocuklar gibi seviniyorum.içince farkediyorum ki bu türk kahvesinin tadı nescafeden daha hoş.yok üstüne içimi yumuşak falan yazmışlar da..hayır efendim,ne kadar yırtınarsan yırtın bu türk kahvesinin yerini tutmaz senin nescafen.ha duyanı ağzını bi karış açık bırakacak bi hayretle başbaşa bırakacak olan türk kahvesine süt katma durumu var..sen ne diyosun bilmiyorum ama ben pekala orjinallik diyebilirim ve diyorum buna..sen bunca öv türk kahvesini sonra ertesi sabah evde hala türk kahvesi bulunmasına rağmen markete yollan nescafe almak için..ne diyim..alışkanlık diyim mi..kafamı sağa çevirip,kucağımdaki ali efe’den uzakta tumaya çalıştığım elimdeki fincan sabit dudaklarımı fincana doğru uzatıyorum..biraz sonra tepsiyle yeni çaylar geliyo isteğimiz dışında,hiçbirimiz almıyoruz..bu zorla çay içirtme politikasından rahatsız söyleniyo içimizden bir kaçı..kimbilir belki de o an karar veriyoruz ortak bir içgüdüyle,bi daha gelirsek ismi zor sheesha’da oturmaya..

Türkiye’de Tikiliğin Tarihi

CarlSagan | 04 October 2007 13:04

“Kal geldi”, “bay geldi”, “ortam dardı, ben kaçar”, “dumur oldum”, “ortama akalım”, “dermişimmmm”, “geliyamıssaaaaaan”, “ne oldum değil, oha falan oldum demeli”,”hacı hacıyı Mekke’de, Tiki Tiki’yi caddede bulur”, “ortama akacak Tiki, caddede durmaz”, “yıkılıyor”.

Hepimizi gülümseten bu sözler “Türkilizce” yazılmıştır. “Türkilizce”, Tiki jargonunun ayırt edici özelliklerinden biridir. “Türk-İsraf” sentezi olarak da tabir edilir. Konuşmalarda bolca İngilizce kelime kullanılması ve bazı İngilizce deyimlerin Türkçeye uyarlanmasıdır.

Anti-Converse Hareketi Başlasın… >:(

cossack35 | 22 June 2007 18:14

şu iğrençliği moda yapan zihniyetten tiksiniyorum...
şu iğrençliği moda yapan zihniyetten tiksiniyorum…

Yazmassam çatlardım, isteyen ciddiye alarak, isteyen dalga geçerek okusun. İkisi de kabulümdür… 🙂

Converse…
Hem sürü psikolojisinin, hem özentiliğin, hem enayiliğin en güzel ve en bariz örneğidir converse…
Kendisini dünyanın merkezi zanneden birkaç kişi bir şeyler giymeyegörsün, aman Tanrım, moda artık odur. Artık bir insanın şık giyinmesi, üzerindekini yakıştırması artık tamamıyla o şeyi giyip giymemesine bağlıdır.