bildirgec.org

the man who cried hakkında tüm yazılar

The Man Who Cried (Erkeğin Gözyaşları)

Hamachi | 18 May 2010 09:50

The man who cried (erkeğin gözyaşları), yönetmenliği ve senaryosu Sally Potter tarafından üstlenilen bir dramadır. 2000 çıkışlı filmde Christina Ricci, Cate Blanchett, Johnny Depp, Harry Dean Stanton ve John Turturro gibi usta oyuncular yer alıyor. Film, Sovyet Rusyadaki savaş nedeni ile babasından küçük yaşta ayrılmak zorunda kalan Suzie’nin babasını arayışını anlatıyor. 1927 yılında Suzie’nin babası, kızı ve annesinin geçimini sağlayabilmek için Amerika’ya gider ve gitmeden önce kızına Salvatore Licitra tarafından seslendirilen Les pêcheurs de perles operasından bir arya sını söyler: “Je Crois Entendre Encore” . Bu duygusal ve etkileyici parçanın film boyunca bizlere eşlik etmesi filmin çarpıcılığını arttırmakla birlikte, filmde yer alan diğer Gloomy Sunday(İva Bittova), Baladele Revoluteii (Instrumental), Cesar’s Song (Instrumental), E lucevan le stelle, Bangi Khelimos (Instrumental), Tiganesca (Instrumental) gibi diğer müzik ve parçalarda bu filmde müziğin insanın içini ürpertici bir şekilde işlendiğinin göstergesi. Je Crois Entendre Encor dinleyerek ya da Iva Bittova yorumuyla Gloomy Sunday’i dinleyerek filmin müzikleri hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

Cate Blanchett

queennothing | 15 September 2009 17:21

Catherine Elise Blanchett, öğretmen olan June ve reklamcı olan Robert Bob’un, bilgisayar mühendisi oğulları Bob ve tiyatro dekor tasarımcısı kızları Genevieve ile birlikte üçüncü çocuklarıydı. 14 Mayıs 1969 tarihinde Melbourne, Victoria’nın bağlı olduğu Avustralya’da dünyaya gelen Cate Blanchett, anne tarafından Fransa kökenliydi. 1979 yılında Cate, henüz 10 yaşındayken babası, kalp krizine yenik düştü. Ivanhoe East Primary School ve sonrasında Melbourne’da bulunan Methodist Ladies College‘de okuyan Cate, sanata olan ilgisini Melbourne Üniversitesi‘nin ‘Sanat Tarihi’ bölümünde okuyarak pekiştirdi. 18 yaşındayken tatil ve doğal güzelliklerini görme amacıyla Mısır’a giden Cate, Mısırlı bir yönetmen tarafından film teklifi aldı. Teklifi kabul eden Cate, filmde ‘Mısırlı ve Amerikan iki boksörün maçında Amerikan boksörünün tarafını tutan genç kızı’ canlandıracaktı. Şartlar kendisine uymayınca seti terkeden Cate, tekrar Avustralya’ya döndü. Australia’s National Institue of Dramatic Arts okulunu bitiren Cate, artık oyuncu olmaya hazırdı ve ilk performansını Gary Sweet‘in başrolünde yer aldığı, 5 sezonu tamamlayan “Police Rescue” adlı dizinin 3. sezon, 5. bölümünde ‘Mrs. Haines‘ karakteriyle sergiledi. 1994 yılında 50’şer dakikalık 13 bölümden oluşan “Heartland” adlı mini dizide ‘Elizabeth Ashton‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl, diziden sonra beyazperdeye aktarılan “Police Rescue” adlı yapımda ‘Vivian‘ karakterini canlandırdı. Yıl bitmeden, 8 sezonu tamamlayan “G.P.” adlı TV dizisinin 6. sezon, 27 bölümüne ‘Janie Morris‘ karakteriyle konuk oldu. 1995 senesinde, Ken Cameron ve Ian Gilmour‘un yönetmenliğini yaptığı 50’şer dakikalık 10 bölümden oluşan “Bordertown” adlı mini dizide ‘Bianca‘ karakterini canlandırdı.
1996 yılında Cate, Kathryn Millard‘ın yazıp, yönettiği “Parklands” adlı 50 dakikalık drama filminde ‘Rosie‘ karakterini canlandırdı. Aradan bir yıl geçtikten sonra, Avustralyalı yönetmen Bruce Beresford‘un yönetmenliğini yaptığı “Paradise Road” adlı yapımda ‘Susan Macarthy‘ karakterini canlandırdı. Filmde, Glenn Close başrolde yer alıyordu. Aynı yıl, Cherie Nowlan‘ın yönetmenliğini yaptığı “Thank God He Met Lizzie” adlı romantik / komedi yapımında ‘Lizzie‘ karakterini canlandırdı. Ardından, Gillian Armstrong‘un yönettiği ve ‘En İyi Kostüm Tasarım’ dalında Oscar adayı olan “Oscar and Lucinda” adlı yapımda ‘Lucinda Leplastrier‘ karakterini canlandırdı. Filmde Tom Wilkinson ve Ralph Fiennes de rol alıyordu.
Cate, 29 Aralık 1997 tarihinde Avustralyalı senarist / yönetmen Andrew Upton ile dünya evine girdi.

Yıl 1998 olduğunda Cate, sinema kariyerindeki ilk ‘en önemli performansı’nı sergileyecekti. Bu yapım, İngiltere’nin hükümdarı olan Kraliçe Elizabeth‘in hayatını anlatan biyografik drama “Elizabeth” idi. Shekhar Kapur‘un yönettiği, Michael Hirst‘in senaryosunu yazdığı film, ‘En İyi Makyaj’ dalında Oscar kazanırken, Cate’e ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar adaylığı getirdi. Bunun dışında beş farklı dala da aday olan filmde Geoffrey Rush, Joseph Fiennes, Vincent Cassel, Christopher Eccleston da yer alıyordu. 1999 yılında, kocası Upton’un “Bangers” adlı kısa filminde yer alan Cate, Oscar Wilde‘ın oyunundan beyazperdeye aktarılan “An Ideal Husband” adlı yapımda Julianne Moore, Minnie Driver, Rupert Everett gibi isimlerle rol aldı. Cate, filmde ‘Gertrude Chiltern‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl, Mike Newell‘in “Pushing Tin” adlı komedi filminde Angelina Jolie, Billy Bob Thornton, John Cusack gibi isimlerle rol alan Cate, ‘Connie Falzone‘ karakterini canlandırdı. Yıl bitmeden Matt Damon, Gwyneth Paltrow, Jude Law, Philip Seymour Hoffman‘ın rol aldığı “The Talented Mr. Ripley” adlı yapımda ‘Meredith Logue‘ karakterini canlandırdı. Film, 5 dalda Oscar adayı oldu.

Johnny Depp

queennothing | 28 July 2009 17:00

John Christopher Depp II, 9 Haziran 1963 tarihinde, Indiana ve Ohio’nun komşu eyaleti olan Kentucky (Kentaki)’de, Owensboro, Amerika’da doğdu. Deborah, Christi ve D.P adında üç kardeşe sahip olan Depp, 7. yaşına bastığıında, ailesiyle birlikte Florida’ya taşındı. Florida’da geçen çocukluğu, 15. yaşında boşanan ailesinin (anne, Elizabeth Sue Wells; baba, John Christopher Depp) boşanma kararı ve arkadaşlarıyla kurduğu ‘The Kids’ adlı rock müzik grubunda gitaristlik yapmaya karar verip, okulu bırakmasıyla şekillenmeye başladı. Iggy Pop ve Duran Duran‘ı örnek alan grup, bir süre sonra dağıldı. 24 Aralık 1983 tarihinde Lori Anne Allison ile hayatını birleştiren Depp, eşinin vasıtasıyla, Los Angeles’ta, başarılı aktör Nicolas Cage ile tanıştı. 1984 yılında, ilk oyunculuk deneyimini Wes Craven‘in yazıp, yönettiği “A Nightmare on Elm Street” adlı korku filminde ‘Glen Lantz‘ karakterini canlandırarak kazandı. 1985 yılında, Rob Morrow‘la “Private Resort” adlı yapımda yer aldı. New Yorklu yönetmen George Bowers‘ın yönetmenliğini üstlendiği yaapımda Depp, ‘Jack‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl, “Lady Blue” adlı 12 bölümlük TV dizisinin 4. bölümünde ‘Lionel Viland‘ karakteriyle yer aldı. 1986 yılına, Eric Roberts, Beverly D’Angelo gibi isimlerin rol alıdğı ve Matthew Chapman‘ın yönetmenliğini üstlendiği “Slow Burn” adlı TV filminde ‘Donnie Fleischer‘ karakterini canlandırarak başladı.

Christina Ricci

queennothing | 29 June 2008 21:30

ABD’nin batı yakasında bulunan en kalabalık eyaleti Kaliforniya’dır. San Diego, San Francisco ve Los Angeles’ı içinde barındıran Kaliforniya, dünyaca ünlü Hollywood’u da sınırları içerisinde bulundurur.
Sarah ve Ralph çifti, 1971 yılında Rafael, 1974 yılında Dante ve 1976 yılında Pia adlarında üç çocuk dünyaya getirdiler. 12 Şubat 1980 tarihinde İtalyan asıllı aileye ‘Christina’ adında yeni bir üye katıldı. Los Angeles’ın çok yakınlarında bulunan Santa Monica şehrinde yaşıyorlardı. Avukat olan babası, iyi bir psikoloji eğitimi aldığı için psikiyatristlik de yapıyordu. Annesi ise, dünyaca ünlü “Ford Models” adlı mankenlik ajansında modelistti.

Los Angeles’a taşınan ailesi, büyük sorunlar yaşıyordu. 3 yaşında okuma yazma öğrenen Christina, daha o yaşlarda film setlerini tanımaya başlamıştı. ‘Los Angeles’ gibi bir şehirde yaşamanın getirdiği avantajlardan sonuna kadar faydalanıyordu. 10 yaşına geldiğinde E.W. Swackhamer ve Michael Ray Rhodes’in yönetmenliğini yaptığı “H.E.L.P.” adlı TV dizisinin 1. sezon 2. bölümü “Are You There, Alpha Centauri?”de ‘Olivia’ karakterini canlandırdı.

Aynı yıl içinde Winona Ryder ve ünlü şarkıcı Cher ile birlikte “Mermaids” adlı komedi filminde rol aldı.
1991 yılında “Dracula”nın (1979) yönetmeni John Badham’ın yönetmenliğini yaptığı “The Hard Way” adlı filmde rol aldı. Aynı yıl içinde “The Addams Family” filminde ‘Wednesday Adams’ı oynaması Ricci’nin yolunu açtı. Hiç oyunculuk eğitimi almamış biri için oldukça başarılı performanslar sergileyen Ricci, kısa sürede fark edilecekti.
O sıralarda Edgemont Elementary School’da okuyan Ricci, 13 yaşına geldiğinde annesi ve babasının boşanma kararını anlamaya çalışır. Görüntüsünü beğenmiyor, aynaya bakmıyor, vücudunu kesiyor, ölümü düşünüyor. Christina için sorunlar bitmek bilmiyor. Annesi artık ‘Sarah Ricci’ değil, ‘Sarah Nee Murdoch’tur; babasıyla konuşmayan Ricci, 3 kardeşiyle birlikte annesiyle yaşamaya başlar.