bildirgec.org

tekelleşme hakkında tüm yazılar

Madencilik

akbelen79 | 07 March 2011 22:08

Yeraltı kaynakları üzerinde bulunan milletin öz kaynaklarıdır. Devletlerin yapması gereken bu yeraltındaki zenginliğin çıkarılıp üzerindeki halkların istifadesine sunmaktır. Yalnız günümüzde bu durum Global güçler tarafından engellenmektedir. Kaynakları kendi tekellerine alıp , bu kaynakların bulunduğu ülke menfaatine kullanılmasını değil kendi amaçlarına hizmet etmesini sağlıyorlar.
Bu amaçları doğrultusunda iç politika’ya müdahale edip adeta o ülkenin ekonomik bağımsızlığını zedelerler. Bir ülkenin yeraltı zenginliği yabancı eller tarafından çıkarılıp ,hammadde olarak yine bunlar tarafından satılıyorsa sonuç olarak milletin yeraltı zenginliği yabancı ellere aktarılıyor demektir.
Çünkü bir çok ülke kendi bünyesinde çıkarılan hammadde ile üretilmiş maddeleri 100 kat daha pahalı geri almaktadır. Global güçler bu yeraltı kaynaklarının üretim ve çıkarılma haklarını satın alıp, çıkarıp işledikten sonra bu madene sahip olan ülkelere geri satmaktadır. düzen budur. Geçmişte Global güçler, yalnız hammadde için kaynağın bulunduğu ülkeye giderlerken , yeni dünya düzeninde artık hammaddeyi madenin kaynağı ile birlikte satın almış olup tekel oluşturmuşlardır.
Göz önüne alınması gereken bir diğer hususta; Şu an değeri olmayan bir bölge , teknoloji sayesinde ilerleyen teknikler sayesinde değerlenebiliyor. Bir diğer ifade ile bu günün çöpü , yarının serveti olabilir. Küresel güçler tarafından dünyada yürütülen politika ile yeraltı zenginliği olan ülkeler bunların farkına varmadan onlardan alınıp tekelleşerek , üretime geçmeleri ve çıkartılmasını engelleyerek emellerine şuan için ulaşıyorlar.

Microsoft sırlarını açıklıyor.

Sahin Sozer | 24 February 2008 15:28

Microsoft teknik sırlarını diğer yazılım şirketlerine ve rakiplerine rağmen websitesinden tüm dünyaya açıklama kararı aldı.şirketin bu kararı vermesinin nedeni yazılım konusunda tekelcilikle suçlanması olarak görünüyor.ilk adım olarak web sitesine 30.000 sayfalık teknik döküman koyarak yazılımlarının pek çok ayrıntısını kullanıcılarıyla paylaşmayı planlıyor.
Ayrıntılı bilgi burda.

Google interneti (de) mi alıyor?

kahpecuce | 22 January 2007 09:28

daha önce şu bildiride google‘ın tekkelleşme hareketleri üzerine konuşmuştuk. Fakat Robert X. Cringely google’ın alım-satım yaptığı alanlara göz atmış ve biraz da karamsar bir bakış açısıyla önümüzdeki yıllarda olması muhtemel şeylerden bahsetmiş. Google’ın birçok yerde merkezler oluşturmasını gizliden gizliye başlatılan bir istila olarak görmüş ve “google’a fiil olmak yetmiyor, şimdi de internetin kendisi olmak istiyor.” demiş ve google’ın bunu nasıl yapacağını söylemiş.

akşam akşam ..

cebrailiye | 22 June 2006 00:08

serdar turgut genel yayın yönetmeni olduğundan beri akşam gazetesi okuyorum. akşam’da kendisine köşe edinen oray eğin ilginç bir tip, bir lâkabı olacaksa wagamama oray diyebiliriz, daha çok magazin muhabiri gibi.
son zamanlarda basında yaşanan polemiklere biz okurların neden âlet edildiğini anlamakta güçlük çekiyorum. yazılanları, kişisel mesele olarak addediyorum ve bir kurgunun içinde kaybolmak istemiyorum.
tamam, serdar turgut’un ‘penis yazarı’ olduğu fikrine katılarak gülüyorum. engin ardıç’a bayılıyorum, o kadar ki bâzân ayılamıyorum! bir mansur forutan var ki; kazık kadar bir köşe bu adama niye tahsis edilmiş anlamıyorum. ayşe arman’ı taklit etme çabalarındaki elif aktuğ bacımız sorunlarını güzin abla’ya iletmeli bence , kapladığı köşe bunun için uygun değil. aslı tohumcu, dişe dokunur şeyler yazayım derken ebru çapa’nın yanından bile geçemiyor.deniz gökçe için söyleyebileceğim pek fazla şey yok; âhir ömrümde tanıdığım hiç kimseden olumlu bir cümle duymuşluğum yok. burhan ayeri, ekran polisliği’ne soyunmuş, onun seyrettiği program kadar benim unutmuşluğum var. deniz ülke arıboğan,en nihayetinde ev hanımı değil, titrine yakışır şeyler yazmalı.kanaldan kanala başlıklı köşenin yazarı, atilla aydoğan’ın 5 yaşın üzerinde bir zekâya sahip olmadığına bahse girerim (önce 3 yazmıştım hatırınız için 5’e yükselttim), bir çocuğu taciz etmekle suçlanabilirim fazla üstüne gitmeyeyim. akşam’da yazan başka yazarlar da var, ancak detaylı inceleyemediğim için yorum yapmam yanlış olur. hem bu onların kötü yazarlar olduklarını göstermez, sâdece bu kadarına vakit bulabiliyorum.
ben sabırlı bir okuyucuyum. beklerim ve bir gün her allah’ın günü ödediğim 30 yeni kuruşun bile hesabını sorarım. bunca yazar bedâva çalışmadığına göre, aldıkları parayı hak ediyor mu bakalım.. kendimi yolunacak kaz gibi görmüyorum !
akşam okunurluk oranı en yüksek gazetelerden biri. işim gereği biliyorum. tirajla karıştırmamak gerekiyor.
21.06.2006 tarihinde okuduğum gazetenin manşeti ” sigara parasına tatil ”. yanısıra, izmir vip’i ile ilgili bir haber, dünya kupası’ndaki voodoo büyüsü , başbakan’a hediye edilen cimbom forması gibi haberler.
3. sayfaya sıkışmış minik bir haberde, sıla adında 2 yaşındaki bebenin cenâzesinin gazeteciler tarafından kaldırılması. ölüm sebebi manşet olmayı çoktan hakediyordu oysa ( ülkemizde bazı şeyleri haketmek için ölmek de gerekebiliyor). burnu sızlamadan bu haberi okuyabilecek insanlar olduğuna inanmak istemiyorum. bu tür haberleri uzun süre etkisinden kurtulamadığım için ve yeni bir travma yaratmaması bakımından okumak istemiyorum ama görmezden de gelemiyorum. manşetten verilen diğer haberlerin insanı daha insanlaştırdığını düşünmüyorum. ölümü kanıksamak ( hele de küçücük bir canlının ölümünü ) istemiyorum. bu düzenden ve ona hizmet eden herkesten nefret ediyorum.
şimdi, kimin ne kadar umurunda olur bu yazılanlar bilmiyorum. 1 kişi bile empati kurabiliyorsa, kendimi şanslı sayıyorum. basındaki tekelleşmeden tiksindiğim için bu eleştirileri yapma hakkını kendimde görüyorum. kimin daha uzağa işediğinin ne önemi var ? önemli olan parmağın hâlâ yaralı olması değil midir ?
20.06.2006 tarihli akşam gazetesi manşeti tam bir gazetecilik örneğiydi. ‘ polis engeli ‘ başlığıyla, İzmir’de engelliler arasında oynanan basketbol karşılaşmasında meydana gelen olaylarda polisin tekerlekli iskemlede oturan sporculara acımasızca cop vurması ve biber gazı sıkmasıyla ilgili.
özellikle bir gün arayla yapılan manşetleri verdim. şimdi kendimi rüşvet almadan işini yapmış bir memur kadar huzurlu hissediyorum.
kısa yoldan köşe dönmenin mârifet sayıldığı memleketimizde, köşe kapmaca oynayan, köşe yazarlarını görmek istemiyorum.

google yeni “şeytan” mı?

| 15 May 2006 13:12

the economist, google‘ın yeni microsoft olup olmayacağını ele alan, yer yer kehanetlerde de bulunan bir yazı yayınlamış.

Since its stockmarket debut, however, Google has been adding new and often quite different products to this twin engine. It now owns Picasa, which makes software to edit digital photos on computers; Orkut, a social-networking site popular mainly in Brazil; and Blogger, which lets people start an online journal. It also offers free software for instant-messaging and internet telephony, for searching on the desktop computers of users, for (virtually) flying around the Earth, for keeping computers free of viruses, for uploading and sharing videos, and for creating web pages. It has a free e-mail program and calendar. It recently bought a firm called Writely, which lets people create and save text documents (much as Microsoft’s Word does) online rather than on their own computers. Google is also scanning books in several large libraries to make them searchable. It is preparing to offer free wireless internet access in San Francisco and perhaps other cities, and dabbling in radio advertising. And that is only the start of a long list.