bildirgec.org

tekamül hakkında tüm yazılar

devre anahtarı

astral | 14 October 2010 10:05

Gittiği bir doktor yaralarını incelemiş ve ölüme sebebiyet verecek kadar ciddi olmadığında ısrar etmiş ve tüm hikaye bundan sonra başlamış…

Bu yazı çok ıssız. Ne kadar yakın ne kadar uzağımdasın? Sığınaksızlar penceresi çoktan dolmuşken; var oluş psikozlarını yazarken, sen geri dönenlerdenken, tütsülenmiş gerçek şişeye konulmuş, bekliyor…

Söylesene sesindeki kimsesizlik, kime? Adres veriyorum: Çalınmış ruhlar pazarı yerine batık ruhlar kenti. Ayrıksı otlar birlikteliği, kendi içinde bütünlük yaratıyor; öyle mi? ‘Söz söyleme süreçleri henüz bitmedi,’ diyemeyeceğim.

feryada figan

astral | 29 September 2010 14:14

İnfected Mushroom’un, drop- out’u, iş yerimin duvarlarında yankılanıyor. An değişti. Zamanı değiştirmek elimizde kimi zaman.

İşte o anlar bizi ayakta tutuyor. Bazı müzikler, resim gibidir. Alır seni götürür, götütür. Getirmez de üstelik.

Dilimde puslu bir karanfil tadı. Belli ki yaş 17 değil artık. Ne burası o sıcak şehir, ne de gözleri o denli kapalı ve hayallerine kendini asan bir ben var.

Asıldığım hayallerden düşe düşe, düşmemeyi mi öğreniyorum? Belki de hayallerin uygun hayaller olmadığını şimdilerde anlıyorum. Olsun. Öğrendim.

Yaşamın Coşkusu ve Değer Kavramı

astral | 23 June 2010 12:04

Benim coşkulanmalarımı fazla bulmuş olmalı ki, ‘Sen küçüksün. Gün gelip her şeye kafayı takmaya değmeyeceğini anlayacaksın. Es geçeceksin. Yaşam başka türlü yaşanmaz.’ dedi.

'izlerveyansimalar.blogspot.com' adresinden alınmıştır.
‘izlerveyansimalar.blogspot.com’ adresinden alınmıştır.

Gayet sevdiğim biriydi, bu lafına sinir oldum, onun beni anlamadığını düşünmüştüm. ‘Sağ ol’ dedim sadece.

Zaman geçti. Zaman kutsallardan biridir. Anlatır insana. Eğriyi yanlışı zaman, sessizce benimsetir. Öyle ki, nasıl olduğunu anlamazsın.

gören

astral | 22 June 2010 13:52

Bir insan ölürken yanındaysa onun da seni öldüreceğini düşünemezsin. Aksine o evrenin en değerli varlığı dersin. Dilenci çocukları çalıştıranlarla ilgili bir film seyretmiştim. Adam ihtiyacı olduğu bir anda küçük çocuğa yardım ediyor ama onu himayesine alıp köle ediyor ve bir akşam gözünü çıkartıyor, kızgın bir demirle…

İnsan bizi kendisi için Allah ise bizi biz için severmiş. Ölürken yanında bir insan varsa onun dostun olduğunu düşünmen çok normaldir, öyle değil mi? Artık değil. Kimileri çıkarı olmayan işe töbe bulaşmazmış. Şeytan bunun kendisiymiş.

Neyse ki, yücelerin yücesi Rabbim var. İyileri Allah görür, kötüleri de…

uzun zamandır birlikte olduğum, kalbim…

astral | 18 June 2010 17:53

KALBİMİ GÖZLÜYORUM… Hala küçük bir kız çocuğu. Gözleri parlayan ve biraz farklı bir ufaklık… 6 yaşında küçük bir kız çocuğu…

O zaman da -birden bire- insanların geçmiş yaşamlarını görüp bunu anlatmaya başladığımda ya da auralarını gördüğümde benim ne dediğimi anlamazdı çevrem. Dediğimin gerçek olduğunu büyüdüğümde ve bunları hala gördüğümde, anlıyorum.

Sevilmek isteyen bir kız çocuğu vardı altı yaşında ve küstüğünde kapı arkasına saklanan. Bakıyorum hala kızdığımda kapılarımın arkasına saklıyorum kendimi, belki korunmak ve kendimi dinlemek için.

Sessiz Peri…

astral | 24 March 2010 10:12

Belirsiz süreli yayın aralıklarla devam ediyordu. İçimden bir nehir sessiz fısıltılarıyla daima konuşmuştu beni yalnız bırakmamak için. Yıllar sonra anlayacağım ilk gerçek bu fısıltıların beni birçok şeyden korumasıydı.

Etrafında küçük periler ip atlarken kimse onları görmez. Bazen sen de görmezsin. Öyle bir an gelir ki, küçük karar anlarıdır: işte o zaman kendi başına karar veriyorsun sanırsın, değildir. Bu dünyaya ve bunca şeye nasıl katlanırdım bilemem. Katlanamazdım. Çoktan çekip giderdim.

Sesleri duymayan ne çok insan var. İç sezilerini dinlemeyen ne çok konuşma. Öylesine konuşmalar. Yorulmalar. Yorulur gibi sevişmeler. Katıksız, yok yere belaya bulaşılmış; daha dünden razı olunmuş aşklar, ne çok riya… Oysa işte ben buyum sözcükleriyle başlanan oyunlar… Her yerde.

Riyanın olmadığı bir şey ver bana. Onun gördüğü rüya beni yerden yere savurdu, kulaklarım cümleleri duyarken… ‘Benim için ikinci kez ölür müsün?’ Sözleşmesini görmüş rüyasında. Böyleleri de var. Hem ne gördüğünün farkında değil ama görüyor. Belli ki o adam onun kaderi ve belli ki yüzde doksan birlikteler bu enkarnede. Ve belli ki o sevgilisinin hayatını kurtarmak için kendini feda edecek bu yaşamda. Belli ki, bunu daha önce de yapmış. Diğeri bunun farkında hem de çok iyi. O da (diğeri) spiritüel. Çok etkilenmiş. Neden onu böylesine istediğini anlamış hemen. Anlamasın mı, çok açık. Çok etkileyici. Ben ağlamamak için tuttum kendimi o an.

ekme

astral | 21 March 2010 12:00

Yıllar önceydi. Hiç de içim acımamıştı. Gayet mutluydum. Ardımda birini üzdüğümün ne farkındaydım belki de ne de umrumdu…

Şimdi içimin acıdığı anlar var. Derdim derdi değil. Bunun ötesi de var. Kendi eğlencesini aralıksız anlatıyor, ben kederden ölürken… ‘Bunların beni üzeceğini hiç düşünmüyor mu?’ diyorum… Sonra ‘Neye, neden üzülsün ki?’ diye ekliyorum, yine kendim… ‘Ben umursamış mıydım?’ Gayet de keyifli yıllardı.

Evde acayip bir kavga kopuyordu. Bu sefer kesin ayrılacaklar dediğimiz zamanlardı. Çektim gittim, yıllarca. O, o evde yalnız kaldı. Derdim mi oldu, dert mi edindim bunu? O zaman on beş yaşındaydı en fazla. Konuşacağı birincil insandım ve çekip gidecek kadar da umarsızdım.

O, Dr. Bedri Ruhselman…

astral | 18 March 2010 10:58

O,vazifeyi, tekamülü ve ruhçuluğuanlatan görevli… O, Dr. Bedri Ruhselman

1
1

Bu ülkede spiritüalizm onunla doğdu. İlk celseleri o yaptı. Bedensiz varlıklarla ilk o konuştu ve aldığı bilgileri kitaplarına ilk o aktardı.

2
2

İlk hipnoz denemelerini yine o yaptı. Gelecek haberlerini o verdi. İlk spiritüel derneğio kurdu. Bu topraklarda, ruhçulukla ilk o ilgilendi.

En önemlisi insanların bu konuları kabul etmeye hazır olmadığı bir dönemde tüm bunları kabul ettirdi. Dr. Bedri Ruhselman

Türkiye’deki metapsişik biliminin kurucusu Dr. Bedri Ruhselman, 1898 yılında, İstanbul’un Fındıklı semtinde mütevazi bir evde doğdu.

3
3

Çocukluğunun ilk yıllarıyla ilgili bir geçmiş yaşamı hatırlama olayını, sevgili Dr. Bedri Ruhselman’ın bu yaşlardayken bir önceki enkarnesini hatırladığını; değerli bilim adamımızın Ruh ve Kainat kitabından sunmak isterim:

“Çocukluğumun hangi zamanında başladığını bilemediğim, 4-5 yaşıma kadar beni takip eden bu hatıranın o zamanki canlı tesirlerini hala az çok duyabiliyorum. Devamı

vizyon

astral | 19 February 2010 09:32

esher
esher

Çabalamazsan ölecekmişsin gibi vizyonunun peşinden gitmen lazım. O ki, koşup yorulmadan. Zaten vizyonunda devam ederken, yorulduğunu anlamazsın.

Bu denli gerçek olur hayallerin. Koşup yorulduğunda ise, o an anla ki yoruluyorsan vizyonun değildir.

Buradan neyin vizyonun neyin vizyonun olmadığını anlayabilirsin. Bu yüzden sabah kalk, vizyonunu çiz ve yürü. Günlük vizyon, belki haftalık vizyon ve nihayet Gaia’a gelme nedenin olan vizyonunu çözümle, yapılandır.

Asıl gelme nedenini bulduğunda ise hayat çözümleniverir ellerinde. Hepsi bu kadar işte, hepsi bu kadar.

yollar

admin | 15 February 2010 18:27

httpimg.blogcu.comuploadsdilsizmutercim
httpimg.blogcu.comuploadsdilsizmutercim

Yollar vardır. Gönlünüzü hiç katmamaya çalıştığınız yollar. Ne kadar olur, bilmediğiniz yollar…

Yollar oradadır. Hayatınızı bir yerde kesen/ bileşen yollar… Kimi zaman yollar sonbahara çıkar, kimi zaman yaza. Gözleriniz uzak diyarlara dalar, yoldan gelecek var derler. Ayağın kaşınır yola gideceksin yollar. Havada leylek gördüğün ve gönlünün çoktan coşkunun kucağına düşüverdiği yollar da vardır. An olur ki, dönülmez fırtınalar kalbini yoktan dağlamış, çoktan yoka çevirmiştir. Oysa yoktan çoka bırakacaktı hepsini, hani… Hani dediğin pınarlara düşüverdin oysaki. Oysaki düşlerinin en son da buna dönmesini umardın ateşler için de yanarken…