bildirgec.org

tatminsizlik hakkında tüm yazılar

‘Ne iş olsa yaparım abi?’, mi?

erastis | 01 August 2009 18:21

Kriz ortamı bahane edilerek, yüzlerce insan işten çıkartılıyorken ve bir o kadarı iş arayıp, bulamıyorken, hasbelkader bulunan bir işten arkana bakmadan kaçarcasına ayrılmak caiz midir?

Para kazanma arzusu içindeyken, hevesle başladığınız işten bir haftalık deneme süreci sonunda ayrılmaya karar vermenin birden çok etkeni olabilir. İş ortamına ısınamamış olabilirsiniz, patron ve üslerinizin genel olarak çalışanlara yaklaşımını beğenmemiş olabilirsiniz ya da en temel olarak yaptığınız ya da size dayatılan iş içinize sinmiyor olabilir. “Yaptığım işin içeriğine değil, aldığım paraya bakarım” demek, iliklerine kadar kapitalizme özgü bir yaklaşımken, hiç kimse sizden zaten mutlu olmanızı beklememektedir.

Ben değil, bünyem istiyor!

darjeeling | 13 June 2007 15:21

Hani hayatınızda dönüm noktaları vardır. Hayatınızda ki bir noktadan sıkılıp ‘artık başka bir şey olmalı ve ben bu hayata karşı daha heyecanlı ve hevesli olmalıyım’ dediğiniz anlar. Birşeyler değişmelidir ve siz o andan sonra mutlu olacaksınızdır tekrar.
Bunlardan ilkini 18 yaşıma kadar ailemle aynı evde geçirip ardından üniversiteyi başka bir şehirde kazandığımı öğrenince hissetmiştim. İstesem de istemesem de beni başka bir hayat bekliyordu. Üniversitenin özellikle son sınıfında artık çalışma hayatına başlayacak olmamın ve para kazanacak olmamın tuhaf heyecanı basmıştı artık tüm bünyemi. Artık üniversiteye ait olmadığımı hissediyor bundan sonraki hayatın beni daha çok tatmin edeceğine inanıyordum(zannetmeyin ki üniversite hayatım sıkıcıydı, aksine çok ama çok mutluydum) Bu sanırım sadece zamanın getirisi olan bir şey. Bir zaman dilimi akıp geçiyor ve siz hayatınızda artık bir değişiklik olması gerektiğini düşünüyorsunuz. Şimdi bu anlattığım dönemlerin farklı bir türünü yaşıyorum. Okulumu bitirdim. İşimi buldum. Paramı kazandım. Şimdi yine sıkılır oldum. Çünkü hayatta ne eksiğim kaldı diye dönüp baktığımda aklıma düşen sadece evlenip, yuva kurmak oluyor. Size anlattığım bu süreçler arasındaki tüm geçişler inanın bana çok sakin, bir anda ve hızlıca oldu. Ve ben o bünyemde hissettiğim ‘bir şeyler değişmeli’ fikirlerini çok ta sıkıntı duymadan atlattım, geçtim. Hatta huzurluydu. Ama şuan ki süreç öyle değil.
Erkek milleti! Ha dedin mi evlenmiyor, yanaşmıyor. Bana tutupta sakın ‘ E sende yalnız yaşa, yaparsın, edersin’ demeyin, 4 sene okul + 3 sene bekar hayatı: yalnızlıktan sıkılma durumu! Yani ben değil bünyem istiyor değişimi. Vücut sıkılıyor, beyin sıkılıyor, tatmin olmuyor hayattan. Ve işte şimdi o sürece girdim. Malesef uzun ve meşakatli bir yol bu. Ama bildiğim tek bir şey var bu sefer ki süreç diğerlerinden çok ama çok sıkıcı ve uzun geçecek gibi…

Bu yazı çocuklar ve bulantısı olanlar için sakıncalıdır!

webci | 11 August 2006 15:15

Evet geçekten ülkemiz insana yıllar boyunca Avrupa ve Japonya’nın kalkınmışlığı övgülerle anlatılırdı. Bu bilgi Ülkemizde yaşayan her kesim tarafından bihassa öğrencilerimze öğüt niteliğinde daima söylelenen bir gerçekti. Şimdi Japonya kapitalist ve tamamen insanlık dışı hayatı yaşayanların neler içinde artık olduklarını biraz ayrıntılı arama yaptığımız anda gayet rahat görebiliriz. Bu linkleri vermeyeceğim zira insanın ruh dünyası açısından sakıncalı olabilir.
Benimle aynı duyguları paylaşan Can Dündar’ın Berlin gezisinden aktardığı notlar içinde dikkatini çeken
Daha önce “seks shop” gezmiş olanlar için tanıdık manzara…
Beni hayrete düşüren bu değil: Moda olan seks filmleri…
Girişte en öne konulan DVD’lerin konusu neydi biliyor musunuz?
Pislik yedirme!
Buna benzeyen gerçekler sadece orayla sınırlı değil bakın liseli öğrenciler diye bir arama yaptırın google içinde neler çıkıyor karşınıza.
Metropollerde artık serbestçe millete erotik malzeleri satan dükkanların reklamları dağıtılıyorsa varın bizi nasıl bir yarın bekliyor.