bildirgec.org

tatil hakkında tüm yazılar

Seo’ da çekişme artıyor

kekeva | 01 February 2010 21:58

Seo optimizasyon konusunda firmalar arasında neredeyse artık tüm sektörlerde çekişme artıyor. Internetteki bu reklam fırsatının güzel ve ucuz olduğunu gören firmalar internete biran önce yönelmek istiyor. Bunda örneklerini gördüğümüz çelik lojistik ve bilgispot gibi birçok site google arama motoru optimizasyonu sayesinde şirketlerine müşteri arayışını sürdürüyor.
Söylendiği gibi bir değil bir çok sektörde bu işler artık internet üzerinden yürüyor.
Başka bir örnek vermek istediğimiz zaman karşımıza tatil fiyatları hakkında bilgi sunan bir site çıkıyor, her ne kadar kendine real değil sanal müşteriler bulmaya çalışsada bu yöntemi kullanan insanlardan biri olmuş.

Tatile Giderken Klavyenizi Örtün

admin | 05 January 2010 21:03


En son başıma gelen olaydan esinlenerek size bir konu hakkında bilgi vermek istiyorum. Geçenlerde iş gezisi için uzunca bir süreliğine şehir dışında çıktım. Dizüstü bilgisayarımı yanıma almıştım ama evde bıraktığım ekipmanların durumundan hiç haberim yoktu. Ve döndüğümde şunu anladım ki; eğer herhangi bir şekilde evinizi veya iş yerinizi uzun bir süreliğine terk ediyorsanız, mutlaka klavyenizin üzerine bir şeyler örtün.

Yoksa eve geri döndüğünüzde, klavyenizin üzerinde gördüğünüz toz, sizi yeni bir klavye almaya dahi zorlayabilir. Benden söylemesi.

Google ile gerçek yılbaşı kartı gönderin.

beyaz rus | 03 December 2009 17:23

Google’ın yepyeni ancak bir o kadar da kısa sürecek olan bir servisi daha yayınlandı. Bu servis aracılığı ile bir yılbaşı kartı hazırlayıp akrabalarınıza gönderebileceksiniz. E-posta ile değil, gerçek posta ile. Hem de ücretsiz.

Nasıl mı?

The Holiday (2006)

queennothing | 15 November 2009 17:40

Nancy Meyers‘in yazıp, yönettiği 2006 çıkışlı romantik/ komedi yapımı “The Holiday” (Tatil), Oscar Ödüllü İngiliz aktris Kate Winslet, iki defa Oscar adayı olan İngiliz aktör Jude Law, Kaliforniyalı aktris Cameron Diaz, komedi filmlerinin başarılı isimlerinden Jack Black, 1915, Brooklyn doğumlu aktör Eli Wallach, İngiliz aktör Rufus Sewell ve Edward Burns‘u bünyesinde barındırıyor.

3 senedir aynı dergide çalıştığı Jasper’e aşık olan Iris, yılbaşı tatiline çıkmadan Jasper’in nişanlandığını öğrenir. Bir süre önce ilişki yaşadığı Jasper’e olan aşkını yokedemeyen genç kadın, bunalıma girer ve Londra’daki tek katlı evine kapanır.

Tereddüt

pilli pati | 28 October 2009 10:12

Kaleden aşağı doğru salına salına iniyoruz. Yol, parke taşlı ve biraz eğimli. Fenerin yanından geçerken denizden yansıyan güneş ışınları gözümüzü alıyor. Güneş gözlüklerimi saçlarımdan kurtarıp takmaya çalışırken yazdan artmış bir günün tatlı esintisi altında böyle bir manzarayı izlemek bir anda ruhumu bir tür serbest kalma isteği ile dolduruyor… Sırtımda bir anda kanatlar çıksa, havalanıp uçsam, ne güzel olur!

Fazlasıyla şaşırmış ve gecikmişliğinde, etraftaki ağacı, börtü böceği de şaşırtmış yaz artığı bir günden bahsediyorum size. Arlanmazcasına bizim de kanımıza giriyor. Birden arkadaşım “Buralarda yatır varmış, gidip yerini bulalım” diyor. Yol üzerindeki satıcılara başka işimiz yokmuş gibi, en önemli işimiz buymuş gibi, mütemadiyen yatır soruyoruz. Neredeyse her tezgaha. Hepsi satacakları tülbent ve dağ otlarının derdinde. “Daha aşağıda” diyorlar da hiçbirisi tam yerini söylemiyor, ne hikmetse. Aslına bakılırsa üzerimdeki kıyafet gereği yatırı ziyaret edemeyeceğim. Belki uzakta durup onu beklerken, etrafın nefesini tutmuş, sadece kuşlara meydanı bırakmış halinin fotoğraflarını çekebilirim. Tepeden aşağı yol aldıkça artık adımlarımız zorlanmıyor fazla, alışıyoruz eğime ya da eğim de azalıyor belki. Muhteremin ebedi istirahatgahına yaklaştıkça kuş sesleri oldukça nadir çalınıyor kulağa. Bodur ahlatlar beliriyor etrafta. Hala meyve olgunlaştırma peşinde hepsi. Yabani ve pembe renkli çiçekler çıkmış kayaların arasından, bizi izliyorlar. Sarı çiçekler de var. “Mezarlık çiçeği” de denir bunlara. Toprağa çok sıkı tutunan soğanlı kökleri vardır. Burası çok sessiz bir yer. Eski bir mezarlığın içinden mi geçiyoruz? Bana mı öyle geliyor? Ürperiyorum birden. Yakında bir bedesten görüyorum. Yıkıntılarının arasından eğik eski taşlar farkediliyor. Hislerimde yanılmamışım. Hoşlanmıyorum bu sessizlikten, soğuk bir yalnızlık çökmüş etrafa. Ağaçların arasından gördüğüm deniz manzarası İstanbul’daki ada manzarasını hatırlatıyor. Siliyorum çabukça hafızamdan. Uzak bir sahil kasabasındayım ama hafızamdan sildiklerim yerine aniden uzakta başka bir sahil kasabası beliriyor. Burada her yan portakal kokuyor da arada sanki aklıma gelen görüntü yüzünden baskın çıkan yasemin kokuları da dolanıyor. İnsan sırf bir anı yüzünden bir kokuyu anımsayabilir mi? Tereddüt ediyorum ama inatçı tarafım “Yürü” diyor. Attığım adımların tersi istikamete dönüp bir iki adım gittiğimde, dikkatli bakınca görüyorum. Sağımda, eski bir bahçe çitinden sıkılmış da bir de o çitin yanındaki ağaca tutunmuş. Sarılmış da sarılmış ona. Orada idame ettiriyor yaşamını. Kokusuyla bu çevreden kırk yılda bir geçecek kim varsa, mevsim bu zamanlar, sarıp sarmalıyor bulabildiği herkesi.

Tatile çıkmak ayrı bir kolay oldu

uykusuzkedi | 14 September 2009 22:22

Hey, işte sizlere ilginç bir site: valizim.com. Tatilciler için hayat kolaylaştırıcı. 🙂

Bu siteyi kullananlar tatile çıkarken yanlarına ne alacaklarını, neyi unutmamaları gerektiğini çok da düşünmeyecek. Hemen her detay çünkü valizim.com tarafından düşünülmüş. Alınacak belgeler, bebek eşyaları, valizlerden tutun da sağlık, kitap, müzik, konfora kadar pek çok farklı kategoride gerekli olabilecek belgeler ve eşyalar listelenmiş.

Sizlerin liste hazırlamak için yapması gereken ise sadece siteye girip, tatile çıkarken almanız gerekenleri seçmek. Sonra ister listenizi e-posta adresinize gönderirsiniz, ister siteden direk çıktı alırsınız.

Sitede ayrıca tatile çıkacaklar için güzel öneriler, tatil eşyaları için açıklamalar ve ekonomik oteller listesi de bulunuyor.

şakran böreği, karadut şarabı…

kahramancayirli | 07 September 2009 15:57

wowturkey.com adresinden alınmıştır.
wowturkey.com adresinden alınmıştır.

Haftaya yemek konulu bir yazıyla başlamanın iyi geleceğini düşündüm. İzmir’in iki köyünden ve bu iki köyün iki karakteristik lezzetinden söz edeceğim. Önce şakran böreğinden bahsedeyim. Malum İzmir-İstanbul-İzmir motosiklet turumda “Meşhur şakran böreği’nizi yediniz mi” benzeri bir afiş gördüğümü hatırlıyordum yol üzerinde. Sırf bu börek namına dün kalkıp Yeni Şakran köyüne gittik. Yeni Şakran, Aliağa’nın 15 km kuzeyinde, Çandarlı kavşağına varmadan, şirin, şeker bir sahil beldesi. Sanıyorum ki her köşe başında şakran böreği satılıyor, hangi börekçiden alacağımızı şaşıracağız. Etraftakilere sorunca öğreniyoruz ki sadece benzincide yapılıyor bu namlı börek, beldenin merkezindeki. Ama hakikaten lezzetli. Kıymalısı, patateslisi, peynirlisi, patlıcanlısı var, yanında bir de ayran, sahiden güzel..Tabii siz sırf bu börek uğruna onca yol yapmayın ama yolunuz oralardan geçerse şakran böreği aklınızda olsun.

Yaz bakışlım..

pillibebekkuyuda | 25 August 2009 13:29

O, yaz tatilinde arkadaşlarıyla, malum Bodrum gecelerinden birini yaşıyordu, içkinin dozunu asla fazla kaçırmaz, kendini kaybetme seviyesine gelen arkadaşlarına da çok kızardı..

Gökyüzüne baktı, bir sürü yıldız, en sevdiği arkadaşları yanında, eğlenceli bir hayat, daha ne isteyebilirdi ki..

Daha ne isteyebilirdi ki,
Daha ne isteyebilirdi ki,

Evet onu isterdi, iyi bir sevgiliyi, onu kollarına aldığında, herşeyi unutturabilecek, pudra şekeri kıvamında, üfleyince kaybolacak..

izmir-istanbul VII

kahramancayirli | 14 August 2009 12:31

Çanakkale’de uyandığım zaman iki sözcük vardı aklımda: Troia ve Assos. İkisinin hayaliyle apar topar çıktık Çanakkale’den.
Eski taşlar, yerleşkeler, kalıntılar ilgi alanınız dahilindeyse, Troia’da çok mutlu olursunuz, öneririm. Kocaman at, fotoğraflar çektiriyor insanlar,…

troiavakfi.com adresinden alınmıştır.
troiavakfi.com adresinden alınmıştır.

Troia’da fazla kalmadık, bünye deniz istiyordu çünkü, Assos için acele ettik. Ezine’yi geçtik bol peynirli, Ayvacık’ta durduk biraz. Parkta oynadık, çocuklu bir teyze garip garip baktı, hatta kocası geldi sonra. Kaydırağın plastik girişine sığmadım, salıncağa sığdım neyse ki. Ayvacık’ı tuhaf bir biçimde Muğla’nın Kavaklıdere ilçesine benzettim sanırım (6-9 yaş arası burada yaşadım), Ayvacık’ı kendime müthiş yakın hissettim, Ayvacık’tan gitmek istemedim. Kan çekti sanki.