bildirgec.org

stephen daldry hakkında tüm yazılar

Extremely Loud and Incredibly Close (2011)

queennothing | 05 October 2011 11:34

İlk filmi “Billy Elliot” ile oldukça büyük bir başarı elde eden Stephen Daldry‘i “The Reader”, “The Hours” gibi filmlerden tanıyoruz. İngiliz yönetmenin son çektiği sinema filmi “Extremely Loud and Incredibly Close“, 2012 senesinde gösterime girecek. Jonathan Safran Foer’in romanından uyarlanan filmde iki defa Oscar Ödülü kazanan Amerikan aktör Tom Hanks, Oscar Ödüllü Amerikan aktris Sandra Bullock, genç aktör Thomas Horn,James Gandolfini, Max von Sydow, Jeffrey Wright, Viola Davis, Adrian Martinez, Griffin Newman ve John Goodman gibi isimler rol alıyor. Ülkemizde 12 Mart 2012 tarihinde vizyonlarda olması beklenen yapım, 11 Eylül saldırısında babasını kaybeden küçük bir oğlan çocuğunun heyecanlı ve meraklı yapısını konu ediniyor.

Yüreğinin Götürdüğü Yere Gitmek

viyalord | 03 November 2009 15:09

Billy Elliot (2000)

*****

Hikaye 1984 – 1985 yıllarında İngiltere’nin kuzeydoğu sahilindeki bir maden kasabasında geçer (Maden kasanbası mı madenci kasabası mı? Kasaba mı maden için maden mi kasaba için?). Kahramanımız Billy Elliot, 11 yaşındadır. Maden işçileri olan babası ve ağabeyiyle, yaşlılık nedeniyle gelgit akıllı olmuş büyükannesi ile birlikte yaşamaktadır. Annesi bir yıl önce vefat etmiştir ve onun yokluğunda aile bağları gevşemiş, mayhoşlaşmıştır. Babası tarafından boks kursuna gönderilmektedir. Ama Billy’nin içinde, boksör olma isteği değil, bir ortaya çıktı mı artık gem almaz olan bir dans etme tutkusu vardır. Billy’nin kaderinde, babası ve ağabeyi gibi maden işçisi olmak yazılı değildir.

Filmin voltajı yer yer düşüyor. Özellikle babanın önce büyük sonra küçük oğluna vurduğu sahneler yerine oturmamış gibi duruyor. Ama film insanın ne ise o olması gerektiği temasını (dansı seviyorsan dans et, eşcinselsen kendinden utanma vb.), Çaykovski’nin haşmetli “Kuğu Gölü” müziği eşliğindeki muhteşem bir finalle öyle güzel taçlandırıyor ki hiçbir pürüzü görmez oluyor göz. Kimileri yerin yedi kat dibindeki madene inerken, kimileri de hayallerini gerçekleştirip sahnede kanatlanıyor. Ama maden işçileri de bale izleyebilir, değil mi?

The Hours (2002)

queennothing | 15 September 2009 11:28

Nicole Kidman, Julianne Moore, Meryl Streep, Ed Harris, Stephen Dillane, Miranda Richardson, George Loftus, Jeff Daniels, Claire Danes gibi başarılı isimlerin rol aldığı 2002 yapımı “The Hours“, Virginia Woolf‘un “Mrs. Dalloway” adlı romanını yazarken içinden geçtiği süreci anlatıyor. Stephen Daldry‘nin yönettiği film, Michael Cunningham‘ın romanından uyarlandı. Ayrıca, film Kidman’a ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar Ödülünü kazandırırken Harris’e ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’, Moore’a ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Kostüm Tasarımı’, ‘En İyi Düzenleme’, ‘En İyi Müzik’, ‘En İyi Görsellik’ ve ‘En İyi Uyarlama’ dalında Oscar adaylığı getirdi.

Laura, kocası ve küçük oğlu Richard ile mutlu görünen bir hayat sürdürmektedir. Kocasının doğumgünü için oğlu Richard ile pasta yapmaya karar veren Laura, bir süredir kafasının içinde yaşayan bulanık düşüncelerin açığa çıkmasıyla, ‘normal’ hayatı altüst olur. Laura, kendisinin bile farkedemeyeceği kadar derin bir depresyon içerisindedir ve yaşadığı hayattan bir şekilde rahatsızlık duymaktadır. Ancak sessiz ve içine kapanık bir kadın olan Laura, dışarıdan oldukça mutlu görünmektedir ve içinde bulunduğu depresyonu ne kocası ne de arkadaşları anlayamamaktadır. Doğumgünü pastasıyla resmen hayatına aldığı bu karanlık kişilik, Laura’ya hayatını ve ölümü sorgulatacaktır.

The Reader – Okuyucu

aygen | 17 February 2009 14:37

the reader
the reader

2009 Akademi Ödülleri’nde 5 adaylığı olan The Reader, bir Stephen Daldry filmidir. Daha önce ilk filmi Billy Elliot ile 2000 yılında, The Hours filmiyle de 2002 yılında aday olan ama Oscar sevincin yaşayamayan İngiliz yönetmen ne yazık ki 2009 Altın Küre ödüllerinden de eli boş döndü. Filmi Bernhard Schlink romanından sinemaya David Hare uyarladı. Hanna Schmitz rolü için seçilen Nichole Kidman, hamileliği nedeniyle filmden ayrılınca Kate Winslet rolü üstlendi ve gerek cüretkar sahnelerde gerekse mahkeme sahnesinde gösterdiği performansla Altın Küre kazandı. Altıncı kez aday olduğu Akademi Ödüllerinin de en güçlü adayı. Filmin erkek oyuncuları genç yetenek David Kross ve yılların oyuncusu Schindler’s List ,The English Patient ,Red Dragon gibi başarılı filmlerden tanıdığımız Ralph Fiennes.

the reader
the reader

Türkiye’de 6 martta vizyona girecek filmin konusu ;
1958 yılı Almanya’sında okul çıkışı eve gitmekte olan 15 yaşındaki Michael Berg hastalanır, evine gitmesi için ona yardım eden 36 yaşındaki kadına karşı minnet duyar ve iyileşince ona teşekkür etmeye gider. Aralarında fiziksel bir ilişki başlar. Kontrolü kadının elinde olan birbirlerini tanımaya anlamaya izin vermeyen, kadının öğretici, genç oğlanın öğrenci olduğu sadece cinsellikten ibaret bir ilişkidir bu. Önce her okul çıkışını sonra yaz mevsiminin gelmesiyle her gününü kadının yanında geçirmeye başlayan genç, kadına tutkuyla bağlanmıştır. Hanna’nın çocuktan kendisine kitap okumasını istemesiyle aralarındaki ilişki yeni bir boyut kazanır. Artık Michael okuyucu, Hanna ise dinleyicidir. Kitap okumak birinci sıraya cinsellik ise ikinci sıraya yerleşmiştir. Sadece adını bildiği, kitaplar okuduğu ve seviştiği kadına aşık olan genç, evin dışında da beraber vakit geçirebilecekleri hafta sonu şehir dışı gezileri bile planlar. Ama bu rüya günler tramvayda kondüktör olarak çalışan Hanna’nın ofise terfi etmesiyle son bulur. Ofiste çalışmak istemeyen Hanna, gence haber bile vermeden ortadan kaybolur.