bildirgec.org

sözleşme hakkında tüm yazılar

Sessiz Peri…

astral | 24 March 2010 10:12

Belirsiz süreli yayın aralıklarla devam ediyordu. İçimden bir nehir sessiz fısıltılarıyla daima konuşmuştu beni yalnız bırakmamak için. Yıllar sonra anlayacağım ilk gerçek bu fısıltıların beni birçok şeyden korumasıydı.

Etrafında küçük periler ip atlarken kimse onları görmez. Bazen sen de görmezsin. Öyle bir an gelir ki, küçük karar anlarıdır: işte o zaman kendi başına karar veriyorsun sanırsın, değildir. Bu dünyaya ve bunca şeye nasıl katlanırdım bilemem. Katlanamazdım. Çoktan çekip giderdim.

Sesleri duymayan ne çok insan var. İç sezilerini dinlemeyen ne çok konuşma. Öylesine konuşmalar. Yorulmalar. Yorulur gibi sevişmeler. Katıksız, yok yere belaya bulaşılmış; daha dünden razı olunmuş aşklar, ne çok riya… Oysa işte ben buyum sözcükleriyle başlanan oyunlar… Her yerde.

Riyanın olmadığı bir şey ver bana. Onun gördüğü rüya beni yerden yere savurdu, kulaklarım cümleleri duyarken… ‘Benim için ikinci kez ölür müsün?’ Sözleşmesini görmüş rüyasında. Böyleleri de var. Hem ne gördüğünün farkında değil ama görüyor. Belli ki o adam onun kaderi ve belli ki yüzde doksan birlikteler bu enkarnede. Ve belli ki o sevgilisinin hayatını kurtarmak için kendini feda edecek bu yaşamda. Belli ki, bunu daha önce de yapmış. Diğeri bunun farkında hem de çok iyi. O da (diğeri) spiritüel. Çok etkilenmiş. Neden onu böylesine istediğini anlamış hemen. Anlamasın mı, çok açık. Çok etkileyici. Ben ağlamamak için tuttum kendimi o an.

O, Dr. Bedri Ruhselman…

astral | 18 March 2010 10:58

O,vazifeyi, tekamülü ve ruhçuluğuanlatan görevli… O, Dr. Bedri Ruhselman

1
1

Bu ülkede spiritüalizm onunla doğdu. İlk celseleri o yaptı. Bedensiz varlıklarla ilk o konuştu ve aldığı bilgileri kitaplarına ilk o aktardı.

2
2

İlk hipnoz denemelerini yine o yaptı. Gelecek haberlerini o verdi. İlk spiritüel derneğio kurdu. Bu topraklarda, ruhçulukla ilk o ilgilendi.

En önemlisi insanların bu konuları kabul etmeye hazır olmadığı bir dönemde tüm bunları kabul ettirdi. Dr. Bedri Ruhselman

Türkiye’deki metapsişik biliminin kurucusu Dr. Bedri Ruhselman, 1898 yılında, İstanbul’un Fındıklı semtinde mütevazi bir evde doğdu.

3
3

Çocukluğunun ilk yıllarıyla ilgili bir geçmiş yaşamı hatırlama olayını, sevgili Dr. Bedri Ruhselman’ın bu yaşlardayken bir önceki enkarnesini hatırladığını; değerli bilim adamımızın Ruh ve Kainat kitabından sunmak isterim:

“Çocukluğumun hangi zamanında başladığını bilemediğim, 4-5 yaşıma kadar beni takip eden bu hatıranın o zamanki canlı tesirlerini hala az çok duyabiliyorum. Devamı

paranormal günlük rutin- ritimler…

astral | 03 March 2010 09:42

– Bunların hiçbirini yapmak istemiyorum.

– Ne demek hiçbiri? Hangisini, hepsi derken nasıl hepsi? Anlamadım, açıklar mısın?

– Bazen bana istediğin kadar bağır. Seni duymuyorum. Bana yardım edeceğini söylüyorsun, karşılığını bekliyorsun. Ben neyi yaparsam iyi geleceğini biliyorum ama yapabilmek ya da yapmayı istemek gibi bir şey var. Meli, malılar. Meli, malıları yakmak istediğim onca durum var ki…

Bana hayatımı ve enkarnemdeki karmamı temizlememi vaad etsen de; ben tüm bunları yapabilsem zaten senin de bunları söylemen gerekmezdi. Bazen inandığım her şeyden sıkılıyorum, belli aralıklarla inançsız oluyorum. Öyle değil de donmak gibi düşünebilirsin bunu. İnanmak ya da inanmamayı düşünmediğin noktada inanıyor sayılır mısın ya da inanmıyor sayılır mısın? Sol yanın sızlarken sen sol yanındaki ağrıyı geçirme girişimlerine dahi bulaşmazken daha ötesine nasıl kalkışabilirsin ki… Bazen pek birşeyin cazip gelmediği olur mu?

vizyon

astral | 19 February 2010 09:32

esher
esher

Çabalamazsan ölecekmişsin gibi vizyonunun peşinden gitmen lazım. O ki, koşup yorulmadan. Zaten vizyonunda devam ederken, yorulduğunu anlamazsın.

Bu denli gerçek olur hayallerin. Koşup yorulduğunda ise, o an anla ki yoruluyorsan vizyonun değildir.

Buradan neyin vizyonun neyin vizyonun olmadığını anlayabilirsin. Bu yüzden sabah kalk, vizyonunu çiz ve yürü. Günlük vizyon, belki haftalık vizyon ve nihayet Gaia’a gelme nedenin olan vizyonunu çözümle, yapılandır.

Asıl gelme nedenini bulduğunda ise hayat çözümleniverir ellerinde. Hepsi bu kadar işte, hepsi bu kadar.

topraklanıyorum

admin | 10 February 2010 11:35

Topraklanmak önemli mevzu. Merkezlenmek. Gaia’nın köküne tohumlarımı bırakacağım, gitmeden önce. Karar vermiştim, heves geldi şimdiyse. Duanın çok etkisi var tabii.

Sabah ıslanan yüzümü yağmurun altında hissettim, Tanrıyı hissettim, şükrettim, bininci kez.

Yıllardır sordum neden varım, niye, neden, yaşam niye, neden bu hikaye, niye bu sorumluluk? Bıla bıla; buldum! Şükür. Rüzgarın esmesini tenimde hissetmek ve üşüsede ayaklarım bir kış gününde ayaklarımının üşüdüğünü dahi hissedebilmek içinburadayım. Buradayım. Daha ötesi yok. Anlam burada.

Asıl Olan Nedir?

admin | 08 February 2010 09:42

Sol yanımda sızı mı sızı. Neyin yokluğu? Benim artık ben olmayışım mı, çoktan benden vazgeçmem mi; yoksa senin bende olmaman mı, olmamayı istemen ve benim bunu bilmem mi? Neyin yokluğu? Kırmızının mı, yoğun bir coşkunun varlığının hayatımda olmayışı mı, bu iç tepinmelerin sebebi eylemi?

Yoksa özde ben bu muyum? Hiç çırpınmaya çalışmamalı mı asıl? ‘Asıl olan nedir?’ meselelerini aşıp, özde olanı bulmak ne zormuş oysa…

Bize ne öğretildi daima, oku, iş sahibi ol, evlen, çocuk yap, ev araba al, bunlardan birkaç tane daha al, çocukların için aynı zımpırtı devamını düşün ve bunu da güven altına al, torunun olsun, sonra emekli ol ve bir yazlık mekana taşın; işte hayat bu. Bu mu? Peki, benim iç çırpınışlarımın dermanı nerede, eğer buysa? Nerede onca öğreti?

hız arttı, son devre

admin | 05 February 2010 09:02

dijitalsanat.com
dijitalsanat.com

-Bu yıl her şey hızlandı. Fark ettin mi? Hiç geçen yılla aynı değil.

-Fark etmedim. Sadece bir ay geçti bu yıldan.

-Olsun yine de belli değil mi? Bu yıl her şey hızlı. Her şey farklı artık. Hayatını şekillendir. Bak bu yıl İngiltere’ye gidiyorum. Dördüncü sınıfa geldiğimde de göreceksin, heykelleri satan bir heyketraş olacağım. Buraya girerken de biliyorsun kesin konuşmuştum, hayatımı değiştirecek riskler aldım. Şimdi buradayım. Gene devam ediyorum. Yine risk alıyorum. Kocaman riskler. Hayatımı şekillendiren benim. Hayatın içinde günün içinde yol alıyorum. Kendi kovuğuma çekildiğim bir hayat olmayacak bu. Hayatın içinde olduğum bir hayat olacak. Bu benim yazım. Ben şekillendireceğim.

Özellik hastası müşteri ile başa çıkmak için 8 ipucu

admin | 07 January 2010 19:17

Özellik hastası müşteri (AKA “feature creep”), proje tanımının dışında kalan ve önceden tahmin edilemeyen ek taleplerde bulunan (baş belası) müşteridir. Bu hastalık, birçok nedenin dışında, genelde gereksinimlerini tam olarak belirlemediği için bu hastalığa kapılırlar ve iletişim kurmakta yaşadığınız sorunlar da bu hastalığı kronik bir hale getirir.

1. Özellik hastası müşteriniz olacak, bunu kabul edinHer ne kadar bu tür müşterileri engellemeye çalışsanız da, “oraya bunu, şuraya şunu koyalım” diyen müşterileriniz olacaktır. Tam her şey bitti derken ortaya çıkardığı istekleri ve gereksinimleri ile oldukça dengesiz kod yazılmasına ve kötü tasarımlara neden olacaktır. Bu tür istekleri önceden tahmin edip ona göre planlama yapmanız gerekmektedir. Bu özellikle de veritabanı tasarımlarında öne çıkıyor. Müşteri ilişkilerinize de önem verin!

Müşteri’den duymaktan nefret ettiğim 7 söz

axanc | 04 January 2010 16:33

i̇nternet tasarımcısı olmanın en zor açılarından birisi de, olayı tam olarak anlamayan müşterilerle ilgilenmektir. bu yazıda, müşterilerden duyabileceğiniz ve internet tasarımcılarının işini zorlaştıran cümlelere değineceğiz.

“olukça kısıtlı bir bütçem var, olabildiğince ucuz bir şey istiyorum.”

müşteri, sağlamış olduğunuz servise gereken değeri vermiyor ve sizi ucuz görüyor demektir. internet tasarımcıları da bir şekilde para kazanmak ve hayatlarına devam etmek zorundadırlar. eğer projenin bütçesi gerçekten de harcadığınız zamana değemeyecek ise, bu müşteriye yol vermenizi öneririm. nasıl mı?
“beyfendi, benim saatlik ücretim xx-tl. eğer bu ücret karşılığında projeyi yaptırmak istiyorsanız, projenin ayrıntılarını anlatan bir yazı göndermenizi isteyeceğim.”

İşte çivit mavisi insanının sıradan sorunları:

astral | 01 September 2009 09:40

Gün akar. Gün coşar. Gün zamandır. Gün ki, gülüp geçemediğin günler olur. Gün olur vurursun kendini sokaklara, kendini unutmak istediğin anlara imza atarsın. Başka bir gezegene gitmeyi ve orada kimsenin tanımamasını fayda olarak gördüğün durumları deneyimlemek istersin beyninin/ ruhunun içinde.

Gün olur anı unutmak istesin, an olur; yaşamak değil yaşıyor olmak saydığın. Yaşamayı istediklerini yaşamaktır arzun, kederin. An olur bir okyanusa bakar bulursun gözlerini, uzaklara dalar tüm anların, bir yandan da uzak ne henüz bilmezsin. Belki uzağı bilmemek, bulunduğun her yeri uzağa dönüştürendir. O ki, kendine de uzak olursun, bir bakışa da, bir gülüşe de belki de…