bildirgec.org

sınavlar hakkında tüm yazılar

SBS sonuçları değişmiş!

webator | 14 July 2010 10:58

MEB tarafından iki gün önce yapılan açıklamaya göre SBS il ve Türkiye sıralamaları değişti.Bu yüzden öğrencilerin bu adrese girerek sonuçlarına tekrar bakmasında fayda var.Tüm bunlar ise umutcan gölbaşı isimli kişinin okul başarı puanının yanlış hesaplanmasından kaynaklandı.Tüm öğrenciler şokta.

SBS Sonuçları Değişmiş
SBS Sonuçları Değişmiş

Konuyla ilgili diğer detayları bu adreste okuyabilirsiniz.

“İstersen okuma!”; Sınava hazırlanan herkese…

aydinkalayci | 04 September 2009 00:05

Asgari okuyan asgari ücrete talim eder. (“Okuyun ve Zenginleşin” isimli kitaptan)

Yeni YGS, LYS sınavlarında uzun paragraflardan oluşan Türkçe ve Edebiyat soruları özellikle kitap okumayan öğrencilerin çözebileceği sorular olmasa gerek. Bu durum sadece Üniversiteye hazırlanan lise son ve mezun öğrenciler için mi geçerli sadece… İlköğretim 6. 7. ve 8. Sınıflarda okuyan öğrencilerin girdiği SBS sınavlarına ne demeli… Çocuklar özellikle bu sene (yani 2008-2009 dönemi SBS sınavlarına giren öğrenciler) uzun Türkçe paragraf sorularından epeyce terlediler yani. Bu durum burada bitmiyor yine… Üniversite bitirmiş gençlerimiz işe girmek, malum KPSS ya da yüksek lisans yapmak için ALES gibi sınavlara giriyorlar. O sınavlarda da paragraf sorularının ne kadar uzun olduğu, zati bilinen bir durum…

ÖSYM ve MEB

ozanTi | 24 January 2009 11:04

ÖSYM ve MEB ortaklaşa,
Patlattılar göze kaşa.
Dertlenmek mi?Hâşâ.
MEB sen bir tanesin,çok yaşa.

İnek gibi ders çalıştık da ne oldu?
Hangi formül bizlere ışık oldu?
Sınav saınav diye direttiniz,
Sadece hayatımızı mahvettiniz!

ÖSS,SBSS,KPSS,YDS,SeSeSe,
Artık bunları çıkaran her kimse…
Kulak vermeyin siz bu çatlak sese.
Nasılsa susacak,istese istemese…

Milli Eğitim’e selamlar sunuyorum.
Kaldırmayın sınavları,severek giriyorum.
Mümkünse yeni sınavlar istiyorum.
Hayatı,insanları,hatta sınavları(!) seviyorum…

ÖSS, OKS, SBS Hepsi Geride Kaldı…

keywork | 23 June 2008 13:20

OSS, OKS, SBS
OSS, OKS, SBS

2008 yılının ÖSS (Öğrenci Seçme Sınavı), OKS (Ortaöğretim Kurumları Sınavı), SBS (Seviye Belirleme Sınavı)’yi geride bıraktık.
Hepimizinde bildiği gibi ÖSS sınavı ÖSYM tarafından, OKS ve SBS sınavları ise MEB tarafından yapılıyor. OKS bu yıldan sonra bir daha yapılmayacak. Onun yerine yeni bir sınav sistemiyle beraber SBS getirildi. Sınavların hepsi şuan yapılmış durumda…
Sınavların soru ve cevap anahtarları:
2008 ÖSS Soru ve Cevap Anahtarı
2008 OKS Soru ve Cevap Anahtarı
2008 6. Sınıf SBS Soru ve Cevap Anahtarı
2008 7. Sınıf SBS Soru ve Cevap Anahtarı (Sınav bildiri yazılırken devam ettiğinden kesin link veremiyorum. Link yorumlara eklenecektir.)

Sınavları Açıklanması:
ÖSS 15-17 Temmuz tarihleri arasında açıklanacak.
OKS 11 Temmuz tarihinde açıklanacak.
SBS hakkında henüz açıklanmış bir tarih yok.

OKULLU OLDUK

catlakpusula | 17 September 2007 11:25

Şimdi okullu olduk sınıfları doldurduk…
okullar balıyor koca bir 3 ay göz açıp kapayıncaya kadar geçti. bu 3 ayı bir sene boyunca sürekli arayacağıma eminim. “Keşke şimdi tatil olsa…” diyeceğim günleri şimdiden görüyorum.
bu sene sınava ireceğim için çok zorlu geçecek bir yandan okul br yandan dersane beni çok sıkacağa benziyor. ama “zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır”. benim de büyük zafere ulaşmak için biraz zorlanmam gerekecek.
artık bilgisayar açamayacak, televizyonu haftada sadce 2 saat izleyebileceğim. belki o bile olmayacak. ne kadar zor..
ben bu sene okulumu değiştirdim. son senem ama daha iyi bir eğitim görmem için değişmesi daha uygun oldu.
özel okullarda sınavda bizden derece yapanlar çıktı demek için başarılı öğrencileri ordan burdan topluyorlar. neyse..
zorlu bir eğitim öğretim yılı 17 Eylül de başlıyor…
yine sınavlar, yazılılar, ödevler….
okulumun bitmesini çok istiyorum. ama önümde okumam gerekecek çok sene var…

Çocuklar! Sınava kaç gün kaldı!

nebilim | 19 July 2007 11:55

Nejat, eve dönerken büyük bir heyecan içindeydi. Telefonla kendisine verilen sevindirici haberi, ev halkına söylemek için sabırsızlanıyordu. Otobüsten iner inmez ne eşinin verdiği siparişleri almak için bakkala uğramış ne de kahvedekilere selam vermişti. O koşturmaca sadece evin ziline bastığı zaman duvara dayanıp nefeslenmesiyle duraksamıştı. Kalbi, aldığı güzel haberden dolayı göğsünden kanatlanıp uçacak gibiydi. Dış kapı açıldığında yine koşar adım evin kapısına vardı. Kapıda bekleyen eşinin meraklı ve şaşkın bakışları onun hiç dikkatini çekmedi, paldır küldür eve daldı ve baba yadigarı koltuğun üzerine attı kendisini. Oysa eşinin aklında, verdiği siparişlerin elinde olmamasından dolayı Nejat’a söylenecek üç beş sitemli söz vardı.
Nejat, “Hanım! Harika bir haberim var öncelikle bir bardak su isterim müjde olarak.” diyerek gülümsedi. Nurten, “ Hayırdır, hele anlat bakalım neymiş, verdiğim siparişleri bile unutmana sebep olan bu haber.” diyerek elindeki su dolu bardağı uzattı. Nejat, çok şükür, diyerek suyun son yudumunu yutkundu : “ Bizim ufak oğlanın girdiği sınav yok mu, hani seviye tespit mi ne diye. İşte o sınavı yapan dershaneden aradılar bugün, tam da iş çıkışına yakın, yoksa mümkün değil sabredemezdim bu saate kadar. Bayram’ın neyi olduğumu sordular, ne yalan söyleyeyim çok korktum vesselam, çocuğa bir şey mi oldu diye. Ardından telefondaki kız,bilmem ne dershanesinden arıyoruz, deyince rahatladım. Başta bir şeyler falan anlattılar karışıktı biraz, anlamadım. En sonunda; oğlunuz yaptığımız sınavda ilk ona girdi, bu başarısından dolayı Bayram’a ücretsiz hazırlık kursu vereceğiz. Kayıt işlemleri için oğlunuzla beraber dershanemize gelmeniz gerekiyor, tebrik ederiz. En kısa sürede bekliyoruz efendim, dedi ve kapattı kız telefonu. Düşünsene hanım, çocuğa ücretsiz kurs verecekler. Artık geceleri bu çocuğu nasıl okutacağız diye uykun kaçmayacak. Kurs işi bu şekilde hallolduktan sonra okul masraflarını öyle yada böyle hallederiz, sen gönlünü ferah tut. Nerede bizim oğlan daha gelmedi mi? Gelsin, ona da verelim bu müjdeyi. Havalara uçacak var ya hanım!” diye tamamladı sözlerini.
Bayram, kendisi için bambaşka bir dünyanın kapılarını açacak olan müjdeden habersiz, son zille birlikte defterini, kitabını çantasına doldurdu. Neredeyse bir komandonun dağlarda gezerken sırtında taşıdığı kadar ağır olan çantasını omzuna atarak sallana sallana dolmuş durağına doğru yürüdü. Durakta kendilerini alacak servisi bekleyen diğer öğrencilerin aralarındaki konuşmaları duyduğu her sefer, yaşadığı hayata lanet okuyor ve bir gün hayal ettiği hayatı yaşabilmenin umuduyla kendini avutuyordu. Duraktaki öğrencilerin biri babasının aldığı yeni cep telefonunu arkadaşlarına göstererek özelliklerini anlatıyor, biri ailesine aldıracağı ayakkabıların ne kadar pahalı olduğundan bahsediyordu, bir diğeri de babasının telefonuna kaç kontör yüklediğinden bahsediyordu. Kendisine göre tatsız olan bu sohbetlere kayıtsız kalmaya çalışırken tıklım basa dolu gelen dolmuşa kendisini zor atmıştı. Nadiren dolmuşa binen insanların yakınmaları ona komik geliyordu, kendisi için bir hayat tarzı olmuştu bu şekilde yolculuk yaparak eve ve okula varmak. İçinde yaşadığı şartlar sebebiyle karşılaştığı sıkıntılar alışkanlık olduktan sonra doğal olarak hayat tarzına dönüşüyordu Bayram için. Son durağa yakın olduğundan eve yaklaştıkça dolmuş yavaş yavaş boşalıyordu, zor bela bindiği dolmuştan bu sayede rahatça inebiliyordu.
Eve doğru yürürken: “Ben bu şartlarda nasıl diğerleriyle yarışabilirim? Onların keyfi yerinde. Çoğusunun bir eli yağda bir eli balda. Kendilerine ait odaları var, müzik isterlerse dinleyebiliyorlar, ders çalışmak isterlerse çalışıyorlar. Ben, ben ise iki odalı bir evde çırpınıp duruyorum. Hele şu dershane işi! Şart, şart. Dershaneye gitmeden onlara yetişmem mümkünde değil. Bu şartlarda da dershaneye gitmem mümkün değil. Allah’ım sen yardım et, bir fırsat ver bana.”, diye söyleniyor ardında da dua etmeyi eksik etmiyordu genellikle.
Evin ziline bastığında babasının ve annesinin, verecekleri haber sebebi ile Bayram’ın gözlerinde görecekleri sevinç ışığını görme hevesi görülmeye değerdi. Kapıyı açar açmaz Bayram’ın kendisini annesinin kolları arasında bulması bir olmuştu. Nurten, öyle bir sevinçle kucaklamıştı ki oğlunu; Bayram, “Anne hayırdır! Öldüreceksin sıkmaktan” diyebilmişti fısıltıyla. “Gel oğlum, gel. Babanın harika bir haberi var sana, koş içeri. Uçacaksın sevinçten.”, diyerek kapıyı kapattı Nurten. “Oğlum; geçen hafta sınavına girdiğin dershane var ya. Bugün aradılar beni. Sınavda ilk ona girmişsin ve sana ücretsiz kurs vereceklermiş. Bizi kayıt için dershaneye çağırdılar. Yarın ilk olarak işyerinden izin alıp seni okuldan önce dershaneye kayıt ettirmeye götüreceğim. Zaman kaybetmemek lazım. Ne olur ne olmaz geç kalmayalım. Senin, yüzümüzü kara çıkarmayacağını biliyordum. Necmi’nin ve diğerlerinin yüzünü görmek isterim bu haberi verince hanım. Çocukları sınavlardan bir dört alınca kapanmak bilmiyordu çeneleri, bakalım buna ne diyecekler.”, diye soluksuz anlatıyordu Nejat. Bu haber, Bayram’ın tarifi mümkün olmayan bir sevinç deryasına dalmasına sebep olmuştu. Minik yüreği fokur fokur kaynamaya başlamıştı.
Binlerce insanın toplandığı bir meydanda kalabalık; Bayram, Bayram! diye tezahürat ediyordu. “Aferin oğlum, aferin sana” diyerek başını okşayan insanların arasında zorlukla, meydanın ortasında kendisi için hazırlanmış, onlarca basamaktan çıkılarak varılabilen bir kürsüye ilerliyordu. Kürsüye vardığında kollarını iki yana açarak deli gibi dönmeye başlamıştı ki; annesinin kendisini omuzlarından tutarak “Bayram, bayram! duymadın mı oğlum baban ne diyor. Sana ücretsiz kurs verecekler. Bayram!” diye sarsmasıyla gerçek dünyaya döndü.

kat kat katsayı

siyah zeytin | 17 November 2006 00:26

Tek derdimiz katsayı mı? 17. Milli Eğitim Şurası oks ve benzeri saçma sınav türlerinin varlık amacını tartışmak yerine, anlamsız bir münakaşaya konusuna girdi ve çıkamadı. yapay yaralarımızdan olan imam hatip liseliler ve girecekleri okul türleri ile ilgili sınav katsayılarına takıldı. Geri çekilenler ile destekleyenler arasındaki söz gerilimi sürüyor.Ne diyim?? Bizim başka eğitim sorunumuz mu yok?