bildirgec.org

sıkılmış hakkında tüm yazılar

mor inek

tacan116x | 27 January 2004 20:44

Bir gün sevgilimle beraber Taksim’de eğlendikten sonra sabahı doğrudan Kalamış parkında karşılamıştık. Öyle canım cicimli, aşkımlı, sen ölürsen ben de arkandan gelirimli bir ilişki olmamasına rağmen hoş bir etkileşimimiz vardı. Aklımıza geleni çatır çatır söyleyebiliyor hiçbir eleştiriden gocunmuyorduk. Açıkçası ikimiz de öyle bir 15-20 gün içinde bu ilişkinin biteceğini de biliyorduk zaten aman bitmesin diye bir çabamız da yoktu.

Neyse, Kalamış’ta bir banka oturduk, havadan, sudan, dalgaların nasıl oluştuğundan, bazı ufak-tefek zihin oyuncuklarından bahsederken bana birden

uzun zaman oldu

mornehir | 27 January 2004 02:20

google da sadri alışık diye arama yaparken (cümleye düşük başladık hadi bakalım..) kendi yazıma denk geldim.aa.dedim..hafif..dedim..geldim.. hastasıyımdır..şu an acaip bi siteden eski filmlerinde söylediği şarkılarından birini dinliyorum.. sevgili günlük..sevgili hafif.. kahve içmekten delinmek üzere olan midem,çalışmak üzere arkamdaki masadan tuhaf tuhaf beni dikizleyen kalııın kitaplarım -ki kendilerine vicdan azaplarım da diyebilirdim arabesk bi insan olsaydım- ve vitamin haplarım ve nezleden caaanım yüzümün tam ortasında konuşlanmış peşmerge gibi duran burnum olarak yazıyorum bu satırları.. insan sıkıntıdan ölebilir..hatta insan sadece sıkarak birini öldürebilir.. pif…ölen var mı?

Artık bitse….

slayess-hafif | 26 January 2004 18:20

Sınavlarım berbat gidiyor.. Artık kurtulmak istiyorum yaa… Uffff!! ikinci dönem ikinci bi şans olabilirmi..(incelediğim kadavralar acaba benden bölemi intikam alıyor??)

grikedi | 25 January 2004 04:22

I’mwaitin’ asifsomeonetakeSmyhand andleadSmeaway butnowhere

küt diye!

grikedi | 23 January 2004 02:21

Hmm. Anlamaya çalışıyorum şimdi. Şehir karlar altında… Ben evimde tüm bunlardan uzak y.lisans ödevlerimi yetiştirme telaşında ve sıkıntısındayım.Şehin bambaşka yerlerinde insanlar belki de mahsur kaldıkları araçlarında benim yerimde olmak isteyerek çile çekiyorlar. Ama yine de benim içimde salakça bir itminân var. Sanki ne olursa olsun bir doğa felaketi daha bir güzel* geliyor. Yani ne bileyim işte çağın getirdiği dertlerle dertlenmek, ya da teknoloji yüzünden zarar görmekten daha iyice. Sadece bir ‘madde’ olduğunu, senin de şu dünyada bir hacim kapladığını ve çevreyi etkileme gücünün ki çoğu zaman kötü yönde olur, sınırlı olduğunu kafana vura vura anlatıyor bu gibi durumlar.

sallama çay

indianropetrick | 21 January 2004 11:37

çay sallamaya gelmez. özen ister. çay diye önümüze sunduğunuz şey çaydan başka herşeye benziyor. sıcak suya ıspanak atsam aynı tadı verir.

BİRKAÇ MEGABAYT

eyepixel | 19 January 2004 12:46

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok. “Fast live”, “fast food”, “fast music”, “fast love”.. Dikte ettirilen “yükselen değerler”, “in” ler, “out” lar… Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere Ardında bitecek hepsi! Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar.Size sesleniyorum: Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten, ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini ? Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?… içinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza? Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?… Ya da Geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında ?… Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda ?.. Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor? Hayat ıskalamayı affetmez !!! Keşkelerle, tühlerle baş başa kalmadan önce. (ne acı ve ne çelişkidir ki, böyle bir yorumu yine bilgisayardan iletiyorum…)

D A L G A L A N M A L A R

fractal | 19 January 2004 02:06

“… Bembeyaz bir bulutun ortasında o. Yanında ben. Çıplağız, çırılçıplak. Bedenlerimiz yan yana. Alev alev, ateş, kor. Bir kıvılcım olsa beraber yanmaya hazır. Birden bir sıcaklık omuzumda. Onun eli. Küçük dokunuşlar; iç gıdıklayıcı, titrek, cazbedici. Sonra bir nefes yüzümde. Derin, arzulu, hevesli. Gözlerimiz karşı karşıya. İkimiz de ne istediğimizi biliyoruz. Dudaklarımız dudaklarımızda. Tatlı bir serinlik, ardından sımsıcak bir şehvet tüm vücudumuzda. Göğüsleri ellerimde. Elleri kalçamda. Ben içinde. Ritmimiz bulutlarda. Şimşekler çakmaya hazır, yağmur yağmaya. Sesimiz tüm göğü kaplıyor usulca, bulutlar kıskançca izlerken birden çığlık çığlığa yağmurlar boşalıveriyor. Sonra birden herşey püf… ”

güneşli gece

ffb | 18 January 2004 23:24

Gecenin en olmıycak yerinde güneşi göresim geliyor. Sanırım haleti ruhiyemin açıklaması bu :(( Dün de böyleydi, korkarım yarında böyle olacak

arkadaslık boylemi

urtiker | 11 January 2004 09:17

arkadaşlık böyle mi acaba yoksa sorun bende mi anlayamadım. uzun yıllardan beri yanımda olan arkadaşımdan nefret etmeye başladım. her harketi benim için kin sebebi oluyo artık. böyle olmamalıydı… ne yapmalıyım. ve bunu ona söyleyemiyorum. içimde fırtınalar koparken yüzüne gülüyorum. ben yaşamamalıyım galiba..