bildirgec.org

sıkılmış hakkında tüm yazılar

rutiniyet

longing for the sun | 14 December 2004 00:16

her hafta ba$i i$e ba$lanir.sonra hafta sonunun habercisi cuma gelir. mutlu olunur.cocuklar gibi $en olunur bin atli yenilir.haftasonu gecer.yine pazartesi,sali…..cuma.bu hep boyle gider.sonra ee dersin.noluyo lan silkelen de kendine gel….bir$eylerle me$gul olursun. kucuk mutluluklar ya$arsin.hayatin renklenir.sonra onlar da gecer.yine renkleri solmaya ba$lar gunlerin.sıkılmaya ba$larsin..bu da hep boyle gider..eeee?

wtf ??

notliving`nothing | 18 June 2004 11:44

daha 9 yaşındaydım ilk dayağımı yediğimde.o gün yemin etmiştim “bir gün bunu ödeyeceksin” diye.şimdi 12 yıl kayboldu.maddi ve manevi her şeyini yok etmeliyim.yalnız bir sorun var.tüm parasını alsam da mutsuz olmuyor.olmayacak.karısını mı kaçırsam.daha çok üzülür,polise gider, belki benım yaptıgımı ogrendıgınde de manevi çöküş gerçekleşir.amaçlarımın peşinden koştuğumu anlarmı.12 yıl sonra beni o halimle gördüğüne pişman olurmu.elim kırılsaydı diye düşünür mü o an.herşey için çok geç.sen annemi becerdin benide. kayıtlara geçmeyeceğin için şanslısın.bunu kimse duymayacak.çünkü sen ünlü bir adamsın.öyle olmuşsun ;)dikkat gerekiyor.her zaman daha çok dikkat.

kazara pazar

outofsystem | 13 June 2004 14:16

her pazar olduğu gibi bugünde yılgın birşekilde kalkış…Çevre şartları lehine de olsa bugünün boş geçeceği hissinin içini kaplaması…bu ikisinin ruh halini tanımlamaya yetmesi…bir sevgilinin pazar günü seni terkedişini 3 yıl boyunca her pazar yaşamak…pazar gününe ve ona lanet okumak…ve her pazarın sonunda önce kafayı çekerek sonra yorganı kafaya çekip bunun kötü geçen son pazar olması için dua etmek…biter mi? bitmeez

hafif bir günün ağırlığı

Tykhe | 12 June 2004 15:24

Günlerden cumartesi, yeni yaşımın ilk cumartesisi.

ilk olan herşeyin ağırlığı çöktü belki de bugüne.
belki de istanbul’ un boğucu sıcaklığı belki can sıkkınlığı belki de hiç bişey.

yine de bir nedeni olması gerekmiyor yapılanların, yaşananların, hayatın

bir anlam yüklemek bir neden aramak bir sonuca bağlamak şart değil yaşananlara, yaşanmayanlara. yaşanamayacaklara.

birşey anlatmak isteyip de anlatamayan değil de hiç bişey anlamayan olmak isterdim şimdi
uyumak, uyumak ve daha sonra uyandırılmak.

sona gelmeden baştan başlamak….

Bu Günlerde Olympos ya da Olympos Güncesi…

turuncu balık | 04 June 2004 15:18

İçerenköy halinin önünden 07 plakalı bir kamyona –ki bu ilk denememizdi- otostop çekmekle başladı yolculuk. Şoför abinin güzergahı Alanya olunca tek araçla Antalya’ya inebilecek olmak kafadan keyiflendirdi bizi. Yola çıktıktan 25 – 30 kilometre sonra, abinin, ‘sigara içer misin’ sorumuzu ‘esrar bile içerim’ şeklinde cevaplamasıyla yolculuk daha bir keyifli hal aldı. Afyon’a kadar sürekli çalışma halinde geçti. Afyon’da rutin kontrol şeklinde görev yapan bir ekibe, şoför abinin ruhsat içinde 5 milyon uzatmasıyla 45 dakikalık bir gerginlik yaşandıysa da 15 milyon daha takviye edilince yolumuza devam edebildik. Şoför abi, 5 milyonu beğenmeyen memurun yüzüne karşı ‘içinden’ çok küfür etti ama sonuç değişmedi tabii… Olympos bizi hayal kırıklığına uğrattı. Kadir’in yerinde geçirdiğimiz 3 geceden sonra Çıralı şekli yapmaya karar verdik ve en azından adam gibi yemek yeme şansına sahip olabileceğimiz Off Road’da konakladık. Olympos ve Çıralı’ya talep henüz başlamamış. Yani in-cin top oynuyor desem yeridir. Müdavimler henüz düşmemiş. Şu sıralar tek mekan olarak Öküz var açık olan. Öküz’de bira 3 milyona çözülebiliyor. Haşerat her zamankinden daha fazlaymış gibi geldi bana, sinkov vs. gibi böcük savarları almadan sakın yola çıkmayın. En önemlisi de Antalya ve çevresindeki kolluk kuvvetleri bölgeyi epey sıkmışlar. Bu yüzden ‘bir şey çözmek’ neredeyse imkansız. Gelmeden önce yüklü alış-veriş yapmak şart. Yoksa “Olympos’ta tren gibi gezerim” diye yola çıkıp, Evin şarabına talim etmek de var işin içinde…

yemek tarifleri defteri…

yaren | 02 June 2004 16:30

“Kız seni de mi üzüyorlar? Dudağın neden küçük küçük akmakta?Sorsalar şimdi anlatamayacaksın. Laflar şişip şişip kalacak boğazında. Bir halt açıklayamayacaksın. Öğretmişti birileri, yedi kere uzun uzun nefes alıp ağır ağır bırakacaksın. Yedincisinden sonra bir aynada karşılaşıverirsen kızarmış yüzünle yeniden zıplamaya başlayacaksın. Bu gözler niye bu kadar hızlı kızarıyor ve neden bu kadar geç soğuyor burkulan yerler… kendine sinir olacaksın. Saçını başını dağıtıp, üstünü başını açıp bu hayattan kaçmak için müthiş hızlı, müthiş keskin kararlar alacaksın.*** içeriden bir ses gelecek, herhangi bir soru, gündelik bir şey, tam o sırada. çay süzgeci nerede gibi mesela. hatta biri, daha da beteri neyin var? diye bile sorabilir sana. içinden gülmekle karışık ağlamak gelecek. Seni o kadar derinlerden yüzeye, ölü balıklar gibi yüzeye, bu aptal sorular mı çıkaracak? Sırf konu açılmasın, sorularla boğazın sıkılmasın diye biraz daha kalacaksın odada. yüzünün ağlama rengi geçene kadar, azıcık daha.

yaz

baltutan | 28 May 2004 16:15

yaz geldi gelecek. herkes tatil planlari yapmaya basladi bile. herkesin kilo vermek icin caba harcadigi gunler de gelmis belliki. hangi kanali acarsaniz acin, diyet onerileri, diyet urunu reklamlarini goruyorsunuz. hele biri varki kusacaktim, bu nasil hayvanliktir dedim icimden. onceki bombasi elbisesi uzerine oturmayan kizin imrenen bakislari olan ‘eti form’, simdi de, gobekli bir amcanin elinde ekmek arasi bir sey ile guzel bir bayana yaklasmasi, konusmak istemesi ve bayanin tiksinir gibi bakmasi ile bombayi patlatmis. insanlar kar etmek icin bu kadar asagilanabilir mi? onceden de komik bir sekilde bu tip durumlar anlatilirdi, ancak boyle abartinin otesi bir sekilde gosterilmedi hicbir zaman. nice genc var ki bu salak bakis yuzunden psikolojisini bozuyor. insan icine cikamiyor. kilo olayi o salaklarin urettigi ve muhtevasi geregi gene bir ‘snack’ olmaktan cikamayan urunleri ile giderilecek kadar ‘basit’ degildir. daha bunu bile anlayamamis bir sirketin insanlari forma sokmak icin urun cikartmasini da anlayabilmis degilim dogrusu. kiniyorum. ayiptir gunahtir. reklamciliginda bir etigi olur, boyle patavatsizlik alenen yapilmaz.

pazar pazar çalışmak

lali | 23 May 2004 15:47

dışarıda süper bir hava varken, dün geceden hatıra baş ağrısıyla ve uykusuzlukla ve yorgunlukla hem de pazar pazar işte olup çalışmak..akşam altıda işten çıkılacağı için bütün günün öleceğini bilmek..evi özlemek..off..ne yapmak gerek

Ahhahahha ahahahhaha…

hafif deli | 22 May 2004 12:28

anlayamadığım bir nokta var şimdi abi. kızlara bakıyorum kine alt bağlama bezi diye erkek arkadaşlarım arasında tabir ettiğimiz, orkid ve diğer saz arkadaşları hakkında bişe sorcam. Şimdi bunlar hani takıyorlar ya nasıl oluyor? Aydan ayamı kullanıyorlar? yani belli günleri var ama ne zaman olduğunu bilmiyorlar aniden çıkıveriyor da HABERLERİMİ olmuyor? yok oluyorda ona engel olamıyormu? ya da bu olay devamlı ve seri bi şekilde devammı ediyor. beni yanlış anlamamanız dileğimle herkeze soruyorum. valla deli oldum ya nie bu kadar önem gösteriliyor? bunu bütün kızlar biliyor herkezde oluyor böle bir olay başına geldiğinde nie utanılıyor? millet dalgamı geçiyor? o dalga geçenlere bişe denmiyormu? ne dir bu çelişki ?

hmmm..

Poşet Çay | 20 May 2004 19:56

Halbuki yüzmeyi daha yeni öğrenmiştim. Tam da denize girmişken yağmur bastırmıştı. Herkes dibe daldı. Ben korktum, dalamadım. Yağmurun altında kaldım. Sırılsıklam oldum…