bildirgec.org

sibirya hakkında tüm yazılar

EN BÜYÜK ELMAS MADENİ

mhbbslmn | 13 March 2009 10:44

Dünyanın en büyük elmas madeni olarak bilinen Sibiryadaki Mirna elmas madeni tam 525 metre derinliğinde ve aynı zamanda yeryüzündeki en derin çukur. O kadar derin ki uçakları içine çekebilecek türbulanslara sahib o yüzden uçakların o bölgeden geçmesi uluslararası alanda yasaklanmış…

En büyük çukur
En büyük çukur

Sibirya’nın Mirna kasabasında bulunan bu maden tam olarak 1.2 km alana sahib. 1952 yılında bölgede elmas bulunmasıyla başlayan madencilik girişimleri sonucunda bölge bu hale gelmiş ve rezerv bitincede terk edilmiş …
Ancak bu büyük çukur hala büyüklüğüyle insanların dikkatini çekmekte. Rus Alrosa firmasi tarafından işletilmiş olan maden bir zamanlar dünya’nın elmas merkezlerindendi…

Tunguska Olayı (32 Kısım tekmili birden)

serdarsabri | 13 August 2008 08:51

Hafif’te bu kadar mistik hikaye meraklısı varken nasıl olmuş da Tunguska Olayı’ndan şimdiye kadar bahseden çıkmamış. 100 yıl önce bu aralar, yine mistik Rusya’nın mistik bir köşesinde alışılmadık bir olay vuku bulur.

Tunguska

Tarih 30 Haziran 1908, saat sabah 07:00 civarı, yer Sibirya.

Gökyüzünde insanoğlu’nun o zamana kadar tanıklık etmediği bir patlama olur. Patlamanın şiddeti Hiroşima’ya atılan atom bombasından 650 kat daha güçlüdür. Patlamanın sesi 1,000 km uzaktan duyulur. Patlamanın merkezindeki ağaçlar hariç, 20 km’lik yarıçaplı bir çember içindeki bütün ağaçlar patlamanın basıncıyla devrilir, ayakta kalan ağaçlarınsa bütün yaprakları dökülür. Olay yerinden 60 km uzaktaki insanlar 5-6 m öteye fırlatılır. Patlamanın arkasından kavurucu bir rüzgâr eser. Avrupa’da 5.0 büyüklüğüne eşit bir deprem olarak algılanır, şok dalgaları İngiltere’de dahi hissedilir. Şok dalgaları yerküreyi iki kez dolaşır, dünyanın manyetik alanında değişiklikler saptanır. Olaydan sonra haftalarca kurum ve toz yağdığı anlatılır. Kafkasya’da insanlar haftalarca havadaki fosforik parıltı nedeniyle gece gazete okunabilecek kadar aydınlanırlar.

Kızak köpekleri işlerinden edecek tasarım

sermen08 | 04 July 2008 20:11

Teknoloji o kadar geniş alanlara ulaştı ki insanları geçtik hayvanları da işlerinden etmeye başladı. Geliştirilen bu robot güneş enerjisiyle çalışıyor ve videolarından anlaşılacağı üzere performansı da oldukça iyi.

Teknolojinin hayatın her alanına bu kadar girmesi iyi mi kötü mü tartışılır tabii ki ama bu alet kullanılır, ne de olsa besleme derdi yok.

Anastasya

Chat Noir 1 | 02 July 2008 15:24

Anastasya çınlayan sedir serisinin ilk kitabı. Seri on kitaptan oluşuyor. Sadece rusya’da 10 milyon satan kitap 22 dile çevrilmiş. Sibiryalı iş adamı Vladimir Megre tarafından yazılmış bu kitapta, tayga ormanlarında yaşayan sarışın beyaz tenli bir afet olup aynı zamanda çok zeki ve üstün yeteneklere sahip olan anastasyanın hayat görüşü ve düşünceleri anlatılıyor.Her şey Vladimir megrenin 1994 yılında tayga ormanlarına doğru gemiyle iş seyahatine çıkmasıyla başlıyor.Orada iki yaşlı ve bilge adam kendisine çınlayan sedirlerin hikayesini anlatıyor. 500 yıl yaşayan bu görkemli ağaçların kozmik enerjiyi bünyelerinde topladıklarını ve daha sonra insanlara geri verdiklerini, bazılarının ise yarım asırda topladıkları bilgi ve enerjiyi geri veremediklerinden çınlamaya benzer bir ses çıkarttıklarını anlatıyorlar.İlk başta bu hikayeye inanmayan Megre daha sonra sonradan tayga ormanlarında anastasya ile tanışıyor ve hayatı tamamen değişiyor. Onun düşüncelerini,yeteneklerini,hayata bakışını ona söz verdiği gibi kitap haline getirerek insanlara iletmeye çalışıyor.Bu arada kuraldışı yayıncılıktan çıkan kitapla birlikte ilk 3000 okura Sibiryadan ithal edilmiş olan çınlayan sedir kolyesi veriliyor.
Bu kolye ile ilgili bilgilere buradan serinin diğer kitapları ile ilgili bilgilere ise buradan ulaşabilirsiniz.İsterseniz buradan kitaptan bir bölüme ulaşabilirsiniz.Bende kitabı internetten sipariş etmiştim.Kitabı okumak için birkaç gün sabırsızlıkla bekledim.Direk satın alsaydım belki aynı duyguları hissetmezdim.Hayal etmek,umut etmek insanı heyecanlandırıyor ve pozitif yönde etkiliyor gerçekten.Kitabı okudum.Şimdi diğer kitapları bekliyorum.Bu arada ağaçların kesilmesine karşıyım ama belki ölmek üzere olan bir ağacın dallarından faydalanılabilir.Çınlayan sedir serisinin insanları sedir ağacı ve diğer ağaçları ekmek konusunda yüreklendireceğini umut ediyorum.

Kızılderili Türk ilişkisi…

ceteleci | 01 January 2008 21:53

Bundan 35000 yıl önce yani MÖ 30000-34000 tarihleri arasında dünya şu andaki görünümünden bir hayli uzaktı. O zamanlar buzul çağının en şiddetli dönemini yaşayan dünyamız büyük kıtasal ve alabildiğince uzaklara uzanan buzullara sahipti. Şimdiki adıyla Bering denizi olarak bilinen bölge o zamanlarda Asya’yı ve Amerika’yı Bering boğazı denilen bir buzul kara köprüsüyle bağlamaktaydı. Ve o zamanlar Sibirya bölgesinde avlanan Kızılderili kabilelerin yeni av alanları keşfemek amacıyla çıktığı yolculuklar sonrasında; bu boğaz kullanılarak Amerika’ya ilk kez ayak basıyorlar. Tabi bu insanlar yeni bir kıtaya geldiklerinden habersizce Atalarının yaptığı gibi Sibirya bölgesinde avlandıklarını düşünüyorlardı. Bu yeni av yerlerini beğenen Kızlıderililer buralara ve yerleştiler ve kabileler oluşturmaya başladılar.

Günümüze kadar uzanan tarihleriyle bazı kabileleri şu şekilde irdeleyebiliriz:
Amerikaya gelen yerleşimcilerin ilk karşılaştıkları kabileler arasında Seminoller, Çerokiler ve Mişuki kabileleri bulunmaktaydı.
İspanyol kaşiflerin Amerika’ya olan yolculukları sırasında Kaliforniya’da bulunan Soson, Payitu, Kahula, Mevuk ve diğer bazı kabilelerle karşılaştılar.
Günümüzde ise ABD de resmen kabul edilen 554 Kızılderili kabilesi bulunmaktadır.

Gelgelelim Kızılderililer ve Türklük ilişkisine ait bulgulara …