Ne zaman biri çıkıp, “kadınlar çalışmamalı evde oturmalı” türünden bir şeyler söylese, mutlaka bir kıyamet kopar.
Ben de ‘otursunlar ellerinin hamurlarıyla evlerinde’ demeyeceğim elbette. Belki de şimdi bana gelen bu hikayenin, bu konuyla hiç bir ilgisi yok… Belki de var…
Buyrun, beraber okuyup düşünelim.
“Kapidan içeri girer girmez neseyle bagirdi:
–Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?
-Görmüyor musun? Telefonla konusuyorum.
Hiç kimsenin sevdigi sey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babasi arabayi seviyordu. Herşey erteleniyordu telefon ve araba söz konusu oldugunda. Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmiyordu. Nerelere gitsindi? Annesi kapatti telefonu. Mutfaktan tencere kasik sesleri geliyordu. Kosarak yanina gitti.
–Sana yardım edeyim mi? dedi en sevimli halini takinarak. Annesi manali manali bakti.
– Hayirdir. Bir yaramazlik filan? Bak bir de seninle ugrasmayayim. Çok yorgunum zaten…