bildirgec.org

sevgisizlik hakkında tüm yazılar

Çekirge

Chat Noir 1 | 17 February 2011 12:10

Hayat o kadar karmaşık ki,
Arzular ve kurallar birbirine küsmüş.
Gözyaşlarım dinmiyor ki,
Sevdiklerimle ben bölünmüş.
Yıldızlar parlamıyor ki,
Ay bizi terk etmiş.
Güneş hiç doğmuyor ki,
Umutlar suya düşmüş.
Sevgi yok olup gitmiş ki,
Sevgisizlik üstümüze çökmüş.
Yakınlar öyle uzak ki,
Ulaşmak imkansızmış.
Her başlangıcın bir sonu varmış ki,
Anılar uçup gitmiş.

Güliz Ardilli / İstanbul / 10 Mayıs 1998 Pazar

Asrın Delisi

Chat Noir 1 | 08 February 2011 16:51

Hey söyleyin dostlar asrın delisi konuşuyor!
Sevgi yalan mı, yalan mı bu dünya?
Sıcak bakışlar, cıvıl cıvıl gülüşler,
Dostluklar yalan mı, bu çıkar dünyası mı?
Hey söyleyin dostlar asrın delisi konuşuyor!

ÇALINAN GÜLÜŞ

mavilikler | 16 April 2010 17:11

Çocukların gülüşlerini çaldılar! Büyüttüler onları hırpalayarak… Küçücük bedenlerine bakmadan yordular ruhlarını. Omuzları çökmüş, ölümü özleyen ihtiyarlara dönüştürdüler. Özleyecekleri başka tek birşey olmayan bir dünyaya mahkum ettiler onları.

Taşıyamayacakları yükler bindirdiler sırtlarına… “İlle de taşıyacaksın!” dediler. Çocuklar, onların kocaman bedenlerine bakıp ‘büyük’ olduklarını sandıklarından, “Bir bildikleri vardır elbet!” diyerek, vücutlarının tüm isyanına rağmen, taşıyabileceklerine inandılar o yükleri. Onların altında ezildikçe ezildiler.

GERÇEK ÇOCUKLAR

mavilikler | 24 January 2010 10:29

Bir yetimhanede nasıl uyur çocuklar?! Herhangi bir çocuk gibi yataklarına girdiklerinde, onlar da hemen dalarlar mı düşlere? Düşlerinde onlar da, dinledikleri bir masaldaki ya da seyrettikleri çizgi filmdeki dünyalara benzer dünyalar mı kurarlar? Onların da sınırsız mıdır hayal edebildikleri?!

Saçlarının hiç okşanmamış olması, saçları okşanmış çocuklardan daha mı farklı yapar uykularını? Yoksa, hiç değilse uykularında onlarla aynı mı olurlar? Saçlarını okşayan annelerle dolu rüyalarında, gerçek dünyada diğer çocuklarla aralarında varolan tüm uçurumlar kapanır mı bir anda?

KADININ GÖZLERİ

mavilikler | 06 January 2010 10:44

Çocuklar koşarken… Kuşlarla yarıştırırken cıvıltılarını… Tükenmeyen bir neşeyi çevrelerine saçarken… Ve banklarda oturan kadınlar bir an olsun gözlerini ayımazken üzerlerinden, en küçük bir güçlükte yanlarına koşmaya hazır beklerken… Korurken onları…

Bir kadın gelir birden parka. Peşinden yepyeni birşeyi sürükleyerek… Oradakiler için yeni ama kendisi için çok tanıdık o şeyle dolduruverir bir anda parkı.

Kadın banklardan birine oturmuştur oysa yalnızca.
Kapladığı yer diğer kadınlarınkinden farklı değildir… Ama yine de O görünür en çok. Sanki büyür gitgide… Kocaman olur.

Hüzün…

hypatia | 13 March 2008 09:52

Ya hüzünsün, ya hüznümsün…

Ya da hüzün benim. Ben olmuşum.

Tüm bedenimi kaplamış , kendimi alamadığım, içimden çıkaramadığım , içinden de çıkacak gücümün olmadığı bir hüzün. Öyle yoğun ki sanki bedenimi bile ayakta o yoğunluk tutuyor, hissettirmiyor, istetmiyor. Sadece gerekleri yapan teknolojik bir alet gibiyim. Nerdeyim, kimim, kim için ve kendim için ne ifade ediyorum bilmiyorum. Bildiğim bir tek şey var oda zorda olduğum.

Hayatımı seninle aldattım…

arseli33 | 08 January 2008 09:16

Zamanların hangisindeyim bilemiyorum.Adlandıramadığım bir sürü yitik duygu var omuzlarımda.Kim olduklarını, neden geldiklerini anlayamadığım bir çok insan..Tüm reddedişlerime şiddetle karşı koymaya çalışan feri sönmüş gözlerin hayali karşımda.İçimde, öldüremediğim sen…
Hıçkırıklara boğularak ağladığım gecelere inat, dudağımda sahte bir tebessüm.
Aldığım nefesin bile sebebi senken, içinde senin olmadığın bir hayat beni cezbetmezken, sana ait bir ruhla bana acı veren aşkından uzaklaşabilmek için başka başka insanlara açtım yüreğimi.Tükenen yüreğime yazdım ölümün güncesini…
Oysa hiçbiri sana benzemiyordu, hep eksikti yaşanılanlar, hep kusurluydu.Kırık dökükte olsa umutlar özlemler daha ağır basardı bedenimde.Seni özlediğim zamanlar onlara sığınıyor, bana kendimi değersiz hissettiren aşkının yaralarını onlarda sarmaya çalışıyordum.Rumumu öldürüyordum, seni içimde yok etmeye çalışıyordum, her biri için farklı farklı kimliklere bürünüyordum, yalanlarla süslüyordum canımı yakan aşkını.
Bana bağlanan masum aşkları, seninle aldatıyordum.Ruhunu, bedenini başka kadınlara sunduktan sonra, kirlenen sevgini onların tertemiz duygularıyla örtüyordum.Acımasızlığı, bencilliği ve sevgisizliği senin ellerin koymuştu avuçlarıma. Aşkından çıldırmak üzere olduğum anlarda ” bana ait bir kalple, başka kadınlarla uyuduğun geceleri” düşünüp sırtımı dönmüştüm tüm insancıl duygulara.
Bir nebze olsun acımı hafifletebilmek için sarıldığım tüm sahipsiz bedenlerin, ruhunu esir almıştı yüreğim.Umutsuzca çırpınan kalplerin dilsiz kalmış yalnızlığında, varlığın bir çember örüyordu etrafıma.
Başka hayatlarda, başka ilişkilerde seni unutmaya çalışırken, en ağır ihanetleri sığdırdım içime.Senin bir başkasıyla birleştirdiğin hayatına uzaktan bakarak, hasretin o derin sancısına sarılarak uyumayı da öğrendim.Hasretin dayanılmaz olduğu anlarda, o tarifsiz ağrıyı uyuşturabilmek için kadınlık onurumdan vazgeçip, bencilce sarılıp uyudum başka bir bedene.
İhanetler, yalnızlıklar, hoyratlıklar elini kolunu sallaya sallaya gezerken aramızda hep karanlık, hep koskoca bir boşluk, kaybetmenin verdiği acı, hatırlamaya bile dayanamadığım yanılgılar ilişti yamacıma.Ve hayatı bitirdiğim yerde yine sen çıktın karşıma…

Sevilene yeni yıl mesajı

darjeeling | 31 December 2007 00:22

Yazmadan önce ‘arama aparatları’nda aratmasına gerek yok onun sevgisizliğini, çünkü kimse böylesine ruhsuzluğa sahip olmamıştır zaten diye düşündü kız..
Ne mi bu bahsettikleri?
Ne mi bu hissiyatsızlık?
Anlatsın..
Çocuk bugün bir söz söyledi, sonra bir tane daha , bitti kız..
Neler miydi? Anlatsın..
Önce ‘sanırım ben hayatımda hiç kimseyi sevmedim,aşık olmadım’ dedi çocuk. Etrafındaki arkadaşlarının ‘aşk’ adı altında yaşadığı şeyleri hissetmemiş hiç ve kız bunları duyduğunda bin parçaya bölündü çünkü 2 yıldır birlikteydiler. Çocuk fark etmedi, sadece iki damla gözyaşını gördü kızın, kız da onu da sildi geçti zaten. Asıl neye ağladı biliyor musunuz? Belki de onun ömür boyu kimseyi sevemeyecek olmasına üzüldü.. İlk defa sorunun kendisiyle ilgili olmadığını anladı.. Çekildi kenara…
İkinci olarak dolmuştalardı, güneş batıyordu ve heryer kızıldı. Çocuk kıza ‘sen benimle gün batımlarını anca böyle dolmuşlarda izlersin’ dedi. Kızın yüzü asıldı, ‘neden’ dedi, çocuk ‘çünkü ben romantik biri değilim’ dedi..
Kartların hepsi açık oynanıyordu. Sevmek, sevebilmek için belkide kaybetmek ya da kaybetmeye yakınlaşmak gerekiyordu. Kız, yeni yılda çocuğa tek bir iyi temennide bulunuyor:
‘ Sevmeye çalış çocuk, önce kendini.. Kendini seven başkalarını da sevebilirmiş. Kadınını sevmeyi öğren, değer vermeyi. Onun karşılıksız, çıkarsız yanında olduğunu ve bunun ne kadar önemli olduğunu hatırla. Anlamaya çalış. Buz kalbini ara sıra özgür bırak. Bırak erisin mantığının yanında.. Gün gelir öylesine sana değer vermeyenlere çatacak olursun, pişman olursun. Sen, kaybetmeden değer bilenlerden ol ve sevmeyi öğren, kendin için… Yeni yılın kutlu olsun’