bildirgec.org

sevgi hakkında tüm yazılar

BENSİZ

karuma76 | 22 July 2010 15:21

Bensiz uyanacaksın bir sabah
Belki farkında olmayacaksın ama
Bensiz olacaksın
Sadece bir sızı belirecek kalbinde
Sonra duyacaksın öldüğümü
Yıkılacaksın o an
Hatıralar canlanacak hayalinda
Yaşananları arayacaksın
Belki de o zaman
SENİ SEVDİĞİMİ anlayacaksın.

Bir Yudum Sevgi

karuma76 | 22 July 2010 10:04

Sevgi gözlerimde bir ışık
Yanağımdan süzülen gözyaşı bana
Sevgi kalbimin gökyüzüne feryadı
Dudaklarımdan dökülen küçük bir nağme bana

Dostumun yüzünde bir gülücük
Annemin yüzünde manalı bir öpücük
Mutluluğun kapısını aralayan tek sözcük
Sevgi birkaç duygusal satır bana

Sevgi ufuklara attığım her adım
Karanlık gecelerde son durak bana
Yağız atın yelesinde bir çif el
Umuda açtığım bir küçük yelken bana

Sevgi kulağımda çınlayan melodi
En tatlı hayalerimde yönetmen bana
Sevgi şiirlerimde konu
Hüzün akşamlarında bir şölen bana

HAYAL HIRSIZI

metezade | 09 July 2010 19:46

Geldin, hayat verdin bedenime
Güldün, güller açtı yüzümde
Konuştun, dünyanın en güzel şarkıları yankılandı gönlümde
Dokundun, bir bahar canlandı tenimde
Sevdin, aldın beni benden
Bakışrarın sıcacıktı, eritti içini
Aslında ben çok sevdim seni
Ama şimdi…

Fırtına ortasında aciz bir yaprak gibiyim
Ben bile bilemezken nereye gideceğimi,
Rüzgar hep sana savuruyor beni.
Evinin camından içeri bakıyorum
Yanında küçük bir kız
Koşarak kucağına atlıyor
Baba diyor sana YIKILIYORUM
Hep kızımızı hayal edip anlatırdım ya sana,
Bukle bukle saçları ve masmavi gözleriyle hayat dolu tatlı bir kız çocuğu diye
Şimdi hayalimi karşımda görüyorum
Ama artık benim değil
Herşeyi aldığın gibi benden, hayalimi de çalmışsın sevgilim…
El gibi, vedasız çekip gidiyorum
Dudaklarımın arasızdan belli belirsiz bir hoşçakal

Beyinsiz Aşk

tarik09 | 04 July 2010 14:08

Zaman aramızdaki en büyük düşmandı. Saate bakmak gelmezdi içimden. Çünkü akreple yelkovan başımı döndürürdü. Hiç istemezdim geçsin zaman yanında, isterdim ki donsun kalsın dünya, herkes başka kimse kalmasın. Nedir bu? Çocukça bir aşk mı yoksa? Eğer öyleyse diyebilirim ki çocukların yüreği herkesinkinden büyük ve kuvvetli. Dünyaları alır içine eğer bu çocukça bir aşksa.
Bilirim ki bu aşk bir tek zaman dayanamazdı. Her şey boşa geçiyor biz nerdeyiz, ne yapıyoruz? Hay Allah saat gene kaç olmuş gitmek zorundayım… Ve işte yalnızlık bir kez daha uzun bir gecenin ardın gene kavuşmayı bekleyecektik başka çaresi yok. Ta ki her şeye bir şeyler olana kadar.
İnsanların yaptıkları en önemli hatalardan biri sürekli suçlu aramaktır. Hayatta kötü şeyler vardı ve var olacaktır. Kötü olmadan hayatta olmaz en azından bir anlamı kalmaz. Haksız mıyım? Ama insanların yaptıkları tek şey o kötü şeylerin sorumlusunu bulmak. Ve sürekli şikayet etmek. Oysa ne fark eder bilmiyor. Bu yazıyı okuyan şunu unutmasın ki eğer bir duygu değiştiyse o duygu değişmiş demektir. İnsan doğası bu çözemezsin. Bitti gitti yani. Ben de elimden gelen her şeyi yaptım ama olmadı olamadı olamıyordu hehe.
Bunu Antalya’yla ilgili bir videoda duymuştum.

SON SİGARAM

metezade | 03 July 2010 16:46

Üşüyorum… Parmaklarımın soğuğa boyun eyip sızlamaları çileden çıkartıyor beni. Etrafta sokak köpeklerinden başka kimseyi göremiyorum. Otobüs bir buçuk saat önce gelmiş olmalıydı oysaki. Beklemek işkenceye dönüşüyor yavaş yavaş. Sigara paketime bakıyorum içinden benim gibi yalnız ve yorgun son sigaramı çıkartıyorum. Önce hafifce koklayıp tütün kokusunu içime çekiyorum, sonra sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirip yakıyorum. Derin bir nefes…

Ayaklarımın sızlamasına aldırmadan yürüyorum son sigaramı da ömür misali yakıp bitirdikten sonra… Yola koyulma vakti geldi artık hayatımın son otobüsünü de kaçırdım farkında olmadan. Hatıralar geliyor gözümün önüne annemim yabancılığı, akrabalarımın sahte ama bir o kadar da inandırıcı yakınlıkları, insanların bana bakarken suratlarındaki acımsı ifade…Kar yağmaya başladı. bembeyaz pamuk pamuk… Rüzgarla dans edermişcesine dönerek yer yüzüne inen kar taneleri… İşte bu son yolculuğum…Hayatım bir gemi seyahati ve artık son limandayım yanımda sadece kaptan. Kaptanı bırakmak zor gelse de gitmem gerek, bu son vedam. Hoşçakal büyük adam. Dilimin ucuna gelen milyonlarca kelimeyi yutup devam etme vakti şimdi söylemek istediklerim çok ama vakit yok. Öyleyse bütün kelimelerin boynunu vursun cellatlar hoşçakal vefalı adam…Birkaç saat sonra bembeyaz karlar üzerinde siyah paltolu bir adam. Elinde son sigarasının izmariti… Veda edercesine kapamış gözlerini hayata yüzünde ufak bir tebessüm…

Bir Aşık Neden Susar?

ventola | 30 June 2010 09:28

Onunla paylaşmak istersin her şeyini, onunla konuşmak, bir sıkıntın olduğunda ona söylemek… Çevrendeki onlarca insana rağmen sen sadece ona dökmek istersin içini. Ondan başka herkes anlamsız gelir, aynı tadı vermez hiç kimse. Ama gel gör ki bu hislerinden emin olmana rağmen ağzını bıçak açmaz onun yanında. Bazen içini dökecek gibi olur yine susarsın. Az ve öz konuşmaya iter seni bazı şeyler. Dizginlersin kendini; çünkü bir bıraksan akıp gideceksin, tutamayacaksın kendini ve aczin çıkacak ortaya, mızmız bir çocuğa dönüşeceksin onun gözünde. Ne yaparsan yap seni küçümseyecek, sen sadece seni dinlemesini istesen de teselli etmeye çalışmasına bir türlü engel olamayacaksın. Ve soğumaya başlayacak senden, istemeye istemeye uzaklaşacak; acıyacak çünkü sana. İlgisi bir köpeğe gösterdiği ilgiye dönüşecek, ondan öteye gidemeyecek. Artık ne yapsan toparlayamayacaksın, ne yapsan merhamet duygusu kabaracak, içi kan ağlayacak senin için, ayıbını örtmek için nasıl çabaladığını içi cız ederek izleyecek ve yaptığın her şey köpekliğine hizmet edecek.

Bilirsin ki onun gözünde köpek olmaktan öteye gidememek sana tarifsiz acılar yaşatacaktır. İçinden çıkılmaz bir hal alacaktır bu aşk. Bu yüzden kimi zaman için içini yese de açmazsın sıkıntılarını. İkiniz de hayal kırıklıkları yaşarsınız yoksa…

buz

hafiften | 24 June 2010 09:33

kutubun ortasında biçare bir yolcunun
sıcak bir yatakta uyumayı hayal etmesi gibiydi
senin o güzel gözlerinde
huzuru bulmak…

ellerini tuttuğumda anladım ki
buz olsa yüreğimin etrafı
kilometrelerce kalınlıkta
eriyecekti sıcaklığında sevmenin
çünkü yüreğe düşmüştü
sevdalı bir tohum ve
filizleniyordu
usul usul…
sevda
köklerini salıyordu
yüreğe hoyratça

SESLENMİYOR HİÇ KİMSE

mavilikler | 07 June 2010 16:36

“Gelsene… Evde çayla üzümlü kek var.” Pencereye kaldırdığı yüzünde, boyundan büyük bir bezginlik… Sanki bu çağrıyı yapmamışım gibi…

Çoktan vazgeçmiş gibi çağrılmayı beklemekten… Tekrar sesleniyorum: “Gelecek misin? Hadi, çayın altını yakıyorum. Hem yeğenime aldığım çok güzel bilgisayar oyunları var.”

Hiçbir şey demeden, küskün küskün yaklaşıyor apartmana. Daire numaramı sesleniyorum. İlk gelişi olacak bu çünkü. Kapıya koşuyorum… Otomatı açar açmaz çayı ateşe koymak üzere yöneliyorum mutfağa.

ZAN

il mare | 03 June 2010 10:37

“Beni hiç sevmiyorsun ,beni hiç sevmedin” derken aslında muayyen bir şekilde sevildiğini biliyordu.
Kendi inandığı gerçeği bu sefer karşısından duymak için yalan söylüyordu,bir gerçek ,hem de zaten bildiği bir gerçek uğruna yalan söylüyordu.
“Beni sevmiyorsun sen”
Dedi,kollarını bağlayıp arkasını döndü, kulaklarını da ardına dek açıp “hayır,hayır,nasıl böyle düşünebiliyorsun,ben seni seviyorum” savunmasını bekliyordu.
Bir süre kolları bağlı,arkası dönük kaldı, hala bekliyordu,etraftan çıt çıkmıyordu.
Acaba,kendisini sevdiğinden emin olduğu sevdiceği, ona sarılmak için usulca yaklaşıyor muydu da o yüzden mi gecikmişti?
Zaman geçti, hala bir ses yoktu, beki de fazla ileri gitmişti,kendi şımarıklığı yüzünden,kendisini sevdiğinden emin olan sevdiceğini fazlasıyla kırmış,onu yaralamıştı,belki de kendisini sevdiğinden emin olduğu sevdiceği,hiç beklemediği bu iddia karşısında öylece donakalmış,gözyaşlarını akıtıyordu arkasında.
Evet,sanırsa fazla ileri gitmişti,hemen bu aptal oyuna son vermeliydi,hem sevgi kadar kutsal bir duyguyu böylesi şımarıklıklara alet etmek de neyin nesiydi;hemen arkasını dönmeli ve kollarını, kendisini sevdiğinden emin olduğu sevdiceğinin beline sarmalıydı, şaka yaptım ben, yalan attım,kendi şımarıklığıma alet ettim ben seni ama yanlış yaptım,doğru değildi diye haykırmalıydı yüzüne ve sonra da seni seviyorum diye…
Gözlerine,onun yanındayken sıkça kullandığı pırıltısını giydirip, aşk dolu bir acelelikle arkasını döndü…
Kimse yoktu.
Demek ,iyi ki de yoktu.

GÜZELLİKLERİ ARARKEN…

ayzeff | 01 June 2010 22:42

GÜZELLİKLERİ ARARKEN…

İçimizdeki güzelliklerin farkına vararak, o güzellikleri saklandıkları derin kuyulardan gün yüzüne çıkarabilmeliyiz…Yaşamımızı tekrar tekrar gözden geçirerek bize verilen nimetlerin değerini bilmemiz gerekir…

Hayatı yaşanılabilir bir hale getirmek kesinlikle bizim elimizdedir. Verilen bu güzel ömrü bir köşede geçirilmemeli ve hiçbir çaba sarf etmeden başkasından bir şeyler yapmasını beklememeliyiz.Kendi hayal ve isteklerimize doğru koşarken güzellikleri görmeyi, görebilmeyi başarmalıyız. Mesela taşlar arasından yeşermeye çalışan bir çiçeğin farkına vararak onun sarfettiği bu çabayı görmemiz gerekir; o çiçeğe bakıp hayatımıza yön de verebiliriz. Zorluklar karşısında yılmamanın,hiçbir zaman mücadele etmeyi bırakmamanın değerini anlarız. Ve sonunda bir çiçek kadar güzel görünür ve bir o kadar güzel kokarız…Zorluğa karşı dayanabilmek, sabredebilmek ve rahatlığa ulaştıktan sonra şükredebilmek bizim elimizdedir.Çünkü bunu yapabilecek bir güç bize yaratılış itibariyle verilmiştir.