bildirgec.org

satıcı hakkında tüm yazılar

seyyar satıcı

nazokiraze | 10 November 2008 16:32

Batıyı, doğuyu bilmem ama ülkemdeki kadar başka bir ülkede seyyar satıcı varmıdır düşünürüm.

Herkesin yıllardır aşina olduğu şeylerdir seyyar satıcılar. Kokoreç, poğaca, köfte, leğen, sepet, simit, balon derken milletçe alışkınız biz. Hele yılların sesi buuuuuuuuuuuzzzzzz gibi soğuk sudan içeeeeeeeeeeeen hep kulaklardadır.

Küçükken biraz daha farklıydı seyyar satıcılar mesela seyyar lahmacuncu vardı, çok ender olarak hala gördügüm bu lahmacunların kedi etinden olduğu efsanesi yine de bizi yemekten alıkoyamazdı. İçindeki şeyin kıyma mı yoksa başka bir şeymi oldugunu hala çözebilmiş değilim. Birde pembe renkli igrenç muhallebiler vardı minicik kaplarda sütten nasibini almamış muhallebiler dakika başı para için eve gitmemize sebebti.Rahmetli Barış Manço domates biber patlıcan diyerek ünlü etmemişmiydi seyyar satıcıları? Ben yağcı bile hatırlıyorum.

Süpermarketler -3

kapuska | 29 July 2008 09:18

Kazara ilk buraya gelenler için: 1. bölüm, 2. bölüm

Henüz 14 yaşındayken okulunu bırakan (N. S. gibi..) ve bir bakkal mağazasında tezgahtarlık yapmaya başlayan Clarence Saunders’ın belki de en büyük özelliği egitimini tamamlayamamış olsa bile içinde olan üstün gözlem yeteneği ve problemlere getirdiği yenilikçi çözümlerdi. Dükkandaki görevi, o zamanlar birebir olan alıcı-satıcı diyaloğunda müşterilerin siparişlerini alıp bunları hazırlamak ve istek olduğunda, eh bir de patronu izin verirse, bahşiş aşkına paketleri evlere teslim etmekti.

o günlerden bir bakkal dükkanı
o günlerden bir bakkal dükkanı

Ne var ki, 18 yaşını doldurduğu gün, artık kalfalığını yaptığı işten sıkılmış, hem biraz gezmek hem de şansını başka yerlerde denemek için ülke çapında satış yapan bir toptancının yanında işe başlamıştı. 4 yıl kadar ülkeyi dolaşıp bu işten de sıkılınca, 1905’te yine başka bir toptancının ama bu sefer şehiriçinde, satış memurluğunu yapmaya başladı.

usks, 2, kozmetik satıcıları

ucan sato | 25 December 2006 18:04

satış teknikleri diye bunlara öğretilen şeylerin esası dünyadan bihaber olmaktır. diyelim bir nemlendirici ya da ruj aldın, sorar, allık da düşünmez misiniz, ışıltı veren allıklardan geldi, gece çıkarken kullanabilirsiniz. sekiz saat uyuyamamış gözlerinle bakarsın ona, ithal edilen bu küçük kutular, şişeler, sıvılar değil demek sadece, bi hayat şekli..ama bizim hayatımız öyle mi kuzum, nereye çıkıyorum ki geceleri, evimde çay içiyorum pijamalarımla. hem kimi kandırıyoruz ki, asgari ücretle çalışmıyor musun sen? beni gerekliliğine inandırmaya çalıştığın şeylere sen ne kadar inanıyorsun? söylemezsin tabii bunları, sekiz saat uyuyamamış gözlerine bakıp hayır, diyebilirsin sadece, teşekkürler. ne yapacaksın, dertleşecek misin ayaküstü. çıkışta da belki bir yerelere gidip bir şeyler içersiniz, ışıltılı allıktan sürerek.