bildirgec.org

şair hakkında tüm yazılar

Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek

Siradanbiri | 17 October 2008 14:59

Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek ”Aşksız ve paramparçaydı yaşam” diye başlayan bir Adnan Yücel şiirinin adıdır. Bir şair duyarlılığı ile biçilmiştir esinin kaf dağından. Aynı ”Dünyayı güzellik kurtaracak ve bir insanı sevmekle başlayacak her şey” gibi. Daha geçenlerde ölüme doğuşunun üçüncü yılını kutladığımız Attila İlhan ın dediği gibi, şairler, zamanın tenhalarında dolaşırlar saf saf, kelime kelime, mısra mısra çoğaltırlar hayatı, yazarlar ve tek bir şey düşlerler; Güzellik. Ne için, kim için? Güzelliğini bir gün hak etmesini umduğumuz insanlık için. Bir gün, belki bir gün.

erotikamın intikamısın sen

aylakadamveben | 23 September 2008 23:38

,olmayan dilin peşindeki olamayanadam..ona temas etmektesin şu anda.isteklerimiz yeterince güçlüyse evrenin bizi onlara doğru götürdüğü gibi metafizik bir düşünceye ne dersin ..arka kapağında yazılanları okudum..orda beni sevmezlerdi..tekinsiz duruyodum.hergün ve bakıcı..alıcı olmadığımı vurgulamalı asıl..şiir kitaplarının önünde durur ismi hoşuma giden olursa karıştırırdım..güzel annemin hayalgücü..best of soundgarden da sıra,içinde kill your mother dediği şarkıya gelince sadece bakmakla yetinmeyip satın da aldığım iskender’i hatırladım.yine küçük..benimle birlikte intihar et anne;bir şiirinden..ben aileme kızgınlığımdan ibne oldum;bu şiirinden diil,sadece dilinden..çok yoğun ilgilenmediğim halde anneye dair ifade ettiklerinden yakaladıklarımdır bunlar..sadece erotika’yı baştan sona ezberlemeye çabalamıştım.bütün zamanların en serseri manifestosu benim kendi soluğum;böyle başlıyodu..sonra nefret ettim bi süre..düşün uma:edipinderindili,cemalincanlısoluğu dururken ben karmaşaya iman etmiş bu adamla uğraşmıştım..kızdım ya,valla sinirlendim..ailesine sinirinden ibne olan bi şaire sinirlenen adam napar uma..evet doğru bildin;hiç..hiçliğe yolculuğa başladım ben de..yine de iyi bi şeydir şair,insanın hayatında..erotikamınintikamısınsen der ya..ben de bıraktım.bırakarakintikam aldım iskender’den..ama ulysses..sokaklarda dolaşırken kendimi mr. bloom zannetmeye başladım.gözlerimden mr. bloom bakıyodu.yazıda sahip olduğum bu saçma dil,ya da dil arayışı diyelim,ulysses’tendir..yeniden şiir kitaplarının önündeyim:şu bizim hocanın kitabına da bi bakalım.gelişine vuruş;en güzel goller o hareketlerden doğar,biz de gelişine bi sayfa açalım;anlamıorum ki .mına koyyim…şiir,şiir,şiir..sabah akşam şiir,gece gündüz şiir,odada şiir,sokakta şiir,okulda şiir,kabalcı’da şiir..ama anladığım kadarıyla bu hilmi’nin şiiri fena diil..kim bu beni şiir kitabı karıştırırken rahatsız edenedepsiz bakiim..aslında bakmama gerek yok;kesin yine kabalcı çalışanı piçlerden biri bi şey almaya ulaşmayan bu kitap karıştırmalarımdan rahatsızlıklarını ifade etmeye çalışıyolar..hiç bakma,farketmemiş gibi yap..bak yine dürtüyo omuzumdan omuzuyla..anaa..benim hoca diil mi bu;hilmi yavuz..bunu nazım’la yaşadığını düşünsene..o mavi gözlü dev omuz atıyo sana sen memleketinden insan manzaralarını karıştırırken kitapçıda..evet memleketinden;onun memleketini bizim memleket yapmak için çok çabalamalı..ama ne kadar çabalarsak çabalıyalım onun olduğu kadar olamıycaktır bizim..ne senin,ne benim,ne hiç kimsenin..sadece bu ülke mi;o koca devi sığdıramayız bu ülkeye,taşar.taşmıştır…şairin şu hayata dil olması yok mu..işte bu çokoş uma..yani bi adam durmadan yürüsün.halk arasında bu türden davranışlara deli gibi sıfatı yakıştırılır mı..yakıştırılır..sonra kalksın aynı adam ‘bu bir cevaptır’desin.neye cevap,kime cevap..öyle diil mi uma..kalıtıma mı teşekkür eder..hani belki onu şair yapan genleri annesinden aldığını ve bunun için müteşekkür olduğunu anlatmaya çalışmıştır..sen kalk annene ver veriştir her fırsatta;nasıl düşünür bir anne bu durumda,nasıl düşünücek’ah haylaz oğlan’demiştir.sonra bi kitabını ona ithaf et..şöyle mi sormuştu k.iskender;yalnızken kaç adım ha bu ülke…şimdilik şehri ölçüyorum.bulunca sana da haber veririm.birileri senin için ölçsün,fena mı…

köyde müze var! bir başka diyar kemaliye

ex choice | 18 September 2008 23:50

kemaliye(eğin)
kemaliye(eğin)

erzincan‘ın kemaliye ilçesinin bazı köylerinde müze var.evet yanlış duymadınız birçok ilçede bile yokken köylerde müze var.ocak köyünde çok geniş kapsamlı bir müze mevcutken çit köyünde de yeni açılan enver gökçe

enver gökçe(şair)
enver gökçe(şair)

müzesi bu halkaları tamamlıyor.
ünlü şair enver gökçe çit köyünden.ve yöre halkı müzeye onun ismini verdi.bende bu olayları yakından takip ediyorum çinkü bende bir çitliyim.yeşillikler içinde olan memleketimizin yeşil bir köşesidir kemaliye…
doğa şenlikleri ile sporcuları çağırır kendine…
doğal güzellikerli her yıl turistleri çekmeyi başarır yerli ve yabancı turistler gelmektedir kemaliye’ye diğer bir adıyla yani eski adıyla eğin’e…
dünyada ilk mani yolunun bulunduğu bir ilçedir.köyünde helikopter alanı olan.tarihi mağaralara sahip.karanlık kanyonu olan.fırat’ın kenarındaki eşsiz bir ilçe.gelenleri kendine hayran bırakan bir yer burası kemaliye.ünlü şair ahmet kutsi tecer’in yer yer dolaşıp kendine bir mekan aradığı sırada gelip vurulduğu hayran kaldığı yer kemaliyedir.kemaliye’nin apçağa köyüne hayran kalır.kemaliye manzaralı köy için’orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür gitmesek de kalmasak da o köy bizim köyümüzdür’ der ünlü şair bilinen o dizeleriyle.çocuklara şarkı olmuş o sıcak şiiri ile çağırır insanları kemaliye’ye.
yöre halkı özellikle yazları doldurur eğini her köyü dolup taşar.kendine özgü sesiyle çağırır kemaliye insanını.erzincan il sınırları içinde olmasına karşın malatya’ya ve elazığ’a daha yakındır.kültür olarak elazığ harput kultürünün kokusu vardır.gerek folklöründen gerekse klarnetinden ya da keklik merakından bellidir bu el-aziz havası.yörenin meşhur oldu şeyler bunlarla sınırlı değil hangisini yazayım diyorum ilk önce ama aklıma geleni söylüyorum.

eğin'de spor yapmanın keyfi
eğin’de spor yapmanın keyfi

mesela yemekleri ve türküleri.türküler deyip de geçmemek lazım eğin türkülerinin kendine has o tarzı memletini özletir dinleyenlere.
vali recep yazıcı oğlu’nu bilmeyen yoktur diğer adıyla ‘süper vali’ bu ismi gerçekten haediyordur.köprü dizisi çekilmişti onun hayatını anlatıyordu.şimdi ne alakası var diyeceksiniz.işte o köprü kemaliye’de.kemaliyenin köprüsü.vali recep yazıcıoğlunun sıklıkla geldiği,kafasını dinlediği bir yerdi kamaliye.spora verdiği önemi kemaliye’de de gösterdi ve kemaliye dağcılıkta bisiklette karanlık kanyondaki su sporlarıyla birçok alanda kendini göstermeyi başardı.kemaliye’yi anlatan yazılarım burada son bulmayacak.kemaliye’yi ve daha birçok yöremizi unutulmaya yüz tutmasın diye anlatmaya değer görüyorum.eğinli…

NAZIM HİKMET BÜYÜK ADAMDI

tutku34 | 27 July 2008 11:29

nazım hikmet ran , değeri geç anlaşılan adam
nazım hikmet ran , değeri geç anlaşılan adam

Nazım Hikmet Ran. Bilirsiniz , ünlü türk yazar. Türk topraklarında doğmuş ama Türk topraklarında ölememiş yazar. 3 Haziran 1963’de Moskova’da ölmüş yazar. Vatandaşlıktan çıkartılmış , yersiz yurtsuz bırakılmış yazar. Öldükten sonra değeri ve suçsuzluğu anlaşılmış , mezarının üzerinden ‘özür dileriz,bizi affet’ yazıları geçirilmiş yazar. Milliyetçi diye suçlandı ,burjuva oldu diye suçlandı… 11 dava geçirdi. Ama o bize birçok bilgi dolu eser bırakmayı başardı. Şimdi okullarda bize kitapları okutuluyor. Peki , zamanında bu kitaplar niye yasaklandı. Kötü diye , zararlı diye. Ama şimdi özellikle tavsiye ediliyor. Lütfen bazı şeylerin değerini zamanında bilelim. Zamanında bilelim de , mezarların üzerinden helikopterle ” bizi affet , özür dileriz” yazıları geçirmeyelim. Ne Nazım Hikmetlere yazık olsun , ne ülkemize… Eğer daha ayrıntılı öğrenmek isterseniz hayatını, tıklayın

Furuğ Ferruhzad- dünya sevmek için çok küçük

nevdalist | 29 June 2008 18:31

Bugün size “dünya sevmek için çok küçük” diyen İran’ın hüzünlü kadın şairini, ismini söylemesi zor olan; ama inanılmaz şiirler ve inanılmaz bir hayat yaşayan, Onat Kutlar’ın yakın arkadaşı olan Furuğ Ferruhzad’ı anlatmaya çalışacağım. 1967 yılında henüz 33 yaşındayken, soğuk bir kış günü, trafik kazasıyla hayata gözlerini yuman, boşandıktan sonra bir daha oğlunu hiç görmeyen, zamana inanmayan, belki de zamana hiç inanmadığı için o günler isimli bir şiir yazan Furuğ’u. Hiç görmediği oğlu büyüyüp İngiltere’ye mühendis olmaya gidecek ve 1 yıl sonra bu işi bırakıp ressam olacaktı. Ressam olduktan sonraysa annesinin şiirlerinin peşine düşecek ve annesini resmedecekti. Hatta İran’a geri dönüp, orada yaşayacaktı. Ancak daha buraya çok var.

leyla erbilin cücesiyle didem madakın pulbiber mahallesi

kahramancayirli | 18 May 2008 13:36

bugün size çok iyi iki kitaptan söz edeceğim. ilki leyla erbil’in cüce’si. gerçekten çok farklı. kalın kitaplardan ürkenler için belirtelim, ikibuçuksaati bile almadı kitabı bitirmesi, üstelik de birçok yerde cümleleri bir kez okumak yetmeyecek. şiir gibi, ters düz, nefis cümleler kuruyor yazar. ayrıca kitabın konusu da apayrı: kendisine söyleşiye gelecek gazeteciyi bekleyen bir yazarın hikayesi, bu. ben kitabın konusunu öğrenince karar vermiştim okumaya kitabı. kitap üzerine daha fazla konuşup büyüsünü dağıtmak istemem, okuyun mutlaka.

Ay dolun

MerakliKedi | 23 April 2008 01:50

Ay dolun bu gece.
Gece aydınlık,
İçim aydınlık.
Şarap içmeli,
Kendimden geçmeli,
Şiir yazmalıyım.

Derken…
Bir bulut,
Kapkara bir bulut.
Kararttı geceyi,
İçimi kararttı.

Şiir yazdım
Karanlığa,
Boşluğa,
Yokluğa,
Sessizliğe,
Sensizliğe,
Sana…

hayatın neresinden dönülse kar mı?

kahramancayirli | 16 March 2008 11:38

iyi şiir peşinde karşılaştığım her yeni isimde hep aynı his. senelerdir neredeydim? madem bu ismi değil, kimi, kimleri okuyordum?

1958 yılında İstanbul’da doğar. Ortaokul ve liseyi Kadıköy Maarif Koleji’nde bitirir.Boğaziçi Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirir. Ayrıca Sylvia Plath üzerine incelemeler yapar. Şiirlerinde genellikle, “ben”in düşle gerçek arasında gelip giden, çok kırılgan patikalarındadır.

29 yaşındayken( 13 Ekim 1987’de) intihar eder.

“hayatın neresinden dönülse kardır” demiş, daha ne desin! nilgün marmara…daktiloya çekilmiş şiirler, geçen yıl kitapçılardaki yerini almıştı..