bildirgec.org

sahil hakkında tüm yazılar

Kore sahilleri

webdedektifi | 17 March 2008 17:52

İnsan bu tür resimleri görünce şükrediyor.Kore sahillerinden bir görüntü:

bunalım denemesi

lazybohem | 07 October 2007 01:40

Soru işaretlerim tembelliğimin önüne geçti bugün ve sahilde buldum kendimi. aklımda türlü şarkı ve şiirler hepsi yanlızlığa dair.
Bu tür zamanlarda daha çok anlıyor insan seveceğinin kıymetini, artık beklediğim yeter diyesim geliyor.
sabah sabah yanlızlık vuruyor sahile, çıkaramıyor dalgalar beni bunalımdan; dört tarafım yanlızlık, kendimle yapayanlız.
başımı kaldırdığımda okul çocukları görüyorum. körpe bedenleri ilk derse girmeyi değilde sahilde koşmayı yeğlemişler.
sol tarafımda bir elinde gazete diğer elinde de tespihe benzettiğim kırk elli yaşlarında eşofmanlı bir amcam yaklaşıyor. anlam veremiyorum tespihe. sonra gülüyorum elindeki köpeğinin tasması.
bu kadar kalabalık yeter diyorum. dünyama dönüyorum.

KELEBEK

please | 09 September 2007 12:27

klbk2
klbk2
klbk
klbk

Bir yıl belki küçük bir zaman dilimi gibi görünse de, aslında küçümsenecek bir zaman dilimi olmadığını daha sonra ki yıllarda daha iyi anlıyoruz. Bir yıllık bir ilişkiyi eften püften olaylar yüzünden bir çırpıda silinmemeli. Ama sevdiği kıza çok kızmıştı bir hışımla kendisini dışarıda buldu. Ayakları onu sahile götürmüştü. Boğulacak gibi hissediyordu böyle olmamalıydı. Bir banka oturdu yaşlı tonton bir teyze gülümseyerek ona bakıyordu. İleride koşturup duran bir çocuğa bakarak.
Oğlumun kızı. Arada bir Pazar günleri bize gelir. Eee çocuk devamlı evde oturmaktan sıkılıyor. Bizde bu parka geliriz. İster istemez gözü çocuğa kaydı. Bir kelebeğin peşinde koşturup duruyordu küçük kız. Kendi çocukluğu aklına geldi. Oda çok severdi kelebekleri. Tam çocukluğuna gitmişti ki küçük kızın can hıraş feryatlarıyla kendine geldi. “Babaanne, babaanne baaaak yakaladım”
Küçük kız bu feryatlar içerisinde iki avucunu birleştirmiş koşarak onlara yaklaşıyordu. Babaannesi büyük bir sevecenlikle oturduğu bankta öne doğrularak, neyi yakaladın yavrum dedi. “Kelebeği babaanne, kelebeği” dedi küçük kız. Sonra büyük bir sevinçle ellerini aralayarak babaannesine uzattı. Evet küçük kızın elinde minik bir kelebek vardı. Ama hiç hareket etmiyordu. Küçük kız bunu görünce durakladı. “Ama o ölmüş. Niye öldü babaanne o ölmesin ben onu çok seviyorum. Küçük kız hıçkırıklara boğulmuştu.”
Babaanne torununu teselli etmeye çalışarak.. “Demek ki fazla sıkı tutmuşsun”, dedi “Hayır o geldi benim elime kondu. Bende kaçmasın diye diğer elimi üstüne koydum.” Babaanne torununun hıçkırarak anlatışına, şefkatle onun başını okşayarak cevap verdi. “Ama yavrucuğum zaten o gelip senin eline konmuş. Daha ne istiyordun ki. İsteseydi başkasının da eline konardı. O sana onu sevmen için müsaade etmiş zaten. Sen neden kaçmasın diye kapattın ki elini. O istemeseydi senin eline konmazdı. Onu kaçırmamak için elini kapatmasaydın belki hiç kaçmayacaktı. Ama elini kapatınca bak ne oldu ” Beyninde şimşekler çakıyordu. Babaanneyle torununun gittiği neredeyse bir saat oluyordu. Ama o hala babaannenin söylediği son sözleri düşünüyordu. Anlamıştı hem de her şeyi anlamıştı. Sevgilisine “Kelebeğim seni çok seviyorum, demeliydi.

Bugünlerde SAKIN denize girmeyin! Eyyam-ı Bahur nedeniyle cildiniz alalanabilir!

NLPMaster | 05 August 2007 02:29

Bu günlerde SAKIN denize girmeyiniz!
Bu günlerde SAKIN denize girmeyiniz!

Bu günlerde deniz girMEMEniz gerektiğini biliyor muydunuz?
Neden mi?

Eyyam-ı Buhur( bahur, buhar diyenler e
var) denilen günlerde denize girenlerde kalıcı benekler oluşuyormuş. Ben de araştırayım dedim.
Keşfedeyim, Hafif‘te neşredeyim

El kadar aletlerin kullanma klavuzunun varolduğunu görüp de Yaşamın tam olarak bir kullanma klavuzu olmamasına hayıflanırım hep…

İşte bu hayıflanmaların nedenlerinden birisi daha…