bildirgec.org

rusya hakkında tüm yazılar

Dünyanın en büyük ülkesi: Rusya

tutkulubiryazar | 28 July 2009 13:18

Rusya Federasyonu 17,075,400 km²’lik yüz ölçümüyle dünyamızın en büyük ülkesidir. Ayrıca en büyük kıta ülkesi de Rusyadır.Rusya tarihiyle ilgili günümüzde ancak 864 yılına kadar geri gidebiliyoruz. Bunun nedeni ise Kiril Alfabesi‘nin bu yıllarda icat edilmiş olması.
Ruslar tarih sahnesinde irili ufaklı birçok devlet kurmuşlardır.18.yy da ise güçlü bir imparatorluk haline gelmişlerdir.

Rusya’nın bitki örtüsü ve coğrafyasıyla ilgili bilgi vermek gerekirse, dağlık alanları ilk olarak göze çarpmaktadır. Soğuk iklimin etkisinden midir bilinmez ama dağlarında son derece şifalı bitkiler yetişir. Bu bitkiler ilaç sanayiinde ve kozmetikte kullanılır.Baltık Denizi‘nden okyanus çevresine kadar 1000 km lik geniş çam ormanları vardır.Bu ormanlara tayga denir.Aslına bakarsanız eskiden tayga bir iklimde görülen bitkilere verilen addı.(bozkır,maki gibi)Şimdilerdeyse bu bölge için kullanılıyor.

Tayga Ormanları
Tayga Ormanları

Güney kesimlerinde iklim şartmarının uygunsuzluğu nedeniyle bu ormanlar azalır.
Nüfusu 145.300.000’dir. %75 ini Ruslar oluşturur. Geriye kalan azınlıkta ise başta Türkler gelir.Ülkenin dini yapısı çok da farklı değildir. Ülkenin büyük bir bölümü Hristiyanlığın Ortodoks mezhebindendir.

Aşk kadını büyük Yekaterina

nazokiraze | 15 July 2009 12:18

Tarihte 2. Katerina (Catherine II ) olarak bilinen Büyük Yekaterina ülkesinde obez imparatoriçe olarak ta bilinir.

Doğduğu yer Almanya olan Yekaterine (Sophie Augusta Frederike) henüz ondördünde getirilir Rusya’ya, evlendiği kişi evlendikten yıllar sonra Çar olacak 3. Petro’dur. Eşinin geceleri yatakta sevişmek yerine oyun oynamayı sevmesi genç kadının kocasından iyice soğumasını sağlar. Öyleki Katerina evlenmek için Rusya’ya gönderilmeden önceki hayatında çok küçük bir çocukken bile inadıyla,hırslarıyla ve kurnazlığıyla bilinmekteydi. Mezhebini ve ismini değiştirerek evlenmek zorunda kaldığı eşinin hem cinsel olgunluktan uzak hem de çok geveze oluşu ( belki de sadece Katerina’ya öyle davranıyordu çünkü Petro’nun da sevgilileri vardı) Katerina’yı git gide çileden çıkarmaktadır. Sekiz yıl çocuk sahibi olamayan ve veliaht olması için mutlaka bir çocuk dogurması gereken ancak bir türlü eşiyle birleşemeyen genç kadın Sergey Saltıkov’la ilişki kurarak hamile kalır ve kocasını sünnet ettirerek onun tüm cinsel sorunlarının ortadan kalktıgına herkesi inandırmaya çalışır. Zaten saray çevresindeki erkeklerle yaşadığı birliktelikler eşi Petro tarafından umursanmamaktadır iki çocugununda eşinden olmadıgı bilinir.

TARAF’IN OMZUNDAKİ YILDIZLAR YİNE PARLADI

antiemperyal | 25 June 2009 15:58

C.Eren ÇELİK

Daha önce yine burada kaleme aldığım “Taraf’ın Omuzunda Kaç yıldız Var ?” başlıklı yazımda bir hipotez ortaya atmış ve özetle son dönemde ayağının altındaki güç ve nüfuz zemini giderek kayan TSK’nin Taraf Gazetesini çıkarttığını, böylece topluma yeniden mesaj verme ve devlet yönetiminde etkin olabilme şansını ele geçirmeyi amaçledığını belirtmiştim…

Son günlerde ortalıkta dolaşan malum “belge” Türkiye gündemini alt üst ederken, belgeyi gündeme getiren gazete ise ne tesadüf yine “Taraf” gazetesi oldu…

Şimdi ana muhalefet de, başbakanın o pek nazikane uslubunca(!) “yavru muhalefet” olarak nitelediği MHP de bu belgeyi kimin ortaya attığının bulunması konusunda bastırıyor…

Google’da Eurovision Finalleri Başladı…

algoz | 10 May 2009 17:01

Bu sene iddalı olduğumuz 16 Mayıs’ta Moskova’da düzenlencek “Milli Davamız” Eurovision’a google’da kayıtsız kalamayarak; haber sitelerinde çıkan güncel Eurovision haberlerinin olduğu ve yarışmaya katılan sanatçıların google’daki günlük arama verileri ile hazırlanmış bir listenin bulunduğu Eurovision’a özel bir sayfa hazırladı. Yarışmaya kadar hergün güncellenecek bu listeyi takip ederek temsilcimiz Hadise’nin yarışmadaki şansı hakkında bir ön fikir sahibi olabilirsiniz.

KOMÜNİZM’İN GERÇEK YÜZÜ

blackjack38 | 08 May 2009 12:58

Ele alacağımız konu gerçekten hassas ve tarafsız araştırılması gereken bir konudur. Komünizm; toplumda sınıfları yok etmek ve kapitalizme son vermeyi hedefleyen politik bir harekettir. Öncelikle Türk Toplumu üzerindeki etkisi üzerinde durmak gerekir. Türk Toplumu’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde var olan Fransa hayranlığı ve fransa’dan dünyaya yayılmış olan milliyetçilik akımı etkindi ancak Lenin döneminden itibaren Bolşevik Harekatıyla komünist rejimi tamamiyle benimseyen ve yaymayı hedefleyen Rusya, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk yıllarından itibaren kritik noktalara sahip Türkiye’yi de hedef alan Orta Doğu Komünist Projesini gerçekleştirmeye başladı. Evet gerçekten bu ülkeler üzerinde çok etkili oldu, özellikle bu akıma yeni tanık olan Türk gençleri etkilemeyi başardı ve “Anarşist Komünizm” politikasını uyguladı. 80’leri unutmak mümkün değil.Şimdi Komünizm gerçeklerini analiz edelim. Sınıfları kaldırmak ve herkesi eşit sayacak bir politikaya sahip olan Komünizm aslında sınıfları mı kaldırdı yoksa olmayan sınıfları mı yarattı(?) Türkiye’de patron, işveren, işçi sınıfları var mıydı daha önceden yoksa bu sınıflar Komünizmle mi abartıldı(?) Herkes hakettiği gibi yaşayacak, sınıflar kalkacak diye bu konular üzerinde duranlar acaba gerçekten hakkı olanı mı yoksa hakkından fazlasını istiyorlardı(?) Faşist rejime karşı çıktıklarını söyleyenler kendilerinin yönetime getirdikleri insanlar faşist politikasına sahip değiller miydi(?) Herkes eşit derken acaba liderlerinin kendileriyle eşit olmadıklarını göremediler mi(?)

Kunstkamera; Tuhaflıklar ve Acayiplikler müzesi

turkman | 18 March 2009 14:58

Rus tarihine ismini altın harflerle yazdıran, Ruslar’a ve dünyaya göre büyük, bize göre ise Deli Petro; Avrupa’daki gelişmeleri öğrenmek ve bunları ülkesinde uygulamak için yüzbaşı kılığında Avrupa’nın birçok ülkesine seyahat eder. Bir işçi gibi tersanelerde çalışır ve gemi yapımını öğrenir. Ayrıca gezerken hayran kaldığı kurumları da aklına kazır ve ülkesine döner. Döner ve bunları uygulamaya geçirmeye koyulur. 1703 yılında Saint Petersburg’u kurar. Ardından başkenti buraya taşır. Şehri güzelleştirmek için Moskova’daki bütün zenginlere Petersburg’da yazlık ve köşk inşa etmeleri emrini verir. Acımasızlığıyla bilinen Petro‘ya karşı çıkabilen olmaz. Hele bu kişi oğlunu bile bir çırpıda öldürtecek kadar acımazsa. Bu şehrin yapımında binlerce kişi ölür. Bunların çoğu İsveç’le yapılan savaştan kazanılan esirlerdir. Bütün bu çalışmaların sonucunda, güzellik olarak Venedik kadar olmasa da, ona benzer ve takdire şayan bir şehir ortaya çıkar.

42 adanın üstüne kurulmuş olan Petersburg şehrinin, Vasilevsky adasında yer alan Kunstkamera Müzesi, Neva nehrinin kıyısında yer almaktadır. Ayrıca dünyanın en eski müze binasıdır.

Almanca “konst-kamer”, yani sanat odası anlamına gelen bu müzenin ismini “meraklar odası” olarak da çevirmek mümkün. Ama asıl adı Kunstkamera Antropoloji ve Etnoğrafya Müzesi.

İçinde farklı kültürlerden 2 milyona yakın sanat eserini saklayan müze, daha çok içinde barındırdığı anatomi bölümüyle ilgi odağı haline gelmiştir. Bu bölümde bulunan yarı insan yarı hayvan yaratıklar ve tuhaf canlılarla, ziyaretçilerden kimileri için hayretle uzun süre bakakalınan, kimileri için ise iğrençliği karşısında kusulası bir bölüm burası. Özellikle yeni doğmuş; kimileri birbirine yapışık, bazılarında ise beyinlerinin yarı kısmı açılmış bebekler, insanda acımayla karışık tiksinme hissi doğurmuyor değil. Bunların üstünde deney yapan kişinin ise bizzat Petro olması, deli lakabının nereden geldiğini biraz açıklar nitelikte. Ayrıca o zamanlar halkı fakir olan Rus halkından bazılarının buraya tuhaf yaratık verip para kazanmak için hamileyken karınlarını tekmelettikleri veya karınlarının üstlerine atladıklarını duyunca insanın gerçekten ağzı açık kalıyor.

İsterseniz bunları bir kenara not ettikten sonra, diğer bölümlere de şöyle bir göz atalım. Umarım sizlere faydası olur.

Hadise

mehmetbastug94 | 13 March 2009 14:12

Hadise
Hadise

12-14-16 Mayıs 2009 tarihlerinde Rusya’nın Moskova şehrinde yapılacak olan Eurovision şarkı yarışmasında Türkiyeyi temsil edecek olan hadise Düm tek tek şarkısıyla ün yapmaya devam ediyor…

Fakat çoğumuz belkide onun ne kadar para aldığını bilmiyoruz…

Hadise bu yarışmaya girmeyi 5 yıldır reddetmekte, fakat bu sefer tamı tamına 450.000TL ile teklif gelince sanıyoruz ki Belçika güzeli Türk kızı Hadise bu teklife dayanamayarak kabul etti.

Fakat bana kalırsa hadise para için yarışmaya girmedi.Sonuçta para var ama yarışma sonrasında yapacağı ve şuanda yapmakta olduğu organizasyonları ve işleride mutlaka düşünmüştür..

Vozvrashcheniye (The Return / Dönüş)

queennothing | 22 February 2009 13:04

Andrey ve Ivan, ‘erkeklik‘ ve ‘kardeşlik‘ten daha büyük bir ortak noktaya sahip, çocukluktan yetişkinliğe emin adımlarla ilerleyen iki kişi.

12 yaşlarında olan Ivan‘ın tek zayıf noktası, yükseklik korkusu. Olgun hareketler sergileyen; olgun bir insan gibi düşünen, inatçı ve başına buyruk biri.
Abisi Andrey, O’nun aksine, uyumlu bir ‘yetişkin çocuk‘.

Anneleri ve anneanneleriyle birlikte yaşayan iki erkek kardeş, birbirlerine olan bağlılıklarını, ansızın çıkagelen babaları yüzünden sorgulamak zorunda kalacaklardır.

Molokanlar- Komünist Dinciler *

nevdalist | 18 February 2009 11:14

Molokan Ailesi
Molokan Ailesi

Rusya’da doğmuş benim dedemin dedesi. Bense Kars’ta doğdum. Kars dedemin göç ettiği zamanlar Ruslar’ın himayesindeymiş. Ben doğduğumda ise Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeydi. Memleket aynı, yönetim ve insanlar farklıydı sadece. Benim doğduğum yıl çok kar vardı. Kar, bu bağlamda Rusya’ya benziyordu. Ama anavatan dedikleri Rusya’da kar yağınca hayat durmaz. Kars’ta ise durur. Yıllardır Karstayım. Tek bir kimse sormadı, kimsiniz diye. Sonra Tarık Akan geldi, yeni filmi için. Bir Molokan’ı canlandıracakmış. Bir anda bakışlar bize çevrildi. Kimdik, Russak burada ne arıyorduk? Sorular artıkça yeniden ulaşımın kesildiği, hayatın durduğu ana dönmek istedim. Orhan Pamuk ile başladı, Kars furyası. Kars artık sineması olmadan film festivali yapılan şehir değil; Kars tarihin beşiği. Konumuz Kars değil, konumuz benim ve ailemin hikayesi. Anarşistik, deli doluyduk, Rusya’dan sürülünce en yakın ve en benzer olan şehre Kars’a geldik. Kimileri ise bizi çok sevdi. Lev Tolstoy onlardan biridir. Bize olan sempatisini her yerde haykırdı. Bizimle dayanışmak için kitabının teliflerinden verdi ve kampanyalar düzenledi. Ama yine de olmadı. Dünyanın dört bir yanında yaşayan, komünist özellikler taşımasına rağmen dindar olan, sürgünlerle geçen bir ömür süren, vatansız bir ulusuz.