bildirgec.org

romantizm hakkında tüm yazılar

Seni nasıl mı seviyorum?İşte böyle..

darjeeling | 13 July 2007 09:14

Seni çok seviyorum..
Seni, dinlediğim duygusal parçaların eşliğinde ağlarken seviyorum. Sebepsiz, sırf dinlerken aklıma sen geldiğin için..Seni, senin kedileri sevdiğin gibi seviyorum. Üstüne titriyorum ve sevmeden geçmiyorum. Seni, artık eski Türk filmlerinde kalmış olan romantizmle seviyorum. Günümüze kendimi adapte etmeyip, yozlaşmadan, sadakatsizlik yapmadan seviyorum. Seni, bütün dünyanın keşke duysa diyebileceğim büyülükte bir aşkla seviyorum. Seni kahveyle seviyorum, içindeki şekerimsin, hayatımdaki tatsın diyorum. Seni, keşke üstüne nazar boncuklarından elbise yapabilsem diyecek kadar çok seviyorum, korusunlar seni diye. Seni, yastığıma sinen kokunun yetmezliğinde arıyorum, sen varsın orda diye yastığımı da seviyorum. Seni, o kliplerde gördüğümüz, kocası ölmüş olan kadınların hala masaya bir tabak daha koyduğu aşkla, kocasının giysilerini öpüp kokladığı aşkla seviyorum, bunları yaşamaktan korkuyorum. Seni, hiçbir zaman benim için böyle yazılar yazmayacağını bilerek, ama kimsenin duyamayacağı aşk sözcüklerini hep kulağıma fısıldayacağını bilerek seviyorum,o yüzden hiç üzülmüyorum. Seni, hayatıma girdiğin ve babamdan sonra sevdiğim ikinci adam olduğun için seviyorum. Seni, ‘gösterme duygularını ona’ ‘acı çektir,kanırt’ diyenlere inat tüm doğallığımla, oyun yapmadan seviyorum. Seni, bana sigara içirtmediğin, ömrüme ömür kattığın için bu hayatı daha bir hevesle yaşayarak seviyorum. Daha ötesi var mı?
Ben seni böyle seviyorum…

Ben ve Martı…

plakton | 28 May 2007 17:17

Bak inanmazsın ama vallahi bilmiyorum, nerede olduğumun, önemi de yok aslında. Zaman mı? “Ilık rüzgârlı bir ilkbahar sabahı. Vakit hayli erkence.” O kadar ki martılar ters ters bakıyorlar. Sinir ettim onları anlaşılan. “Bizim çıplak kıraç tepedeyim; aşağısı uçurum önüm sanki uçsuz bucaksız deniz”. Öyle olmadığını biliyorum ama düşünmesi hoşuma gidiyor işte. “Yaşlı bir ağacın gövdesine dayandım”. Yo düzeltmeliyim yaşlı ben miyim ağaç mı bilmiyorum. Yaslandım işte. Çorak burası biliyorsun yok ki başka bir şey. Hazırlıklı da gelmedim kahretsin. Romantizm yapacağımı nereden bileyim. Planlı olup yanıma yere serecek bir şey almamışım.
Yapacağım işte aklıma koydum bir kere. Gecenin bir vakti yâda sabahın köründe, bu çorak tepede, elimde… Al işte içecek bir şey de yok. Kuru kuruya yapacağız romantizmi de artık. Bazen çok kızıyorum kendime. Böyle şeyleri beceremiyorum diye. Olmaz ki kardeşim yapacaksan bir işi kuralına göre yapacaksın. Elini kolunu sallaya sallaya gel sen. Sonrada romantizm yap. Esasında aceleden olduğunu biliyorum. Kafam yerinde olsa iyi plan yapardım aslında. “Bu kadar kızmamalıyım belki kendime. Ne de olsa elimde senden sonra kalan tek şey bu.”

Erkekler duyarsa halimiz kötü!

Bilgekan | 06 April 2007 17:49

Sakın erkekler duymasın. Bayanlar! İşte aramızda dertleşmenin tam zamanı. Ortada kimseler yokken bütün sırlarımızı dökebiliriz. Erkeklerden yıllarca sakladığımız bu sırları, içimizde tuta tuta kuruduk kaldık! Hani erkeklerin o hiç bilmedikleri olay var ya, onu işte şimdi konuşacağız.

Ben bu sırrı tam 20 yıldır bütün erkeklerden saklıyorum. Ama sizin de çok uzun yıllarca sakladığınıza eminim. Bir duyarlarsa hiçbir cazibemiz kalmaz. Kadının da slında kendileri gibi etten kemikten, içinde böbrekleri, midesi, karaciğeri ve bağırsakları olan bir varlık olduğunu, tuvalete gidip erkekler gibi dışkıladıklarını, hatta yellendiklerini, geğirdiklerini sakın duymasınlar. Onlar sanıyorki, kadınlar bütün bunları yapmaz. işte büyük sır. içimizde tuttuğumuz ve yıllarca erkeklerden saklamayı başardığımız sır! Erkekler tarafından bu sır duyulacak olursa ne cinsel hayat kalır, ne romantizm, ne aşk! erkekleri bütün bunları kullanarak yönetiyoruz. Bu sır açığa çıkarsa artık erkekleri yönetemez, yönlendiremez hale geliriz. Allah korusun!

Aman erkekler duymasın!

Laf Olsun Sevdaları

admin | 31 March 2007 12:43

Anlamıyorsunuz hiç değil mi? Değerlerin nasıl yok olduğunu görmüyor bakan kör gözleriniz? … Sevmeyi, sevilmeyi unutmuşsunuz, yetmemiş gibi bir de unutturmuşsunuz… Tamamen kısa, ucuz aralıklarda kalmış akıllar, gramajı kendinden düşük tek şeye çalışır olmuş… Fikriniz firarda, bihaber dolaşıp durursunuz bedensel, dürtüsel çırpınışlarla. Hiç akıl eder mi bilinciniz ya da hiç düşünebilir mi, yüreğiniz neden vardır? Neden savaşır, neden yaşamaya çalışır insan? Yürekli değilse, paylaşmayı bilmezse sevinci ve kederi, düşünmezse sendeki seni, neden yaşar paylaşımsızsa, kıt kanaatse derdine dermansız sadece yanında putsal duruşlarla varsa. Ne ye yarar ki? Neden seninle yaşar-mış- gibi yapar insan… Kelimeleri dizemezse, gecenin kollarına seni de oturtup, sarılmazsa beraber düşlerine, gülüşler bütünsüzse yüzlerde, bir derdin derinindeki hikayeni deşmezse seninle, yeter mi ki laf olsun torbasına konmuşsa sadece iki beşeri? …

Ayayorgi Koyu’nda ay tutuldu

kopanisti | 06 March 2007 18:03

Geçerken bizi de al dedikleri için yoldan kızları alıyorum önce. Yine yoldaki balıkçıdan balıkları, bir ahtapotu ve 6 tane karidesi alıyorum. Bunlar kızlar gibi gönüllü gelmiyorlar karşılığında para ödüyorum. Bu da mı gelecekti başımıza, dünyanın denizinden çıkan balıkları para ile aldık deyip mırıldanıyorum arabada. Kızlar kime kızdın gene ne oldu diyor. Ziktiredin yaa ben bunun acısını çıkarırım sonra diyorum. Birbirlerine bakıp kıkırdıyorlar. Acısını kendilerinden mi çıkarıcam zannettiler nedir diye düşünüyorum. Sonra da iyi ya işte keşke öyle düşünmüşlerdir ohh ne güzel diyorum. Arkadaşlık ta bir yere kadar, ne len bu! Birşey mi dedin diyor yanımda oturan. Evet diyorum şurdan bir siidi alıp sürsene içeri, birazdan radyo çekmeyecek hazır olsun. Ne koyayım diyor. Koy işte kafana göre bir tane diyorum.

KADINLARI ANLAMAK İSTEYEN ERKEKLERE

wisdom | 10 November 2006 12:48

Kadın neden aşık olur? Neden bir başkasına değil de o adama aşık olur. Bu aşk nasıl yıllar ve yıllar boyu sürer. VE EN ÖNEMLİSİ; NEDEN KADININ AŞKI BİR ANDA BİTER??
Siz de eğer bunları merak ediyorsanız bu yazının devamını okuyun. Ve söylediklerimi lütfen düşünün…

KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİNDE GÜÇ DENGESİ

Kadın ve erkek ilişkilerinde “güç” çok önemli bir dinamiktir. Güç kavramı, fiziksel güç, maddi güç, psikolojik güç, statü, yaşam gücü vb. birçok şekilde ifade edilebilir. İstinasız her kadın karşısındaki erkekte, gücün kendi kafasındaki tanımını görmek ister… Kimi kadın sevdiği erkeğin toplumsal statüsünün yarattığı güç halesinin etkisi altındadır. Kimisi fiziksel çekiciliğin yarattığı güce doğru çekilir. Kimi kadın ise erkeğin çevresini ve kendisini korurken yaydığı güç dalgalarıyla aşkını besler ve canlı tutar. Yaşam gücü, para kazanma gücü, cinsel güç, zor koşullara dayanma gücü, koruyucu güç, karizmatik güç, zihinsel güç, manevi güç…Tüm bunlar gücün farklı şekillerdeki tezahürleridir. Ve her kadın babasıyla olan ilişkileri doğrultusunda, bu tezahürlerden en az birini karşısındaki erkekte görmek ister…

Romantik Anlar İçin, Ipod Concerto Table

zabun | 30 June 2006 16:21

Bembeyaz piyano şeklinde oylumlandırılmış çok zarif bir masa ve üzerinde Ipod’unuzu yerleştirebileceğiniz bir yuva düşünün. Ipod denince ileri teknoloji geliyor insanın aklına. Bu kadar teknolojinin romantik akşam yemeklerinin bir parçası haline gelebileceğini hiç düşünemezdim. Nicholas Lovegrove ve Demian Repucci imzalı ürün, üzerinde romantik akşam yemeklerinizi hafif bir müzik eşliğinde yiyebileceğiniz şık bir masa. 175x145x72cm boyutlarındaki masada, Ipod için üretilmiş “Apple AV Connection Kit” ve “remote control” aksesuarları kullanılmış. 130watt amplifikasyon ile 2×50 watt 2 yollu hoparlörlere kuvvet aktarılmış. Üründe kontrplak, kavak, paslanmaz çelik, karbon-çelik malzeme kullanılmış. Parlak beyaz boya ve çok katlı cila ile bir piyanonun kaplaması yakalanmış. “Yemek eşliğinde hangi müzikleri çalayım?” derseniz, linkte bir çalma listesi (playlist) bile önerilmiş.