bildirgec.org

robin hood hakkında tüm yazılar

Gişelerde Iron Man 2, Robin Hood’u Geçti

Hamachi | 18 May 2010 15:16

Yönetmenliği birinci filmde olduğu gibi yine Jon Favreau tarafından üstlenilen “Iron man 2” 53 milyon dolarlık hasılatı ile gişelerde ikinci haftasında diğer tüm rakiplerini geride bıraktı. Sonuç olarak 2008’e de damgasını vuran film, sempatik süper kahraman karakterini başarılı bir şekilde canlandırarak dikkatleri üzerine çeken oyuncu Robert Downey Jr. ile Amerika’da gösterime girdiği hafta yine birinci olmuş ve haftalarca yükselen hasılatı neredeyse 212.2 milyon doları bulmuştu. Yine 2008 yılında adından epey bahsettiren filmlerinden biri olan Karayip Korsanlarını da arkasında bırakan film bu yılda birinciliği kaptırmayacak gibi görünüyor.

Russell Crowe ‘Robin Hood’ Röportajını Terk Etti

Hamachi | 18 May 2010 12:02

Çarşamba günleri yayınlanan bir ingiliz radyosunun röportajında, sunucunun Russell Crowe‘a en son rol aldığı film Robin Hood’da aksanının bir İrlandalı gibi olduğunu söylemesi üzerine Crowe sinirlenerek röportajı terk etti. BBC radyo Front Row şovun sunucusu Mark Lawson, Oscarlı oyuncu Crowe’a İrlandaca aksanını bir İngiliz halk kahramanı olan Robin Hood’a kasten ekleyip eklemediğini sordu. Bu soruya öfkelenen Crowe Mark Lawson’a küfür etmeden önce, kızgın bir şekilde sorusunu yanıtladı.
Lawson’ın : ” Robin Hood’a verdiğiniz aksan bir İrlandalıyı anımsatıyor bana, ne düşünerek bunu yaptınız? “ sorusuna karşılık Crowe: ” Sizin kulaklarınız ölmüş bayım, eğer bunun bir İrlandalı aksanı olduğunu düşünüyorsanız gerçekten kulaklarınızın işi bitmiş “ diyerek ardından küfür etti.

Bunun üzerine sunucu Lawson konuyu başka sorularla değiştirmeye çalışsa da Crowe’un yine aksan sorusuna yönelmesiyle röportaj giderek kötüleşmeye başladı. Gladyatör’ün yıldızı Crowe : ” Bu karakterde, bir İrlandalı aksanı bulmanıza şaşakaldım, bu gerçekten gülünç fakat sonuç olarak bu sizin şovunuz. “ dedikten sonra Lawson sinirli aktörü, bu aksanı Robin Hood’un büyüdüğü yer olan Kuzey İngiltereyi çağrıştırmak için kullanmış olabileceğini söyleyerek sakinleştirmeye çalışsa da Crowe’un öfkesini yatıştıramadı. Crowe sunucuyu iğneleyeci sözlerine devam etti: ” Hayır, ben bir İtalyan aksanı konuşuyordum, anlayamadın mı? “ diyerek cümlesini bir küfürle bitirdi.
Ardından ünlü yıldız, bu arada bu İrlandaca meselesini anlamıyorum, ne olursa olsun anlamıyorum diyerek röportajı terk etti.

Ridley Scott’ın Robin Hood filminin ilk fragmanı yayınlandı

widfara | 16 December 2009 09:57

Robin Hood'da Russel Crowe ve Cate Blanchet birlikte rol alıyorlar
Robin Hood’da Russel Crowe ve Cate Blanchett birlikte rol alıyorlar

Yöneymenliğini Ridley Scott‘ın yaptığı ve Russell Crowe‘un Robin Hood’u, Cate Blanchett‘in (aslında ilk düşünülen isim Sienna Miller’dı) ise Lady Marian’i canlandırdığı yeni Robin Hoodfiliminin ilk fragmanı yayınlandı. Filmle ilgili ilk resimler daha önce yayınlanmıştı.
Daha önce, Alien, Blade Runner, Gladiator, Thelma & Luis gibi kült filmeler imza atmış Scott’in nasıl bir Robin Hood yorumu yapacağı merakla bekleniyor. Fragmandan anlaşılan ise oldukça “karanlık” bir uyarlamanın bizi beklediği…
2005 yılından bu yana daha çok tv dizilerinde (Numb3rs, The Good Wife) yapımcı olarak bulunan Scott’in Body of Lies filminden sonra yönettiği ilk film olan Robin Hood’un çekimlerine İngiltere de devam ediliyor.
Ridley Scott’in Robin Hood sonrasındaki projesi ise bir tv dizisi uyarlaması olacak, bu tv dizisi hepimizin çok yakından tanıdığı The A-Team! Kardeşi Tony ile birlikte yapımcılığını üstlenecekleri bu filmde oynayacaklar arasında Bradley Cooper, Liam Neeson, Jessica Biel ve Patrick Wilson bulunuyor.

Bu ünlü hikaye sinemaya tabi ki ilk kez uyarlamıyor. 1991 yılında gösterime giren ve Kevin Costner’ı karşımıza Robin Hood olarak çıkaran, Robin Hood-Prince of Thieves filmi oldukça yaygara koparmış, Kevin Costner‘a kariyerinin en büyük başarısını sağlamış ayrıca
Bryan Adams’a “Everyting I Do, I Do It For You” şarkısıyla şöhret getirmişti. En iyi müzik dalında Oscar ödülü kazanan filmin diğer bir ödülü ise Kevin Costner’ın “en kötü oyuncu” olarak kazandığı “Altın Ahududu”.
Ridley Scott’in Robin Hood’u ise şimdiden Oscarlarla birlikte anılmaya başlandı. Daha önce 3 oscar adaylığı (en iyi yönetmen) olmasına rağmen Gladyatör’le bile bu ödülü kazanamayan Scott’ın şansı bakalım Robin Hood’la dönecek mi?

Robin Hood’un 28 mayıs 2010 da ülkemiz sinemalarında da gösterime girmesi bekleniyor.

Uma Thurman

queennothing | 06 October 2009 09:41

Uma Karuna Thurman, Nena Thurman ve Robert Alexander Farrar Thurman’ın ilk çocuğuydu. 29 Nisan 1970 tarihinde, Amerika’da dünyaya gelen Uma‘nın babası Hinduizm Felfesi’nin ilk Batılı temsilcilerindendi ve bu felsefeyi Kolombiya Üniversite’sinde ders olarak göstermekteydi. Anne Nena ise, baba Robert’ın ikinci eşiydi ve eski bir manken olmanın yanısıra, psikoterapist olarak çalışmaktaydı. Babasının ilk evliliğinden dünyaya gelen Taya’nın (1960) dışında, Ganden (1971), Dechen (1973) ve Mipam (1978) adında üç kardeşe sahip olan Uma, doğduğu Boston Eylaeti’nin Massachusetts Kasabası’nda ikamet eden Northfield Mount Herman School ve Amherst Regional Junior High School’da eğitim gördü. 15 yaşında mankenlik yapmaya başlayan Uma, Professional Children’s School’da gördüğü eğitimden sonra Hayao Miyazaki‘nin “Kaze No Tani No Naushika” (Nausicaä of the Valley of the Wind) adlı animasyon yapımında ‘Kushana’ karakterini seslendirerek, sinemaya ilk adını atmış oldu. 1987 yılında Avusturyalı yönetmen Peter Ily Huemer‘in ilk uzun metraj deneyimş olan “Kiss Daddy Goodnight” adlı gerilim filminde (Steve Buscemi ile birlikte) ‘Laura‘ karakterini canlandıran Uma, 1988 yılında Anthony Michael Hall, Robert Downey Jr. ve Seymour Cassel ile birlikte “Johnny Be Good” adlı spor filminde, “The Adventures of Baron Munchausen” adlı fantastik/komedi filminde ve Glenn Close, John Malkovich, Keanu Reeves ve Michelle Pfeiffer‘ın da bulunduğu “Dangerous Liaisons” (film, 3 dalda Oscar Ödülü kazanırken, 4 farklı dalda Oscar adayı oldu) adlı yapımda rol aldı.

Cate Blanchett

queennothing | 15 September 2009 17:21

Catherine Elise Blanchett, öğretmen olan June ve reklamcı olan Robert Bob’un, bilgisayar mühendisi oğulları Bob ve tiyatro dekor tasarımcısı kızları Genevieve ile birlikte üçüncü çocuklarıydı. 14 Mayıs 1969 tarihinde Melbourne, Victoria’nın bağlı olduğu Avustralya’da dünyaya gelen Cate Blanchett, anne tarafından Fransa kökenliydi. 1979 yılında Cate, henüz 10 yaşındayken babası, kalp krizine yenik düştü. Ivanhoe East Primary School ve sonrasında Melbourne’da bulunan Methodist Ladies College‘de okuyan Cate, sanata olan ilgisini Melbourne Üniversitesi‘nin ‘Sanat Tarihi’ bölümünde okuyarak pekiştirdi. 18 yaşındayken tatil ve doğal güzelliklerini görme amacıyla Mısır’a giden Cate, Mısırlı bir yönetmen tarafından film teklifi aldı. Teklifi kabul eden Cate, filmde ‘Mısırlı ve Amerikan iki boksörün maçında Amerikan boksörünün tarafını tutan genç kızı’ canlandıracaktı. Şartlar kendisine uymayınca seti terkeden Cate, tekrar Avustralya’ya döndü. Australia’s National Institue of Dramatic Arts okulunu bitiren Cate, artık oyuncu olmaya hazırdı ve ilk performansını Gary Sweet‘in başrolünde yer aldığı, 5 sezonu tamamlayan “Police Rescue” adlı dizinin 3. sezon, 5. bölümünde ‘Mrs. Haines‘ karakteriyle sergiledi. 1994 yılında 50’şer dakikalık 13 bölümden oluşan “Heartland” adlı mini dizide ‘Elizabeth Ashton‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl, diziden sonra beyazperdeye aktarılan “Police Rescue” adlı yapımda ‘Vivian‘ karakterini canlandırdı. Yıl bitmeden, 8 sezonu tamamlayan “G.P.” adlı TV dizisinin 6. sezon, 27 bölümüne ‘Janie Morris‘ karakteriyle konuk oldu. 1995 senesinde, Ken Cameron ve Ian Gilmour‘un yönetmenliğini yaptığı 50’şer dakikalık 10 bölümden oluşan “Bordertown” adlı mini dizide ‘Bianca‘ karakterini canlandırdı.
1996 yılında Cate, Kathryn Millard‘ın yazıp, yönettiği “Parklands” adlı 50 dakikalık drama filminde ‘Rosie‘ karakterini canlandırdı. Aradan bir yıl geçtikten sonra, Avustralyalı yönetmen Bruce Beresford‘un yönetmenliğini yaptığı “Paradise Road” adlı yapımda ‘Susan Macarthy‘ karakterini canlandırdı. Filmde, Glenn Close başrolde yer alıyordu. Aynı yıl, Cherie Nowlan‘ın yönetmenliğini yaptığı “Thank God He Met Lizzie” adlı romantik / komedi yapımında ‘Lizzie‘ karakterini canlandırdı. Ardından, Gillian Armstrong‘un yönettiği ve ‘En İyi Kostüm Tasarım’ dalında Oscar adayı olan “Oscar and Lucinda” adlı yapımda ‘Lucinda Leplastrier‘ karakterini canlandırdı. Filmde Tom Wilkinson ve Ralph Fiennes de rol alıyordu.
Cate, 29 Aralık 1997 tarihinde Avustralyalı senarist / yönetmen Andrew Upton ile dünya evine girdi.

Yıl 1998 olduğunda Cate, sinema kariyerindeki ilk ‘en önemli performansı’nı sergileyecekti. Bu yapım, İngiltere’nin hükümdarı olan Kraliçe Elizabeth‘in hayatını anlatan biyografik drama “Elizabeth” idi. Shekhar Kapur‘un yönettiği, Michael Hirst‘in senaryosunu yazdığı film, ‘En İyi Makyaj’ dalında Oscar kazanırken, Cate’e ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar adaylığı getirdi. Bunun dışında beş farklı dala da aday olan filmde Geoffrey Rush, Joseph Fiennes, Vincent Cassel, Christopher Eccleston da yer alıyordu. 1999 yılında, kocası Upton’un “Bangers” adlı kısa filminde yer alan Cate, Oscar Wilde‘ın oyunundan beyazperdeye aktarılan “An Ideal Husband” adlı yapımda Julianne Moore, Minnie Driver, Rupert Everett gibi isimlerle rol aldı. Cate, filmde ‘Gertrude Chiltern‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl, Mike Newell‘in “Pushing Tin” adlı komedi filminde Angelina Jolie, Billy Bob Thornton, John Cusack gibi isimlerle rol alan Cate, ‘Connie Falzone‘ karakterini canlandırdı. Yıl bitmeden Matt Damon, Gwyneth Paltrow, Jude Law, Philip Seymour Hoffman‘ın rol aldığı “The Talented Mr. Ripley” adlı yapımda ‘Meredith Logue‘ karakterini canlandırdı. Film, 5 dalda Oscar adayı oldu.

Russel Crowe’lu Robin Hood’tan fotoğraflar

gorcun | 19 June 2009 14:20

Robin Hood
Robin Hood

Ridley Scott’unçekimleri tüm hızıyla süren Robin Hood filminin setinden fotoğrafları ortaya çıktı. İngiltere’nin ve Galler’in ormanlık alanlarında çekimleri devam eden filmde başrolde yine Scott’un favori oyuncusu Russell Crowe oynuyor. Crowe’un yanı sıra diğer oyuncular Cate Blanchett, Scott’un son film Body of Lies’ta (Yalanlar Üstüne) Hani Pasha rolüyle etkileyici bir performans gösteren Mark Strong, Kevin Durand, William Hurt ve Vanessa Redgrave gibi isimler bulunuyor. Filmin, Mayıs 2010’da çıkması düşünülüyor.

Robin Hood
Robin Hood

Kişilik Bölünmesi ve Sinema

| 27 July 2008 10:17

Kişilik bölünmesi son yıllarda sinemanın da üzerinde çokça durduğu fenomenlerden bir tanesi. Şol yazıda, biz miskinin aklına gelmiş, izleğini bu minvalde kuran kimi filmler mevzu bahis edilecektir. Lakin baştan belirtmekte fayda var, bu yazı ciddi manada zikredilecek filmleri seyretmeyenlerin izleme keyfini zedeleyebilecek önemli bilgiler içermektedir. Kaldı ki, cümle film senaryosunun beslendiği kaynak, kişilik bölünmesi sorunsalının hikayelerin başlangıçında belirtilmemesi sonucu akışta oluşturduğu devasa gerilim potansiyelidir.

Secret Window
Secret Window

İlk filmimiz Secret Window;
Bir Stephen King uyarlaması olan filmimizde Mort Rainey (Johny Depp),ıssız ikametgahına çekilmiş, ilham kabızlığı çekmekte olan bir yazarı canlandırmaktadır. Oluşturulan atmosferin olanca sessizliğinde Rainey’in eski eşi, birkaç polis, birkaç bölge yerlisinden başka kimseyi tanıtmaz yönetmen bizlere. Ve her ne oluyor ise, zaten bir elin parmaklarını geçmeyen bu insanlar birer birer öldürülmeye başlarlar Johny Depp’in her birini her seferinde kıl payı kaçırdığı dehşetli cinayet enstantaneleri eşliğinde. Neden sonra öğreniriz ki, işin aslı astarı öyle olmamakta, Rainey cümle cinayeti şeref locasından bizzat izlemektedir.
Keyifli bir seyirlik olan filmi naçizane salık veririz…

Haute Tension
Haute Tension

İkinci filmimiz Fransız yapımı bir korku filmi olan Haute Tension filmi;
Yönetmenin türlü şiddet sahnelerini gergef misali neredeyse her kareye saçtığı yapımda, izleyici, bir hayali kahraman olan katilin hikayenin kahramanlara ulaşamaması veya onlar tarafından beter bir şekilde can vermesi için ölür ölür dirilir. Türlü cinayetlerin işlenmesi sırasında, kahramanımızdan birisi olan kısa saçlı, sarışın afet Marie (Cécile De France) kaçacak delik aramaktadır. Lakin her ne hikmetse, yine filmin sonlarına doğru gerçek perdesi ayan beyan serilir izleyenin gözlerine ve aslında sarışın Marie ablamızın katilin bizzat kendisi olduğunu “Vay Anasını…” nidaları eşliğinde farkediveririz. Film Secret Window misali bu dönüm noktasında bitirilmez, bir posta daha şiddete bulaşmak adına, Marie’nin en yakın arkadaşı Alexia’yı (Maïwenn Le Besco) ziyadesi ile samimi bir sevgi göstergeci olan motörlü testere ile kovalamasını izleriz. Kan revan içerisinde sona akar film…

Fight Club
Fight Club

Gökten Para Yağarsa?

blacknymph | 02 August 2007 14:26

Radikal gazetesinin bu haberine göre esrarengiz bir japon “hayırsever” çeşitli yollarla insanlara para dağıtıyormuş, orta gelirlilerin yaşadığı bir apartmanda ki posta kutularına yaklaşık 20 bin ytl (1.81 milyon yen) bırakan kişi, 960 bin yen değerindeki parayı da bir alışveriş merkezinin çatısından aşağı saçmış, esrarengiz hayırseverin yeni bir tür dinin mensubu olabileceği düşünülüyormuş. Modern zamanların robin hood‘u olabilir mi diye de düşünmeden edemiyor insan