bildirgec.org

psikoloji hakkında tüm yazılar

Pareidolia

pilli pati | 20 February 2009 10:57


Bazen rastgele bir görüntüye bakarken onu belirli bir ifade gibi algılarız. Bu psikolojik bir fenomendir ve olay Pareidolia olarak tanımlanmıştır.

Bulutlardan şekiller çıkarmak, nesnelerden insan yüzüne benzetilen görüntüleri fotoğraflamak gibi günlük telaşların yanı sıra; dini inanç kaynaklı, üzerinde Arapça Allah yazısı olduğu, İsa Mesih’in yahut Meryem Ana‘nın resmedildiği düşünülen nesneleri aramak; hatta işi abartıp, tersten dinlendiğinde belli mesajlar içerdiğine inanılan müzik yapıtlarını bir kriptolog edasıyla incelemek, çıkarımlarda bulunmak da hep bu Pareidolia hadisesinin belirtileridir.

Bazıları bu tür durumları ikon olarak tanımlayıp, oluşumlara da “mucize” demekten çekinmez. Hatta duş perdesindeki şekle bakıp Lenin’i gördüğünü iddia edenler de olmuştur. Güneş ışınlarının belli bir açıyla dünya üzerine vurması ve ay yüzeyine yansıması, dolayısıyla dünya veya ay üzerindeki yer şekillerinin uygunluğu sayesinde devasa büyüklükteki bu yer şekillerine çeşitli anlamlar yüklenmesi de mümkün olmuştur. Salvador Dali, bu olayı bir adım ileri götürmüş, adına paranoyak kritik metod dediği bir yöntemle sanatını icra etmiştir. Dediğine bakılırsa; “kişi gerçek dünyada algıladığı gerçeklikten farklı bir gerçeklik yaratabilir ve bunu sanata yansıtmak da mümkündür”.

Psikolojik ölüm

ceyhunak | 05 January 2009 16:54

Psikolojik ölüm nedir? Araştırdığım ve okuduklarım üzerine, canlıların kendi kendilerini bu ölüm haline alıştırmaları, ölümü kabul etmeleri ve kısa bir süre içinde kendilerine yenik düşüp ölmeleri. Tıp buna ne diyor; psikolojik ölüm.
Çeşitli yazılar okudum; bu da bir örnek hikaye okuduklarımdan.“Yurt dışındaki bilim adamları ölüm hakkında deney yapmaya karar vermişler… idam edilecek bir mahkumun üstünde yapacakları deney şöyledir:

*idama mahkum bir suçlunun bilekleri kesilecek ve ölüme bırakılacaktır:Mahkum ile konuşulur senin üzerinde bilim amaçlı bir deney yapmak istiyoruz denir… ve deney anlatılır..

Empati uzun vadede çiftlerde görsel benzerlik yaratıyor

denizkar | 28 December 2008 10:55

25 yıl birlikte yaşayan çiftlerin gerçekten birbirlerine benzeyen yüz yapısına sahip olmaya başladıklarına inanır mısınız? Psikiyatrist R.Zajonc’un çalışması bu garip olayı destekleyen sonuçlar ortaya koyuyor.

Deneyde 110 katılımcıya evliliklerinin ilk yılında olan ve evliliklerinin 25. yılında olan çiftlerin fotoğrafları gösterildi. Hangi erkeğin hangi kadınla evli olduğu söylenmeden, katılımcılardan yüzleri birbirlerine benzeyen çiftleri tespit etmeleri istendi. Katılımcı sonuçları gösterdi ki, 25 yıldır evli olanların yüzleri birbirlerine benzemektedir.

Yaratıcılık ve Psikiyatrik Bozukluklar Arasındaki Bağlantı

denizkar | 26 December 2008 12:21

Yaratıcılık ve Psikiyatrik Bozukluklar Arasındaki Bağlantı Antik çağlardan beri insanlar yaratıcılık ve psikiyatrik bozukluklar arasında bir bağlantı olabileceğini düşünmüştür. Peki gerçekten “deli profesörler” en acaip buluşları yapar, “şizofren ressamlar” en soyut sanat eserlerini üretir? ya da yenilikçi bir tasarım yapmak için biraz kaçık olmak mı gerekir?

Psikopatolojik ve nörolojik bozukluklarla yaratıcılığın karakteristik özellikleri arasında benzerlikler bulunmaktadır. Bipolar bozukluk,demans,dikkat kaybı bozuklukları, epilepsive şizofreni ayrı ayrı yaratıcılık ile karakteristik anlamda benzerlikler gösterse de, bu ilişkiyi kesin olarak kanıtlayabilecek bilimsel bir kanıt yoktur. Acaba bu ilişki bir neden-sonuç ilişkisi mi yoksa gerçekten direkt bir ilişki var mı?

1.bipolar bozukluk ve yaratıcılık kaynak:http://serendip.brynmawr.edu/exchange/node/1768

1949’da alman sanatçılar ve aileleri üzerine yapılan bir araştırmaya göre bipolar bozukluk ve yaratıcılık arasında tanımlanabilir bir ilişki vardır. bunun nedeni hem bipolar bozukluğun hem de yaratıcılığın genetik olarak nesilden nesile geçmesi olarak gösterilmiştir. bu ailelerde, genetik izolasyon nedeniyle gelecek nesillerde hem yaratıcı olup hem de bipolar bozukluk taşıma oranı yükselmektedir. yazarlar üzerinde yapılan başka bir araştırmaya göre, yazarların yüzde 80’i ciddi duygu-durum bozukluğu yaşamaktayken bu oran genel olarak topluma bakıldığında yüzde 30’da kalmaktadır. bir diğer çalışmada manik-depresif kişilerin yaratıcılık üzerine yapılan testlerde kontrol grubuna göre daha başarılı olduğu tespit edilmiştir.

van gogh, bipolar bozukluk hastasıydı
van gogh, bipolar bozukluk hastasıydı

İNSANLARIN SEKS YAPMA NEDENLERİ?!

behman | 19 December 2008 16:09

Kaynak‘taki ingilizce makaleden çevirip özetlemeye çalıştım. Durum kısaca şöyle açıklanıyor;

Araştırmalar sonucu David Buss and Cindy Meston 237 neden bulumuş. insanların sebepleri en sıradan, dünyevi olanından (“sıkıntıdan” mesela) en duygusal, ruhani olanına (“Kendimi allaha daha yakın hissetmek istediğimden” gibi) kadar ve en “özgecil”, başkalarını düşüneninden (“karşıdaki kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlamak istedim” gibi) en benciline, çıkarcısına (“kendimi ödüllendirmek istedim” gibi) sıralanmış.

TASARIM GÜCÜ…

| 14 November 2008 16:19

Öncelikle tasarım kelimesini incelersek; Tasarımbütünü ile öz türkçe olup, tasarı kökünden türeyerek tasarı-m olmuştur. Günümüzde moda olan “Dizayn” kelimesi ile eşdeğer anlamda.İngilizce de “design”, dilimizde “dizayn”…
SÖZLÜK ANLAMI: “Tasavvur, tasavvur etmek eyleminden; bir nesneyi veya olguyu değiştirmek, düzeltmek, şekil ve biçim vererek zihinde canlandırmak” anlamındadır.
Üretimde kullanılan anlamı: “Hammaddeleri işlenmişhale getirmek için yapılan eylemlerin ve bunlarıuygulamak için kullanılan araçların tümü.”

Tasarım denildiğinde ilk akla gelen ‘ mimari ve entüstri ‘dir. Oysa tasarım hayatımızın her konusunda etkili bir yer alır. Yani tasarım her yerde olabilir.
Teknolojik tasarımlar, mimari tasarımlar, endüstiriyel tasarımlar derken, sinema, radyo, televizyon, kitap, dergi, moda, takı, internet, web,ev, okul, işyeri, çevre vs..Kısaca tüm kullandığımız ürnler de ve yaşadığımız mekanlar da ve hatta doğa da bile tasarımın gücü konuşuyor…

Tasrımın doğuşu insanla başlar. Yaratıcılığın gerçek anlamı ile tasarımı ayırmak gerekir. Yaratıcılık, Tanrı’ya ait olup tasarım ise tamamen insan olgusudur…Bu olgu insan yaşantısının bir nevi
olmazsa olmazıdır.
Tüm icatlar önce zihinde tasarlanır, sonrasında
çizimlerle sunulur ve hammadelerle işlenir. Sonuçta
somut bir olgu çıkartılır…
Tasarım olgusu Psikoloji de bile kullanılır….
*Çoçuk yetiştirmeyi tasarlamak gibi
*Mutluluğumuzu tasarlamak gibi… *Başarılarımızı tasarlamak gibi… Kısacasıhayatımızı tasarlamak….
Tasarımın gücüne dönersek; tasarım gücü insan beynine bağlı olarak türer ve gelişir.
Her sektör de tasarımın gücü karşımıza çıkar. Teknolojide icatların ortaya çıkmasın da tasarım gücü gerekir. Tasarımsız bir icat düşünmek mümkün değil. Mimaride, en basit yapının bile tasarıma ihtiyacı var. Moda ve sanatın her dalındatasarım ve hatta güçlü tasarımlar gerekir….
Son olarak GÜÇLÜ TASARIMLAR kazanır…….

SAÇLARIMIZ RUH HALİMİZİ ELE VERİYOR

keremx | 25 October 2008 20:32

SAÇLARIN RUH HALİNİ ELE VERİYOR

Şimdi düşünüyorum da önceleri uzun saçlı olmayı ne çok seviyordum. Tabi bir bayanı andıracak kadar da uzun saçlara sahip değildim. Bu hoşuma da gitmezdi zaten. Bu şekilde olanları kınadığım düşünülmesin. Benim kişisel tercihim böyle. Başkalarının tercihlerine de saygı duyuyorum.

Saçlarımı normalden fazla uzatmam da; dostlarımın “uzun saç sana yakışıyor” tespitlerinin de etkisi olmuştur mutlaka. Saçlarımızdan, ayakkabılarımıza kadar donanımımızda yaptığımız değişikliklerde çoğumuz çevremizdekilerinin görüşlerini dikkate almıyor muyuz? “Yok canım, el alemden bana ne, ben neysem oyum. Yakıştırdığımı giyerim” diyenlerimiz de az değil tabi..

KADINLAR NE İSTER?

hayalicindegecti | 25 October 2008 17:37

Geçenlerde Ankara’da pek parlak, çok süslü ve de epey pahalı ürünler satması ile tanınan bir mağazada psikolog İlkim Öz bir söyleşiye katıldı. Mağazanın bol sıfırlı etiketli giyim eşyalarını satın alırken izdiham yaratan hanımlar, nedense söyleşiye tek tük katılım göstermişlerdi.
Grupta bulunan bir hanım kendini tutamadı:

  • -İlkim Hanım, zamanınızın çok değerli olduğunu biliyorum, kitaplarınızın çoğunu okudum. Ben söyleşinizin hınca hınç dolu olmasını beklerdim. Annemin bir sözünü hatırlatmadan geçemeyeceğim. ‘KAFANIN İÇİNİ SÜSLE DIŞINI DEĞİL’ derdi rahmetli…

Salondaki süslü püslü hanımlar arasında birden buz gibi bir hava esti. Pek süslüydüler çünkü…Bir kere, çoğu estetik burun ameliyatli ve silikon dudaklıydı. Beceriksiz ve ilkesiz doktorlar elinde tuhaf, donuk ve tornadan çıkmış gibi duran, birbirinin tıpkısı suratlarıyla doğru dürüst gülümseyemiyor ya da kaş çatamıyorlardı.