bildirgec.org

politika hakkında tüm yazılar

Orjinal Demokrasi®

curseof26 | 09 July 2007 08:00

Size Orjinal Demokrasi‘den bahsetmek istiyorum.

Orjinal demokrasi
Orjinal demokrasi

Öncelikle Radikal’in Açıklaması:

Orjinal demokrasi bir ürün değildir. Parayla alınıp satılamaz. Gazetemizle verilen bir ek değldir. Elle tutulamaz. Ojinal Demokrasi bir haktır. Yaşma ve yaşatma hakkıdır. Radikal Orjinal Demokrasiyi öneriyor, savunuyor. Taklitlerinden kaçının, ısrarla isteyin.

100 OYUM OLSA, HEPSİ FEDA OLSUN BU ADAMA!!!

| 28 June 2007 14:53

evet arkadaşlar oyumu verecek birisini buldum. ama bir problem var, adam istanbuldan bağımsız aday. ben antalya da oyumu kullanıcam, yani bu adama oyumu vermek zor olucak, onun için ben de bu adamı desteklemek amacıyla, istanbul’da yaşayan arkadaşlardan destek istiyorum.
not: bu adam babamın oğlu veya kendisi değil.
not: dün akşam televizyon programında izledim, bence çok zeki ve iş yapabilecek birisi.
not: dünkü programda yaptığı espri de harikaydı.

Yunanlıların Aklı Başına Geldi! ABD SÜPER GÜÇLÜ TÜRK ORDUSUNU YENEMEZ! Ne dersiniz akıllandılar mı?

NLPMaster | 27 June 2007 09:30

http://www.haberturk.com/haber.asp?id=26887&cat=110&dt=2007/06/23

Peace Brothah!

| 25 June 2007 16:48

Yazının içeriğini belirtmeden bu başlığın ne ile ilgili olabileceğini sordum muhterem bir kişiliğe.
Barış Manço dedi.
Değil…
60 kuşağının en önemli hareketi. Amerika’nın yürüttüğü Vietnam Savaşı’na karşı “savaş karşıtı” politik bir görüş belirterek güçlü bir akımın ve ekolün önderliğini yapmışlardır. Hippiliğin nihilizme, satanizme ya da rock kültürüne nazaran daha az anarşik bir yapı olduğu ileri sürülüyor. İçinde saklı alt mesajlardan ziyade görünen kısmı ile mütemadiyen esrar içip sevişen (Aşk ve esrarla mest olmuş),avarelik edip sıkıcı bir monotonluk içinde olan, tam anlamıyla bir gençlik kaybı olarak görülen bir topluluk hippiler. Halk dilinde ise çiçek çocuklar, anarşık komün, ye iç sıç yat kolonisi, çok da s****deydi topluluğu vb. adlar taşırlar.
Lakin doğaya saygı gösteriyorlardı, görünürde hiç bir iş yapmadıkları halde 5 parasız yaşamayı başarabiliyorlardı, hümanist idiler, kollektif çalışıyorlardı, özgürlükçü idiler,ne diyelim kırılgan isyancılar idiler.
Ekşi şöyle der:

Hippilik kayıtsız şartsız, bütün varlığınla, maddi ya da manevi hiç bir şeye ait olmamaktır.
iyiliktir, düşünmektir, aramaktır, tecrübedir, keşfetmektir.
illaki yaptığım her şeyin bir anlamı olmalı bir isim koymalıyım bunlara dersen de, hipilik hipiliktir.
kısacası hipi olmak için hipi olunmaz.
örnek: otostop çekmektir. 40 derece sıcakta farımıs bir vaziyette sırtındaki yirmi kiloluk çantaya katlanmasını bilip, ‘ahbap, bence şu gelen otobüse atlayıp geri dönelim!’ dememektir. gitmektir. gidebildiğin kadar gitmek. umudunu hep taze tutmaktır.
köksüz yaşamaktır. rüzgar gibi.

Devam:

R.T. ERDOĞANIN GELMİŞ GEÇMİŞ EN İYİ GAFLARI

ufopilotu | 21 June 2007 18:50

http://haber.mynet.com/detail_news/?type=Politics&id=X1182406774078&date=21Haziran2007&video=mms://haberav.mynet.com/hv/erdogan_gaf1

ANKET : YENİ HÜKÜMETİN İÇKİ POLİTİKASI NE OLMALI?

Kmarasli | 14 June 2007 15:38

http://www.ntvmsnbc.com/modules/anket/anket.asp?GroupID=91

Politika ve Küfür

aylak kelebek | 12 June 2007 18:37

“Politik hayvan”sa eğer ademoğlu, işte hayvanlık kısmının müsebbibidir mevzu bahis.

Politika ve küfür… Ademoğlunun (ve tabi ki kızının); aklını, dilini ve başparmağını kullanmaya başladığı günlerden bu yana vazgeçilmezleri.

Ateşi bulan adamın, bunu türdaşlarına karşı bir egemenlik aracı olarak kullandığı ne derece biliniyorsa, elini yaktığı sırada ettiği okkalı küfür o derece bilinmezdir bizim için.

Keza, Kanuni’nin Fransuva ya yazdığı o belagatlı mektubu bilir herkes de, veziri ile hasbı hal ederken “godoş Fransuva” diye alay ettiğini hiç düşünmez.

Politika…

aylak kelebek | 12 June 2007 18:07

Efendim, öncelikle etimolojik olarak ele alalım konuyu. Bir kere kelime, Yunanca kaynaklıdır. Bir iddiaya göre “çok yüzlülük” anlamına gelir. Diğer bir iddiaya göre kent (polis) kökünden türeyen “yönetmek” ile ilgili bir kelimedir. Hangisi olursa olsun, bizi pek bağlamıyor sonuçta.

TDK ise İtalyanca kabul edip kelime kökenini, “devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı, siyaset, siyasa” olarak veriyor anlamını. Eh, bu da pek kesmiyor beni açıkçası.

Çünkü çok daraltılmış bir tanım bu. Politika öyle bir kavram ki, aslında sarmış heryanımızı. İnsan davranışları ile ilgili her konu ister istemez politikanın ilgi alanına girer olmuş. Yani biraz daha genellemek, tanımı genişletmek gerek.

Avrupa Birliği’nin Doğuşu

| 10 June 2007 21:57

Avrupa Birliği Nasıl Doğdu?
Avrupa Birliği’ne desteğin gitgide düştüğü bugünlerde Avrupa Birliği’nin tarihini gözden geçirmek ne kadarımızın hoşuna gidecek bilmiyorum. Ama elimden geldiğince objektif bir şekilde Avrupa Birliği’nin kuruluşunu açıklamaya çalışacağım. Avrupa Birliği’ni insanlara anlatmanın şu an her zamankinden daha önemli olduğunu düşünüyorum (umarım dilim döner)

İkinci Dünya savaşı Avrupa’daki ülkelerin ekonomik tabanını ve tek başlarına güvenliklerini sağlamada kendine güvenlerini yoketti. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hükümetlerarası işbirliği fikirleri ortaya atıldı. Marshall yardımlarının dağıtılmasını sağlayan Avrupa Ekonomik İşbirliği Organizasyonu (1948)*1 ve Belçika-Hollanda-Lüxemburg arasında gümrük birliğini sağlayan Benelüx Birliği (1948) bu düşüncelerin sonucuydu.Bugün ismini akademik alanda verilen burslardan bildiğimiz Jean Monnet ise uluslarüstü/milletlerüstü işbirliğini savunmaktaydı. Saarland demir ve çelik arazisi üzerinde anlaşamayan Almanya ve Fransa milletlerarası değil Schuman Planı adında milletlerüstü bir denetimde anlaşmaya varmışlardı.1951’de ise bu anlaşmaya Paris Anlaşmasıyla Benelüx ülkeleri ve İtalya da katıldı ve Avrupa Demir Çelik Topluluğu oluşturuldu. Bu anlaşmayla demir-çelik ve hurdaları için ortak bir Pazar oluşturuldu ve Gümrük Vergileri kaldırıldı. Nitel sınırlamalar ve rekabete aykırı davranışlar yasaklandı.*2Ekonomik entegrasyonla beraber politik entegrasyon fikri de önem kazandı ve Avrupa Savunma Topluluğu projesi sunuldu. Fakat Fransa ve İngiltere’nin karşı çıkması sonucu Avrupa Politik Topluluğu ölü doğan bir fikir oldu.1955’teki Messina Konferansı ve 1956’daki Spaak Raporuna göre entegrasyonun ekonomik alanda tamamlanması ve daha sonra diğer konulara geçilmeliydi. Rapora göre henüz tamamlanmamış olan gümrük birliği, eşyaların ve üretim faktörlerinin serbest dolaşımı, ve adil rekabet şartlarının oluşması için ortak Pazar fikri ortaya atıldı. Rapor Avrupa Ekonomik Topluluğunu kuran Roma Anlaşmasının da temelini oluşturdu.(1957)Roma Anlaşması aynı zamanda imzalayan 6 ülkenin 12 sene içinde ortak pazara adapte olmasını öngörüyordu. Bu sayede Almanya ürünlerini rahatça pazarlayabilecek, tarımsal üretimi önemli olan Fransa tarım sektörünü koruyabilecek, Benelüx ülkeleri de dev Almanya ve Fransa’yla ekonomik ilişkilerini güçlendirerek küçük olmalarının getirdiği dezavantajları bertaraf edeceklerdi. İkinci Dünya Savaşından yenik ayrılan İtalya ve Almanya için bu proje onların prestiji için de önem taşımaktaydı. Fransa ise komşularıyla iyi anlaşmak zorunda olan bir Almanya’yı çevreleme politikasıyla saldırganlıktan uzak tutmaktaydı.1950 ve 1960’lar üye ülkeler için refahın arttığı yıllar oldu. Ekonomilerinde yüksek büyüme rakamlarına ulaşıldı. Fakat ulusal egemenliğin daha fazla olması gerektiğini savunan Fransız başbakan de Gaulle iktidara gelmesiyle gelişmeyi sekteye uğrattı. Özellikle tarım politikalarında nitelikli çoğunluğun Fransa için söz sahibi olmasına karşıydı. “Boş Sandalye” politikasını uygulayarak AB’yi sekteye uğrattı. Uzlaşma için normalde nitelikli çoğunluk gereken konularda bir ülkenin yaşamsal menfaatleri sözkonusu olduğunda anlaşmaya varılana kadar konunun bekletilmesi ve sonra oybirliği aranması da Fransa tarafından “AB’nin sonsuza dek duraklatılması” için bir fırsat oldu.Politik kriz yanında petrol krizi ve dünya genelindeki ekonomik duraklama Avrupa Birliği’nin prensiplerinden olan serbest rekabet yerine “korumacılık” akımının güçlenmesine yol açtı. Bu sırada politik ve ekonomik güç olan İngiltere de Amerika ile olan ilişkilerine güvenerek Avrupa Birliği’nde ayrıcalıklı konum istemekteydi. Ortak pazarın “Pazar” kısmına ulaşmayı kabul ederken Birliğin milletlerüstü yapısını kabul etmiyordu. Fransa (de Gaulle) İngiltere’yle Serbest Ticaret Alanı Anlaşma Taslağını yarıda bıraktı. Bunun üzerine İngiltere, Avusturya, İskandinav Ülkeleri, İsviçre ve Portekiz ile Avrupa Serbest Mübadele Alanı’nı kurdu. Fakat Avrupa Ekonomik Topluluğu hala daha cazipti. İngiltere’nin AET’ye üyelik başvurusu 1961 ve 1967’de iki kez Fransa tarafından reddedildi. Ancak de Gaulle’un iktidardan ayrılmasıyla İngiltere’nin başvurusu değerlendirilebildi. 1973’te Danimarka ve İrlanda Cumhuriyeti ile birlikte Avrupa Ekonomik Topluluğuna üye oldu İngiltere.1975’te Yunanistan topluluğa başvurdu ve 1981’de üye oldu. 1977’de başvuran Portekiz ve İspanya ise 1986’da üye oldular. Bugün Türkiye’nin üyeliği için tartışılan düşük ekonomik gelir, teknolojik olarak az gelişmişlik ve yüksek orandaki tarım nüfusu bu ülkeler için de geçerliydi. Diğer ülkeler bu ülkelerden kendi ülkelerine göç yığını olacağını düşünmekteydiler. Şüphesiz ki bu ülkelerin üyeliği Topluluğun ekonomik profilinde farklılıklara sebep oldu. Fakat değişim korkulan ölçüde olmadı. Yapısal dönüşüm fonlarıyla yeni üye ülkelerdeki farklılıklar giderildi, her ne kadar bu bütçeye büyük bir yük getirmiş olsa da.Avrupa Tek Senedi (1986) 1992’ye kadar tek pazarın kurulmasını öngörüyordu. Malların, kişilerin, hizmetlerin ve kapitalin serbest dolaşımı sağlanacaktı. Ayrıca Ekonomik ve Parasal Birlik düşüncesi de yine bu tarihte ortaya atılmıştı.1992’de imzalanan Maastricht anlaşmasıyla (Avrupa Birliğini kuran Anlaşma) Avrupa Birliğinin üç sütunu ortaya atılmıştı:
1) Topluluk boyutu (Birlik vatandaşlığı, Topluluk politikaları, Ekonomik ve Parasal Birlik v.b.)
2) Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası
3) Adalet ve İçişleri Alanlarında İşbirliğiAvrupa Birliği Anlaşması (Maastricht Anlaşması) Avrupa Parlementosunun ağırlığını arttırarak Avrupa Birliği’nin yönetimdeki demokratik kimliğini güçlendirmiştir.1995’te eskide kalan EFTA (Avrupa Serbest Mübadele Alanı)’ndan Avrupa Birliği’ne transfer oldular.

Tabi ki hikayemizin sonu bu değil. Ama 21. yüzyıldaki Avrupa Birliği’yle ilgili olan gelişmeleri ikinci bir yazıda yazmayı düşünüyorum. Şu haliyle bile yeterince uzun oldu sanırım…

Fuhuş Milletvekilliği Adaylığına Engel Mi?

| 10 June 2007 17:16

http://www.ntvmsnbc.com/news/410634.asp