bildirgec.org

pamuk hakkında tüm yazılar

Sakla Yüreğini

ceyhunak | 07 January 2009 12:28

Giderken sakla yüreğini,
pamuk ellerinin içinde sakla;
hiç bir şey olmasın;
kırılmasın, dökülüp incilmesin diye sakla..
Uzat o üşümüş pamuk ellerini,içinde yüreğin olan ellerini,
dokunmasın kimse,
zamana inat sende dokunma bırak öylece..
zaman ne çabuk geçiyor değil mi, her gün bir başka yaprak düşüyor,
kaderimizden günler eksilirken, biz hala geçmişi düşünüyoruz..
Şimdi elimde gökyüzü,
kayıp giden yıldızları saymama gerek yok ki,
yitirdiğim bir şey warsa o da şuurum,
gerisi önemli mi ki..
pamuk gibi avucunda ismim,
güneş kadar sıcak bilirim hala,
güz kadar serinim ama sen beni yinede bırakma..
sakla yüreğini, o pamuk ellerinde..
pamuktan ellerinde..

Yagmur yagarken, bulut kadar beyaz ve pamukken..

ceyhunak | 23 December 2008 14:41

Dışarıda yağan yağmursun, üzerimi ıslatan damla damla,
Şimdi gözlerimdesin, gözlerimin her baktığı yerde.. gözlerimdesin.
Gittiğim yerdesin, yüreğimdesin, çok uzata mı sanmıştın, bak yine yanıldın.
ıslak gözlerle baktın bana, sonra ıslandı dudakların gözyaşlarınla, damla damla.
akıp giden zamandı aslında, zaman damlalarında saklıydı aslında,
anlamsız gibi gelsede bu rüya, şimdi yavaş yavaş anla anla..
Dışarda bir yağmur, dilimde eski bir şarkı;
“yagmur çok uzaklardan çagırıyor, gelirsen severim diyor..”
severmisin diye soruyor yagmur buluta, bulut hiç susmuyor gürlüyor yagmurla,
bulut göğü deliyor, yagmur bardaktan boşalırcasına yere düşüyor..
bulut hiç ıslnamıyor, ıslanmyı da bilmiyor, ne olacak ki diyor,ahmak ıslatansın…
Yagmur kırılıyor, üşüyor, titreyip kara bürünüyor, her taraf bembeyaz oluyor.
Bulut yaşlanıyor, dışarıda yagmur; içimde ateş, dışarıda kar; içimde yine ateş…
Gözlerimdesin şimdi alev alev, düştüğüm yerdesin, küllerimdesin..
külleriminden dogan yine bendim, bak yine sen yanıldın..!!!

Orhan Pamuk kitabı beklerken fazlasıyla masummuşum….

MerakliKedi | 06 October 2008 13:00

Nobel adaylığı, ödülü alması ve sonrasında çok yazıldı çok çizildi hakkında… Orhan Pamuk benim için önemli bir yazardı. Klasik romanlardan farklı bir tarza geçişimi başlatan, bana farklı bir dünyanın kapısını açan yazardı. Lisenin ilk yıllarında önce Cevdet Bey ve Oğulları ile tanışmıştım onunla. Ardından Sessiz Ev ve tabii ki benim için bir başyapıt olan Kara Kitap ile devam etti tanışıklığımız. Öylesine etkilenmiştim ki kitaplarını bekler olmuştum. Her yeni çıkanı da hevesle alır, okur olmuştum.
Nobel ödülü dönemi özel bir dönemdi. O güne kadar hiç değinmediği konulara girivermişti Orhan Pamuk. Bu konudaki yorumum çok başka. Burası onun yeri değil. Ama şu bir gerçekti ki benim için Orhan Pamuk iyi bir yazardı ve nobel hakkıydı. (En azından ben onun kitaplarını okuduğumda aldığım hazlar nedeniyle kitaplarını yazdığı dönemde diğerlerinden farklı bir yazar olduğunu düşündürmüştü). Sonra kaçışı, gidişi edebiyatçı kişiliğini etkilememişti gözümde.
Masumiyet Müzesi çıktığında bendeki ilk izlenimi bu sefer aradığımı bulamayacakmışım gibiydi. Fazlaca popülerize olmuş, klasik Orhan Pamuk hedef kitlesinin dışına çıkmış bir kitap diye düşünmüştüm. Bir arkadaşım, kitabı özellikle almayı düşünmüyorsam kendisinin verebileceğini söylemişti. Tabi ya, sonra istersem kütüphanem için alabilirdim. Kitabı aldım, okumaya başladım. Geri verdiğim için tam olarak söyleyememekle birlikte kitabın ikinci ya da üçüncü cümlesindeki gramer bozukluğu küçük dilimi yutturuyordu bana. Ama neyse ben devam edeyim dedim. Ettim de… Beş günlük seyahatimde o koca kitabı ve Paul Auster’ın bir kitabını daha bitirdim. Yanlış anlaşılmasın, kitap sürükleyici olduğundan bu kadar çabuk bitmedi. Kitabı yarım bırakmama nedenim, Orhan Pamuk mutlaka bir yerinde Orhan Pamuk’luğunu gösterecek diye düşünmemdi. Onu bir sonraki sayfada bulma umuduyla kitabın son sayfasına kadar okudum. Son sayfayı da bitirdiğimde ise ne elimde, ne içimde hiçbir şey kalmamıştı. Hoş bir nostalji diyenlere Ayfer Tunç’un Müsaitseniz Annemler Size Gelecek kitabını tavsiye ederim. Herhangi bir Türkan Şoray, Hülya Koçyigit, Ediz Hun filmi de işinizi görür. Hem de oldukça kısa zamanda biter. Damağınızda bırakacağı lezzetin aynı olacağından endişeniz olmasın. Masumiyet Müzesi’nde edebi bir eser okuduğunuza dair eşsiz bir lezzet de bulamayacağınıza göre kendinizi kitabı bitireceğim diye paralamayın. Okumamış olmak bir kayıp değil.

her biri 350-500 pamuk işçisi

ex choice | 08 September 2008 10:41

çukurova işçisine duyulan gereksinim hızla azalıyor.çünkü pamuk toplama makinelerinin sayısı gittikçe artıyor.350 işçinin işini yapabilen makineler insan gücüne duyulan ihtiyacı ortadan kaldırıyor.makinenin fiaytları ise 300 bin dolara kadar çıkyor.haber…

Kuşun Geçirmez Sütyen

genaro flores | 06 August 2008 10:32

Kuşun Geçirmez Sütyen
Kuşun Geçirmez Sütyen

Almanya’da mesleği polislik olan kadınlar için özel bir korunma metodu düşünülüyor. Önümüzdeki iki ay içerisinde test edilecek sütyenler kurşun geçirmez olarak tasarlandı. Dört farklı ölçüde imal edilecek bu sütyenlerin yapımında pamuk, polyester, spandeks ve polyamid kullanılacak. Ayrıntılar için link.

Tv kumanda yastığı

makaleci | 24 April 2008 01:36

Tv Kumandaları cep telefonlarına benzemez. Kumandaları kaybettiğinizde ‘şunu bir çaldırayım da nerede olduğunu bulayım’ diyemezsiniz. Yastık altlarında, kanepe köşelerinde, hatta dalgınlıkla mutfağa taşınmış atıştırma bulaşıkları içinde bile ararsınız o vazgeçilmez alışkanlığınız olan Tv kumandalarını. Bu yastık o kadar kullanışlı ve dekoratif ki, artık tv kumandanız kendini evsiz hissetmeyecek, huzur içinde yeri yurdu belli olacak. Ama her şeyden önemlisi siz, ruhunuzu yiyip bitiren ‘ nerede şu kumanda?’ sorusundan kurtulacaksınız. Ürünün siyah ve gri olmak üzere iki renk seçeneği var ve %100 pamuktan yapılmış bir yastık. Detaylar burada

Batman Light Up Tişört

Makadakal | 18 April 2008 14:05

Batman Light-Up T-Shirt, tişört tasarımlarından sıkılanlar, ilginç tasarımlar arayanlara idealdir.Batman sevenlerin ilgisini çekecek olan bu tişörtler 2 pille çalışmaktadır.Batman logosunun bulunduğu tişört %100 pamuktan üretilmiştir.

Ürün Fiyatı: 19.99 Euro

Çocuklar için Animasyonlu Tişörtler

Makadakal | 05 April 2008 22:00

Kids EL T-Shirts‘ler çocuklar için üretilmiş animasyonlu tişörtlerdir. Birbirini izleyen 8 ışık gösterisiyle tişört üzerindeki logoyu göstermektedir. Bu tişörtler %100 pamuktandır. 2 pille çalışmaktadır. Transformers karakterleri ve bir dinazorun olduğu 4 farklı modeli vardır.

Çocuklar için tişört modelleri:

Kids Autobot Logo EL T-Shirt

PAMUK & TİNA

STRAWBERRY07 | 30 November 2007 09:01

Henüz bir yaşındaydı…Hatta 11 aylık. Bir gün annesiyle beraber bahçeye indi. Biraz dolaşacaklardı. Hava sıcaktı
Ankara’da. Boğucu bir hava…Yine de genç olmanın verdiği enerji ve havaya suya aldırmaz ruhun neşesiyle başladı koşmaya yeşil çimenlerin üzerinde.
Koştukça kulakları zıplıyordu. Annesinin en sevdiği sahneydi bu.
Oradan geçmekte olanlara sataşırken, çimenlerde yuvarlanırken ve annesinin “Oğlum uzaklaşma diyorum aaaa!” şeklindeki çığlıklarını sallamazken…Birden bire…Evet birden bire dondu kaldı olduğu yerde.
Nasıl bir güzellikti o Yarabbim! O ne endam…O siyah saçlar nasıl bu kadar parlak? Simsiyah gözler nasıl olur da böyle çapkın bakar bir erkeğe? Hem de genç bir erkeğe…Kanı kaynamaz mı bu zavallının? Düşmez mi aşka? Olmaz mı Mecnun?…
Bir süre bakıştılar öylece…Yakınlaştılar tedirgin…Kokladılar birbirlerini.
Anneler şaşkın. Selamlaştılar önce. Yavrularının arasında doğan aşktan bihaber, gündelik soruları cevaplayarak kibar
olma telaşındalar sadece.
“Kaç yaşında sizinki?”
“4..Sizinki?”
“Bizimki henüz çok küçük..11 aylık.”
“Ah canım benim…Pek de tatlı!”
“Sizinki de öyle…”
Bu diyalogtan habersiz bakışırken iki sevdalı, ufaklığın annesi çekelemeye başlamaz mı?
“Eh be anne! Hep de en olmadık zamanlarda dikilirsin tepeme! Bi bırak ya!!!”
Anne duymaz oğlunun sitemini. Alır kucağına, gider evine. Yemek vaktidir artık.
Her akşam bahçede buluşmaya başlar sevgililer…Anneleri sohbet ederken onlar çimenler üzerinde koşturur, yuvarlanır…Tanrı onları birbirine o kadar uygun görmüştür ki, anneler yakın arkadaş olmuştur zamanla…Bizimkilerin aşklarını yaşamaları daha bir kolay olsun diye.
Birbirlerinin evine de gelip gitmeye başlamışlardır artık. Daha ne olsun? Anneler kahveleri yapıp dedikoduya dalar dalmaz bizimkiler çekilir içeriye, başlarlar sevişmeye…Büyük bir aşkla…Birbirlerine doymaksızın.
Gel zaman git zaman, sevdaları öyle büyür ki, birbirlerini göremedikleri her saniye ızdırap vermeye başlar ikisine de…Kapıda oturup ağlamaya başlarlar…Ayrı evlerde döktükleri gözyaşları sel olur, akar…
Kapı çalar bir gün…Pamuk’ların kapısı. Anne içeride bulaşık yıkamaktadır…Oğlunun çığlıklarını duyar duymaz bırakır elindekileri, koşar kapıya…Gelen gelin…kapıyı açacak anne ama o da ne? Kapıda bir sorun var! Açılmıyor!
Zorluyor anne…Yok, bana mısın demiyor kapı…Kapının bir tarafında bizim oğlan, Pamuk, ağlamakta…Diğer tarafında
güzel gelin Tina…Ne yapsalar ki? İki anne de şaşkın. Panik!
Birkaç dakika uğraştıktan sonra başarıyor anne kapıyı açmayı…
Kapı açılır açılmaz iki sevgili koşuyor birbirine…
Arka ayakları üzerinde kalkıp ön ayakları boyunlarına dolamak suretiyle sarılıyorlar birbirlerine!
İstikamet salon!
Ne de olsa çok geniş. Anneler mutfağa geçiyor…Bizimkilere gün doğuyor…
Sevişme vaktidir artık…
Anneler salona giriyor beklenmedik bir anda…Sevişme o kadar ateşli ki…Durmak ne mümkün?
Bir anda bir çığlık yükseliyor Tina’dan! Anneler panik…
Tina’dan boy olarak yarı yarıya kısa olan Pamuk ne yapıp edip başarılı olmuş meğerse!!! O noktaya kadar nasıl geldi Pamuk bilinmez…Ama sonrasında O da bilememiş ne yapması gerektiğini…Tırnaklarını geçirmiş zavallı Tina’nın sırtına can havliyle…Düşmeyecek ya! Tutunuyor şapşal oğlan!
Tina çığlık çığlığa!
iki anne bakıyor birbirine…Yapılacak işlem belli…
Beraberce kucaklıyorlar bizim aşıkları, doğru banyoya.
Soğuk suyu tutuyorlar üstlerine de ancak ayrılabiliyor iki sevgili…
Tina kızgın!
Bilse bu kadar canı yanacağını, kabul eder miydi delikanlının yanına yaklaşmasını?
Tina çok kızgın hatta!
Sürekli hırlıyor…Zavallı delikanlı…Kadınını incitmiş olduğunun farkında ama karşı koyamamış işte içgüdülerine…Suçluluk duygusu bir yandan, zevkin doruklarına çıkıp da inmiş olmanın rehaveti bir yandan, dolanıp duruyor kadınının etrafında…Ağlayarak, yalvararak…
Yıllar geçti…Pamuk şimdi 13 yaşında. Hala komik kulaklarını dikiverir “Tina gelmiş oğlum!” dediğimde:)
Ah aşk ah!
sen ne menem birşeysin??? 🙂