bildirgec.org

ortacağ hakkında tüm yazılar

Ortaçağ’da Çocuk Cadılar

YasinTekin | 25 August 2010 10:41

Ressam Arthur Rackham, 1909.
Ressam Arthur Rackham, 1909.

Çocuk, cadı ve av kelimelerini aynı cümle içerisinde okumak bugün pek çoğumuz için ürkütücü gelse de Ortaçağ Avrupa’sının oldukça aşina olduğu konulardı. Çocukluk fiziki olarak insanlığın varlığından beri bulunsa da modern anlamda çocukluk fikri ancak 17. yüzyılda yaygınlaşabilmişti. Bu nedenle konuyu Ortaçağ ve çocuk kavramı üzerinde biraz durmakta fayda var. Zorlu iklim şartları, salgın hastalıklar, yetersiz beslenme gibi Ortaçağ’ın karanlık ortamında çocuk ile ailesi arasında duygusal bağlar yok denecek kadar azdır çünkü “Ortaçağ’da çocuk yoktur, sadece küçük yetişkinler vardır.” Var olan sınırlı sahiplenme duygusu da Hıristiyanlık değerlerini uygulatmak amacındaki Kilise’nin baskısı ile yaratılmıştı. Ortalama ömrün 30 yıl olduğu bir ortamda bir çocuğu büyütmek dertlerin en büyüklerinden biriydi. Nitekim bu bakış açısını Avrupa kökenli masallarda bulunan terkedilmiş çocuk olgusunun kullanılmasından da anlaşılmaktadır. Özellikle Grimm Kardeşler’in ünlü masalları Hansel ile Gretel’de çocukların üvey anneleri tarafında ormana terkedilmeleri ya da Pamuk Prenses’teki zalim üvey anne figürü bunu açıkça göstermektedir. Hatta yapılan araştırmalar göre üvey anne figürünün masalın orijinalinde bulunmadığını, 17. Yüzyılda derlendiği yer olan Almanya’da aile yapısına ters bulunarak bilinçli şekilde sonradan eklendiğini göstermektedir.

AMİRALİN KARISI

hayalicindegecti | 29 July 2010 17:38

O meşhur deyimle herşey “film şeridi” gibi aklından geçti bir anda.
O müthiş yaz tatilini, gittikleri küçük kasabada o yakışıklı deniz teğmenine ‘ay çarpması’na uğramışcasına aşık oluşunu. Bu aşk uğruna üniversiteyi bile terk edişini… Evlenmelerini, çocuklarının büyüyüşünü. Aşık olduğu adamın bitmek tükenmek bilmez tayinleri sırasında aylar, hatta seneler boyu ayrı kalışlarını… Genç teğmenin yıllar içinde kendini nasıl geliştirdiğini, aldığı yurt içi ve dışı eğitimlerle beynini nasıl zenginleştirdiğini… Zamanla saçlarına düşen akların onu nasıl daha yakışıklı kıldığını… Parlak mesleki başarılarını, geçen zaman içinde mesleğinde hızla yükselişini, en sonuna amiralliğe tırmanışını… Katıldıkları davetlerde kadınların neredeyse tamamının gözlerini ondan bir türlü alamayışını. Onun bu durumu hafften gülümseyerek anlayışla karşılayışını ve etrafa çaktırmadan kendisine göz kırpmasını… Sohbetlerde herkesin “amiral ne söyleyecek?” diye onun ağzına bakışını. Bitmek tükenmek bilmeyen çalışma, araştırma, uygulama azmini… Dünya meselelerine “aydınlık” bakış açısını.
Ve şu başlarına gelen… Daha doğrusu kafalarına çarpan uğursuz “balyoz…
Yüzlerce sayfalık suçlamalarda amiralin isminin sadece 3 yerde geçişi… Ona yöneltilen suçlamaların gayri ciddiliği ve gülünçlüğü… Yöneltilen suçlamaların aksinin defalarca kanıtlanmış oluşu ve daha önce 1 ay bu yüzden tutuklu kalmışken, iddiaların aksinin kanıtlanmış oluşu nedeniyla salıverilişi…

Bir karabasan mıydı bütün bunlar?
Ülke sevgisiyle bunca çalışma, bunca özveri, bunca emek yanlış mıydı? Keşke bıraksalardı herkes ne yapacaksa yapsındı… İnsanlar aydınlıkyerine karanlığa gitmek istiyorlarsa bu onların sorunu muydu? Bu bilim ve aydınlanma çağında ortaçağa özlem olacaksa olsundu. Hele kadınlar? Bu düzene evet demek, kendi gerilemelerini, eşitsizliklerini, boyun eğişi, cehaleti, acıyı, statükoyu istemek değil miydi?
Bıraksaydık keşke, öyle yaşasalar ve bunun adına yaşamak deselerdi.

Ortaçağ seks gerçekleri-resimli

taha3045 | 29 December 2009 17:09

Yataktaki uygulanacak pozisyonlara kadar din adamlarınca karışılan Ortaçağ Avrupa’sından diri yakılan eşcinsellere ait bir tablo. O dönem kadınların dildo kullandıgının kanıtı olan başka bir tasvir ise aşağida.Bunları kullanan kadınların beş yıl boyunca günah çıkarması ve kefaret ödemesi, pişmanlık duyması şarttı.

işkence aletleri

nazokiraze | 04 May 2009 18:04

İşkence, tarih boyu insanlıktaki kara bir leke olarak duran ve asla silinmeyecek birşey. GEÇMİşte yapıldı, hala yapılıyor, azalmış ta olsa gelecekte de yapılacak.Esirleri konuşturmak, zanlılara suç kabul ettirmek, inançlardan vazgeçirmek, zevk için yada kızgınlıktan dolayı yapılan ve bunun için binbirçeşit yol geliştirilen işkence.

Ortaçağ ve sonrası işkence aletlerine bakacak olursak, insanların bu iş için çok özel çabalar sarfettigini görebiliriz, işkence aletleri o denli özenerek hazırlanmış ki ,bu sıradan insan konuşturma yöntemlerinden çok mesleklerini bu işe adamışlar diye düşünüyoruz. Günümüzdeki işkence yöntemlerini binbir kat daha fazla sollayacak işkence aletlerine göz atalım.

Resimdeki aletin adı garrotte, boyunu sıkıştırıyor, arkadan omuriliğe zedeleme saglıyor.

eski zaman kol saatleri

AntiHumanIST | 21 May 2008 20:12

nostaljik saatler, minimal kol saatleri, Çılgın kol saatleri ve karmaşık kol saatlerinden sonra şimdi de saat tasarımına meraklılar için eski zamanların kol saatleri koleksiyonunu paylaşmak istiyorum. Kol saatlerinin ilkel zaman halleri olarak nitelendirebileceğimiz saatler, cep saatlerinin bulmak için vakit kaybetmek istemeyen askerlere hizmet emek için yapılmışlar. bazıları ayak bileğine takmak için tasarlanan saatler üzerlerindeki muhafaza ile ortaçağa dair sert bir görünümdeler.

tüm koleksiyon şurada sizi bekliyor.

Resimli Müzik Tarihi Ansiklopedisi #2

freefreshfish | 06 March 2007 18:17

Sayı 2 – Ortaçağ Uygarlıkları

Ortaçağ

Gariptir ki Ortaçağa ne zaman kimin Ortaçağ adını verdiği bilinmez. Herhalde Ortaçağ yaşanırken biri çıkıp “yaşadığımız bu çağ olsa olsa Ortaçağdır” dememiştir. İlkçağdan sonra Ortaçağın gelmesi kadar doğal bir şey olamaz tabi ki. Ancak bu mantıkla Ortaçağdan sonra da Sonçağ gelirdi ve ben şu anda bunları zırvalıyor olamazdım. Zaten niye bu kadar zırvaladığımı ben de anlamadım, müzik ansiklopedisi yazıyoruz hesapta!

Neyse, bu Ortaçağ denilen çağ (ne zaman ve kimin bu ismi verdiği önemli değil) Hıristiyanlığın gelişmeye başladığı yıllardan 15. yüzyıl başlarına kadar süren dönemdir.