bildirgec.org

orman hakkında tüm yazılar

Ormanda esrar kampı

| 21 October 2008 11:04

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1005854&b=Ormanda%20esrar%20kampi

Tema Vakfı’ndan 2Bler Satılmasın İmza kampanyası

NLPMaster | 22 September 2008 21:53

Tema Vakfı 2B Arazileri Satılmasın İmza Kampanyası
Tema Vakfı 2B Arazileri Satılmasın İmza Kampanyası

Özellikle ağaçlandırma, çölleşme ve fidan dikimi kmapanyaları ile tanınan Tema Vakfı,2B arazilerinin satılmaması için bir kampanya düzenlemiş.

“2/B Arazilerinin Satılmaması ve 2/B’lerin Tekrar Yaşanmaması İçin Yasal Önlem Alınsın !”temalı, TEMAkampanya sı ile sanal ortamda imza toplanıyor.

Bu yazının eklendiği saatlerde “1.172.974 Kişi Olduk” diyerek “1 milyon 200 bin” imza sınırını zorlamakta olan sitede
“Cumhurbaşkanı Sezer’in Yasayı İade Gerekçeleri” ne de yer verilmiş.
Sayfaya buradanulaşabilirsiniz.

keneye karşı kınalı keklik…

| 29 August 2008 15:03

Elazığ Orman Bölge Müdürlüğü keneyle mücadele kapsamında kent ormanına 50 kınalı keklik bırakmış. Ayrıca orman zararlılarına karşı geçen yıl başlatılan mücadele kapsamında bölgedeki 13 ilde de doğaya kınalı keklik bırakılmış. Bunun yanında kuş popülasyonunu arttırmak amacıyla ağaçlara yuva yerleştirme çalışmaları da devam ediyor. Geçen yıl bölgeye 2000 kınalı keklik bırakılmış ve ağaçlara 2000 kuş yuvası asılmış. Alkışlanacak çalışmalar…

Doğanın dengesini koruma amaçlı çalışmaların tüm yurda yayılması, daha da önemlisi devlet politikası haline getirilmesi gerekir… Politikacıların ve hükümetlerin bu işlere ciddi zaman ve kaynak ayırmaları şarttır… Keşke din ve laiklik üzerine harcadıkları zamanı ve gösterdikleri inanılmaz performansı bu konuya yönlendirebilselerdi… Ancak politikacıların bunu yapacaklarını, iyi ve örnek insan olacaklarını düşünmek bile çok saçma…

ECME

mengu yincge | 28 August 2008 14:55

let’s get it out of the way and…

demişti. ve delicesine birbirlerine sarılıp dudakları ürperten serin sularda kaybolup dilleri olası tüm keşiflerde bedenleri yek hazzın doruğunda cennet bahçesinden firar günahların doruğunda havalarının bahşettiği onulmaz insanlıklarının derin bedellerinde ıpıslak tek vücutta tarifsiz doyumun doyumsuzluğunu yaşamadılar.

“let’s get it out of the way and be done with the rest”
demişti o biri. noktanın sessizliğinde nefes almayı bilerek. sadece sarılıp koynuna bir birinin gecede.sonunda susarak uykuyu dinlediler.

vatan yahut bukovski

aylakadamveben | 26 August 2008 20:10

iyi olmuş valla.gerçi işlevsiz.ne için kullanıcan.o zaman neye diyosun..iyi olmuş..ayaklar arasına takılmış,yerden 10-15 cm yükseklikteki çıtaya.işte o işlevli.ayaklarını koyabileceğin bi yükseklik oluşmuş..büyük bi ekseriyetle olumlu anlama geliyo.arabası olma durumu için mesela.mutluluk için de kullanılıyo sanki;ayakları yerden kesilmek..bunun için..vapur için yani..sanmıyorum..kepi bi yana savurup,içine iki kat çorap giydiğim botlarlı ayaklarımı kaldırıp oturduğum sandalyenin önüne getirdiğim ikinci sandalyeye uzatıyorum.önce bi sigara yakalım.ne sigarası içtiğimi merak ediyosun.vigor.burda tanıştım bende.ucuz burda;bütün askerler bunu içiyo.hatta belki komutanlarda.ben diyorum ki eylemdir sebep.cebinden paketi çıkart,bazen çorabından;elin hareketi.içinden bi dal çek,ağzına yerleştir;dudakların hareketi.bi başka cepte tutuşturucuyu bul.tutuştur ve eşzamanlı olarak içine tütünün içinden geçirerek hava çek;ciğerlerin hareketi.tutuşturma dışında,tekrarlanan hareketler.en son üstüne bas,ez;ayağın hareketi.işte bi dolu eylem..mevzide yasak tabii.şu an yerine getirmeye çalışıyomuş gibi göründüğüm görevin orjinali için bi resmi gözünün önüne getirmeni istiyorum.dolmabahçenin hiç açılmayan abidevi kapısının önündeki iki asker.hareketsiz..burda da yasak.ama bırakmamış olsam gizlenerek falan içerdim heralde.alt katta,kıçta bi ölü nokta var.orda içilir mesela.hiç beklemiyosun desem yeri.o kadar sık aralıklarla ki.başka var mı bilmiyorum.bu kadar sık aralıklarla hareket eden.toplu taşıma aracı.istanbul’un.gazeteyi çıkartsam mı.boş ver.o ikisine sun şu manzarayı:al gözüm seyreyle..farkettin heralde.iki farklı mekan ve o iki mekanı barındıran iki ayrı zaman.mekanlardan biri ülkenin doğusunda,biri batısında.iki zaman arasında da bi dört rakamı var.artık dört gün mü desem,dört ay mı desem,dört mevsim mi desem,dört sene mi desem..göze güzel gelecek bi manzaradan bahsedilemez.mevzinin enine geniş,boyuna dar penceresinden karşıki tepenin çorak toprağı görülüyor sadece.burada bulunma amacına yardım eden bi görüntü bu.ormanların yakıldığı aynı amaç için.tabii tasvip edilemez.gözetleme.benim yapmadığımdır.kitabımı alıyorum elime.bol küfür,bol kadın,bol alkol..ve bir porno dergiyi aratmayacak derecede ayrıntılı anlatılmış sex sahneleri..evet..evet.doğru tahmin ettin.bay chinaskinin maceralarından bahsediyorum.okumak için artı motivasyon sağlayan öyle güçlü nedenler var ki burda.düşünceleri,zorunlu olduğu için bulunduğun bu yerden(siirtpervaripalamutlu) uzaklaştırabilmek,sonra yasak olan bi eylemi gerçekleştiriyo olmanın damarlarında alevlendirdiği asi ateş..nöbetten dönerken görüyorum elinde,başka yerde okuyamazsın zaten.senin dolapta buldum,diyo;çok güzeldi,hemen bitirdim.ömrü-hayatında almamıştır eline kitap,burdaki diğer yüzde doksan beş gibi.chinaski’nin erotik kadınlarının etkisini de gözardı etmemeli.çok güzel de diildirler..bunlar için aynı şey söylenemez.kıçta iki kıçı güzel.şu giydikleri..ne diyolar ona..tunik mi..elbise işte.ama belsiz olıcak.çok yakışıyo kızlara.bunun ki oldukça kısa.bak şu köşede oturanlar da aynısından giymişler.otururken sorun yok da ayaktayken rüzgar esti mi.tutuyolar uçuşmasın diye.rüzgarın erkek olduğunu kimse tartışmasın benimle.sen diyceksin ki,başımdan şapkamı alıp uçurması…erkek şakası işte..benim üstümdeki kamuflajın parkasının boyu yazın kızların giydiği o belsiz elbiselerin bazılarının boyundan daha uzun.tam yeni bi sigara yakmıştım.işte o zaman oldu.chinaski beni alıp götürmüştü.sürüklenmiştim.bi tim asker.on kişi civarı işte.komutanı karşımda buldum.elimde kitap.arkalardan bi er-sızma başarıyla tamamlanmıştır,diye dalga geçiyo durumumla.intikale çıkan askerler kestirme olsun diye mevzinin önündeki dikenli tellerin arasından girmişlerdi.kitap okumayı vatanı korumaya tercih etmiştim.sonrasını anlatmıycam.ama aklına gelen şey olmadı.vapur yanaşırken aklıma geliyo müzik dinliyebileceğim..hafif bi akrobasi yeteneği şart.yoksa pekala mümkün atlarken düşmek denize.kulaklıkları kulağıma yerleştirmeye çalışırken uzaktan r harfini farkediyorum.sevinçle koşturmaya başlıyorum.yargılayan düşünce devreye giriyo.sen alışkanlıklarından ve bi anlamda kişiliğinden ödün vermemek adına ağır bi cezayı göze alarak nöbette kitap oku,sonra gel bi otobüsü yakalamak için kişiliği mişiliği bi kenara bırakıp,bi şorolo gibi koştur..

Akkavaklar

pilli pati | 19 August 2008 00:26

Burnumun 5 cm ötesinde başlayan çimlerin arasından günlük telaşına dalmış bir karıncayı izliyorum. Onun telaşta olduğunu düşünen şu yakınlardaki tek salak yaratık ben olabilirim. Hala şehir yorgunluğunu üzerimden atamamış olmanın etkileri bunlar… Altında uzandığım çam ağacına doğru kafamı kaldırıp bakıyorum. Sanki düşüncelerimi okumuşçasına belki biraz muzip gülümsüyor. Ne kadar sığ düşündüğümü anlatıyor, sessiz duruşuyla… Doğanın muhteşem nitelikteki planını göremeyecek kadar kendime ve günlük telaşlarıma düşmüş olmamı ayıplıyor, herhalde… Bir olmanın anlamını anlatmaya çalışıyor. “Mesela” diyor sessizce, “bak birazdan uzaklardaki akkavakları okşayan rüzgar iğne yapraklarımın arasından geçecek; hatta senin omuzlarını, açıkta bıraktığın sırtını yalayacak usulca ve beraber bir olmanın tadına varacağız” diyor. Hep sessizce diyor bütün bunları.

Amik Ovasındaki Okaliptus Ağaçları

Chat Noir 1 | 07 August 2008 15:40

Ağaçların faydalarını hepimiz biliyoruz. Belki sizde benim gibi onları evinide çekirdekten yetiştirmeye bile çalışıyorsunuz. Amik ovasında ise enteresan bir durum söz konusu.1970’li yıllarda Amik ovasına,amik gölünü ve çevresindeki bataklığı kurutmak üzere 400 bin okaliptus ağacı dikilmiş.Bu ağaçlar ekiliş amaçlarını yerine getirmişler.Nasıl mı? Şöyle ki yetişkin bir okaliptus ağacı 250 ton su tüketiyor. Seneler sonra şimdi ise bölgede kuraklık baş göstermeye başlamış. Şimdi uzmanlar bu ağaçların sökülerek buraya iklime daha uygun ağaçların dikilmesi gerektiğini söylüyorlarmış. Bence doğanın dengesini bozmakta insanın üstüne yok. Bu şey gibi sen kutuplardan kutup ayısını Antalya’ya getir hayvan güneş görsün diye, sonrasında yok bu hayvan bu iklime adapte olamadı sıcaktan fenalık geçiriyor en iyisi biz bunun tüylerini kırkalım de. Aynen bunun gibi.Tabi siz örnekleri çoğaltabilirsiniz.400 bin ağaç bu dile kolay.Bari bu ağaçları yaşamlarını devam ettirebilecekleri bir yere ekseler.Sadece kendilerini düşünüyorlar.Ağaçları düşünen yok. Konu ile ilgili detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

Ciğerimiz yanıyor…

kalamara | 04 August 2008 10:35

Antalya ve çevre ilçelerindeki yangın olayı hepimizi derinden üzdü. Neden mi?Çünkü Türkiye’nin ormanları her dakika azalıyor. Bu oksijenimizin de sürekli azalması anlamına geliyor şüphesiz.Yanan sadece ormanlardeğil , geleceğimizde yanıyor aslında.
Biraz daha fazla dikkat ve eğitimle ormanlarımızı daha etkin korumalıyız.Ancak sabotaj düzenleyerek ormanlarımızı yakan ( pkk vb..) örgüt veya kişilerin insanlıkla alakası olamayacağı için bunları önlemek maalesef çok zor. Kötü niyetli insanların elleri yansın bence ormanımızı yakarken…
En son yangın gerçekten yürek dağlayıcı türden…Hep beraber bunlara tepki olarak çok daha uyanık olmalıyız.Örneğin; hükümet yetkilileri daha çok orman bekçisi , daha çok yangın söndürme uçağı ve daha yaygın olarak yangın uyarı sistemleri kullanarak yangınla en etkin yollarla mücadele etmeli. Vatandaş olarak bizlerede çok büyük sorumluluk düşmektedir.Piknik alanlarından dönerken çok detaylı bir temizlik yaparak yangına neden olabilecek hiçbir unsur bırakılmamalı.Çocuklarımız okullarda eğitici skeç ve tiyatro oyunları ile orman bilincini iyice özümsemeli.
Kısaca ormanlarımıza sahip çıkalım yoksa çok yakın zamanda zehir solumaya başlarız..