bildirgec.org

ölüm hakkında tüm yazılar

irem: hayalet sevgilim

esatergun | 23 July 2005 04:43

Bir delikanlı ve bir kız birbirlerini çok seviyorlar, ve bir gün tartışıyorlar, oglan kızıp çıkıyor dışarı ve bir kaza sonucu ölüyor..

(linki parçanın yaratıcılarından olduğunu belirten deniz doğan’ın ricası üzerine kaldırdım. detaylar için yorumlara bakın – aft)

Başlangıç ve Bitiş

Concordato | 24 June 2005 12:44

Site’ye yeni olan ve neyin nasil yazilacagini henuz cok da fazla bilmeyen bir arkadasiniz olarak bu “Baslangic”‘i yakin zamanda bir yakinini kaybetmis bir arkadas grubuna “Bitis”i anlattigim bir yaziyla yapmak istedim..

***

“Olum yokluk degil,hiclik hic degil” demis diyen zamaninda.. Gercekten degil.. Bir odadan cikip digerine gecis.. Milyonlarca yil kalinacak gercek mekana gecmeden onceki bekleme odasi bu dunya..

Nasil ki beraberce uzun yol yaptiginiz arkadasinizin mola yerini sizden bir kac dakika once terketmesine uzulmezseniz,buna da uzulmeyin.. Varilacak son durak ayni..

son_günler

...aloneman... | 18 May 2005 13:31

bu gun aklıma şöyle bir soru geldi. ‘ben kendimin son bir kaç günü kaldıgını ögreniyorum bunu benden başkası bilmiyor’ böyle birseye raslasanız neyapardınız.

birde başaka bir acıdan şöyle birsey olsa sevgilinizin son günleri oldugunu biliyorsunuz bunu ona söylermisiniz.

?_?_?_?_?_?_?_?_?_?_?

🙂 (-:

Cip Araba

plumprune | 05 February 2004 17:28

Agri kesici, anti-depresan, kemo-terapi. Kan seviyesi dusuk, Arh(-) kan gerekli. Ben veremem, piercingi yaptirisimin uzerinden henuz bir yil gecmedi. Hem ya varsa hepatit mepatit, hani bu yaz, turizm murizm, havuz mavuz, zaten antibiyotik icmistim disim icin malumunuz. Ah, keske tek dert kan olsa, bulunuyor eninde sonunda.

Gitmeliyim bir sure buradan, cok bunaldim, boguldum kahrolasi dort duvardan. Kacmayi da denedim gerci, terkettim sehri. Ot bok takildim. I ih, kacilmiyor, bilakis fena yakalaniliyor ve hatta akli denge yitiriliyor. Paranoya basliyor birden: o ne dedi, bu ne dedi? Kufur mu etti? Anladim, beni burada istemedi. Yoksa olum kokusunun bedenime sindigini mi hissetti? Sniff sniff, az daha parfum sik.

Türklere Mahsus Ölümler

hilaydan | 05 March 2003 11:37

Bir kaç ay önce, hem ağlanası hem de (tövbe yarabbim) gülünesi garip ölümlerin yurdumuzda nasıl olabileceği hakkında bir yazı geldi posta kutuma, sizlerle paylaşmak istedim. Gerçi mutlaka bunları bilenleriniz de vardır ama olsun bilmeyenler bilgilenmiş olurlar.

TÜRKLERE MAHSUS ÖLÜMLER

· Bir işçinin 600 tonluk press makinesinin arasından emeklemek suretiyle geçerek ucundaki 2450 santigratlık fırında sigarasını yakmaya çalışması. (Karabük Demir Çelik Fabrikaları)

· Kurtarmaya gelen ambulansın suratınıza park etmesi (E5 otoyolu kumburgaz mevkii)

Sevdiklerimi kaybetmek istemiyorum

istanbullnet | 18 November 2002 19:49

21 yaşındayım ve bu güne kadar hiçbir yakınımın ölümüne tanık olmadım. Tanık olmak derken kastım yanında olmak değil. Kastettiğim hiçbir yakınımı yitirmediğim. Ve bunu yaşamak istemiyorum.

Bazen aklıma geldikçe bu zor durumun üstesinden gelemem diye çok korkuyorum. Ve bu korkum son birkaç gündür iyice yoğunlaştı. Bunun sebebi son bir hafta içinde gördüğüm iki rüya.

Geçen hafta rüyamda dedemle anneannemi gördüm. Dedem bana kızmış bana darılmıştı. Niye kızdığını uyandıktan sonra malesef hatırlıyamadım. Ve benim duyucağım bir şekilde anneanneme

“neyse zaten bizim ne önemimiz var. Biz zaten burada oturup ölümü bekliyoruz artık. Yaşımız baya olmuş” gibi şeyler söyledi.

Çok üzüldüm. Anneannem ise

“söylemesene öyle şeyler. üzüyorsun bak çocuğu” dedi.

Nezle bana ne dedi?

knemo | 08 July 2002 23:04

Nezzle, neşeli bir hastalık gibi gözükür: hapşırırsın, tıksırırsın, burnundan sular akar. binbir türlü şekle girersin. Öldürmediği için kimse ciddiye almaz. En fazla 3 kere çok yaşa der en sadık seyircin. Eve gelirsin: Bitkin düşmüşsündür yatağa . . Canın hiçbirşey istemez. Sigara bile içemezsin. o can ki seni fırıldak gibi döndürürdü yeri geldiğinde . Nefsin ya da benlik ya da ego her neyse zayıflamıştır işte: Bir kez daha ölüme yaklaşmışsındır.

Yalnız kalmışsındır. Yalnızlığın en gerçek şekliyle hissettiğin hastalık zamanını yaşarsın. Bu dünyada insanlar belki de bunu için evleniyor , çocuk sahibi oluyor diye düşünürsün : kötü zamanlarda bağladığı biri olsun yanında diye (ama onun da garantisi yok!) Çıplak kalmış gibi utanırsın yalnızlığından: Daha güçlü olman gerektiğini hatırlatır bu sana. İnsanlara ihtiyacın olmadığını telkin edersin: Hiçbir insana muhtaç olmayayım. Herkesin değeri siliniverir, hayattayken oynaştığın “bizim arkadaşlar” birer birer silinir işte: Hastasındır. Bir ses olsun! o sesi sen yarat: Şarkı söyle, dilek tut, yaprakların sesini dinle. Hayır, hayır, iyileşinceye kadar sadece hastayım ben. Sonra yine oynamaya devam edeceğim nasıl olsa: Yine hapşırırım, bir hapşırık daha: Burnum akar, mendil tutarım…Çok yaşa!