Küçükken beni bir kumsala ya da taşlık çorak bir alana götürdüklerinde , ben genelde oradaki taşların şekillerini incelerdim. Değişik şekillerdeki ya da dokulardaki taşları anneme heyecanlı bir şekilde gösterdiğimi hatırlarım. Bana olağanüstü gelen o çeşit çeşit taşlar anneme çok sıradan gelirdi doğal olarak. Bir yaz tatilden dönerken yanımda bir sürü taşla dönüyordum, tabi annem poşetin ağırlığını farkedip sorgulayana kadar. Neymiş efendim taş kolleksiyonu yapacakmışım, annem baktı durum ciddi, bana o taşların nasıl oluştuğunu bir süre sonra nasıl ufalandığını, yıllar yıllar önce o taşların aslında belki de çok daha büyük taşlar ya da kayalar olduğunu anlattı ve taş kolleksiyonuyla bir yere varamayacağımı çünkü ellerimdeki taşlar değersiz olduğunu, bana göre fazlasıyla değerliydiler aslında.( Bende de ne biçim bir kolleksiyonuculuk merakı varmış! İleride bir gün işe yarasa bari.) Üzülerek sokağa attığımı bilirim taşlarımı.