bildirgec.org

olay hakkında tüm yazılar

Güçlü olmak

bithikotsis | 27 April 2011 09:53

Geçenlerde Behzat Ç’yi izliyordum. Uzun zamandır izlememiştim. Komiserin, izlediğim bolumde mensubu olduğu teşkilatın üyelerine onca uğraştan sonra yaptığı konuşma, ”güç” adı verilen unsurun aslında pazu, kuvvet değil, onur ve dürüstlüğün hakim olduğu duygu ve hareketler silsilesi olduğunun apaçık ifadesiydi. Teşkilat bir katilin soruşturmasını sürdürse de gelişen bazı olaylardan dolayı, sadece kendi çıkarları için kapatıyor, katil serbest kalacak iken Behzat Ç. buna katlanamayıp işi sonuna kadar goturmeye kararlı şekilde hareket ederken bir de tehdit alıyor. Sonunda bir konuşma yapıyor. Konuşmada kendisinin yoldan çıkarılmak istendiğini anlatıp, teşkilatına sitemini dile getiriyor. Aldığı çeki yırtıp atıyor ve plaket tabağı yanına alarak salondan ayrılıyor.

ağustosa doğru haberler

nazokiraze | 18 July 2010 13:18

24.Uluslararası Kültür ve Sarımsak Festivali 5-8 Ağustos arasında Kastamonu Taşköprü’de yapılacak.Haberlere göre Tarkan’da festivalde yer alacakmış.

8. Bodrum Uluslararası Bale Festivali başlangıçtarihi 14 Ağustos , festival Eylül başına kadar sürecek.

İlgi gören savunma sanatı Capoeira ile ilgili yapılan etkinlik Capoeira Festivaliülkemizde 31 Temmuz tarihinde başlayacak, organizasyon 7 Ağustosa kadar sürecek.

Yüksel’in Sırrı-8

ozanTi | 12 July 2010 08:29

Merhaba hafif.org ailesi… Bir hafif-yaz klasiği olan Yüksel’in Sırrı ile yeniden karşınızdayım… Pek çok arkadaş önceki 7 bölüm boyunca ısrar ettiler ama ben biraz daha devam etmek istedim. Bir yıllık bir aradan sonra devam etme fikri nereden çıktı diyebilirsiniz. Hemen cevaplayım, yazma isteği gelip giden bir şey, bu isteğim tekrar kabarınca ben de oturdum bilgisayar başına.
Önceki 7 bölümün linklerini de vereyim, orta yerinden girince hikayeye anlamayabilirsiniz.
Yüksel’in Sırrı-1
Yüksel’in Sırrı-2
Yüksel’in Sırrı-3
Yüksel’in Sırrı-4
Yüksel’in Sırrı-5
Yüksel’in Sırrı-6
Yüksel’in Sırrı-7
Bu arada inatla beğenmediklerini söyleyip, hakaret vari yorum yazan veya yazacak olan arkadaşlara peşinen söyleyim kendinizi tatmin edeceğiniz yer benim yazılarım değil, o yer aynanın karşısı…
Bir de bu beğenmeyen arkadaşlar rahat etsinler, son 3 yahut 4 bölüm kaldı. Ama bu bölüm beğenilirse biraz daha uzatabilirim. Hadi vira bismillah diyelim ve başlayalım 🙂

Dünyada Bir Dakikada Neler Oluyor.

dimoedes | 02 January 2010 10:31

Geçenlerde internette dolaşırken bir haber gözüme takıldı. ‘Siz bu haberi okurken bir dakikada dünyada neler oluyor’ diyordu haberde. Bir bakalım neler oluyormuş dünyada bir dakika içinde;
• 250 bebek dünyaya geliyor. 11’i açlık sınırında, 15’i sakat dünyaya geliyormuş.
• ABD’li televizyoncu Oprah Winfrey 523 dolar kazanıyormuş.
• Dünyada ortalama bir kişi 0.013 dolar kazanıyormuş.
• Büyük giyim markalarının fabrikalarında çalışan işçiler 0,0014 dolar kazanıyormuş.
• Kriz var denmesine rağmen büyük giyim markaları 36 bin 505 dolar kazanıyormuş.
• Dünya’ya 360 tane yıldırım çarpıyormuş.
• Dünya’da 5 deprem oluyormuş.
• 9 insana HIV/AIDS virüsü bulaşıyormuş.
• Dünya’da 107 insan hayatını kaybediyormuş.
• Çöpe onlarca yemek artığı boşaltılırken 18 insan açlıktan ölüyormuş.
• Savaş neden olan petrolden 165 bin 235 varil petrol tüketiliyormuş.
• 380 kadın hamile kalıyor. Ve korunmayanların 190’ı istenmeyen gebelikmiş.
• 1 kadın doğum sırasında hayatını kaybediyormuş.
• Birçok ülkede yasakla olmasına rağmen 40 kadın sağlıksız biçimde kürtaj oluyormuş.

Benim Şansım Nerede?

resolete123 | 26 August 2009 12:37

Evet arkadaşlar şansımı kaybettim. Bulan lütfen bana göndersin. Son iki senedir arıyorum keratayı, bulamadım daha. Şimdi ne olmuş? diye sorar gibisiniz. Uzaklardan duyuyorum. Anlatayım. Ben zamanında yani bundan iki sene önce, sizlerinde bildiği gibi, belediyelerin verdiği ücretsiz kursla vardır. Ben yengemin ısrarı üzerine Şişli Belediyesi’ne ait Bilgisayar kursuna gitmeye karar verdim. Kayıtların başlamasını dört gözle bekliyordum. Çünkü yengemin ısrarına birde ailem eklenince üzerimdeki baskıyı bir an önce atmak istiyordum. Her neyse kayıt zamanı geldi ve kayıt yaptıran 7. kişi olduğumu söylediler.(buraya dikkat kayıt yaptıran 7. kişiyim.) Kurs ne zaman başlayacak diye sorduğumda iki hafta sonra gel sor.(O zaman bende ev telefonu bağlı değil,cep telefonu vardı. Belediye cep telefonlarını aramıyorlarmış.) İki hafta geçti sordum, tekrar iki hafta sonra gel. Bu böyle beş, altı defa oldu kurs başlamadı. En son sormaya gittiğimde bana: seni aramadılarmı? ,kurs başlayalı iki hafta oldu. Gelde uyuz olma. Herneyse bir şekilde kursa başladık. Haftada bir gün kurs. Çalıştığım yerden o gün için izin aldım, bir ay boyunca. (Bu arada ben o zamanlar 19 yaşında ve hastanede çalışıyorum. Çalışma sistemimiz nöbet üzerine kurulu olduğu için pek bi sorun olmadı.) Pat iki hafta sonra kurs günleri değişti, haftada iki gün…. 🙂 …Neyse iş yerinde biraz sorun oldu ve iki hafta kursa gidemedim. İki hafta sonunda kursa gittim birde ne göreyim, öğretmen değişmiş, bana kimsin diyor. Onada anlattık durumu, kursa devam. İki hafta sonra belediye yetkilileri evrakları karıştırmışmı,kaybetmişmi tam anlamadım ama yeniden evrak istediler. İkinci evraklarıda gönderdim.(Bu arada iki sayısından baya uyuz oldum ne ikiymiş mübarek). Bundan sonra sorunsuz kursu bitirdim. (Bu serüven en az bi sekiz ay sürmüştür.)Geldik diplamaları almaya. Bir ay sonra gittim diplamayı sordum, dedilerki diplamayı Halk Eğitimden alacaksın. Tamam sorun yok oradan alırız.. 🙂 Bir müddet sonra Halk Eğitime gittim diplamamı sordum. Görevliler ile diplamamı arıyoruz, yok. Yok. Yok. Bana dedikleri senin kaydını yapmamışlar. Tabi bende bi haller oldu, gidip o kaydımı yapan sekreteri dövesim, Şişli belediyesini Mahkemeye veresim ve daha bir çok sey aklıma geldi. Sinirden nasıl oldum, bilemezsiniz. Zaten genelde sinirli birisiyim. Bu halde nasıl sinirli olmayayım. Yaklaşık sekiz ayım boşa gitmiş ve önceden hazırladığım bütün planlar suya düşmüştü. Bu yüzden önüme çıkan daha iyi bir işyerinde çalışamadım.Görüştüğüm birkaç işyeri kesinlikle diplama istedi ve kendi bünyesinde çalışan eski işçilerden bile diplama getirmelerini istemişler ve bazı diplamasız kişileri işten çıkarmışlar.(buna kendi çalıştığım yerin bilgi işlem bölümüde dahil.) Bu gibi bir çok işten mahrum kaldım. Şimdi sizi duyar gibiyim ne kadar uzun yazmışsın diye. Bende bundan sonrasını kısa yazmaya çalışacağım. Bu olaydan sonra YİNE (Yine sözcüğünü büyük yazdım dikkat çeksin diye) bir kız ile tanışıyorum. Konuşuyoruz, kahvaltıya davet ediyorum. bi beş gün sonra ayrılıyoruz.(Bu arada şunlarıda yazayım. Bu kızı çalıştığım iş yerinden tanıdım. bu yüzden o kızı iş arkadaşlarımda tanıyor bir not daha bu kız bizim yanımızda çalışmıyor dışarıdan.)Nedenini diğer arkadaşımdan duyuyorum, Benim o na yaklaşımımın farkına varmış yalnız ben kırılmayım diye bana söylememiş ayrıca beni küçük görmüş (halbuki aramızda 6 ay ya var ya yok) ıvır zıvır bir sürü laf. şimdi banane veya beceriksiz gibi birsürü şey söyleyeceksiniz. Zaten konu bu kız değil.Baştada dediğim gibi yine başka bir deneme ve başka bir hüsran iki seneden beri bi kız arkadaşım olmadı, ama denemekten vazgeçmeyeceğim.(Şimdi hiçmi olmadı diyenler olmuştur. iki sene önce vardı sevgilim. bu iki sene içerisinde bana iki tanede teklif gelmişti biridi akrabası yoluyla (Akrabası abimin nişanlısı bu yüzden olmadı. ikincisi lise arkadaşımın akrabası buda olmadı) son iki sendedir bir sevgilim olmadı. Arada birsürü şanssızlıklar oldu, talihsizlikler yasadım. Hiç bir işim rast gitmedi. Bunlarıda yazmaya kalksam sabahı bulurdum herhalde.Başlıktaki gibi şansımı kaybettim. Acaba duyan gören birileri varmı? Bu yüzden soruyorum ey değerli pilli okurları benim şansım nerede? Acaba tek benmi şansımı kaybettim yoksa benim gibi kaç kişi var?Buradanda ilan veriyorum şansımı bulan bana göndersin (yalnız ucunda ödül yoktur. O na göre. 🙂 __)

Yüksel’in Sırrı-7

ozanTi | 12 July 2009 10:14

Yine iyi bir anne olamamıştım çocuklarım için. Kızım resmen kaçırılıyordu ve ben kızımı kurtarmak için attığım her adımda yere yuvarlanıyordum. En sonunda kalkıp yürüyebildim ama kızımın çığlıkları kesilmişti. Duyulmuyordu sesi artık. Nagihanımın çığlığı benim kulaklarımda hâlâ yankılanıyordu:

“Anneee, kurtar beni!”
“Anneee, kurtar beni!”

Son kez yerden kalktığım sırada elektrikler de gelmişti. Hemen Pusat’ın yanına gittim. Ne olduğunu anlayamamıştı, çok da korkmuştu. Daha 8 yaşındaydı ve ablası onun yanındayken kaçırılmıştı. Korkuyla sordu:

Yüksel’in Sırrı-6

ozanTi | 10 July 2009 16:05

Yüksel’le Fatih yemeklerini yerken Özge’nin annesinin evinde elektrikler kesilmişti. Buradan sonrasını Özge anlatıyor:

Çocuklar gün boyu ne olduğunu sorup durdular. Her seferinde atlatmıştım ama sinirlerim iyice bozulmuştu. Sonuçta neyden ya da kimden kaçtığımız bile belli değildi. Bilmediğim bir şeye karşı çocuklarımı nasıl koruyacaktım? Çocuklarıma ne olacağını bilmiyordum ve fazlasıyla korkmuştum. Kendime hâkim olamadım ve ağlamaya başladım. Çocuklarıma karşı güçlüymüş gibi görünemeyecektim. Yine sordular:

“Anne neden ağlıyorsun? Neden anneannem gildeyiz?”

Yüksel’in Sırrı-5

ozanTi | 08 July 2009 17:48

Fatih Yüksel’i biraz zorlamaya başladı, yürümesi için. Zorlamak değil daha doğrusu sürüklemekti bu. Sürükleye sürükleye eve götürmeye çalışıyordu. Baktı olacak gibi değil, bir hamlede sırtlandı arkadaşını. Eve geldiklerinde Yüksel hâlâ şoktaydı. Fatih arkadaşını yere bıraktı, anahtarı bulmak için ceplerini aramaya başladı. Buldu anahtarı. Kapıyı açtı, arkadaşını içeri aldı.

Fatih arkadaşını koltuğa yatırıp su getirdi, bu onu biraz yatıştırırdı belki. Suyu içirdiği sırada yol boyunca olduğu gibi yine sayıklıyordu arkadaşı. Ne dediğini anlamaya çalıştı ama belli belirsiz mırıltılar çıkarıyordu Yüksel. Sözlerinin arasından bir tek Nagihan ismi doğru düzgün çıkıyordu. Nagihan ismini duyunca Fatih telefona sarıldı. Özge’yi aradı. Telefon iki kez çaldı.Sonra açıldı. Özge açmıştı telefonu:

Yüksel’in Sırrı-4

admin | 06 July 2009 17:37

Yüksel paltolu adamı gördüğüne nedense şaşırmamıştı. Bu sefer daha temkinli davrandı, adama görünmeden yaklaşmaya çalıştı. İyice yaklaştığındaysa koşmaya başladı, paltolu onu görmüş ama kaçmaya çalışmamıştı bu kez. Adam kaçmaya yeltenmeyince o da koşmayı bıraktı.

Adamın yanına gittiğindeyse adam sadece bakıyordu. Yüksel:

“Kimsin ve benden ne istiyorsun?”
“Kim olduğumun önemi yok ama adım Süleyman. Tanıştığımıza memnun oldum, Yüksel Bey!”
“Benden ne istiyorsun?”
“O işe kalkışma yeter!”
“Ne işinden bahsediyorsun?”
“Sen daha iyi bilirsin. Eğer sözümüzü dinlemezsen kızın Nagihan için iyi şeyler olmayacak.”
“Ne işi diyorum sana!”
“Ben seni uyardım.Demedi deme Yüksel Bey!”
“Hey!Bekle!”

Yüksel’in Sırrı-3

admin | 05 July 2009 12:08

İçeri girdiklerinde Yüksel karısına ve çocuklarına gerginliğini belli etmemeye çalıştıysa da karısı anlamıştı bir şeyler olduğunu. Sessizce yemeklerini yediler. Yemek boyunca havadan sudan konuştular. Yemek bittiğinde çocuklar odalarına çekildiler ve Yüksel’in karısı Özge dayanamadı:
“Neler oluyor Yüksel? Ters giden bir şeyler var.”
Fatih ve Yüksel olayı kısaca Özge’ye anlattılar.

Özge paniklemişti, annelik içgüdüsüyle hemen çocukların odasına gitti. Çocuklar sessizce ders çalışıyorlardı. Rahatlamış bir şekilde kocasının yanına döndü. Fatih ise bu arada her ihtimale karşı gece burada kalmayı teklif etmişti. Özge geri geldiğinde Fatih’in bu gece onlarla kalacağını söylediler. Özge biraz daha rahatlamıştı. Yarın Özge çocukları da alıp annesinin yanına gidecekti, yapacakları fazla bir şey yoktu ama biraz olsun tedbir almış olacaklardı.