bildirgec.org

nazım hikmet hakkında tüm yazılar

uyumak lazım belki de…

donakisot | 28 August 2007 16:34

Herkesin dosdoğru önüne baktığı o yerler var ya, salıveriyordun gözyaşını umarsızca.
Vapur beklemek bu yüzden güzeldi, sanki beklediğin vapurdu tam da kalbinin orta yerindeki hüznüne kan ter içinde dört bir yana koşturarak kahkahalarla karışık çığlıklar atarak kovalamaca oynayan bir grup çocuğun tasasızlığını, mutluluğunu ve özgürlüğünü yapıştıran.
Hele bir de yıllara sanki senin kulağında meydan okuyan o ezgiler de sızıverdi mi ortakulağından içerilere doğru… Değmesindi kimsecikler sana değil mi?… Keyif sandın bunu ve bir ömürdür bozmadın…bozmadın…

MAVİ GÖZLÜ DEV

aywka | 17 May 2007 20:50

Mavi Gözlü Dev- Nazım Hikmet
Mavi Gözlü Dev- Nazım Hikmet

Mavi Gözlü Dev yani Nazım, yani Nazım Hikmet işte büyük şair, büyük Türk…Propaganda yaptığı sanılarak hapse düşen bir büyük Türk hem de bir Türk hapishanesine…neden?
Aylar önce vizyona girdi, öncelikle filmin yönetmeni sayın Biket İlhan’a ve senaryonun yazarı ve aynı zamanda da tiyatro hocam olan sayın Metin Belgin’e tekrar tekrar teşekkürler Nazım’ı bilmeyenlere en iyi şekilde anlatabilmeyi başardıkları için…tabii anlayabilenlere..
Bugün duydum ki piyasaya senaryo kitap olarak da çıkmış ve çok mutlu oldum..Filmi izleyemeyen arkadaşlar mutlaka kitabını alıp okumanızı tavsiye ediyorum.
O hiçbir zaman komünistim demedi, komünist şairim dedi, şiir yazdı.
Bu insan nasıl yaşadı, neler yaptı, NAzım’ın kadınları kimlerdi bu ve bunun gibi birçok sorunun cevabı kitapta..

Bende Nazımsever’im

send me blu | 22 April 2007 18:06

nazım
nazım

(çok alametler belirdi vakit tamamdır
haram helal oldu, helal haramdır)

“Mavi gözlü dev”e iki bilet istiyorum diyor gişenin önündeki bayan. Gişe personeli güler yüzlü olmaya dikkat ederek “aranızda öğrenci var mı?” diye sorunca bayan bu kez de “arkadaşım öğretmen bende ….bank personeliyim” diyor. Neden “ikimiz de öğrenci değiliz” demek yerine mesleklerini söyleme gereği duyuyor orası mâlum

mavi gözlü dev
mavi gözlü dev

Bu küçük diyalog bana aylar öncesindeki bi anımı hatırlatıyor. Bir fast-food restaurantta oturuyoruz. amacımız hamburger yemek. masada duran telefonumu karıştırmak için eline alan, benden bi kaç yaş büyük arkadaşım arka plan olarak ayarlanmış che guevara resmine bakıp “ne tuhaf değil mi?” diyor “herif bütün hayatını kapitalistlerle, patronlarla savaşarak geçirmiş ve en sonunda da bu uğurda ölmüş, şimdiyse resimleri bu adamların ürettiği telefonlarda ve t-short’lerde pazarlama konusu yapılıyor. birileri onun sayesinde köşe oluyor” ilginç bir realite. şunu da ekliyor “eski devrimcilerin hepsi şimdi iş adamı oldu”

KOCA CINAR NAZIM

| 12 March 2007 10:18

“Ölürsem o günden önce
Öyle gibi de görünüyor
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
ve tepemde bir çınar olursa
yanında taş maş da istemez hani”.Ah koca cinar ah mavi gözlü dev adam, bakalim ülke ayibini yillar sonra seni nereye defnedip ödeyecek sana borcunu …icim aciyor…susuyorum sessizligin erkinde senin siirlerinde büyüdü kac nesil ve ne cok sevdin ülkeni diye.

8 MART DEĞİL HER GÜN OLMALI

akoni | 05 March 2007 15:39

8 Mart kadınlar günü 1990 lı yıllardan beri ülkemizde de kadınlar yılı olarak olarak kutlanmakta.Gerçi ben bu yürüyüşlere hiç katılmadım.Benim katılıp katılmamam o kadar da önemli değil.Benim katılmamla birşeylerin değişeceğini bilsem hiç kaçırmam ama 8 Mart kadınlar gününde kadınların kullanılması korkunç.Anlayan anlamıştır,rahmetli Duygu Asena bile kadının adı yok demişti,Ya Nazım Hikmet soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlarımız demiş.Bir günlük kutlamalardan fazla hoşlanmıyorum.Ben her gün kadınım ve hergün kadınlar günümü,anneyim her gün anneler günümü kutluyorum.Ben bir güne sığamam,yaşadığım var olduğum her gün benim günüm

Nazım Hikmet Şiirlerine Sansür

Siradanbiri | 15 January 2007 15:19

Yapı Kredi Yayınları, telif haklarını aldığı Nazım Hikmet, Cemal Süreya,
İlhan Berk, Ece Ayhan gibi sairlerin eserlerinin ‘internetteki Türk edebiyatı içerikli ve ticari olmayan sitelerde 5 Ocak tarihinden itibaren yayınlanamayacağını’ belirtmesi buradaki gibi can sıkıcı uyarıya neden oluyor.

Gönül aynı gönül…

koza 68 | 15 January 2007 14:56

Nazım Hikmet,Bursa cezaevinden çıktığında,düşüncelerinizde bir değişiklik oldu mu? diye soranlara “Gönül aynı gönül, kafa aynı kafa ” diye yanıt vermiş…
Bizim çocukluğumuzda; Öğretmenlerimiz, ebeveynlerimiz çizgi romanları, kitaptan saymazlardı…Şimdi de saymıyorlar!…Rahmetli babam ” Okuyacaksan bunu oku ” deyip, önüme “Doğan Kardeş” ciltlerini yığardı…Okurdum ama, bu derginin eğitici,öğretici yanı sıkardı beni…Tam da o sıralarda yayımlanmaya başlayan ” Çocuk Haftası” dergisi kurtarıcım olmuştu…Yıldırım kaptan’ın uzay serüvenleri hala belleğimde…
Bu günlerde yeni bir girişim var; Toplum Gönüllüleri vakfının, çizgi roman platformu desteğiyle,Sakarya’da Halk kütüphanesi işbirliğiyle, oluşturulan önemli bir girişim…Konuyla ilgili geniş bir makaleyi buradan okuyabilirsiniz…

DELİ MİYİM DE GÜLÜMSÜYORUM?

Lacrimosa | 31 October 2006 22:48

ışık
ışık

Sokakta giderken, kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığım zaman; beni deli zannetseler de zannetmeseler de gülümsüyorum. Delilik dediğin nedir ki? Hepimiz az buçuk deli değil miyiz zaten? Her birimiz kendi tımarhanesinde gönüllü hapis. Düşünüyorum, her zamanki gibi. Hem de suç olduğunu bile bile… Yük katarları geçiyor zihnimin uçsuz bucaksız raylarından. Kendi kendime gülümsemeye devam ederek ilerliyorum. İnsanlar çıkıyor karşıma sağcı, solcu, ortacı, ilerici, gerici… Her yer insan kaynıyor, kalabalık sel olmuş akıyor sokaklardan caddelere. Necati Cumalı’nın şiirini hatırlıyorum: “şu kalabalıkta gördüğün herkesin bir kalbi var senin gibi…”

Tanıdık bir rüzgar esiyor. Doğduğum vatan toprağının kokusu sızlatıyor burnumun direğini giderek bize ait olmaktan uzaklaşırken. Öldüğümde vatanımın bana ait olmaması ihtimali de aynı anda yokluyor zihnimin duvarlarını. Nazım’ı görüyorum o vagonlardan birinde. Vakur bir ağaç gibi; başı yukarıda, çenesi bulutlarda. Deniz mavisi gözlerinde memleket hasreti doruklarda…
Her şeye rağmen gülümsüyorum.

Nazım Hikmet nokta net

linnux | 24 October 2006 20:53

Freud‘u nasıl bilirsiniz?
Bilim adamı…
Çünkü okullarda böyle ezberlettiler!

Kimi insanları gereğinden fazla sevmeye başladığımızda onları
putlaştırmaya başlıyoruz.

Freud’la Nazım Hikmet‘in bir ortak yönü bu.
İkinci ortak yönleri ise ensest sapkınlığını normal karşılamaları.

Bizler de onları tanrılaştırdığımız için eleştirilmelerine tahammül edemiyoruz.

Nazım’ın Hikmet’i yazılarında yarı şaka yarı ciddi olarak
Nazımperestleri eleştirmeye çalışmıştık.