bildirgec.org

naziler hakkında tüm yazılar

Picasso’nun Savaşa Karşı Savaşı: Guernica

24black mamba24 | 16 August 2010 13:37

Pablo Picasso
Pablo Picasso

İç savaşın İspanya’yı kasıp kavurduğu günlerde, sanayide gelişmiş ülkeler, sanat gösterileri yapmak ve sanayi, tarım gibi çeşitli alanlarda ürettikleri ürünleri pazarlamak amacıyla, büyük bir dünya fuarı düzenleme hazırlığı içindeydiler.

1937 yılında düzenlenecek olan bu uluslararası serginin yedincisi Paris’te düzenlenecekti. İspanya Halk Cephesi Hükümeti sorumluları da, o sıralarda Fransa’da ve Paris’te yaşayan pek çok ünlü İspanyol sanatçıdan sergiye katılmalarını istediler. Picasso da bu sanatçılar arasındaydı. Ondan, İspanya Pavyonu için bir duvar resmi yapması isteniyordu. Picasso bu isteği kabul etmiş ve hazırlıklara başlamıştı. Konuyu henüz netleştirmemişti, ta ki tarihe kara bir leke olarak geçen 26 Nisan 1937 gününe dek. Almanya‘da Hitler yönetiminin başa geçmesi, birçok ülkede olduğu gibi, İspanya’nın da kaderini etkilemişti. 1933 yılında İspanya’da kurulan sağ koalisyon hükümetine Faşist İtalya ve Nazi Almanyası büyük destek veriyordu. Bu yönetime karşı, halk ayaklanmalar başlatmıştı.

Francisco Franco
Francisco Franco

Ayaklanmaların ve grevlerin doruk noktasına vardığı 4 Ekim 1934’te, General Franco’nun emriyle askerler halkın üzerine saldırdı. Beş bin işçi öldü, kırk bin kişi tutuklandı ve bu yöntemlerle direniş bastırılmaya çalışıldı. İspanya’nın demokratik güçleri “Barış, Özgürlük ve Yaşam Koşullarının Düzeltilmesi” istemiyle toplanarak Halk Cephesi’ni kurdular. Sol partilerin oluşturduğu Halk Cephesi, 1936 seçimlerini kazandı. Buna karşın sağcı partiler Milliyetçi cephede birleşti. Milliyetçi Cephe’nin kışkırttığı subaylar darbe hazırlığına girişti. Sonuçta binlerce insanın yaşamını yitireceği iç savaş başladı.

Nazi Almanyası, İspanya’da savaşmak ve eğitim yapmak amacıyla General Hugo Sperrle komutasında, 25.000 dolaylarında asker, subay ve özellikle pilot gönderdi. Ayrıca en az 546 milyon altın mark ile çok sayıda ağır bombardıman ve keşif-taktik uçakları yolladı. Bu parasal yardımın, 381 milyonu bu ordunun, çekirdek bölümünü oluşturan “Legion Condor” adlı yeni tip bir hava gücünün örgütlenmesine ayrıldı. Yeni silahlar Bask Bölgesi’nin en eski ve kutsal kenti Guernica‘da denenecekti.

Bauhaus Etkisi (1919-1933)

vivian darkbloom | 25 December 2009 10:07

BAU + HAUS

Bauhaus 1919 yılında Walter Gropius taradından Weimar’da kurulumuş; zanaatla tasarımı, teknolojiyle sanatı birleştirmeyi amaç edinmiş ve var olduğu dönem sonrasında bile tüm dünyadaki sanat ve mimarlık akımlarını etkilemeyi başarmış bir mimarlık ve güzel sanatlar okuluydu. Aslında ilk açıldığında bir mimarlık bölümü olmamasına rağmen, adından niyetini belli ediyordu. Almancada inşaat anlamına gelen Bau ve ev anlamındaki Haus sözcüklerinin bileşiminden oluşan Bauhaus tamlaması, inşaat evinden -ya da inşaathaneden- ziyade “inşaat okulu” olarak dilimize çevrilebilir. Gropius’a göre bina, tüm sanatların birleştiği en yüksek noktaydı.

Walter Gropius (1883-1969)
Walter Gropius (1883-1969)

Kurucusu olan Walter Gropius’tan başka, Mies Van der Rohe, Wasilly Kandinsky, Paul Klee gibi şu an dünya çapında sayılan isimleri de bünyesinde bulunduran bu okulun tarihine bakmadan önce, neden Weimar gibi ufak bir şehirde kurulduğunu anlamak adına Almanya tarihine bakmak iyi olabilir.

I.Dünya Savaşı’nda yenilen Almanya, 1919 yılında Waimar’da toplanan yeni meclis tarafından anayasası oluşturularak yeniden kuruldu. O dönemde hala Alman İmparatorluğu olarak anılır ancak şu an tarihçiler bu dönemden Weimar Dönemi, o zamanki devletten de Weimar Cumhuriyeti olarak söz eder. 1933 yılında Nazilerin iktidara gelmesine kadar bu dönem sürdü. O tarihlerde bölgede, Dükün kurduğu bir güzel sanatlar okulu vardı; başında da Art Nouveau tarzında eserler veren mimar Henry van de Velde. Kendisinden Belçikalı olması sebebiyle istife etmesi istenince o da yerine birkaç isimle birlikte Walter Gropius’u önerdi. Savaş sebebiyle gerçekleşen gecikmenin ardından okul 1919’da kuruldu. Tabii tüm bunlar Weimar’ın kültürel tarihi hakkında pek bir şey söylemez. Zira Weimar, Goethe’den Bach’a, Lizst’ten Schiller’e birçok önemli isme ev sahipliğini yapmış bir kenttir de aynı zamanda. Bauhaus da bu mirasın üstüne daha fazlasını ekler ve Weimar 1999 Avrupa kültür başkenti olarak onurlandırılır.

Hayalet Kentler-2

vivian darkbloom | 18 December 2009 16:01

Hayalet Kentler-1 (1. kısım)

Maraş, Kıbrıs

1974’ten önce Kıbrıs’ın en ünlü tatil beldelerinden biri olan Maraş, Kıbrıs Harekatı sonrası boşaltılarak iskana kapatılmıştır. Şuan Birleşmiş Milletler gözetimi altındadır ve TSK mensupları dışında giriş-çıkışa kapalıdır. Eski ihtişamlı günlerinde Elizabeth Taylor, Richard Burton, Raquel Welch, Brigitte Bardot gibi ünlülerin de favori mekanlarındandı.

Balestrino, İtalya

Olmazlara Direnen İnsanlar…

SuBirikintisi | 08 January 2009 11:57

Tarih bu tarz insanların başarılarıyla doludur. En ümitsiz anlarda bile ümitvar olan, yapılamaz denilen işleri gerçekleştiren insanlar. Şöyle bir düşünsek tarihimizden kimbilir kaç örnek buluruz. Aşılamaz diye düşünülen Konstantinapol surlarını yerle bir edip, fethedilemez denilen bu şehri fetheden Fatih Sultan Mehmet geliyor aklımıza.

Ancak hakkında yeterince bilgi sahibi olduğumuz, her fırsatta ziyadesiyle anlatılan Fatih Sultan Mehmet Han’ı anlatmak yerine burada gözlerden uzak kalmış ama 2. Dünya Savaşı’nda önemli işler yapmış bir askerden, bir komandodan; Otto Skorzeny’den bahsetmek istiyorum.

Çocukluk ve gençlik yılları hakkında fazla bir bilgi bulunmamakla birlikte mühendislik okuduğu ve bir düello sırasında yanağından yara aldığı biliniyor.

the ROCKETEER

emsvizyon | 07 December 2008 10:11

hikayemiz; ikinci dünya savaşı sırasında nazilerin geliştirdiği bir çeşit sırt roketinin, gösteri pilotluğu yapan Cliff Secord’un eline geçmesiyle başlıyor. 1991 yapımı filmin yönetmeni Joe Johnston, başrollerini ise Bill Campbell ve Jennifer Connelly paylaşıyorlar… 30’lu ve 40’lı yılların kült bilim-kurgu magazininden beyaz perdeye aktarılan ve ülkemizde roket adam ismiyle sinema ve tv’ler de gösterilen film bence hakettiği ilgiyi görememiş eğlenceli bir yapım. zamanı için oldukça güzel görsel efektlere sahip olan the rockeeter, hızlı ve sıkmayan bir tempoda ilerliyor.

biraz geleceğin dünyası biraz da daima genç gibi filmlerin havasında, ancak rokeeter muhtemelen bu iki filme ilham olmuştur ki hepsinden eski bir yapım. izlenmeli,izletilmeli,saklanmalı… fragman