bildirgec.org

mutluluk hakkında tüm yazılar

Mutluluk

admin | 01 December 2009 10:37

Hayatta mutlu olabilmenin yolu en başta sevmektir. Nedensizce , herşeyi sevebilmektir mutluluk. Bir müzik dinleyip duygulandığın zaman , duygulanmana sebep olan akıldaki nedenle beraber gözyaşlarınıda sevmektir. Halbuki gözyaşlarını kim sever ki! Ama o gözlerden akmasa yaş kim içini döküp rahatlayabilirki?
Her konuda pozitif düşünebilmektir mutluluk. Her konunun altında bir şey aramadan olduğu gibi görmektir. Zaten neden her taşın altında bir şey arayalım! Her karıncadan şüphe etsek geçmek bilmez bu hayat. Karıncadan şüphelenmeden onuda bi canlı olduğu için sevmektir mutluluk.
Allah sevgisidir mutluluk. Herşeyden üstün olduğunu , her şeyi onun yarattığını bilip sevebilmektir mutluluk.
Mutluluk önce beyinde gerçekleşir. Beyninde mutluluğu isteyeceksin ki , kalbinde mutlu olabilsin.
Herkese kalpten mutluluklar=)

Aşk!

jacobblack | 19 November 2009 17:41

Aşk nedir? Bence aşk; hani büyük hedefin olur ya ölene kadar isteyeceğin çok büyük bir hedefin , o hedefe hiç beklemediğin bir anda ulaşmaktır ve yüzde oluşan mutluluktur. Küçük bir çocuğun istediği bir oyuncağa sahip olduğu andaki mutluluk gibidir aşk. Bazen duyduğun küçük bir sözden çok büyük anlam çıkarmaktır aşk. Aşk aşkı buldum dediğin kişde gördüğü küçük bir mimik, söz, hareket ve ufak bir tebessümdür. Aşk o’nu her gece rüyalarında görebilmektir. Baktığın her yerde o’nun hayalinin olması demektir. Aşk güzeldir hatta çok güzeldir fakat! doğru kişiyi bulduğunda elbet…. Böyle bir yazı yazmak geldi içimden ve yazdım herkesin doğru kişiyi bulması ümidiyle….

İçimdeki Lunapark’ın Çocuklarını Bana Bağışla Lütfen…!

zzeliha[pilli_silinen_hesap] | 08 November 2009 11:49

İçimdeki yumrunun sebebi sensin.
Yutkundukça acıyan ve acıdıkça seni hatırlatan bana…
Dertlerin sıkıntıların asla bitmek bilmedi senin.
Hayat hep sana kötü davranırdı ve sende bu kötülüğü egoistliğinle harmanlar beni de bu batağın içine çekerdin
Hayat bana göre,herşeye
rağmen yaşamaya değer ve gülümsemeyi hak ederdi.
Gülümserdim,yaşardım.
Sonrasında sen dahil olurdun içimde oluşturduğum lunaparka bütün kasvetinle.
Lunaparkımın siyaha bürünürdü,bütün renkler seninle solar;boğazımda düğümlenen hıçkırıklarla sana teslim olurdum.
Mutlu olmayı hakediyorum ben.Gülümsemek bana hiç olmadığı kadar yakışıyor.
Senin o kasvetin beni cehenneme çeviriyor adeta.
Canım yanıyor,
Boğazıma çöken ellerinden kurtulamıyorum.
Nefes alamazken,renklerim de benimle ölüyor adeta…
Lunaparkımın çocukları birer birer uçurumdan atlıyor.
Kasvetinden kurtaramam ki ben seni…!
Çocuk ruhum buna dayanamaz ki.
Zayıfım ben…
Kötü acımasız ve egoist olmanın o gücü yok ki bende…
Ben mutluluk dağıtırım.
Mutluluk benim adım.
Kasvetini beyaza çeviremem ki….!
Hayatın bana verdiği bu lunaparkı feda edemem ki sana…
Yaşayamam ki o zaman.
Acı bana sevdiğim,çocuk ruhumu bana bırak.
Büyümeyen ve beni yaşatan ruhumu siyahlarınla alma benden.
Senle ben çok farklıyız.
Bir olamayız ki zaten.
Ben alabildiğince beyazım ; seni se karanlığın ürkütücü rengi siyah.
Seninle lacivert olmaya ne cesaretim ne de feda edebileceğim bir lunaparkım var.
Bana yansıtma dertlerini; çözemedikten sonra daraltma ruhumu ve alma benden renklerimi,hayatımı….
Eriyorum sanki seninle…
Kayboluyorum sanki karanlıklarında…
Gülümsememi soldurma…
Yaşamayı seviyorum ve bunu lütfen benden alma…
Lunaparkım ve içimdeki çocuklarım bende kalsın…

Gölge Oyunu..

pillibebekkuyuda | 23 October 2009 13:45


Yakın arkadaşı Nihal in
, yazlık evlerinde yapılacak nişana gitmek için makyajının son rötuşlarını yapıyordu..Omuzlarını açıkta bırakan kalın askılı, uçuk pembe elbisesini giymiş küçüklüğünden kalan alışkanlığıyla çevresinde dönüyordu..Döndü döndü ve havuzun üzerinde yüzen bir mum eşliğinde bahçeye girdi..

Nihal in anne ve babasıyla muhabbet etti biraz, sonra içkisini aldı..
Sütyeninin askısı gevşemişti sanki, aksilikler onu bulmasa şaşardı zaten..

pasta günleri

nazokiraze | 30 September 2009 16:27

Ağustos ayından itibaren hayatımda önemli günler silsilesi ardarda gelir ki bunların bir çogu dogumgünü veya yıldönümü içeriklidir ve dolayısıyla ara vermeden sık sık pasta ile haşır neşir oluruz. Ağustos ayında kızımın doğumgünü ile başlayan pasta günleri arka arkaya devam eder.(misal eveli gün eşimin doğumgünü ve evlilik yıldönümüzdü, pazar günü oğlumun dogumgünü) Benim dogumgünüm olan kasım ayının sonuna kadar ne kadar kuzen, yeğen, abi, abla varsa dogumgünü kutlaması vardır, sırf ekim ayında aileden 4 çocugun dogumgünü var ,velhasıl pasta ile ilgili yazmamak elde mi? Hayır değil, elbette yazmalıyım.(pasta terzisi)

YOKEDİP ŞUURUNU,APTAL ET RUHUNU

il mare | 22 September 2009 10:54

Dün,Cnn Türk’ün Ankara temsilcisinin bir röportajını okudum internetten.İnsan yazma işini bir meslek olarak görmemeli diyordu,gördüğü taktirde işin içine maddiyat girer,mazallah bu derde düşmesi,onu gün gelir yazma zevkinden de mahrum edebilir diyordu.Doğru da söylüyordu bence,maddiyatın mutlak bir tatmin ile ilişiği olduğunu düşünürsek,ve yazmak ile de maddiyat ilişiğini varsayarsak;maddiyatta beliriverebilecek olan herhangi bir tatminsizliğin haliyle ilişiğini,yani yazma eylemini de etkileyebilmesi an meselesi.Bu yüzden,üzerinden trilyonlar da kazanılsa,yazmak işi kesinlikle bir gönül işidir,öyle olmalı,bunu vurguluyordu sayın temsilci.

başımı bağlayacaklar

taha3045 | 17 September 2009 11:05

Bugün benim için büyük bir gündü, annemin evine geldim ,elbette anacıgımın evine her gelişim benim için çok özel, güzel,harikulade ama bugünün başka bir güzelliği var. Bugün buraya İzmir’den Pekmez teyze geldi, adını ben Pekmez koydum hatta öyle benimsedim ki özel isimmiş gibi büyük harfle yazıyorum. Pekmez teyze gelirken yanında kızını da getirmiş, birlikte bakkaldan çikolata çaldıgımız, kümeslere dalıp tavukları serbest bıraktıgımız,çocukluk aşkım olan güzellik.

Hiç değişmemiş, hiç te evlenmemiş, eğer kız olsam o gelecek diye bir gün sürecek olan lahana,pırasa diyeti falan yapardım, öylesine güzelleşmiş ki ben bile kendimi begenmedim ,oğlum kendini yakışıklı bilirdin ama şu güzelliğe bak utan diye.

İnsan çocukluguna ait bir anı görünce nasıl da heyecanlanıyor, onu en son gördügüm güne gitti aklım, vedalaşmadan önce koltuga uzanıp saatletce cips yemiştik, çocukluktan gençliğe geçiş dönemide olsa hala çocuktuk demek ki, akşama taşınacagız ama cips yiyoruz tam kapı açılıp haydi gitme vakti denilince ağlama, sarılma,üzülme,bıdıbıdı durumları.

MUTLULUĞUN EN BASİT HALİ

il mare | 04 September 2009 12:07

Bir günah gibiii gizledim seniii….!!!

Normalde seyircisi değilimdir fekat bu akşam nedenini bilmediğim büyükk bir mutluluk hormonunun ruhumu sarması nedense bende, oturup sereserpe birilerine katılarak aşkı memnuyu izleme güdüsü yarattı aslında siyaset meydanının yolunu gözleyerek.:d Neden bilmiyorum.Şu an da bu satırları hızlıcana ve de enteresan bir şekilde mutlucana yazıyorum.İnsan birdenbire neden mutlu olduğunu bilmez mi?? İnanın düşünüp de nedenini bulamadığı zaman üstüne ayrı bir mutluluk eklenip daha da mutlu oluyor.Yani aslında bilinmezlikler fazlaca mutluluk getiriyor.

yemeğin mutlulukla bir ilgisi olmalı

nazokiraze | 11 August 2009 15:40

Türkler eskiden günde iki öğün beslenirlermiş, kuşluk ve ikindi için sadece tandırda yapılan yufkanın arasına sarılmış lor peyniri (dürüm) yenilmek suretiyle öğün tamamlanırmış . Sonrasında hayata giren kahve denen içecek içmek için öncesine birşeyler atıştırılması ihtiyacı doğmuş ve kahvaltıdilimize böylece yerleşmiş.

Kahvaltı etmek gerçekten ruh halini çok etkiliyor, belki en çok kahvaltı sofrasına özen gösteriliyordur. Misafir gelince özenle hazırlanan simitli, çeşit çeşit reçelli, sucuklu,yumurtalı , kekik serpilmiş zeytinli kahvaltının sadece karın doyurmak için oldugunu nasıl iddia edebiliriz ki?

BERDEL

teacher07 | 27 July 2009 13:23

Yazgısı daha baştan belirlenmiş yaşama katlanmak, berdel gelin olmak. Daha çok Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerimizdeki kızlarımızın çizilmiş kaderi. Sadece bu bölgelerde olmadığı da bir gerçek. Zaman zaman diğer yörelerimizde de olagelen olaylardan. Berdelle evlenen kızlar birbiri için iki taraflı gelin görümce. Birinin gelin olması, ötekinin gelin olmasını gerektirir, birinin evliliğinin sürmesi de diğerinin mutlu olması demektir. Aradan yıllar da geçse on çocuklu anne olsalar da birinin ayrılması demek, ötekinin de sonunu belirlemekte. Berdelle evlenenler sadece kendi kaderlerini yaşamamaktadır, onlar dört kişilik bir kaderdir artık.