bildirgec.org

mutluluk hakkında tüm yazılar

Regüle Edilmiş Hayatlar

admin | 29 January 2010 14:33

Çıkmaz sokakların suskunluğunda, bir adım ötesinde; bir nefes daha…

Hep orada olduğunu bildiğin ama bir adım atamadığın. Atamadıkça kendinden uzaklaştığın, uzaklaştıkça ona daha çok yakınlaştığın, ona yakınlaştıkça dokunmak istediğin, tam dokunacakken uzanan eline sıkıca tuttuğun anlar, ızdıraplar… Kendinden uzaklaşman ona yakınlaşmanı çözümlemiyor ki, çözüm yollarını bildiğin halde bulamadığın/ yontamadığın yolculuklara gebe kalıyor.

Regüle edilmiş hayatlar, modifiye olmuş enkarnelere çevrimlenmeden bir önce; durduğun yaşam anlarında, öpüyorum dudaklarından.

GÖLGE

mavilikler | 19 January 2010 10:59

Yorgundum. Açtım. Üşüyordum. Bir an önce eve atmak istiyordum kendimi. Kapıdan içeri dalmak, sıcağa kavuşmak… Hem dışsal, hem içsel olarak doya doya ısınmak istiyordum.

Mutfaktan gelen hoş kokuları derin derin içime çekerek salondaki koltuğa uzanmak ve yarı baygın bir halde kumandayı elime alıp TV kanalları arasında dolanmak istiyordum.

Mutfaktan bana yöneltilen sorulara, bu yarı uyur vaziyette, bulutların üzerindeymişçesine çok uzaklardan yarımyamalak karşılıklar vermek; mutfaktaki kadının cevaplarla çok da ilgilenmediğini, esas maksadının mutfakla salon arasındaki mesafeden bana ulaşmak olduğunu bilmenin rahatlığıyla, kelimelere önem vermeden, öylesine, sadece konuşmuş olmak için konuşmak istiyordum onunla.

O YER

mavilikler | 13 January 2010 11:09

Bir sabah herşey değişmiş olacak. Yine aynı yönden vuracak güneş, odanın aynı yerine… Ve yine saniyeden de kısa bir zaman diliminde, nedensiz bir mutluluk saracak içini. Ama bu kez, önceki sabahlardaki gibi hemen terketmeyecek bu sıcacık duygu onu. Sanki nedenini bulmuş gibi ve onu anlamsızlıktan kurtaran bu nedenle gittikçe güçlenerek sürecek gün boyu.

Herşey aynı olmayı sürdürecek yine görünürde. Odasının kapısını açtığında, aynı hayat karşılayacak onu. Çocukların seslerini duyacak yine yan odadan. Kocasının ayak seslerini… Sesler onu çağıracak yine önceki günlerdeki gibi. ‘Hadi, kalk artık!’ diyecekler. ‘Biz çoktan kalktık. Gel de, hepbirlikte güne başlayalım.’

kıskandırdık sabahları

astral | 10 January 2010 20:29

www.kahvaltı.biz
www.kahvaltı.biz

Bu sabah kendime bir hikaye yazdım. Hikayemin içinde yer aldım. Yer aldın.

Sabah sırf keyfine kahvaltısı ve çayı hoş olan bir mekana -sessiz sedasız- gittik. Sırf zevkine. Kolumuzun altına aldığımız bir sürü gazetemizi okuduk ayaklarımızı uzatıp sessizce.

Birlikte olmak keyifliydi, her an konuşmak gerekmiyordu. Sabahın –kıskandırırcasına- tadını çıkardık.

Birden tuttun elimden çıktık mekandan. Sormadım, ‘Nereye?’ diye. Tutan sensin elimden ne diye sorayım.

AB Rh pozitif

astral | 03 January 2010 16:58

Gel keyfim gel. Zamanın hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini onu ilk kez gördüğümde anlamıştım. Onun bambaşka olduğunu ilk gördüğümde anlamıştım.

Öyle şeyler vardır ki, somut kavramlarla açıklamak mümkün değildir. ‘Neden?’ dersen, yanıtını çok da esaslı açıklayamam. Hani küt(!) diye hissedersin ya. Birden bire duyulan bir his sadece.

httpimg378.imageshack.usihnpf2ja3gi9.png
httpimg378.imageshack.usihnpf2ja3gi9.png

Kutsal ağacın tohumları onun üzerine kondu durup dururken ve ben onun farklı çok çok farklı olduğunu çok çok içlerden anladım. Susmak ve hissetmek zamanı. Huzurun adı bu.

2010

silgilikursunkalem | 31 December 2009 10:59

Koca bir yılı geride bırakırken tüm hafif org üyelerinin yeni yılını kutlar..2010 yılının hayırlara vesile olmasını temenni ederim.. Ülkemiz ve tüm dünyaya barış, hafifteki üyelere de sağlık, mutluluk ve başarı getirsin diyorum..Sürprizi bol yeni yazıların çok olduğu, yılbaşı ağacı muhabbetinin her zamana yinelendiği, çamların devrilmediği, nice yıllara hep birlikte diyorum:)))

sahanda yumurta

taha3045 | 28 December 2009 13:56

Bir fincan sallama çay eşliğinde başbaşayım kendimle, dışarı çıkacak havam yok, zaten havanın da hali çıkma der cinsten. Canım sıkılıyor içim daraldı, havanın kasveti ruhuma dolandı.

Kocaman bir sahana iki yumurta kırdım, sarılarını dağıtmadım şimdi önümde gülen surat şeklindeki yumurtalar var ve bana gülümsüyorlar.

Bugünkü kararım şımarmak, telefonum kapalı, yumurtam bana gülümsedi,yemeye kıyamadım, kahve çay içmeyecegim sadece ılık süt ve meyve suyu. Az sonra bilgisayarımı da kapatıp çizgi film izleyecegim.Üzerimde ütüsüz pijamalar ,takım bile değil altı başka,üstü başka.

her daim benimle ol

taha3045 | 24 December 2009 11:04

Heyecanlıyım içim kıpır kıpır Şubat’a birşey kalmadı, ayaklarım yerden kesilecek gibi, bunun nedeni mutluluk mu, korku mu, heyecan mı bilemiyorum,lunaparktaki gondolun aşağı inişindeki gibi oluyorum, kalbim yerinden çıkacakmış gibi.

Bu duyguları herkesle paylaşmak istiyorum, herkes yanımda olsun bazende herkesten uzak olmak istiyorum. Deli gibi, manyak gibi heyecanlıyım, bazen hiç bir şey yapmadan saatlerce oturmak istiyorum, hiç kıpırdamadan durmak, sadece durmak, bazen de durmaksızın hareket etmek.

admin | 04 December 2009 12:00

mi
mi

Güldürdüm kendimi gene yukarıya.
Güldüm de ama…
Kendime güldüm,hem de çok…
Senden sonra çok güldüm…Senleyken öldüm…
Anlamazsın ki sen…
Nizamlısın sen,olması gerektiği gibi,kaideli,
Gülerken mutlu olmalıyım sana göre,ağlarken acı çekmeli,
Birşeyler sendeki gibi gelmeli,sonra geçip gitmeli..
Giderken uzaklaşmalıyım,
Severken tapmalı..
Tapmadım mı..
Tapmadım.
Tapsaydım kanardım;ağlarken acı çeker gülerken bahtiyardım..
Oysa gülerken ağlıyordum ben,ağlarken şendim..
Tüm dengesizliklerimi önüne serdim…

Üstüne alma bu satırları okursan bir gün eğer
Sana değil hiçbiri,kendime…
Hoş,baktığında kendini bulman hayli yave..
Sen yoktun çünkü zaten,ben vardım..
Sen bir zerremdin benim,bendin,tek harflik hecemdin.
Öncesinde sonrasında hep ‘o’ oldun..
Sen yoksun…
Hiçbir zaman olmadın,benle zuhroldun…
Bendeki sen ama,hep vardı,yaşattım,sağ bıraktım,
Sağlamasını yapmaktan uzun zaman önce caydım.
Ben ölsem de ölmezsin yani sen,öyle güçlüsün.
Güçlü,savurgan,aşık,asi,ağlak,ve mutlu..
Mutlu olmasan ölürsün…
Memnun olmasam ölürsün…

NEYSE O

admin | 03 December 2009 12:08

İnsan ömrü…

Her doğduğu gün ölümünün başlangıcı..
Hayatın tezatlığı bu kadar basit ve gözler önünde işte..
Bu kadar işler… Sekmeden..

Bir sayı doğrusu üzerinde atıyoruz adımlarımızı…Artılarr ve eksilerr.. Kimi eksilerden başlar saymaya sonsuz sayılan sınırlı sayıda noktaları diğer eksene doğru,kimi ise artıları görmüştür gözünü açtığında ilk…Tek bir değişmez gerçek vardır ki,ilerledikçe mutlaka yokolacaklardır…Ya artılar eksileri götürecek ya da eksiler artıları yok edecektir..Hayat bir yok etme ve yokolma üzerine kuruludur.