bildirgec.org

müdür hakkında tüm yazılar

BİR GARİP ALEM

oyuncuhandan | 20 September 2010 14:59

İşe yeni girmiştim. İlk kez karşılaştığım bir sürü şey olmasına rağmen günler çok sıkıcı ve uzun geçiyordu. Etraftaki herkes yabancıydı. İş dünyasındaki -neyse artık bu hala anlamış değilim- o garip bakışlar ve ağızdan laf alma çabaları beni deli ediyordu.İnternet bağlantısı da börülce patronumuzun talimatı ile sadece öğlen saatinde açıktı.

Canım çok sıkılıyor, içim daralıyor, kalbim sızlıyor-burası çok duygusal olmuş olabilir ama gerçek- başım ağrıyordu. En azından öğlen bilgisayarda yapacağım bir şeyler arıyordum. Ama şöyle bir gerçek vardı ki ben internetten de çok hoşlanmıyordum -nedense gözümde bir kişiliği vardı.-

Kredi Dersem Çık , Kredi Kartı Dersem Çıkma !!!

firatocal | 11 August 2010 17:54

yerel,özel,kamu demeden tüm bankaların yöneticilerine üstün başarı belgesi verilmesi gerektiğini düşünüyorum… bir de üstüne herbirinin alınlarına okkalı birer aaaaferin öpücüğü kondurmalı…

kredi kartı madurlarının sayılarının hızla artmasına , kart sahibi bankaların yaşanan olaylar sonucunda tüm saygınlıklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olmalarına rağmen , ne yapıp edip , hala kredi kartlarına müşteri bulmayı başarabiliyorlar ya… pes yani…

öylesine usta birer pazarlamacı haline dönüşmüşlerki , inanılmaz güzellikte ve orjinallikte , rengarenk , en kart düşmenı kişileri bile cezbediverecek kartlarla , biz saf ne yaptığını bilmez ahaliyi bir güzel kandırıp parmaklarında oynatmaya devam ediyorlar…

Ekranlaradan bangır bangır yaptıkları mide bulandırıcı reklemlarından gördüğümüz kadarıyla son numaraları da kartların kimliğimizi yansıtmasının gerekli olması… bak sen şu işe… o kadar eksik ve zayıf karakterliyiz ki , allı pullu kredi kartlarımız olmazsa şu iki günlük dünyada eriyip gideceğiz… dümdüz kart sahibi olursak bir tarafımız eksik kalacak… mazallah Allah çarpıverir , yerin dibine dibine gireriz…

yok çok flexible , aman fotoğrafınız eksik olmasın , yetmedi mi , bebeğinizin , köpeğinizin , en sonunda da sıktığımız imiğinizin fotoğraflarını koyalım… daha daha ne numaralar , ne takla attırmalar… bir de üstüne şu kadar kuruş para puan , chip puan , bonus lira… oooohhhh deymeyin keyiflerine,,, işte avuçlarındasınız , başladılar bile sizi hooop o kucaktan bu kucağa oynatmaya…

Tapu

admin | 29 January 2010 12:27

Hiç bu kadarını düşünmemişti. Hayatını bir telefon değiştirmişti. Nasıl oldu kendi dahi bilmiyordu ama bir şekilde olmuştu işte. Kader O’na gerçekten de ilginç bir oyun oynamıştı. Kaderin oyunu şöyle başlamıştı.
sabah yataktan kalktığında hayatındaki proplemler hala kafasını kurcalıyordu. Yüzünü yıkarken bile ben bunca işin içinden nasıl çıkarım diye düşünüyordu. kahvaltı bile yapmadan evden çıkmış on dakikalık yürüyüş sonunda kendini servise zor atmıştı. İş yerine gelmiş herzamanki gibi birkaç haber sayfasını okuduktan sonra işine koyulmuştu ki hayatını değiştirecek telefon çalmıştı. Önce numaraya baktı bilmediği bir numara ile karşılaştı. Hafiften gerildi. Ne zaman yabancı bir numara arasa böyle olurdu. “Hayırdır İnşallah” diye geçirdi içinden ve telefona cevap verdi. Karşıdaki ses selam verdikten sonra bir tapu bulduğunu ve üzerinde bu telefon numarası yazdığını söyledi. Selim kendisine ait olmadığını “keşke benim olsaydı” diyerek karşı tarafa iletti. Öyle ya tapu kim Selim kimdi. Eline geçen para ile ailesini zor geçindiriyordu. Evi nerden alacaktı da tapu sahibi olacaktı. Bu düşünceler aklından yıldırım hızıyla geçerken istemsiz bir şekilde tapu üzerinde kimin adı yazdığını sordu. Adam “Selim Kanca” ismini okuduğunda “anlamadım tekrarlar mısınız” dedi. Adam tekrar aynı ismi okuduğunda bunun bir şaka olabileceğini düşünerek “bırakın artık bu şakayı kimsin kardeşim Yılmaz sen misin” dedi ancak karşısındaki adam gayet ciddi “yok beyfendi ne şakası yok şaka falan isim işte bu” dedi. Selim duraksadı nasıl olabilirdi. Bunca sene kira ödemekten anası ağlamıştı. Şimdi ise üzerinde ismi yazılı bir tapu vardı. En azından şimdilik öyle söylüyordu telefondaki ses. “Beyfendi” dedi. “Beyfendi sizinle buluşalım mümkünse” dedi ve adamdan olur cevabını aldıktan sonra buluşacakları yeri belirlediler. Telefonu kapadıktan hemen sonra yerinden fırladı müdüründen yalvar yakar birkaç saatlik izini kopardı ve işyerinden ayrıldı.
……

hep sınav hep sınav !

biSGen | 01 October 2009 15:56

buradan MEB Müdür, Müdür Yardımcılığı , şeflik, müfettiş yardımcılığı vb diğer resmi kurum sınavlarına online testlerle hazırlanabilirsiniz.
gördüğüm kadarıyla siteye ses kayıtları da eklenmeye başlamış.
Tabii ki bunun için öncelikle siteye üye olmak gerekiyor.
üye olduktan sonra 3 ayrı bölüme de ulaşabiliyorsunuz.

Sınava çaLışma mod‘unda
“Kim 500 milyar İster” adlı oyun formatında hazırlanan yarışma ile seçtiğiniz konulardan (tc anayasası- yerel yönetim, eğitim, MEB mevzuatı, genel kültür, tc inkılap tarihi/atatürkçülük ve son olarak da türkçe) çıkacak sorularla yarışıyorsunuz.

Eğer kendinizi sınava hazır hissediyorsanız şu sayfadan eğitim(183),genel kültür (231),KPSS (2637),meb mevzuat (537), MTSK – trafik ehliyet sınavı(5244), tc inkılap tarihi ve atatürkçülük(161), T.C. anayasası-yerel yönetim (436),türkçe(GENEL) (385) konularını seçip online sınav olabilirsiniz.

An itibariyle (01 ekim 2009) toplam 12572 soru sayısına ve 1430 üyeye sahip siteye isterseniz siz de soru gönderebiliyorsunuz.
Son olarak, deneme ya da gerçek, tüm sınavlarda başarılar diliyorum.

Mektup-1: Regl Olsun Lan!…

Kuduz maymun | 11 August 2009 16:30

Öküz.
Öküz.

Merhaba.
Bugün keyfim yok. Niyedir, bilmiyorum. Ne kadar sinirleneceğim anım varsa aklıma üşüşüyor. Hatta vaka anında sinirlenmediğim, o anda birşey ifade etmeyen söz ve jestler şimdi hatırlayınca mana kazanıp beni öfkelendiriyor.

Ben 11 yaşımdayken bir Sibel, vardı sınıfta. Sibel çok havalıydı. Ben çocuktum, o bir genç kızdı. Burnu havalarda, benim gibilerle konuşmazdı. İyice kabarttığı kısa saçları vardı. O yıllarda bir haftasonunda sınıfta bir hocamız ek ders yaptı. Az kişi geldi. Sibel de geldi. Aynı sıraya oturduk o gün. Öğretmen birşey yazdırıp düzenlememiz için bize süre verdi. Bir uğultu başladı. Ben defterime eğilmiş uğraşıyordum. Az sonra sanki saçıma üfleniyormuş gibi bir hisse kapıldım, başımı çevirdim: Sibel. İçimden tabii hayranlık duymuyor değildim ona. Ağırbaşlı koca kız. Sibel bana dönmüş anlayamadığım bir ağız hareketiyle kısa aralıklarla üflüyordu sanki. Dikkatle yüzüne baktım. O sıra ne olduğunu anladım. Sibel, artık ağzında (Silgi kırıntıları gibi) ne varsa, üfleyerek ve tükürerek bana gönderiyor. Çünkü ben dikkatle bakınca bazıları da yüzüme geldi. Çok şaşırdım. Ben ona bakınca Sibel bana: “Ne bakıyorsun, lezbiyen misin…” dedi. O sırada hakikaten çocuktum ve o kelimeyi ilk kez duymuştum o gün. Ne olduğunu anlamadım. Önüme döndüm. Yıllar sonra bir gün lezbiyenin manasını öğrendiğimde o kızın neden bana öyle yaptığına akıl erdiremedim.

akbank dinozorları nerede?

| 25 April 2008 15:02

Uzun zaman önce, iş dünyasıyla ilgili gerçeklerin
paylaşıldığı bir siteye rastlamıştım.
İncelediğimde dikkatim çeken konu, Akbank’ın
muhafazakar ve dinozor müdürleri-yönetimi
idi.
Şimdi o siteyi arıyorum ama bulamıyorum.
Umarım yardımcı olursunuz.