bildirgec.org

mucize hakkında tüm yazılar

HAYATINIZDA MUCİZELER OLSUN İSTER MISINIZ?

aysuncaner | 17 April 2012 09:41

Bir saatliğine mutlu olacaksanız, şekerleme yapın…
Bir günlüğüne mutlu olacaksanız ,balık avlamaya gidin…
Bir aylığına mutlu olacaksanız, evlenin…
Bir yıllığına mutlu olacaksanız, bir servete konun…
Tüm yaşam boyu mutlu olacaksanız ,işinizi sevin.

ÇİN ATASÖZÜ

ROOSVELT’İN YANITI1882-1945 yılları arasında yaşamıştı Franklin D. Roosvelt .Amerika’ ya ard arda 4 kez başkan seçilen tek kişiydi.39 yaşında çocuk felci geçirmiş bu yüzden yürüyemiyordu.Buna rağmen başarı merdivenlerini hızla tırmanmıştı.ABD nin 32. başkanı olan Franklin D . Roosevelt çok yoğun bir başkanlık dünemi geçirmişti.
2.Dünya savaşi da dahil olmak üzere pek çok zorluğu atlatmış buna rağmen dinç ve zinde kalmıştı.Çevresindekiler bir gün sordu ona ” Nedir bu zindeliğinizin ,dinçliğinizin sırrı söylermisiniz?’Roosevelt yanıtladı ;’Beyler! Şu an ayağının başparmağını hareket ettirebilmek için iki yıl uğraşan bir adama bakıyorsunuz. ‘

Altın Yonca Kolyem

Chat Noir 1 | 26 February 2011 17:25

Hatırladığım kadarıyla yedi yaşındaydım. Balıkesir’de anneannem, ben ve Fahriye teyze kuyumcuya gitmiştik. Bana bir kolye alınacaktı. Anneannem altın yonca şeklinde bir kolye beğendi ancak ortasında da mavi bir boncuk vardı. Ben kolyeyi beğenmemiştim. Ortasındaki mavi boncuk hoşuma gitmemişti. Ben ortasında mavi boncuk olmayan daha zarif altın yonca şeklinde bir kolye beğenmiştim.

Ancak ortasında mavi boncuk bulunan altın yonca kolye yine de satın alındı. Kolye artık altın bir zincirle boynumdaydı. Kuyumcudan çıktık, anneannem, fahriye teyze ve ben kaldırımda yürüyorduk. Ben sağ elimi avucum açık bir biçimde göğsümde kolyenin altında tutuyordum. Neden öyle yaptığımı da bilmiyordum. Düşünerek bilinçli olarak yaptığım bir hareket değildi.

Üç Mucize

Chat Noir 1 | 03 February 2011 10:09

Sizlerle paylaşmak istediğim enteresan bir anım var. Ben mahallemizdeki sokak köpeklerine hemen hemen her gün bir saatimi ayırarak yiyecek götürüyorum. Mahallemizdeki kasap, fırın ve bir iki restoran ile konuştum ve bana artan ekmek ve kemikleri veriyorlar. Bende onlara götürüyor ve yakınımızdaki açık yeşil alanda veriyorum. Sokak köpekleri dediğime bakmayın. Onlar benim çocuklarım gibi. Hepsinin bir adı var. Hepsini çok seviyorum. Onların yanında huzur buluyorum, hafifliyorum. İçim ısınıyor, sevgiyle doluyor. Bir gün, hatırladığım kadarıyla bundan üç dört sene önceydi, yiyecek taşıdığım pazar arabası ağzına kadar doluydu. Üstelik ayrıca büyük çöp torbası büyüklüğünde bir torbanın neredeyse tamamı da fırının verdiği ekmekler ile doluydu. Ağaçlık yol kenarından yürüyordum. Fazla insanın geçmediği bir yoldu. Kalabalık olmayan, sakin bir yol.

İÇİNDE BULUNMAK

Emirhan TUNA | 24 January 2011 11:57

İçindeyken dişin acıkmak istemedıgımız teksey dunya. Dünya öyle bişeyki her yazar, şair yada eline kalem alabilen yazı yazmak icin hevesli olan ona bir iki satır bir seyler söylemiştir. Tabi bide yazmayı bilmeyenler onların söylediginin haddi hasabı nasıl bulunur bilenmez. Bende ilk yazma dünyayala başlıyorum benimde bi farkım yok aslıkda bu ilk yazım degil ama profesyonel yazmaya calısıyorum en azından bu bakımdan ilk bizimde sizin gibi oldugumuzu anlattıktan sonra gelelim dünyaza ve önünde verdiklerimize birden fazla dünya vardır gercek dunyanın harıcınde gercegın dısındakı dunya sunlardır kişilerin dunyası.

mucize..

aravani | 06 November 2010 11:10

yapay bir kalbe neredeyse 3000 yıllık bir medeniyet sonucu sahip olabildik. ayağımızın yerini tutabilecek alternatif olarak şu anda sadece bir odun parçasını kulanabiliyoruz. karbonmonoksiti oksijene çevirebilecek bir alet üretemedik; olanıyla idare edebiliyoruz. işin kötüsü o oksijeni bize verilen süngerimsi organ yerine bizim için soluyacak bir aparat dahi yapamadık. ne devasa makinalarımız ne de çok karmaşık sistemlerimiz 1 bardak su bile üretemiyorlar.
ey insanoğlu!
yeni bir peygambere ihtiyacın yok. ya da mistik mucizelere. doğuşunu gördüğün hergün, nefes aldığın her an, görebildiğin her varlık bir mucize. tanrı nın en büyük mucizesi senken, inanmak için daha küçüklerini beklemen ne akılsızlığından ne de isteksizliğinden. üzerine yapışmış kibir ve nankörlüğünden.
mucize aramayı bırak. aynaya bak.

Kader , Check up ve Fasulyeden Hayatlarımız… ( 2 )

firatocal | 10 August 2010 12:42

uzun lafın kısası… chek up mühim konu bence… ablama katılmıyorum… ocağın altını kısmak , yada düdük öttüğünde ocağın altını kapatmak benim yaptığım… dedim ya garanticiyim biraz… elimden gelen ancak bunlar… bu arada zeytin yağlı bol domatesli sulu sulu ekmek bana bana yenecek fasulye ne giderdi şimdi… bir de yanında kuru soğan…

yaşamlarımızda böyle birşey… yaptıklarımız onları lezzetli kılmak için çırpınışların ötesine geçmiyor… daha doğru bir ifadeyle ne kadar yırtınsak da geç(e)miyor… kader denilen şeyde sonuçta bir şekilde bir şeylere yeniden ve yeniden acıkacak olmamız…

son noktayı yaşadığımız her anı sanki son dakikalarımızmışçasına yaşarak geçirmemiz gerektiği düşüncesinde koyarak bitiriyorum egeye karşı akşam sahil sefamda… son bir kere daha denize girerek sahip olduğum tüm güzellikler adına Tanrı ‘ ma şükrederek gidiyorum kaderim olan beni mutlu mesut ve bahtiyar eden ailemin yanına…

yürüken Peygamber efendimizin ” sanki yarın ölecekmiş gibi öbür dünya ve sonsuza dek yaşayacakmış gibi bu dünya için yaşa ” sözünü hatırlayarak iç geçiriyorum… ilk kısmını pek takmadan ne de güzel beceriyoruz ikinci kısmı…

Kader , Check up ve Fasulyeden Hayatlarımız… ( 1 )

firatocal | 10 August 2010 12:02

rüzgarım yatmış , eşim keyifsiz olduğu için benimle gelmemiş , tek başıma günü geceye döndürmek üzere akşam serininde sahildeyim… egeye karşı akşamın cılız ama iç ısıtan ılık ışınlarıyla kumsal şekerlemesi yapıyorum… dertsiz tasasız bir deniz keyfi…

ne mümkün… şeytan dürtüyor bir kere… ahbaplarımıza denk geliyor ve başlıyorum sohbete… sohbetlerim beni geçmişimin acı hatıralarına götürüyor bu akşam…

Sağlıktan bahsederken konu kalp krizinden kaybettiğimiz babama ve konuştuğum ablanın yakın bir zamanda kanserden kaybetmiş olduğu eşine geliyor…

babamı 1995 yılının son demlerinde ikinci krizinde kaybetmiştik… ilkini atlatmasına rağmen ikincisinden kurtulamamıştı… hep en pis ve en acımasız olanı ikincisidir derlerdi… inanmamıştık , ama en acı yoldan yaşayarak öğrenmek zorunda kaldık… sohbet ettiğim ablam da eşini kanserden 8 ay gibi çok kısa bir süre içerisinde kaybetmiş…

konu dönüp dolaşıp hastalıkların erken teşhisine geliyor… check up ları tartışıyoruz… zamanında eşinin doktor yüzü görmeyen son derece sağlıklı birisi olduğundan bahsediyor… her 6 ayda bir check up ını yaptıran , hasta ise ilaçlarını son derece titiz bir şekilde hiç aksatmadan kullanan birisiymiş rahmetlik abimiz… babam da ilk krizinden sonra malülen emekli olmuş , daha sakin ve düzenli bir hayatı seçmişti… ama herşeye rağmen ikinci krizin onu alıp götürmesinden kurtulamamıştı…

konuştuğum ablam bütün bu olup bitenlerden sonra , doktora gittiğini ve kendisinde ne var ne yok anlaşılması için check up yaptırmak istediğini söylemiş… doktor , ablamın konuşması bitince kanserin ve kalp krizinin çok nankör hastalıklar olduğunu , tüm kontrolleri yaptırsa bile iki gün sonra bu hastalıkların ortaya çıkmasıyla birlikte hayatının allak bullak olabileceğini söylemiş… o da hayal kırıklığı içinde çıkmış gitmiş doktorun yanından…

ben biraz garanticiyim… elimden gelenin sadece bunlar olduğunu bildiğim için herşeye rağmen check up yaptırmaktan vazgeçmeyeceğimi söyledim… ama sonunda herşeyin bilinmez kör sağır ve dilsiz bir kaderin parçası olduğuna da ikna olduğumu da eklemeliyim… sadece bu sohbetim değil , önceki benzerleri de aynı türde hikayeleri içeriyor…

her şey dönüp dolaşıp beni bu dünyadaki sayısı belli nefes sayısına getiriyor… Tanrı ‘ nın bize verdiği vade doldumu ötesini ne tıp ne de mucizeler üzerine eklemiyor…

Teraneler 10 – Adım Çıkmış 9’A

Yuzeysel Fikirler | 18 November 2009 09:20

Benim için hatalarından ders aldı demişler. Bu bana uygun düşer fakat ben Yüzeysel Fikirler’imden de vazgeçecek değilim.

İnsanların farklı yönleri olması farklı olduklarını göstermez.Oysa başarıya ulaşmış her kişinin bir farklılığı vardır. Pekala bu farklılık mazoşist olma konusunda bizlere bir ışık tutabilir mi ? Yoksa bizler daha mı narsist olmalıyız.

küçük bir karıncayım…..
makineler arasında….
yürümek zor geliyor…
boğazım düğüm düğüm
ancak
hala mutluyum
çünkü;
ayaklarım var..
ve hala yere basabiliyorum……
yağlar bana kendini belli ettiriyor, onları es geçiyorum…
ancak…
ya nefes almakta zorluk çekersem…
işte kararır o vakit, boşluktaki soluklarım……
ve düşer minik karınca….
everesin tepesinden….

Kar Kristalleri

ahmetyahya | 02 September 2009 14:32

Yazı geride bıraktığımız şu günlerde, hava sıcaklığıyla ve ya mevsimle bir alakası olmamasına rağmen her zaman ilgimi ve dikkatimi çeken bir konuyu sizinle paylaşmak istedim: Kar kristalleri.

Hepsi olağanüstü güzellikte ki bu harikaların nasıl bu hale gelebildiklerini hep merak etmişimdir. Hepsi altıgen, hepsi harikulade. Altıgen görünmelerinin sebebi kısaca su moleküllerinin birbirlerine bu şekilde bağlanması denilebilir. Ancak hepsinin farklı geometrik formlara sahip olmaları onları eşsiz kılan şeydir bence. Bu durum buzun moleküler yapısının farklı sıcaklıklara verdiği farklı tepkiden kaynaklanmaktadır.

10 muhteşem kamuflaj resmi

alitemiz08 | 27 October 2008 23:27

görebilene aşk olsun. kainattaki muhteşem düzenin bir parçası olan hayvanların kamuflajı insanı hayrete düşürüyor.

ağaca tutunmuş bir baykuş
ağaca tutunmuş bir baykuş

hiçbir gayret sarf etmeden bu özelliklerle dünyaya gelmeleri bir mucizedir.

çekirge nerede
çekirge nerede

ihtiyaçları ve zaaflarına göre düşmanlarının aleyhine yaratılan bu hayvanlar için vazgeçilmez bir nimettir kamuflaj

kamuflaj uzmanı bukalemun
kamuflaj uzmanı bukalemun

bukalemun üzerine geldiği her nesnenin kısa bir süre içinde rengine dönüşen dünyanın en enteresan canlılarından biridir.

burada ne var?
burada ne var?