bildirgec.org

molekül hakkında tüm yazılar

HAZIR SÜTÜN ZARARLARI (1)

mecburen | 31 October 2009 21:05

Sütün faydalarını hepimiz çok iyi biliriz. Peki, sütün insan sağlığına zararlarını biliyor muyuz? Bu yazımızda sütün zararlarından bahsedeceğiz. Pek çoğumuzun kullandığı kutu süt olarak bildiğimiz (uht)sütler yani uzun ömürlü sütler nasıl oluyor da bu kadar uzun dayanabiliyor? Acaba içerisine sütün ömrünü uzatabilmek için özel katkı maddeleri mi katılıyor? Bu sorunun yanıtı kesinlikle hayır. Peki sütün ömrü nasıl uzatılıyor? Sütler gün ışığı görmeden, ısının birden 150-180 santigratlara çıkarılıp 2-3 saniye sonra tekrar 5-10 derece sıcaklığa düşürülüp içerisindeki bakterilerin ölmesini sağlanarak, direkt gün ışığı görmeden kutulara konduğunda hiç hava almadığı için bozulmuyor. Buraya kadar her şey doğru. Yalnız gözlerden kaçan bir şey var. Proteinlerin molekül yapıları ani ısı değişikliklerine karşı duyarlıdır. Yani bu ani ısı değişikleri karşısında proteinlerin molekül yapıları bozulur şekil değişikliğine uğrar ve kullanılamaz hale gelir. 0 ila 3 yaş arası çocukların midelerinde pepsil adında bir enzim bulunur. Sağlıklı proteinler pepsil tarafından emilir ve aminoasitlerine ayrıldıktan sonra gerekli yerlere (bugün özellikle antikorlardan bahsedeceğiz) gönderilir. Bunların bazılarından antikor oluşur. Tıp’da bunlara immünglobilin a,b,c,d v.s gibi isimler veriliyor. Vücuda giren enfeksiyona bağlı yetiştirilmiş, eğitimini almış askerler gibi düşünelim. Düşmanın gücüne göre silahına göre farklı antikorlar savaşır. Fakat uzun ömürlü süt(uht) içen çocuklarda molekül yapıları bozulmuş proteinlerin % 97 si mide tarafından emilmeden dışarı atılır. Peki, kalan % 3 ne ne olur? Onlar da molekül yapıları bozulmuş proteinleri olduğu gibi kabul eder ve aminoasitlerine ayıramadan ya da ayırsa bile istedikleri gibi antikor oluşturamadıkları için bunlar sağlıklı birer asker (antikor) olmazlar. Tabiri caizse eğitim almamış birer asker olarak birliklerine (bagışıklık sistemi) katılır ve göreve başlarlar. Asıl sıkıntı bundan sonra başlar hatalı üretilen antikorlar kimin dost kimin düşman olduğunu bilmediği için % 98 ihtimalle vücudun kendine saldırıp otoimmün hastalıkları ortaya çıkarır. Bunlar: Alzheimer, itp, alopesi, romatizma, erken yaşta diş çürümesi, aplastik anemi, sistemik lupus eritematoz, romatoid, addson, kutanöz mastositoz v.s gibi birçok otoimmün hastalıklara yol açar. Bu nedenle sağlık bakanlığı devamlı anne sütü kampanyaları yaparak insanları anne sütüne yönlendirmeye çalışır ama bu arada bu tür sütlerin otoimmün hastalıklara sebep olduğunu söylemez belki de söyleyemez. Bu konudaki yorumu size bırakıyorum. Eğer yazım yayınlanırsa daha çarpıcı açıklamalarla tekrar burada olacağım. Hepinize sağlıklı günler dilerim…

Doğal Plazma Lambaları

lazaronnie | 27 February 2009 15:00

Plazma Topu
Plazma Topu

Plazma dediğimiz olgu gaz halde bulunan elementlerin iyonlaşarak adeta bir çorba oluşturmasından ibarettir. Bilindiği gibi atomlar çekirdeğinde pozitif yüklü (+) protonlar ve protonları dengeye getirici nötronlar barındıran, dış yörüngelerinde ise negatif (-) yük barındıran elektronlardan oluşur. Eğer bir atomun çevresinde dolanan elektronların sayısı, çekirdekte bulunan proton sayısına eşit ise bu atoma yüksüz yani nötr atom denir. Protonlar, oluşturdukları çekim etkisi sayesinde, elektronları çevresinde tutabilmektedir.

güneş sistemi
güneş sistemi

Resimde görüldüğü gibi gezegenler yörüngelere yerleşmiş ve sıraya dizilmişler. yani arka arkaya gelmişler. Elektronlarda tıpkı bu gezegenler gibi yörüngelerde hareket halindedirler ve protonun çekim gücüne göre çekirdeğe en yakın elektronlar en güçlü bağlarla tutulmaktadır. Son yörüngede dolanmakta olan elektronlar ise en zayıf bağlarla çekirdeğe bağlıdır. Bu yüzden bir atomun son yörüngesindeki elektronlar, atomdan koparılması en kolay (görece az enerji ile kopartılabilir) elektronlardır.

Kalp hastaları için yeni bir umut ışığı

cavo | 13 June 2008 16:37

Kalp
Kalp

Japon bilim adamları Hong Kong’da,kalp gelişimi için önemli bir rol oynayan bir proteini ortaya çıkardılar.

IGFBP-4 adını taşıyan bu proteinin araştırması tamamlandıktan sonra Nature dergisinde yayınlandı. Bu sonuçları ortaya çıkaran Japonya‘daki Chiba Tıp Fakültesi bilim adamlarından Issei Komuro, ‘molekül etkisiz hale geldikten (alındıktan) sonra, kalplerin zamanla ufaldığını ve bunun sonucunda yok olduğunu belirtti ve sözlerine söyle devam etti: IGFBP-4 adındaki bu molekül, kalp hastaları için, kalplerin yenilenmesi adına kullanabilmeyi umuyoruz. karaciğerden salgılanan bu protein, kalp oluşumundan sonra, dğer bir deyişle embriyonun gelişimi sırasında kalp gelişimini destekliyor.

Kalp için umut
Kalp için umut

Kısacası bu molekül kalbin gelişimi için oldukça önemli bir etken.

Uzayda yeni bir molekül bulundu

nearthesuicide | 24 December 2006 01:06

Uzayda yeni bir molekül bulunduğunu bildiren ABD’li bilim adamları daha önce bulunan nötral ya da pozitif yüklü moleküllerin aksine bu molekülün negatif yüklü olduğunu söylemişler.

Negatif yüklü moleküller ultraviole elektron ışınlarını kolayca yok edebiliyorlarmış ve uzayda çok az bulunuyorlarmış.

Yeni moleküle “C6H-” adı verilmiş.

organik

lzcramcillll | 06 March 2002 10:16

hepimiz organik molekülleriz değil mi? ve hatta biz sadece 1 trilyondan fazla hücreyi oluşturan atomların nötron,proton ve elektronlarından oluşmuş değil miyiz? ve hatta -abarttım- bunların daha küçük partiküllerinden oluşmuşuz öyle değil mi? işte söylemek istediğim bu, bizi elle tutamadığımız gözle göremediğimiz ve hatta bilimsel olarak teori olarak geçen bu yapılar yönetiyor. hayatımız bu görülemeyen yapıların altında ezilip gidiyor. bize canlılık veriyor bu yapılar ve yine elle tutup gözle görmediğimiz bazı şeyler bizi, hava, su, ev, hayat, iş, okul, yemek, sıcaklık, seks gibi ihtiyaçlardan alı koyuyor. nedir bu ki, bu kadar kuvvetli…

…içinizde fırtınlar koparıyor, aklınızı başınızdan alıyor.
sebepsizce ve görünmeyerek. uykusuzluk, iştahsızlık, zamansız yüz kaslarının kasılması ile kahkahalar atmak ve nedensiz göz yuvalarının ıslanması, amaçsız yürümek, topluma uyumsuzluk, sidiğinizin renginin bozulması, okulda veya işte başarısızlık, bazen iktidarsızlıkta görülüyormuş….
üzgünüm ama bu belirtileri gösteriyorsanız ve aklını kaybetme eğilimindeysen, sizde bu gözle görülemeyen şeyin esiri oldunuz. her an hayatınız değişebilir. nasıl mı hiç migren geçirdiniz mi, yada sinüzitin nasıl gözlerinizle beyninizi baskı altına aldığını biliyormusunuz? eğer biliyorsanız, “aşk” denen şeyin esiri olduğunuzda yabancılık çekmeyeceksiniz, tabii “aşk” bunların birkaç ila bir kaç yüz doz üstünde bir acıyla gelecek kapınıza.
“kaybana ander” derler

bizim orada