bildirgec.org

moda hakkında tüm yazılar

pembe gönlüm sende

nazokiraze | 24 January 2010 13:14

Pembe rengi genellikle dişi duyguların ifadesi olarak bilinir, yaşam dolu ve enerjik bir renktir.Kırmızıdan aldıgı enerjiyi hayatlara yansıtır, çekicidir, fantazilere açıktır, saflıgı çağrıştırır.Hassas etkilerinden dolayı iş alanlarında pek tercih edilmeyen bu renk şekeri, hayalleri, masalları anımsatır, kırmızı tutkulu aşkı simgeliyorsa pembe de saf aşkı gösterir.Uzmanlara göre hayattaki pembe renk yiyeceklerin eksikliği sinir hastalıkları ve epilepsiye hatta böbrek hastalıklarına yol açmakta. Ayrıca pembe renk uykuya çabuk dalmaya yardımcı oluyor.

Pembe kelime olarak Farsça’dan pamuk çiçeği anlamına gelen penbe kelimesi dilimize pembe olarak gelir. Okulda pembe rengini bulmak için genellikle kırmızı ve beyazı karıştırırdık ve küçüklüğümüzden beri hayatımızda önemli bir yere sahiptir.(pembe domateshakkında)

Günümüzde anne karnındayken başlıyor pembe ile yaşanacak macera, hamileliginin ilk yarısına gelince ultrason belirliyor, mağazaya gidilip hangi renge saldırılacagına. Eğer gözünü mavi veya pembe bürümemiş anne-baba adayı varsa yeşil veya sarı orta renk diye karar verebilmekte. (Meme kanseri olanlara umut veren bir site:Pembe Güç)

Kız çocuk sahipleri iyi bilirler bu pembe rengi belli bir döneme kadar yapışır çıkar hayatlara, doğmadan alınan pembe zıbınlar, tulumlar yavru büyüdükçe eteğe,cekete, şapkaya sonraları neye el atsak ona dönüşür.

Samsung Diva

mcosar | 15 January 2010 17:18

Dünya’nın büyük cep telefonu firmalarından olan Samsung, tasarımıyla kadın kullanıcılara hitap eden Diva 2010 serisini piyasaya çıkardı.

Her çağın trendi “Aşk”

yavuz ile | 25 October 2009 14:36

Gazetelerin pazar eklerinde mutlaka okunan bir sözcük tür “Aşk” Her dizinin her şarkının her kiitabın vazgeçilmezi, bir yandan da kimse tarafından tarif edilemezi olmuştur “Aşk”.
Bugün ben “Aşk”ın popularitesinden değil değişen kimliğinden bahsetmek istiyorum. Daha doğrusu, değiştirilmeye çalışılan kimliğinden. Günümüze yansıyan halinden…

İki genç düşünün… birbirlerinden kopamayan, her anı beraber geçirmek isteyen, ellerinden telefonu düşürmeyen, birilerini gördükçe yürekleri pır pır eden. Bir de düşünün ki aradan biraz zaman geçiyor ve cep telefonu mesajları azalıyor, arkadaşları arasında gezen dedikodular onları birbirine düşman edebiliyor. Birbirlerini başkalarının sözleriyle kıskanıyorlar. “Senin ki geçen gece xyz deydi haberin var mı!!” lar…

ayaklar da özler

nazokiraze | 02 September 2009 14:03

Çok küçükken mahallemize köyden gelen , veya sıksık köyüne gidip gelen, o dönem ailesi işçi olan çocukların ve büyüklerin ayagına giydigi naylon çarıklar vardı, babaları içinse kara lastik denilen daha sevimsiz olanları kullanılırdı. Sonrasında bir akım başladı o renk renk köylü çarıkları bizim yaşımız hatta bizden büyük gençlerin bile efsanesi oluverdi. Yaz günü ayagından çıkarınca ayakkabının içindeki beyaz ve terden buruşmuş ayaga bakıp ne kadar bronzlaştıgımızı anlardık. Aslında günümüzde vitrinleri süsleyen babet hatta plastik ayakkabının evrim geçirmemiş hali diyebilirz bu çarıklara. Ama o dönem nasıl bir plastikse modaya uyan mantar olunca bırakırdı. Benimki beyazdı çiviyle delinmişti sonradan bunlar delikli ve şeffaf olarak fazlaca üretildi.

Sonra ilkokuldayken kot çizme modası başladı, çıldırmıştık herkes model model kot çizmeler ,ayakkabılar giymeye başlamıştı. Eğer bayramda jean çizme yada ayakkabı giymeyen biri olsa neredeyse herkes ona bakacaktı hey gidi günler hey.

türkiye’nin ilk global e-butiği açıldı

marehin | 17 August 2009 16:38

türkiye’de e-ticaret pazarı tüm dünyada olduğu gibi gün geçtikçe katlanarak büyüyor. 2000 yılında ülkemizdeki büyüklüğü sadece 30 bin dolar olan sektörde geçtiğimiz yıl (2008) 1 milyar dolar gibi göz kamaştırıcı bir büyüklüğe ulaşıldığı tahmin ediliyor (b2c olarak). artık neredeyse bütün firmalar internet üzerinden satışın gerekliliğini ve kaçınılmaz olduğunu nihayet anladı!
her ne kadar son senelerde hızla büyüse de, ülkemiz çoğu şeyde taklitçilikten çok öteye gidemediği için dünya çapında işler yapan firmalarımızın sayısı maalesef çok az. yaptığımız tek şey yurtdışında yeni ne varsa kopyalayıp onu türkiye’de yapmak. hiç mi kendi yeni projeler üretmez bir toplum anlamak çok zor. hadi kopyaladın bari bütün dünyayı hedefle! allah’tan ülker gibi birkaç tane firma var da durumu kurtarıyor (godiva‘yı almak ne demek!).
aynı durum e-ticarette de geçerli. hepsiburada.com amazon.com‘un, yemeksepeti.com delivery.com‘un kopyası olmaktan öte ne yapabildi, ne fark yarattı? neredeyse hiçbir şey. yurtdışında adamlar 5-6 senede bütün dünya pazarını ele geçiriyor yaptıkları işlerde bizimkilerse gariplerim kendi ülkelerinde rekabetten uzak, azcık aşım dertsiz başım misali yuvarlanıp gidiyorlar. çoğu işin arkasında da doğan holding gibi devler olmasına rağmen durum böyle. bilmemki ben ne diyeyim bunlara. konuşsan vizyondan bahsederler, projelerden bahsederler, ekiplerinin gücünden bahsederler, (kendi küçük dünyalarında) ne kadar büyük olduklarından bahsederler ama gel gör ki yurtdışındaki örneklerinin yanında minicik kalırlar. belki bu şirketlerin içinde onlarca vizyoner insan çalışıyor, sermayeleri de çok güçlü ama neden bu siteler birer dünya markası haline gelmiyor anlayamıyorum..

botter apartmanı ve diğerleri

nazokiraze | 05 August 2009 10:08

İstanbul’da yaşayıpta İstanbul’un bazı yerlerine gitmemiş olan var mıdır? Elbette vardır mesela ben hiç Pendik’e gitmedim ama Beyoğlu’na gitmemiş olan yoktur değil mi? Olmaz mı o da varmış (ben niye şaşırıyorsam ) Avrupa yakasında oturup hele hele Taksim’e 10 dakikada yaşayıp Beyoglu’na adım atmamış bir arkadaşım var benim.

Ben Beyoğlu’na aşığım babamın doğma büyüme Tophane’li oluşundan dolayı sürekli Kuledibi’ne giderken Taksim’de inip aşağı kadar yürümeyi tercih ederim. Başka zaman elli metre yürümeyen ben Pera’da fırıl fırıl olurum. Saint Antuan kilisesinde mutlaka dinlenmeden geçmem gerçekten bir başkadır Pera hemde bambaşka. Bu yazdıklarımın sebebi bu aralar oralara yolumun düşüp aşkımın depreşmesi yada özlem değil , Beyoğlu ile özdeşleşen Botter Apartmanı’ndan bahsetmek aslında.

2000’de düşünülen bir icat; Geleceğin Modası

darkbloodcfl | 03 August 2009 15:34

Bilgisayarlar, gelecekte moda aksesuarı olacak. İnsanlar onları giyebilcek, onların içinde yürüyebilcek aynı zamanda onlarla konuşabilecekler.

” Future Tech “ adında bir Amerikan şirketi, bütün bunların ve daha fazlasının yakın gelecekte gerçekleşmesini umuyor. Bu şirketin tasarımcıları uçak mühendislerinin çalışırken giymeleri için özel bir giysi geliştirdiler. Boyunlarına bağlı mikrofon ile konuşurken bellerinden kemerle bağlı küçük bir bilgisayar ile bilgi alabiliyorlar. Başlarına taktıkları özel olarak dizayn edilmiş bir güneş gözlüğü ile bu bilgileri görebiliyorlar. Diğer bir değişle, özel olarak dizayn edilmiş bu güneş gözlüğü, geleneksel bilgisayar ekranının yerini alıyor ayrıca bu gözlük ile klavyeye gerek kalmadan bilgisayarı yönetebiliyorlar.