bildirgec.org

meze hakkında tüm yazılar

Sofraların Başkenti

matrucaria | 07 July 2010 10:18

Yeni Rakı’dan Avrupa Kültür Başkenti şerefine bir microsite uygulaması. Bu micrositenin outdoor ayağı olan “Bi’ Büyük Fest” ile de, tam 1500 çeşit meze hazırlanarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek için adım atıldı. Sitede aynı zamanda İstanbul’daki tarihi yerleri ve meyhaneleri bir harita üzerinde gezebiliyorsunuz.
İstanbul’u daha yakından tanımak için http://www.sofralarinbaskenti.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

Mezeler Efeleniyor!

onestep2death | 01 July 2010 15:47

Efe Yaş Üzüm Rakısı’nın düzenlediği “Mezeler Efeleniyor”da amatör katılımcılar hazırladıkları mezeleri yarışmanın web sitesi üzerinden paylaşarak yarışmaya katılıyor. Mezelerin Yeşil Efe tadı ile uyumu, yeşil malzemeler kullanarak hazırlanmış olması ve mezelerin arkasında yatan hikayelerin de önem taşıması bu yarışmayı diğer meze yarışmalarından farklı kılıyor. Farklı alanlarda, birbirinden başarılı isimlerin jürilik görevini üstlendiği bu yarışmada birinci olan mezenin sahibini ise tam 10.000 TL kazanıyor. SesliHarfler tarafından yürütülen bu lezzetli yarışma hakkında daha fazla bilgi almak için www.mezelerefeleniyor.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

cacıkkolik

nazokiraze | 04 September 2009 10:56

Sözüm meclisten dışarı dostlar
bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum
hani dilim dilim doğrasalar beni
marmara Ege, Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum

Barış Manço

Salatalıklar tarafından hücuma uğrayan yoğurdun en lezzetli hali cacıktır. Kimisi kocaman salatalık dilimleriyle sever, kimisi rendelenmiş veya minicik çintilmiş varla yok arası salatalıkla , ama içine giren sarmısak ,nane ve zeytinyagı (bazısı sirke de koyar) onu en üst seviyeye çıkarır.(Cacık Alman usulü)

mutfak zenginligi : zeytinyaglılar

nazokiraze | 14 January 2009 17:33

Türk yemekleri denince akla hemen doğu mutfağı gelir çiğ köfteden içli köfteye, kebabtan dönere yüzlerce çeşit bol etli yaglı salçalı yemekler. Kuzulu, kıymalı,cigerli bir dünya yemek. Ülkemizde vejeteryan olarak yada eti az tüketerek yaşamak zor gibi görünür, öyle ya tüm güzel yemekler etli,kıymalı, tavuklu , evde kıyma yada et yoksa bugun evde yemeklik yok demez miyiz? ille yemegin bir çeşidi et mahsüllü olmaz mı? Oysa mutfagımızın ana damarlarından biri olan zeytinyağlı yemekleri unutmamak lazım bence pek çok ülkeden daha çok etsiz harika yemek çeşitlerine sahibiz.

Rakıseverler Buradan Buyurun

| 03 June 2007 21:14

18 yaşından büyüksünüz ve rakı seviyorsunuz.http://www.rakisever.com/ buradan başlayarak işi eğlenceli hale getirebilirsiniz. Rakı sofrasında nelerin olacağının görüntülü tariflerinden tutunuz da, müziğe değin her şey var bu sitede. İstediğiniz mezenin resminin üzerine tıklayarak, ilgili bilgileri alabilir, harika müzikler dinleyebilirsiniz.

Çilingir Sofrası

Siradanbiri | 11 February 2007 22:39

eski adı ile cesnigir sofrası
eski adı ile cesnigir sofrası

Adabıyla rakı içerken kurulan masadır. Yemek miktarı fazla olmasa da çeşit çoktur. Bir yudum alınarak bogaza yakın tutulan rakının bir yudum su ile gönderilmesinin ardından alınan bir çatal meze ile sohbeti de özel bir sofradır.
Konunun üstadı Vefa Zat ‘ın yazılarının da bulunduğu site için buraya tıklayabilirsiniz.

Lakerda zamanı

kopanisti | 16 December 2006 15:55

Lakerda aslen torik balığından yapılmalıdır ama kolayınıza gelmesi bakımından şu anda bol olan palamut balığından da yapılabilir. En hasından lakerda yapmak ustaların uzun yıllar edindikleri deneyime bağlıdır. Yani her isteyen lakerda yapayım diye işe girişirse emin olun ilk denemelerde beceremez. Lakerda da esas olan soğuk deniz balığı kullanmaktır. Yani eti sert, sıkı ve diri olacak. Öncelikle balıkları iyice yıkayıp karınlarındaki kanı tamamen temizleyin, birkaç saat suda bırakın kanlarını salsın, sonra sudan çıkarıp süzülmeye bırakın. Resimdeki gibi takoz tabir edilen parçalara bölünecek, kemiğinin içindeki ilik, kan ve sinirleri iyice temizlenecek ki eti acılaşmasın. Kullanılacak tuz asla sofra tuzu olmayacak iri çekilmiş kaya tuzu yada kalın deniz tuzu olacak ve orantısı öyle ayarlanacakki olana kadar takozlar bozulmasın ve olduktan sonra tatlı su ile yıkanmadan yenilebilsin. Böylelikle ilik, kan ve sinirleri iyice temizlenen balıklar ayarında tuza bulanarak kesik tarafları yukarı bakacak şekilde sıkıca bir kaba dizilecek, üstlerini örtecek gibi bir kapak konulup bu kapağın üzerine bir ağırlık bırakılacak. Buzdolabında saklanacak. Bu sayede baskıya uğrayan takozlar kanlarını iyice salacaklar. Birkaç gün kabın dibinde biriken kan ve su dökülerek kuru kalması sağlanacak. Yaklaşık 15 gün sonra takozlardan birini alıp, derisini keskin bir bıçak yardımıyla sıyırıp, kemik ve kılçıklarından arındırıp, zevkinize göre ince yada kalın porsiyonlar halinde dilimleyip, beyaz bir yabağa koyup, üzerine sızma zeytinyağ gezdirip, 1 duble aslan sütü ile midenize indirip kendi yaptığını lakerda ile övünmeniz elinizde.
Ama yok ben bu kadar uğraşmayayım yok mu bunun kolay yolu diyorsanız bir kolay yolu var.
Balığı dilimleyin kan ilik ve sinirini aynı yöntemle temizleyin cam kavanoza üstüste dizin su doldurup buzdolabına koyun. Ertesi gün suyun kanlandığını göreceksiniz, suyunu değiştirip tekrar dolaba koyun. Bir hafta kadar bu işleme devam edip sonra 1 litre suya 100 gram tuz hesabıyla tuzlu su hazırlayıp dilimleri kavanoza dizerek buzdolabına koyun 5-6 gün sonra afiyetle yeyin.
Her iki yöntemde de balık etinin yumuşak diri, tuzsuz, esas lezzetinde, açık renk, kokusuz olması durumunda bu işi başarmış sayılırsınız.

rakı ve bir üstad

semazem | 14 November 2006 12:14

“Kadehten küçük bir yudum alınıp dilin üst arka tarafında damak boşluğunda hapsedilir. Kadeh yerine bırakılıp sağında duran su bardağı alınır ve hapsedilmiş olan rakı bu suyun yardımıyla boğazdan aşağı gönderilir. Ardından hemen bir küçük lokma mezeyle ağıza yeni bir lezzet tanıştırılır. Bu işlem öyle muntazam aralıklarla devam ettirilir ki saatte bir tek ya da bir buçuk tek rakı içerek akşam saat sekizde oturulan bir dem masasından tam gece yarısı yarım ya da dörtte üç ufak rakı içerek ve sarhoş olmadan bol bol sohbetli iyi bir gece geçirilerek kalkılabilir. Zaten dem erbabının uzun süre içip de aynı dozda çakırkeyiflikle sarhoş olmadan o masayı paylaşanlarla birlikte hayattan keyif almasının sırrı buradadır. Yukarıda anlatılan erbabın içtiği şekildir. Şimdi yeni yetişmeler ve yabancılar, rakıyı yalnızca aperatif içki olarak alanlar bol sulu rakı bulunan kadehten bir küçük yudum alıp yutmaktalar. Zevk alıyorlarsa kime ne?”

diyor Deniz Gürsoy, Oğlak Yayınlarından çıkmış olan Çilingir Sofrasında Rakı isimli kitabının arka kapağında.