bildirgec.org

merak hakkında tüm yazılar

En Büyük Soruların Şimdiki Cevabı: KURAMSAL FİZİK

Colpadan | 10 November 2009 14:19

İnsanlık tarihi boyunca zaman zaman kafamızı kurcalayan birçok soruya cevaplar aradık durduk. Her şey algılama ve arkasında barındırdığı merakla gelişti. Bir şeyi merak ettiğimiz andan itibaren artık ona bir cevap bulmamız zorunlu hale geliyordu. Bulduk da. Geçmişten günümüze bulduğumuz cevaplar çok değişti ama temel sorular hep aynı kaldı.

Önce yaşadığımız çevre ilgimizi çekti. Rüzgar esiyordu, bulutlar toplanıyordu, çiçekler açıyordu, yağmur yağıyordu… Sonra müthiş bir güç ile bir kaç saniyeden fazla bakamadığımız bir ısı ve ışık kaynağı yükseliyordu ufuktan. Tüm bunlar neydi? Ya o yıldırımlar, devasa sesler ve ateş? Her yer kapkaranlık olduğunda havada beliren binlerce parlak ışığa ne demeli? Bir de karanlığın gücünü kıran başka bir ışık dairesi vardı havada. Gündüzü aydınlatan o güçlüğü ışığın yerine geceyi boş bırakmamaya çalışan donuk kardeşi nöbeti devralıyordu adeta.

Değerimizi düşüren şeyler

taha3045 | 07 November 2009 10:41

Yalandan başlayalım , insanın değerini sıfıra indiren şeylerin en başında gelir yalan. Hiç kimse ne olursa olsun yalan söylemek gibi bir hakka asla sahip değildir.Yalanın özürü olmaz ama kendilerini avutmak isteyenler beyaz yalan masalıyla en başta kendilerini kandırırlar.

Şikayet etmek te bana göre insanın gerçek anlamda değerini düşüren bir olay, memnuniyetsizlik ,şükürsüzlük hem Allah’ı hem aileyi hem de patronları kızdırır. Sürekli halinden sızlanan kişiyi kim benimser ki.

Kin kadar kötü bir şey yoktur, kin gütmek kin güden kişinin sevgisizliğiini temsil eder, hiç birşey kazandırmayan kin ,merhametsizligin bir örneğidir.

Sende Dünyadaki Diğerleri Gibi Bu 20 Soruya Takmış Durumda Mısın…?

| 05 November 2009 16:33

Soru 1. Solakların saglaklara göre daha mı zeki olduğu…?

Soru 2. Kaşınmanın nasıl olduğu ve tam olarak ne anlama geldiği…?

Soru 3. 44,5 ateşle yatarken neden üşüdüğümüzü…?

Soru 4. Soğanın neden olduğu o sinir bozucu göz yanmasının sebebini…?

Soru 5. Deniz,havuz,banyo sonrasında oluşan büzüşme,buruşmanın sebebini…?

Soru 6. Arkada oturmanın ezikliği dışında bir de araba tutma saçmalığının nedenini…?

Soru 7. Deniz havası,Boğaz havası alma anındaki havanın gerçekten temiz olup olmadığı…?

Lütfen Bu Yazıyı Okumayınız!!!

tutkulubiryazar | 27 September 2009 12:27

Dikkat! Dur kardeşim bu yazıyı yanlışlıkla yazdım lütfen devamını okuma. İçinde zaten çok gizli mahrem bilgilerim var.Lütfen devam etmeyiniz! Sağlığınız için!Dediğim gibi ufak bir hata okumamalısın. Aloooo! duymadın galiba devam etmeyin okumaya yav çok önemli değil zaten.Sen de sıktın kardeşim okuma dedik ya. Çok gizli ve bir o kadar da gizemli. Amma da meraklısın ha devam etme gizli dedim. Bana ait hayati bi bilgi ne yapacaksın sen beni. Kardeş bari bu son cümlen olsun bak merakına yenilceksin başına kötü şeyler gelecek… Yahu artık senle baş edemeyeceğimi anladım. Tamam tamam.Açıklıyorum… Hazır mısın? Derin bi nefes al. Seni biraz daha sıkacağım ama değecek. Lütfen… Emin misin? Bak iyi düşün açıklayacağım kötü bişi olucak! Valla çok gizli. E… madem buraya kadar okudun,heralde sen çok sabırlı birisin. Ve de meraklı! Ben de zaten böyle biri aradığım için uzattım…Ne de olsa mahrem bi bilgi. Hem gizli hem gizemli. Ya abi sende de ne sabır varmış.Bırak bak başına iş açılacak bunu öğrendiğinde tamam çok şey öğreneceksin ama çok büyük de sorumluluk getirecek.İşte tam zamanı açıklıyoruuuuuuuum.Açıkladım gitti be: Fazla Merak İyi Değildir Dostum!

DENİZ

teacher07 | 03 September 2009 14:50

Kuşluk vakti yazının sıcağı bastırmadan kaçmak, serin ormana yetişmek için acele ediyorlar. Anayoldan yeşil orman denizine saptıklarında heyecan doruktaydı. Yürekleri kıpır kıpırdı. Birlikte geçirecekleri bu temmuz gününün heyecan ve merakı içindeydiler. Elleri zaman zaman direksiyon üzerinde, zaman zaman da vites kolu üzerinde birleştiğinde içleri ısınıyor, titriyorlardı.

Köy kadınlarının “sığır sidiği” diye işledikleri nakışlara benzeyen, kıvrım kıvrım dağ yoluna saptıklarında, heyecan ve korku karışımı duygularla sarsıldılar. Yalçın kayalıklar, yemyeşil orman denizi arasında keskin virajlarla yol ilerliyor, bir türlü bitmek bilmiyor. Dönüp dolaşıp az önce geçtikleri yerlerin biraz üzerine geliyordu. Ayhan direksiyona, Funda koltuğa kenetlenmişti. Yükseklik korkum var, yeniyorum galiba dedi Funda. Ayhan’a da güveniyordu.

Marsta yaşam izleri bulundu mu? Uzay ve gezegenler de hayat var mı?

NLPMaster | 20 June 2009 13:55

uzayda yaşam varmı?
insanoğlunun her daim aklını kurcalayan bu sorulara bilim bir cevap daha buldu.

özellikle mars üzerinde yaşam olabileceğine dair beklentimi bu keşif daha da artırdı desem bilmem ne dersiniz arkadaşlar.

yapılan son araştırmalara göre mars gezegeni üzerinde göl bulunmuş. haber burada
konu ile ilişkili olabilecek uçan daire de yer alan bilim, uzay, gezegen, uof vb. konulu bazı yazılar da şöyle: ufo uzay ve bilim yazıları

SORGULAMAK

azazelq | 22 May 2009 09:37

insan asla sorgulamamlı
sorgulayan insan her zaman kendisini parçalar ve düşünceleriyle bedenini ezer.
sorgulamak insanların boşluğa düşmesini sağlar. tanrı nerde neden yaşıyoruz vb. sorular sorar.
sorgulayan insanzeki insandır ama bu hayatta zeki olmak değil kurnaz olmak daha önemlidir.
sorgu boşluktaki insanı kurtarmaz, ölüme yaklaştırır. bağnaz olan insanlar kendine güvenirler. güven kaynaklarıysa onlara birinin yardım edecek olmasını düşünmeleridir.
sorgulamak bazen iyi gibi gözükebilir. arkadaşının yaptıklarını merak ederken vs. ama senin açından kötü olan bir durumla karşılaştığında sorgulamanın zararı ortaya çıkar ve karşındaki insanı ne kadar az tanımış olmandan kaynaklanan moral bozukluğu sana pişmanlık verir.
peki sorgulamak nasıl oldu da ortaya çıktı sorgulamanın nedeni nedir?
cevap kısa ve net : zeka. insanlar çevresinde olan bitenlere anlam veremez ve sorgulamaya başlar. bazısı duracağı yeri iyi bilir ama duramayanlar için OYUN BİTTİ

Evrenin Sonu Var Mı?

Max27 | 20 April 2009 11:44

Dünya üzerinde bu soruyu merak etmiyen kişi yoktur diye tahmin ediyorum. Acaba evren sonsuza kadar gidiyor mu? Yoksa bir yerden sonra başamı dönüyoruz, veya bir sonu var mı? Varsa sonunda ne var? Hep merak etmişimdir bu soruların cevaplarını ama ne yazık ki daha tam olarak kimse bir kanı getiremedi. Belkide sonsuza dek insanların merak ettiği bir gizem olarak kalacak.

Ama bilim adamlarının bu konularda bazı teorileri bulunmaktadır. Bilim adamları bu sorunların cevaplarının uzayın şekliyle alakalı olduğunu tahmin etmekte, zama ımızın teorilerine göre uzay sarmalbiçimde aynı merkez etrafında eğilmiştir. Yani insan asla evrenin dışına çıkamıyacak ve izlediği yolun sonunda tekrar başa dönecektir. Bunun daha rahat anlaşılması için bir örnek vermek gerekirse Dünyadaki “C” noktasından “D” giden bir uçak düz bir rota izler. Bunu bir kağıda çizersek düz çizgiden farklı olur. Çünkü bu çizgi bir küre üzerine çizilmiş olur. Yani kürenini merkezine her noktada eşit uzaklıktadır. Eğer bu olmasaydı uçak “D” noktasına vardığında milyonlarca kilometre yukarıda olurdu. Ama eğimli bir uzayda hareket ettiğinden düz rota izlese bilene tekrar başlangıç noktasına dönecektir.

Uzayın bükülmesi bilim adamlar na göre bu örnekten daha da karmaşıktır. Şekli veya modeli yapılamaz ancak matematiksel heraplarla gösterilebilinir. Böylece, sonuna varmadan uzayda sonuna kadar ilerliye biliyoruz. Tabi hepsi teori gerçeği bir gün umarım buluruz.

UÇURTMA…

akoni | 15 April 2009 16:19

Uçurtmanın her yaştan meraklısı vardır. Meraklısının elinde özgürleşen uçurtma, rüzgara adeta meydan okur. Çok eski zamanlardan beri özgürlüğün simgesidir, günümüzde federasyonu bile vardır. Tahta iskelet üzerine; kağıt, naylon ya da ipek ile kaplanır. Dengesini kazanması için kuyruk takılır. Uçurtmanın gökyüzünde süzülüşü, insanların yüzünde tebessüme dönüşür. Kim bilir ne hayallere sürükler insanları… Yaygın olarak İngilizce’de zarif yırtıcı kuş”çaylak” anlamına gelen “kite” olarak yer alır. Geometrik şekiller, hayvan figürleri, yöresel desenlerle yapılan uçurtmalar gökyüzünü reklendirir.

Ahmet Maranki kim ola ki?

ebabke | 13 March 2009 13:01

Geçen gün işten eve gelmiş akşam yemeğini afiyetle yedikten sonra,bir yandan da yeni demlediğimiz çayımı içiyor ve internette sörf yapıyordum.

Eşim yanıma geldi.Çayımı tazelemek için için bardağı alırken google‘da Ahmet Maranki diye bir aratırmısın.Bu arada ben de çayını tazeleyeyim.
Ben oda kim yahu diye söylenirken eşim çayımı getirmişti bile.
-arattın mı?
-evet 756.000 sonuç çıktı.Allah aşkına kim bu ki,bu kadar sayfa çıktığına göre ünlü biri olmalı.
Eşim cevap verdi:
-“sen anlamazsın doktor doktor.”
“Herhalde kadın hastalıkları üzerine bir doktor’dur.” diye düşünüp hanıma fazla soru sormadım.
O rahat okusun araştırsın diye salona televizyon seyretmeye gittim.