bildirgec.org

memetics hakkında tüm yazılar

memetik 4: mim örnekleri

aftermath | 07 February 2005 23:56

ajdaranık: kanald‘de yayınlanan popstaryarışmasında, adaylar arasında izledikkendisini.performansıyla haberlere, köşe yazarlarına konu oldu, ağızdan ağıza ünü yayıldı,arkadaş grupları arasında taklitleri yapıldı. silik bir haber öncesi yarışmaprogramı olan popstar’ı prime time’a taşıyan öğelerden biri kendisi. sayesindetüm türkiye yarışmadan haberdar oldu.

memetik 3: mimlerin yayılımı

aftermath | 31 January 2005 11:03

mim’lerin beyin virüsü olduğunusöylemiştik. bu virüsler güçlü oldukları oranda kendilerini
kopyalayabilirler yani başka kişilere bulaşıp yayılabilirler. demek ki bir mim‘inbulaşıcılık değeri onun kimliğini belirleyen öğelerden birisi.

bir dedikoduyuyaymaya çalıştığınızıvarsayalım; bu mim öyle öğelerle donatılmalıdır ki insanlar bunu arkadaşlarınaanlatmak için dayanılmaz bir ihtiras duymalıdır. yahut hazırladığınız reklamkampanyasının mesajı öyle bulaşıcı olmalıdır ki kişiler bu mesajla birlikte
kampanyayı da taşımalıdır ağızdan ağıza.. mim’e bu bulaşma gücünü verecek olanmemetik stratejilerden bahsetmiştik.

bilgi

aftermath | 26 January 2005 11:32

merhaba,
bu site bir online komünite. aftermath tarafından 31 aralık 1999 tarihinde açıldı. çoğunlukla yaratıcı işlerle (grafik tasarım, reklam yazarlığı, sinema, basın yayın televizyon, internet sitesi yönetimi ve sahipliği, öğrenciler) uğraşan kişilerden oluşuyor. hepberaber ruhumuza zenginlik katacak şeylerin avcılığını yapıyoruz.

birbirimize gösterdiğimiz bu ilginç şeylere mim diyoruz. nedenini merak ediyorsanız bu konuda bir yazı dizisi hazırladık.

e-posta ile iletişime geçmek isterseniz cb{at}bildirgec.org‘u kullanabilirsiniz.

memetik 2: mim ve memetik

aftermath | 21 January 2005 08:22

hafif beyler bir miktar açıklamıştı mimin ne olduğunu. artık hakkında daha çok şey biliyoruz. özet geçip detaylandırayım. richard dawkins diyor ki; nasıl bazı kalıtımsal özellik dediğimiz şeyler genlerle nesilden nesile aktarılıyorsa, bazı davranışlarımız/bilgilerimiz/deneyimlerimiz/.. de adına kültürel gen dediğimiz (meme, biz mim diye çevirdik, paga‘nın sayesinde) şeylerle nesilden nesile aktarılıyor. en basit örneği, lise hocalarının takma adları.. 20 yıl bile geçse öğrenciler değiştiği halde lakapları aynı kalıyor. veya şu efsane yükseklik korkumuz, rüyamızda düştüğümüzü görme olayı..

memetik 1: dijital ve analog yaşamda veri

aftermath | 18 January 2005 22:38

bir yazı dizisi hazırlıyorum, çevrede olan şeyleri ve olabilecekleri daha rahat kavramak için. reklamcı ve pazarlamacıların eline geçmesinden çok korkuyorum ama farkına varanlar arasında çok dolaşacak gibime geliyor. kapsamı; dijital ve analog ortamda verinin konumu, dijital ve analog ortamda verinin yayılımı, mim (meme) ve memetik, virütik pazarlama (viral marketing), büyük ve küçük virütik pazarlama örnekleri, mimler ve blog siteleri, türkçe içerikte blog siteleri ve kültürel evrim, semantik web google ve blog siteleri..

bazı yazılar sıkıcı olabilir, ama bir sonraki yazı için bazı tanımlamaların yapılması gerekiyor.

bu yazı dizisinin ilgilendirdiği muhtemel kişiler; tasarımcılar, yazarlar (blog sitesi sahipleri, basılı yayın yazarları, senaryo yazarları, reklam yazarları, best seller yazarları), malesef reklamcı ve pazarlamacılar, sinemacılar, televizyoncular, yaratıcı grup, internet kullanıcıları..

dijital ve analog yaşamda veri
günümüz yaşayışına bakarak hayatı ikiye bölelim bir süre; dijital ve analog hayat. dijital hayat bilgisayar başındayken, telefonla konuşurken, tv izlerken, internet üzerindeyken vs. deneyimlediğimiz hayat, diyebiliriz. analog hayat ise bedenlerimizin varolduğu, duyu organlarımızın tamamına hitap eden fiziksel gerçeklik tabanlı hayat..

veri dediğimiz şey, bir görüntü, ses, sözcük, fikir, söylem, yaşanmış bir olay, bir insan yaratımı, ticari veya sosyal bir mesaj, bir şey hakkında bir bilgi/veri olsun. bu verinin iki ortamda yayılımını karşılaştıralım:

erişilebilirlik (accessibility): dijital ortamda veri fiziksel özelliklerinden arınıyor ve bulunduğu medyanın sınırlarında hareket edebiliyor. internet hızı veya bulunduğu donanımın okuma/yazma hızı gibi.. analog ortamda ise veri coğrafi ve fiziksel esasların çerçevesinde yayılabiliyor. bu bazen avantaj bazen de dezavantaj olabilir.

örneğin; dijital ortamın avantajlarını kullanarak bir fotoğtafı dünyanın öbür ucundaki birine birkaç saniye içerisinde ulaştırabiliyoruz. ancak bazen ise bir divx filmi birkaç saatte download etmek yerine sokak satıcısından birden fazla filmi çok kısa sürede satın alabiliyoruz.

analog ortamın kısıtlamaları olduğu gibi dijital ortamın da farklı kısıtlamaları var diyebiliriz. bu nedenle veriyi iletmek için en uygun yöntemi seçiyoruz. farklı medyalar farklı kitlelere ulaşabiliyor. örneğin, gazete okuyucuları, internet okuyucuları veya radyo dinleyicileri gibi. yine veriyi dağıtacağımız/ileteceğimiz medyumu seçerken teknik nedenlerle birlikte alıcının da durumuna göre karar vermemiz gerekiyor.

kullanılabilirlik (usability): günümüz post modern hayatında dikkat dağıtıcı mesajlar (reklamlar, arkadaşlar, iş hayatı, politik propogandalar vs.) nedeniyle oluşan kirlilik de verinin hedefine ulaşabilmesi için aldığı yolun mümkün oldukça basitleşmesini gerektiriyor. örneğin; turistik bir harita veya rehber özelliği taşıyan bir broşür cebe sığabilecek şekilde hazırlanır. çünkü bir gezgin en kolay şekilde taşıyabileceği haritayı yanına alacaktır. yahut web siteniz eğer ana akışa hitap etsin istiyorsanız pek çok farklı çözünürlükte ve internet tarayıcısında doğru görülebilecek şekilde ve bilgisayar bilgisi az olanların da çabasız çözebileceği düzende hazırlanmalıdır.

günümüzde artık antropologlar, reklam ve pazarlamacılar, grafik tasarımcılar ve endüstri tasarımcıları birlikte çalışarak daha çok insana hitap edebilecek daha kolay araçlar üretmeye çalışıyorlar.

süreklilik (continuity): süreklilik tam karşılığını veriyor mu emin değilim. söylenmek istenen daha uzun ömürlü veriler. örneğin bir bilgiyi kağıda yazıp sakladığınızda 300 yıl sonraki insanlara bu kağıdın ulaşma ihtimali düşük olabilir. yine dijital ortamda da bazı sorunlar yaşanabilir. örneğin 10 yıl önce yaptığınız bir kısa filmi sakladığınız video formatı şu anki göstericiler tarafından gösterilemeyebilir. bu gibi sorunlarla karşılaşmamak için veri, en sürekli kalabilecek biçimde saklanmalıdır.

internet, sunduğu olanaklar nedeniyle analogtan dijitale geçişte hızlandırıcı olmuştur, diyebiliriz.

sürekliliğin önemini şöyle bir örnekle verebiliriz; mesaj içeren bir billboard ne kadar uzun süre yayında kalırsa, o kadar çok kişiye ulaşabilir.

bazı medyumlar da yapısı gereği kısa sürelidir. örneğin bir aylık dergiyi 1 ay süreyle zaman zaman okuruz ve ertesi ay arşive kaldırılır veya çöpe atılır. dolayısıya dergi reklamları ayda 1 güncellenebileceği bilinerek hazırlanır. gazete ise günlük tüketim ürünüdür. bir reklam ertesi gün kitlesinin tepkisine göre güncellenebilir. günlük gazete tüketildikten sonra çöpe atılır.

memecodes: başımıza memeor yağacak.

hafifuyku | 15 May 2004 05:52

Jan Philipp Lenssen, en sevdiğimiz tür adamlardan biri, bir yerde programcı olarak çalışıyor, minik bir google blog’u tutuyor, google API’sini kullanarak kendi über arama motorunu yazıyor, sosyal deneyler yapıyor, oyunlar programlıyor, elinden çizim yapmak bile geliyor. Bizim MaGna gibi zengin ruhlu birşey yani…

Şimdilerde şöyle kerata bir deneye girişmiş: rastgele kelimelerden oluşan beşbin kadar doküman üretmiş, ve bunları görülebilir yerlere linklemiş. Dolayısıyla bu dokümanlar google ve diğer arama motorları tarafından keşfedilmişler.

Şimdi içinde bu kelimelerin geçtiği bir arama yapıldığında ve aramayı yapan kişi linke tıkladığında sayfamız doğum yapıyor. Yani aranan kelimeleri de içeren yeni bir versiyonunu üretiyor. Bu yeni sayfa da linkleniyor ve dolayısıyla keşfediliyor. Bunlar olurken üzerine tıklanmamış sayfalardan biri de ölüveriyor. Jan Philipp, bir kaç yıl sonra bu sayfalarda bir takım metinlerin oluşma ihtimalini yüksek buluyor.