bildirgec.org

Akp Cumhurbaşkanı adayını açıkladı. Uzun süren bekleyişin ardından adaylarının Abdullah Gül olduğunu bildirdi. Bu durumda Cumhurbaşkanlığının kilit ismi Anavatan Partisi olucak. Çünkü Cunhurbaşkanını seçmek için 367 adet milletvekilinin oylamaya katılması lazım. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı adayını düzenlediği meclis toplantısında açıkladı. MKYK toplantısına MKYK üyesi olmamasına karşın katılan Abdullah Gül’ün AKP’nin resmi Cumhurbaşkanı adayı olduğunu Başbakan Erdoğan açıkladı.

Türkiye’de diplomasi eğitimi için bulunan İsveç Veliaht Prensesi Victoria ve beraberindeki heyet Ankara temaslarında eşcinsellerin sorunlarıyla yakından ilgilendi. Prenses ve heyet üyeleri Meclis’te eşcinsel olmadığını öğrenince sasirdi.
Ama biliyor bunun gercek cevabini…..????Bizim mecliste escinsel varmidir acaba ???

Bu kadar zamandır Atatürk’e, onun gıyabında Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılan saldırılar, son günlerde herkesin bildiği üzere birtakım internet soytarılıkları ve nihayet büyük Ata’mın kendisinin de zamanında isabetle öngördüğü üzere, “dahili bedhah”lardan birinin ruhunu ve ar damarını kaplayan iltihabın bir kısmını ağzından dökmesiyle vücut buldu.

Tabii ki; binlerce kahraman ve zaferle dolu şanlı tarihinin, “kaliteli soy” olarak bildiği o süper kahramanlardan üremiş kendi soyundan gelen binlerce adamın, bir avuç Türk karşısında kendilerini doğuran o yalancı epiğin üzerine devrildiğini gören, bilen birilerinden Atatürk’e methiyeler düzmesi beklenemez. 10 yaşında bir çocuktan da Atatürk gibi birini aşağılamak için kalıp bir fıkradan başka birşey seçmesini beklemek şüphesiz pek uzun sürerdi.

Türk siyaseti her yıl tek bir güne odaklanır. Bütün sene polemikler “o gün” üzerinden yürütülür, umutlar “o gün”e bağlanır. Ve nihayetinde o gün gelir, 3 Ekim de geldi, geçti. Tam üyelik müzakerelerine başladık başlamasına ama insan soramadan edemiyor: AB ülkemizin tek kurtuluş yolu mudur, Türk siyasetinin vizyon ve hedefleri sadece AB üzerine mi kuruludur?
Kanımca en önemli problem yapılan reformların ülkemizin ihtiyaçları olduklarından değil, Avrupa’ya karşı kendimizi ambalajlamamız güdüsüyle yapılmaları. Durum böyle olunca Meclis’ten hızla geçirilen yenilik paketleri kâğıt üzerinde kalırken, günlük hayatımıza pek yansımıyor.
Gerçekçi olmamız gerekirse, AB herkesin dilinde mite dönüşmüş vaziyette. Oysa daha uzun yıllar AB kapılarında bekleyeceğimiz aşikâr. Üstelik bu mitleşme meselesi de tehlikeli. AB’ye girdikten sonra ekonomimize, çalışma hayatımıza, sosyal güvencelerimize sihirli bir değnek dokunmayacak. Neticede değişim sürecini biz kendi ellerimizle yaratacağız, o zaman her yeniliği AB’ye endekslemek neden?
Sürekli Avrupa’nın yaşlanan nüfusundan ve artan genç işgücü talebinden bahsediliyor. Oysa onların Avrupa dillerini anadili gibi konuşan, teknolojik gelişmelerden haberdar ve teknolojinin nimetlerinden yetkin olarak faydalanabilen, özellikle mühendislik eğitimi gören veya AB hukukuna vakıf aydın gençlere ihtiyacı var. Kimi Avrupa ülkeleri zaten kendi istihdam problemlerini (resmi istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre Ocak 2006 AB işsizlik oranı yüzde 8.3) çözemezken, bizim vasıfsız lise mezunlarımızı ne yapsınlar?

Gazinocularla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasındaki “yabancı kadın” kavgası Meclis’e taşındı. Gazinolarda çalıştıracak “yabancı kadın” bulamayan işletmeler, 20-25 yaş arasında Türk kızları bulmak için Türkiye İş Kurumu’na resmi başvuruda bulundu. Bu talep Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bürokratlarını kızdırdı. Türkiye Eğlence Yerleri İşverenler Sendikası (TEYİS) avukatı Serdar Kıran, bakanlık bürokratlarının “Türk kızı” talebine tepki gösterdiğini bildirdi. Yabancıların çalışma izinlerine ilişkin Meclis’e sunulan tasarıya göre de gazinolar “yabancı kadın” çalıştıramayacak.

mecliste gizli görüşme

meclis ırak gizli görüşmesinin içeriğini sorgulamayacağım ancak yapılış tarzı ve gerçekten gizli mi onu tartışmak istiyorum…Yaşadığımız şu 2007 yılında meclisimizdeki görüşmenin gizli yapılabileceğine inanmıyorum…
Bilmek istediğim bu 10 yıl boyunca saklanan bilgi kimden saklanmış olacak, sadece ve sadece halkımızdan…Yani bir zarar görecek olan varsa asıl taraf olan halktan gizlenmiş olacak…Çünkü halkın gizli uyduları yok meclis salonuna verici yerleştirecek gizli servis elemanları yok dinleme sistemlerine sahip değil ! böylece tek bilgi körü olan halk olacak…bunun faydasını burda tartışmaya açmayacağım , panik havası , kalabalıkların kontrolü vs vs bir sürü işe yarar bahane ve olumsuz görüş bildirebilirsiniz…işte neden bu görüşmenin gizli kalamayacağına dair bir iki bulgu…
1.550 milletvekilinin olduğu bir ortamda zaten gizlilik diye birşey olamaz sebebi 550 kişi herbirisi en az iki kişi ile temas kurmuş olsa incelenmesi gereken 1100 kişi eder sayı bu kadarla kalmayacağından 100.000 kişilik bir tarama alanı gerekir ve bu kişilerden en az birinin herhangi bir gizli servisin adamı olması ve temas kurduğu milletvekilini böceklemiş olma ihtimali çok yüksektir. ( en iyi ihtimalle ifade edilen tarama alanı)
sözde alınan tedbirler
sağır servis elemanları ve koridorların boşaltılması…medyamızda hep bu ikili cümle dönüyor bu bilginin beni tatmin etmediğini belirteyim…umarım sizi de etmemiştir…böyle basit sorular soran ve basit cevaplarla yetinen bir basına sahip olmak ne kadar kötü!
basit dinleme cihazları (çocuk oyuncağı)
mecliste bilgisayar kullanan varmı acep ?
bir basit sistem daha
milletvekillerimiz kalemlerine kadar üstü başı aranacak mı ? pardon dokunulmazdılar değil mi 🙂
meclisimiz echelon dan haberdar mı ? wikide bile var!
seyredilmesi gereken bir film
milletvekilimiz cep telefonlarını yanlarına alacaklar mı?
meclisimizde bu gizli tutanaklar hangi bilgisayarlarda ve hangi işletim sistemi altında derlenecek ve şu driver dll ADVAPI.DLL dosyası onlarda var mı ?
bazı çözümlerde yok değil
bu çözümler ne kadar güvenilir ? merakıma çare olacak bir cevap yok mu…

Bu yazıyı niye yazdım: Bilmiyorum

Bilgisayarı bir süreliğine kapattım. Biraz televizyona bakayım dedim. Bi'
baktım bizimkiler  bütçe görüşmelerini izliyorlar. Bu görüşmeler
hatırladığım kadarıyla hep tartışmalı geçer ama bu sefer nası' desem? izlemeye
doyamadım.

Ya şunu adam gibi prime-time da yayınlasalar görüşseler de Trt3 de 
reklamını yapsa şöyle jenerik falan hazırlasa eminim artık her şeyin ölçütü olan
ratingleri toplardı.  Böylece giderek apolitik olan bizlerde belki bi'
şeyleri düşünmeye sorgulamaya başlardık.

Meclisimiz ve Hükümetimiz Ramazan bayramı tatilini dokuz gün kutlarken çalışanlar neden neden bu tatilden mahrum kalmaktalar? Anlaşılır şey değil doğrusu. Böyle bir uygulama Cumhuriyet tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bir uygulamadır.
Bunca trafik kazasının olmasının bu kısa tatille hiç mi ilgisi yok acaba? Pazar günü zaten Cumhuriyet Bayramımız. Bence bir güne sığmayacak en az üç gün çoşkuyla kutlanması gereken özel bir gün.
Lütfen beyler olmuyor resmi tatillerde bari çifte standard yapmayalım. İnsalarımızı mağdur etmeyelim.

Ülkemi kimlerin yönettiğini anlamak için okunmalı bence, kızıyor olsak da yazarlığına okunmalı, bakış açısını beğenmiyorsak da bu sefer okunmalı, Şehit Askerlerimizin hatırası için okunmalı, uyanık bulunmak için okunmalı. Okunmalıda ne okunmalı link burada Hürriyet bugünkü sayısında Emin ÇÖLAŞAN’ın yazısı Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş Türkiye yi yönetenlerin ibretlik öyküsü. Geçenlerde Bildirgeç’de”Türkçem nerelere gidiyorsun” demiştim, haklı olarak çok eleştiri almıştım. Şimdide ”TÜRKİYEM NERELERE GİDİYORSUN” diyorum bakalım ne çıkacak bahtıma.