bildirgec.org

maymun hakkında tüm yazılar

ONLAR’IN GÖZÜYLE DÜNYA

admin | 25 December 2010 13:15

Onlar nasıl görüyor?
bizim gibi mi yoksa çok daha farklı mı?

Onların görme becerileri oldukça geniş bir yelpazeye yayılıyor ve hepsinin farklı görme yetileri var.

Mesela güvercinler farklı renk tonlarını en gelişmiş bilgisayar programlarından bile daha iyi saptama yeteneğine sahip.

maymunlar 6 farklı tipte renk körlüğüne sahip ve erkek maymunlarda renk körlüğü dişilere oranla daha yaygın.

kediler ve köpeklerin görme duyuları çok iyi değil onlarda koku
ve duyma duyusu çok gelişkin özellikle kediler renk körüdürler.köpekler zaman zaman sarı ve mavi arasındaki farkı algılayabiliyor ama kediler bunu bile ayırt edemiyor

Özgür Olmak

mehmetbastug94 | 11 December 2009 23:54

Delioğlan

Yaz günlerinden bir gündü. Bizim deli oğlan dolaşırdı yine ortalıklarda. Taş üstünde taş bırakmazdı. Her bir şeyi öğrenmek isterdi. Günlerden bir gün geldi ki, deli oğlan bir maymun gördü. Bu maymunu yakalamak için ne yapmadı ki? Üzerine atlaması, önüne muz koyması, çeşit çeşit yemeklerle onu çağırması… Ne var ki hiçbiri işe yaramadı. Köy halkı artık onun bu çaresizliğine üzülmeye başladı. Köyün ağası onu yanına çağırttı. Dedi ki; ‘’Bir hindistancevizi al, içini bir yumruğun yarısı kadar oy, türlü türlü büyük yemişlerle doldur. Sonra bunu bir çayıra bırak. O maymun bunu aldığı anda yakalarsın onu’’ Deli oğlan denemekten bir şey kaybetmeyeceğini düşünüyordu. Gitti ve dediklerini harfi harfine uyguladı. Sonrada bir çayıra bıraktı. Yemişlerin kokusunu alan maymun elini Hindistan cevizine sokar fakat çıkaramaz. Cevizden vazgeçemeyen maymun, deli oğlana yakalanır. Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak , dolayısıyla özgür olmaktır.

Mehmet Baştuğ

Kadının toplumda değişen yeri ve rolü

bursk | 07 November 2009 15:42

Değişen toplumda kadının toplumsal rolü nedir ve nerden nereye gelmiştir? Geldiğimiz noktada, kadının konumunda tarih öncesi çağlardan bu yana niteliksel anlamda birbirine taban tabana zıt iki büyük değişimin yaşandığını saptayabildiğimizi söyleyebiliriz. Zıtlıklar, söylence ve inanışlara olduğu gibi yansıdılar. Değişimin miladı İÖ 3000’li yıllardı. İÖ 3000 öncesinde kadın, ekonomik ve toplumsal işleyişte büyük roller üstlenmiş, önemli değerli, saygın, sözü geçer ve tanrıçalığa yükseltilmiş sevgili bir varlıktır; sonrasında ise yere düşmüş bir yıldız. Toplumsal üretimden dışlanmış, değersizleşmiş, saygınlığını yitirmiş; üstelik bir de ilahlar dünyasından kovulmuştur. Peki bunlar nasıl olmuştur?Isı yükselişinin ardından geçen beş-altı bin yıl sonra Yakındoğu olarak bilinen bölgede yaşayan şanslılar, tarımsal üretime başladılar. Özellikle Mısır ve Mezopotamya’ da gelişimin hızı alabildiğine boyutlanmıştı. Buralarda ortaya çıkan oluşumlar, diğer bölgelerde daha sonra beliren sistemlerin prototipleri oldular. Dolayısıyla kadının konumuna ilişkin değişme ve gelişmeleri tüm boyutlarıyla yansıtan veriler, Yakındoğu’nun prototip yaşamları içinde ayrıntılı bir şekilde bulunmaktaydı. Böylece İÖ. 6000 sonrası için veri edinme merkezi bu bölge oldu.Paleotik (Yontma Taş) Çağlarda kadının konumuna bakacak olursak; örneğin Alt Pleotik Çağ’daki insanlar yaşadığı dönem boyunca yiyeceğini ortaklaşa elde etti ve tüketti. Dişileri, fiziksel ve büyolojik yapı farkı ve doğurgan nitelikleri nedeniyle, av etkinliklerinde sınırlı bir rol üstleniyordu. Buna rağmen toplumu oluşturan bireyin dünyaya gelişine aracılık eden dişi, bu rolüyle “yaşamın devamını garantileyen bir kimlikle” algılanmış ve kimliği ona büyük değer kazandırmış olmalıdır. Çünkü ilkelin sezgi gücü, türün devamı açısından, bireyin tek başına bir “hiç” ancak topluluğun “herşey” olduğunu söylemektedir. Kadın doğurgan yapısıyla toplum içinde önemli bir yere sahipti, ancak değerinin kaynağı yalnızca cinsel işlevi değildi. Erkeğin getirdiği eti işliyor ve onun avı ele geçirmesinin rastlantılara bağlı olduğu koşullarda, topladığı ürünler topluluğun beslenme sorunun çözümünü ciddi bir biçimde güvence altına alıyordu. Orta Paleotik’ de ise “Neandertal” adamı için kadın oldukça değerli ve önemli bir varlıktır. Mağara resimleri ve taştan yapılma figürler ona olan ilgiyi kanıtlar. Üstelik bu dönemde kadın toplayıcılıkta uzmanlaşmış bir anadır. Bu ona meyve cinslerini, yabani tahılları,mantarları çok iyi tanıma fırsatı vermiş ve yaralanan erkekleri için gerekli olan ilaçları bilmesini sağlamıştır. Üst Paleotik de ise verimlilik simgesi varlığı ile ana ve ata rolü onu farklı bir işlevi daha üstlenmeye götürmektedir: Tanrıçalık.Kadının tam anlamıyla yükselişi ve anaerkil düzenin doğuşu Mezolitik(Orta Çağ) Çağ’ a denk gelir. Mezolitik evrenin başlangıcı günümüzden on iki bin yıl önce, Würm Buzulu’nun sona erdiği bir döneme denk gelir. Bu dönemde önceki çağlardaki özellikleri daha belirginleşti.(doğurganlık,toplayıcılık..)Tarımın icadının ve anaerkil düzenin yapılanmasının gerçekleştiği ve günümüzden altı-yedi bin yıl önce başlayarak Endüstri Devrimi’ne kadar uzanan bir süreci kapsayan Neolitik (Yeni Taş) Çağda ise tarımın mucidi kadındı. Toplayıcılıkta bitikinin yaşam döngüsünü izleyen öğrenen toplayıcı kadın, tohumu barındıran başağı ne zaman ve ne kadar kesmesi gerektiğini öğrenmişti. Öğrendiği bir diğer şeyde başakların tümünün kesilmemesi gerektiğiydi. Çünkü kalan tohumlar yeni bitkinin oluşumunu sağlamaktaydı. Burada dikkat çekilmesi gereken diğer bir husus kadın ve toprak özdeşliğiydi. “ Toprak bizim annemiz, gök bizim babamız. Gök toprağı yağmurla döller ve yer bitki ve tahıl verir.bu inanış tarımla ilgili pek çok inanışın ana temasını oluşturur.” Ayrıca bu dönemde kadının çok yönlü etkileri de olmuştur. Buğday ve arpayı işleyen, ekmeği yapıp yemeği pişiren, onları saklamak için çömleği de icat eden kadındır. Üstelik hayvanların evcilleştirilmesininde çok etkin rol üstlenmişlerdir. Çitlerin arkasında tutulan ve kadınlar tarafından beslenen hayvanların bir süre sonra yavrulayarak çoğaldığı gözlenince hayvancılık ve evcilleştirme doğmuştur. Ancak hayvancılığın sürdürebilmesinde erkeğin gücüne ve emeğine duyulan gereksinme, erkeğin de toplumsal alanda önemini yükselten bir faktör olmuştur. Bunun yanında, bu çağda kadın, sevilen, sayılan, koruyucu, üretken, merhametli ve aynı zamanda büyülü güçler taşıyan,toplumun atası bir tanrıçaydı. Kadın artık göklerdeydi ve Erken Neolitik dönem sonuna dek bu konumunu sürdürdü.Geç Neolitik Çağ’ da ise anaerkil düzenden ataerkil düzene geçiş başlamıştır ve alyapısal değişimler kendini göstermiştir. Bu konuda en önemli göstergeler Sümer’ den sağlanır. Sümer tarihte gelişmenin dinamiği olmuş pek çok ilke imza atmış bir delta uygarlığıdır. Saban, tekerlek, çömlekçi çarkı, çivi yazısı, yelkenli tekne ve ilk yasa metinleri onların ürünleridir. Bu ürünlerin hepsi önceki yaşam biçimlerini temelinden sarsmış, yepyeni oluşumların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Burada belirtilmesi gereken ise bu aletlerin erkekler tarafından yapılıp üretildiğidir. Önceki çağlarda kaba taşları yontan ve av işlerinde kullanalar ya da bakıra şekil verenler onlar olduğundan, bu aletleri de onların bulması kaçınılmazdı. Bu durum onlara yeni ekonomi içinde önemli bir güce dönüşme fırsatı verdi. Üretim etkinliğinde kadının ve erkeğin üstlendiği rollere dair deiğişimler böylece başlıyordu. Erkek sabanı icat etmemekle kalmamış, aynı zamanda değerli aletini öküze de koşmuştu. Öküze koşulmuş sabanın gerisindeki erkek, kadının çapayla sürebileceğinden çok daha büyük bir alanı işlemekteydi. Toprak verimli, aletler gelişkindi. Sonuçta beklenen verim elde edildi ve üretim artışı gerçekleşti. Böylece toplum,varlığını erkeğin emeği ve üretip mülkiyetinde bulundurarak kontrolünü de elinde tuttuğu aletler üzerinde gelişmeye başlamıştı. Aynı durum çömlek ve dokuma tezgahı konusunda da geçerliydi. Bu örneklerden şu yargı çıkartılabilir: “ Kadının el işi, erkeğin “mekanizma endüstrisi” karşısında yenilmeye mahkumdu.” Nitekim bir süre sonra, ekonomik yaşamda emeğiyle öne çıkan erkek, sosyal yaşamda da nüfuz ve etkisini artıracak ve yeni koşullara uygun, baskın bir güce dönüşecektir.Geç Neolitik’ e kadar sosyoekonomik yapı içerisinde üstlendiği rol bakımından erkekten daha önemli bir pozisyonda olmasına, itibarının yüksekliğine, hatta tanrıçalaştırılmasına rağmen, kadının erkekle eşit haklara sahip olduğunu belirtmiştik. Baskıyı, otoriteyi temsil eden bir cins değildi kadın. Ancak Geç Neolitik’ in yeni ekonomik yapısı içinde beliren olgular, erkeğin yalnızca emeğini ortaya çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda onu baskın ve otoriter bir güç olarak da ortaya çıkardı. Üstelik erkeğin egemen olduğu sosyoekonomik yapılanma içinde üretimin ve paylaşımın niteliği eşitlikçi ve komünal olmaktan uzaktır. Nitekim yeni yapılanmada erkek, kadını alabildiğine ezerek aşağılamış, özgürlüğünü elinden alıp toplumsal konumunda büyük bir altüste yol açmıştır.Yeni düzenin, insan onuru ile bağdaşmayan yeni düşünüş biçimlerinin bir kısmı kadınlarla ilgiliydi ve bu düşünüş biçimi içinde kadına biçilen değer, onun ikincil ve aşağı konumunun kendisi ve toplum tarafından kabulünü garantilemekteydi. Ancak değişim,doğanın ve tarihin diyalektiğinin gereği olan evrensel ve süreğen bir olgudur. Her bir değişim başka değişimleri de tetikler ve böylece yavaş yavaş geçmişin üzerinde yeni yapılanmalar belirir. Kadının toplumsal konumundaki aleyhte değişim, dönemin altyapısal gelişme ve değişmelerin bir sonucuydu. Sonraki süreçte devam edegelen diğer gelişme ve gelişmeler bu sonucu da değiştiricek, kadın açısından yeni yapılara uygun düşen ilişkiler ve düşünüş biçimleri oluşturacaktır. Önceki yapıların inatçı unsurlarının, yeninin kararlı yürüyüşü karşısında aşınarak çatlaması ve yerini yeniye bırakması kaçınılmazdır.

youtube’un maymunlar

mnc | 15 May 2009 16:23

YouTube’da eğitimli maymunlar çalışıyormuş. Şöyle ki

hata ekranı
hata ekranı

500 Internal Server hatası aldım resimde göremediğiniz metin şöyle diyor.

500 internal server error

sorry, something went wrong.

a team of highly trained monkeys has been dispatched to deal with this situation.

also, please include the following information in your error report:
psowzj9dbccu6ezzlbmdnqhfn1e-glspgrj8f6ehx8gaxh7hwvbhotxrng0p
bs-fnwsv5iu_nyhx7c4dmistha08kd0uthi-axugtspetgjgmwyxqtrgrery
….

Yüksek eğitimli maymunlar bu konuyu halletmeye çalışıyorlar.

Komik olmuş =)

PaRa aDamı maYmun eDeR!…

BodrumSibel | 15 April 2009 17:04

Nedir para denen şey? Onu değerli kılan nedir? Üzerinde bir takım figürlerin resimlerin vede rakamların olduğu baskılı kağıt parçası. Biz bu kağıt parçasının peşinde koşuyoruz. Bu kağıt parçası için tüm hayatımızı seferber ediyoruz. Kimi zaman yoruluyoruz, kimi zaman kendimizden ödün veriyoruz, kimi zaman yoldan sapıyoruz bazen de bu kağıt için tehlikeli birer varlık olup çıkıyoruz. Benliğimizi alan bu kağıt için bazen adam bile öldürüyor ve tüm çirkinlikleri yapıyoruz. Ne için? sadece onu kazanabilmek için.

Bizler onu hakedebilmek için başkalarının hayatlarını yaşıyoruz. Nasılmı?
Şimdi soruyorum size; kaçımız sevdiğimiz işlerde çalışıyoruz? Muhtemelen azınlıkdır. Herbirimiz, bende dahil sırf şu lanet kağıt parçasını kazanıp hayatımızı sürdürebilmek adına hiç olmayı düşünmediğimiz yerlerde belkide olmak istemediğimiz insanlarla çalışmak zorunda kalıyor ve tüm o hayallerimizi, içimizden gelenleri, içimizde saklıyarak istemediğimiz hayatları yaşıyor ve hissetmediğimiz o kişiliklere bürünüyoruz.

Ota Benga – Beyaz Adamın Utancı

cimriyim | 21 March 2009 09:40

Belki son zamanlarda çıkan Darwin haberlerimi depreştirdi bilmem ama bu tartışmalar başladığında ilk aklıma gelen isimlerden birisidir Ota Benga. Kendisi hakkında bir çok yazı, kitap olmasına rağmen iyi tanınmadığını düşünüyorum.

Eminim sizde hikayesini duyunca üzüleceksiniz ve keşke… ile başlayan cümleler kuracaksınız.

Peki kimdir Ota Benga?

Tam doğum tarihi bilinmeyen (rivayetler 1881 ile 1885 arası) Belçika Kongosu topraklarında doğmuş bir pigmedir. (Pigmeler çok kısa boyları ve kahve tenleri nedeniyle 17 ve 20 YY arasında gereğinden fazla ilgi çekmiştir.) Ota Benga’nın Kasai ırmağının yakınlarında bulunan köyü, Belçika ordusu tarafın talan edilmiş, karısı ve çocukları öldürülmüş ve kendiside köle tüccarlarının eline düşmüştür. İkinci eşiyle burada evlenmiştir.