bildirgec.org

masal hakkında tüm yazılar

Bir Öykü – Güneşi Selamlamak

| 01 August 2007 15:55

Sahildeki bankta oturuyordu kadın. Şafak sökmek üzereydi. Tan yeri kızıllaşırken, ufuktan esip gelen serin rüzgarla ürperdi. Rüzgar uzun saçlarını birbirine karıştırarak savuruyordu. Yakınlarda bir yerde, bir köpek uludu uzun uzun.

Kadın gözünü ufuk çizgisinden ayırmıyordu. Sanki bir şey kaçırmak istemiyormuş gibi dikkatini oraya vermişti. Kalbindeki burukluk yüzüne yansımış, gözlerinde birkaç damla yaş birikmişti. Damlalar düşmesin diye gözünü bile kırpmıyordu. Ağlamayacaktı.

Kıssadan Hisse

| 25 July 2007 15:31

Yunus Emre Anadolu’ya geldiğinde dervişliğin doruğundaymış bu topraklara sarılan zaman…Tabduk Emre`nin dergahına vardirmış onu…

Yol ehli olmaya bir yıl kadar kalmış, Tabduk`un bir dediğini iki etmemiş ama bir türlü de memnun edememiş. Ne kadar canla başla çalışsa da, Tabduk’un aklından geçeni anlayıp yerine getirse de ne bir güler yüz ne de küçük bir memmuniyet göstermiyormuş mürsidi.

Yunus dergahtan ayrılmaya karar vermiş, izin istemiş, düşmüş yollara. Bir hana varmış. Akşam üzeri, hanın bir odasında 6 tane derviş oturmuş, dua ederlermiş. Onların yanına ilişmiş. Dervişler dualarını bitirince her birinin önünde ayrı bir sofra, sofralarda yemekler dizilmiş başka başka.

Büyüklere Masal:)

| 02 July 2007 09:32

Nevdalist masallar dedi, dürttü beni, bu çıktı:)

“Bir varmış bir yokmuşşş…Ülkenin birinde kendisini Cinderella zanneden ve “Elbet bir gün olacak lan bu balo!” diye söylene söylene temizlik yapan bir kız varmış. Dedik ya, hatun azimle baloyu bekliyor, tüm cefa bu balo için sanıyor.
Bir gün elinde elektrikli süpürge can hıraş halıyı süpürürken kapı çalmış. “Geldi yine adı batasıca üvey kızkardeşlerim” diyerek açmış kapıyı. Gelenler kızkardeşler değil…Tanımadığı bir adam kapıda. “İyi günler hanfendi. Ben elektrik idaresinden geliyorum. Ödenmemiş 2 faturanız yüzünden kesiyoruz elektriğinizi”…
Haydaaa! “E peki, kes kardeşim!” demiş kız (nam-ı diğer cinderella 2007)
Elektrik kesilmiş, halıyı süpürme işi yarım kalmış…Ne yapmalı? Kızımızın gözü uzun zamandır tekrar okumak istediği kitaba takılmış…Bu kitabı üniversite son sınıfta okumuş ilk defa. “Tanıklarla Sokrates”…Almış kitabı eline,
başlamış okumaya…Offf, paslanmış beyni…İlk okuduğunda ne biçim heyecanlanmışmış halbuki! “Aaa, adamın yakaladığı
detaya bak!” diye diye bir solukta okumuşmuş kitabı. Şimdi gitmiyormuş…
Yerine koymuş kitabı…
Geceyi mum ışığında ödenmemiş faturaya söverek geçirmiş. erkenden uyumuş.
Rüyasında prensi görmüş. “Cinderella, hazırsan çıkalım artık. Metroyu kaçırıcaz ama, hadi! Makyaj da yapmayıver!”
diye söylene söylene kapıda bekliyormuş prensi. Beyaz at yok. Pahalıymış beyaz at, metroyla idare ediyorlarmış.
Rüyanın devamını görememiş Cinderella 2007.
Ertesi gün işe gitmiş. Öğrencileri onu sinir etmek ve “Tüm emeğim havaya! Hiç çalışmıyorsunuz! Ne olacak sizin
haliniz?” şeklindeki tipik fırçasını dinlemek için ellerinden geleni yapmışlar. Cinderella 2007 eve döndüğünde çok
yorgunmuş. Bir bira açmış, oturmuş salonda en sevdiği koltuğuna. Başlamış düşünmeye:
“Bu masalın bir yerinde bir karışıklık oldu kesin! Kötü kalpli üvey anne ve kızkardeşlerimin işi bu, eminim. Yoksa
olacak iş mi canım? Yaş 32 oldu, elde var sıfır! Çocuk da yapamadım kariyer de! Nil mi dediydi bunu bana? Evet o
şapşal söylemişti. Anlamıştım zaten kafa bulduğunu…Otursun “Kek” yapsın o çatlak!”
Birası bitmek üzereyken prens aramış. “Sana geliyorum” demiş. “Tamam canım” demiş Cinderella 2007. Kalkıp ortalığı
toplayıvermiş. Saçını başını düzeltmiş. Prens gelmiş. Oturup içmişler onunla da. Sızmışlar sonra…
Günler böyle geçip gidiyormuş. Hep aynı…Sonunda Cinderella anlamış ki, arkadaşı Pamuk Prenses kadar ballı değil. O en azından 7 cücelerle yaşıyor, kira derdi yok, fatura derdi yok. E cüceler de sevimli çocuklar, koruyup
kolluyorlar bunu. Evi temizliyor iki kap yemek yapıyor, cüceler de evin geçimini sağlıyor, mis gibi hayat.
Rapunzel’i düşünmüş bizim kız sonra. “Ne ballı hatundur o da…” diye geçirmiş içinden…Saç güzeli seçildikten
sonra reklam filmleri, fotomodellik falan derken bulmuş yolunu. Şimdi Caddebostan’da sahile bakan bir evde tek
başına yaşıyormuş. Komşuları şikayetçiymiş gerçi kendisinden. “Bu kadın sürekli balkondan saçlarını sallayıp eve erkek atıyor” diye şikayet etmişler Rapunzeli yöneticiye. Çılgın uyuşturucu partileri veriyor çok gürültü yapıyorlarmış. “Aman neyse, bana ne canım…Benim derdim bana yeter” diye düşünmüş Cinderella 2007…

Masallardan nefret edenler

nevdalist | 28 June 2007 09:39

kabus başlıyor
kabus başlıyor

Masalları hiç sevmedim, ben. Uğraştım üstelik, ama olmadı. Külkedisi mesela çok ağlak. Hep şikayet, hep şikayet….Bu kadar eziliyor, bir gün kalkıp da üvey anneye bir tane vurmuyor. Kardeşim bir isyan et, bir devrim gerçekleştir. Yok yok, o yerleri silmeye devam ediyor. Marks o zamanlar yoktu. İşte o yüzden böyle oldu. Sıkıyor beni böyle tipler, çok kaderci. Her şeyi olduğu gibi kabul ediyor. Külkedisindeki ayak da maşallah yalnız. Prens koca ülkede başka o numaradan giyineni bulamadı. Herhalde 45 falandır. Yoksa kandırıp durmasınlar, ayakları çok küçük diye.

Büyüklere Masallar!

cheki | 30 May 2007 12:24

Büyüklere Masallar
Büyüklere Masallar

Masallar her zaman çocuklar için olmuştur. Biz de belkide masallarla uyuduk/büyüdük. Bu sitede sadece büyükler için masallar bulunuyor. Masal özlemimizi gidermeye ne dersiniz? Şimdilik ingilizce!

Pan’ın Labirenti

woofwoof | 09 May 2007 09:33

Film afişi
Film afişi

9. Uluslararası Eskişehir Film Festivali Pan’ın Labirenti‘ni gündeme getirdi. Bu peri masalında 20. yüzyılın acımasız geçmişi gözler önüne seriliyor. Türkçe altyazı ile İspanyolca yayınlanan film “En İyi Yabancı Film” de dahil 6 Oscar‘ı evine götürmüş idi. Ayrıca “En İyi Yönetmen” Oscar’ını da hakettiğini söyleyenler az değil. Bu dalda hiç Oscar alamayan Martin Scorsese‘e kıyak yapıldığı bir gerçek.

Pan ve Ofelia
Pan ve Ofelia

Filmi anlatmak istersek işe Ofelia‘dan başlamalıyız. Öksüz İspanyol kızın annesi Francisco Franco‘nun ordusunda görevli bir yüzbaşıyla evlenmiştir. 1944’te Yüzbaşı Vidal‘in isyancılarla mücadelenin yürütüldüğü kampına doğru yola çıkarlar. Ofelia kampa vardıklarında, yol boyunca kendilerini takip eden bir böceğin peşi sıra ormanın içinde bulunan taş sütunlara gider. İşte büyülü ve ölümcül derecede ciddi olayların başladığı yer burasıdır.

KÖRE SEVDA

mavisu | 27 April 2007 08:01

Gözlerim gezinebilir sokaklarında, eski bi şarkıda aklım, hatıralar üstünde ellerim gezinebilir… sen olmayan bir seni özleyebilirim bile evet. Çağırmıyorum akıl ziyanı günleri, kalbe zararsın çünkü sen. Her sevda da bi başrol var biliyorum artık, inanmıyorum her adamın adam gibi sevebildiğine! Korkmuyorum yalnızlıktan, sessizlikten. Hiçbir yokluk sen kadar acıtabilir mi bi canı?..Sanırdım ki bi görsem kör olurum ben yine, sanırdım ki gözlerin hep çocuk güler senin, yanağına bi damla düşer de ıslanırsın sırılsıklam…

Şimdi yazıyorum yarım aklıma , benim el kadar kalbimdi asıl kahraman…

öylesine bir zamanda

admin | 31 March 2007 18:48

Beynimi yıkayıp, damıtıp kurutmuşlar…..Sayın baylar ve diğer asil ünvanlılar.
Bazen kafası karışan peder ve çok sevgili zeki oğlu asİ….Ne yaptım! fidan yedim.Eyvah!
Ben deniz cennet papağanı; part time bu masalda kurt olarak çalışıyorum, kurt Heart!

querelle ve yedi cüceler

serdarsabri | 26 March 2007 16:10

bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit atarken eski hamam içinde, develer tellal pireler berber iken, eşekler mühürdar, katırlar silahtar iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar i-keen, querelle adında bir denizci ve yedi cüceleri var-mıış.

bir gece ansızın poseidon querelle’in rüyasına girip kulağına, bir tekne satın almasını ve vaat edilmiş sulara yelken açmasını orada göz kamaştırıcı calut hazinesini bulacaklarını fısıldamış. sabah kalktığında querelle’in pijaması ıslakmış, neden olduğunu çıkaramamış.