bildirgec.org

masal hakkında tüm yazılar

Hakiki bir iz

kahramancayirli | 22 July 2009 09:25

Burcu’dan 500.000 eski Türk Lirası’na almışım Lal’i. O sıra bütün eski kasetlerini satıyor. Orta birinci sınıftayım. O vesileyle Teoman’ın O albümünü de kapatmışım ucuza. Bir-iki kaset daha almıştım. Unuttum.
Lal de Lal hani. Kıpkırmızı. Kıpkırmızı bir albüm. Sertab Erener’in bence bir daha yapamayacağı kadar iyi bir kaset. Full. Öyle albüm on-yirmi yılda bir görünüyor.
Bir elimde Lal, öbür elimde tükenmez kalem. Durup dinleyip başa sarıyorum, durup dinleyip en başa sarıyorum.
Söz: Sezen Aksu ve Meral Okay. Müzik: Giancarlo Bigazzi ve Marco Falagiani.
Sözlerini buraya yazmıyorum. Bu yazı hatırına en az on kere daha tam ses dinleyin isterim. Sözlerini de perdelerinize yazarsınız diye. Sigarayla belki. Komple tutuşursunuz.
Masal dönüp dolaşılacak bir şarkı. Şarkı deyince içi boş oluyor başka sözcük bulmak gerek. Bir im, iz. Masal, bir iz. Evet, oldu.
Masal, bir iz.
Hakiki bir iz. Köprü olayım isterim bu şarkı sizi sarmalasın isterim. Şarkıyı abartın isterim. Emel’in Hovarda’sını da bu köprü hisleriyle yazmıştım. Masal, iki olsun.

binbir gece masalları ( ingilizce )

biSGen | 23 June 2009 11:00

binbir gece masallarını net ordamında okumak isteyenler ( ingilizce malesef ) buraya tıklasın. Aman ha dikkat, sakın tamamını okumayın. Sebebini öğrenmek için orhan pamuk‘a kulak verelim isterseniz:”bu konuda çok yaygın iki söz vardır. Biri bu kitabı sonuna kadar kimsenin okuyamadığı diğeri ise, tamamını okuyan kişinin öleceği üzerinedir. ” ===>

Tim Burton’dan öteki dünya eğlencesi : Beetle Juice (Beterböcek)

gorcun | 03 May 2009 09:57

Beetlejuice
Beetlejuice

Tim Burton‘ın masalsı şaheserlerinin ilk örneklerinden olan Beetle Juice (Beterböcek) 1988yılında çekilmiştir. Kendi halinde çiftlik evlerinde yaşayan ve ev işleriyle uğraşan genç çift Barbara Maitland (Geena Davis) ve Adam Maitland (Alec Baldwin) geçirdikleri kaza sonucu ölürler.
Evlerine döndüklerinde bu durumu farkeden çift ölümlerinden sonra evlerinin satılıp yeni sahipleri olan garip Deetz ailesinin gelmesiyle bu durumdan hoşnut olmazlar. Onları kovmak için çeşitli korkutma yöntemlerini deneyen çift başarısız olunca ölüler dünyasında işinde uzman olan Beetlejuice’a (Michael Keaton) başvururular.

Bu arada Deetz ailesinin gotik kızı Lydia (Winona Ryder) çifti görebilen ve iletişim kurabilen tek insandır. Çift, Beetlejuice ‘in sandıkları gibi biri olmadığını öğrendiklerinde başlarına bela olandan kurtulmak için Lydia ‘dan yardım almak zorunda kalacaklardır. Tim Burton’ın kendine özgü tarzı ve anlatımıyla çektiği filmlerden biri olan Beterböcek hem eğlenceli hem fantastik bir film olarak 7’den 70 ‘e herkese hitap ediyor. Kendimden örnek olarak 7 yaşındada ilgimi çeken bu filmi yıllar sonra izlediğimde farklı gözle baksamda yinede sevdiğimi söylemek isterim.

Beetlejuice
Beetlejuice

Filmde en iyi performanslardan biri kuşkusuz Michael Keaton ‘ın Beterböcek performansıdır. Akılda en çok kalan tipleme olmasına rağmen Michael Keaton çekimlerini sadece 2 haftada tamamlamıştır. Bir buçuk saate varan filmin sadece 17.5 dakikasında görünür. Başka bir başarılı performans ise Winona Ryder’ın ailenin küçük kızı rolünde sergilediği performanstır. Winona Ryder’ın ilk filmlerinden biri olan filmdeki gotik kız rolü için Juliette Lewis ‘in adı geçsede rol Winona Ryder ‘a verilmiştir.

Masalsı

ceyhunak | 06 January 2009 10:09

Bir varmış, bir yokmuş;
Masal misaliydi.
Bu masaldan söz etmediler..
Hiç bana bundan bahsetmediler;
Bana senden bahsetmediler.
Tanıştık ve Ayrıldık;
Mazisi olmayan bir şeydi bu,
Hatırası da olmayacaktı,
Çünkü çok kısaydı..
Ayrıldık..
Bu en büyük ceza bana..
Sana ne desem artık boş;
Yüreğinde ki ışık loş,
Böylesi artık çok boş.
Çekme ellerini üzerimden,
Benden ve şiirlerimden.
Dilim bile varmıyor,
Bu son sözü söylemeye..
Gitme,
Gitme,
Ardına bakıp da;
Böyle bırakıp gitme.

Boş vakit masalı

NICKoldNICK | 26 December 2008 17:19

Nasıl başlasam bilemiyorum. Çoğu zaman yola çıkarken de böyle oluyor. Hep bir ilk adım pişmanlığı “Acaba bu yolun sonu nereye varır? Hiç çıkmasam mı? Tam da buraya alışmışken, peki ya arkada kalanlar! Herşeyi tam mı bıraktım ki? Yoksa yarım kalanlar mı beni bu yola bıraktı” Düşünmeden edemem. Her yola çıkışımda aynı terane. İlkin ince tedirginliği, terketmenin burukluğu belkide.

İlk dönemece kadar bu böyle gider sonra yol başlar kendini hissettirmeye ”ben buradayım bana ayak uydur yoksa ben senin ayağını uyduracak bir sokak bulurum” Düşünceler yola odaklanır, akışa ait bir ritimle hızlanır fikirler. Yeni yüzleri hafızaya kazımaya çalışmalar, küçük mantık zincirleriyle olmadık kar hesapları ve buna da alışılır bu değişmeye meyilli ritim de zihnin mekanıdır artık. Aniden duran otobüsün camından bakınca gitmeye devam eden asfalt gibi gelir çevrendekiler, senin duruşlarınla hareketlenir hayatları, sanki sen giderken onlar hep dururlarmış gibi. Yalan. Nerede o kolaylık? Tam tersine hayat hep bir bilimkurguymuşçasına zamanda yolculuk yaptırır insana. Ama o çok sonralarıdır, daha sen yol dayının en küçük yeğenisindir. Eh! Tabiat anaysa ve zaman da baba olsa, yol tabiatın kardeşi zamanın bıçkın kayınbiraderidir olsa olsa. Çünkü tabiata olan sevgisi zamana olan kıskançlığı süreklidir yolun. Nerede kalmıştık? Yeni yüzler artık yenilikleriyle eskimeye başlayınca kendi küçük maceranı tartarsın ilk. Neydi çıkışım, nereye idi bu gidiş. İkinci virajın da bu olur işte. Karar verdiğini bile anlamazsın, her damlada şekillenen bir akarsuya -kim- nereye çarpacağını söyleyebilir? Bazısı U döner buradan, yıpranmış, kirlenmiş ve küskünlüğüyle. Kimi sağa, sağlim olmaya doğru koşar. Eğer ki yolda kalbini çok kırdıysa asfaltın tozu kiri, mutlu sonlar beklediğini düşünür yolculuğunun, kimi ise soldaki ilk aradan sapar bilmediği için orada ne olduğunu. Meraktır çünkü en başından yola çıkartan onu. Kir tutmamıştır “daha” sı vardır yedeğinde. Düşmez çelişkinin çekici gelen kolaylığına.

MASAL

tissss | 14 December 2008 12:13

Zamanıııın birinde, öyle ki kalburlar falan saman içinde,
beceriksizliğiyle ün salmış bir çiftçi varmış, öyle ki ne ektiğinden
ürün alırmış, ne biçtiğinden hayır görürmüş…beceriksizliği öyle ün
salmış öyle dillere düşmüş ki artık duramamış terketmiş diyarını,
vermiş kendini dağlara bayırlara…Çünkü bir tek kendi inanmazmış
beceriksiz olduğuna, hep toprağa vermiş bahaneyi, yağmurda yeterince
yağmıyormuş hani, bahane bu ya herşey yolunda gitse yabaniler dadanmış
topraklarına…o dağ senin bu bayır benim yarı aç, yarı tok, azıcık
dermanla, kocaman umutla aramış durmuş mutlu olacağı toprakları…gün
saymış, aylar çıkagelmiş, ay saymış, aylar mevsimlere
tutunmuş…mevsimler? vazgeçmiş artık zamandan…ramak kalmış
kendinden vazgeçecekken, son adım son tepe…gözleri kamaştıran
tepedeki güneş miydi, yoksa altın sarısı topraklar, üzerinde yaşlanmış
kusursuz meşe ağaçları mıydı? toprakla kucaklaşana kadar o da
bilememiş…”İşte burası, gerçekten yaşayacağım, şu aciz ömrümü
geçireceğim ve canımı teslim edeceğim, beni merhametle kucaklayacak
topraklar buraları…İşte burası ektiğimin karşılığını cömertçe
verecek çayırlar burası..İşte burası Cennet Çayırları…”. Öyle
sevmiş, öyle inanmış ki bu topraklara, hiç bir canlıya, hiç bir yere
vermediği sevgiyi, emeği, özeni göstermiş…toprakta, dili yok ya
hani, o da çok sevmiş çiftçiyi…ama yine ters giden birşeyler, eksik
kalan birşeyler varmış…Hasat zamanı gelmiş geçmiş, toprak gene aynı
toprak…kabullenememiş çiftçi, öyle sevmiş öyle inanmışki bu yerlere,
imkansızmış bu toprakların verimsiz olması… geriye kabullenecek bir
tek şey kalmış…Kendi beceriksizliği!!! Kahretmiş bu gerçek
bizimkini, üründe falan aklı kalmamış ama Cennet Çayırlarını
haketmediği düşüncesi yemiş bitirmiş çiftçiyi…Ve aniden çekmiiiş
gitmiş kendi dahil kimsenin bilmediği yerlere…Yanında sevgisi, acısı
ve bir gün farkında olmadan kendini Cennet Çayırlarında bulma umudu
ile…

Masal..

pillibebekkuyuda | 19 November 2008 14:04

Masal
Masal

Her masal, ‘’Bir varmış, bir yokmuş,’’ la başlar.Bu masalın, adı da yokmuş..

Kral ve kraliçenin yaşadığı bir ülkede ,bir prenses dünyaya gelmiş..Bu prenses, diğer kardeşlerinden biraz farklıymış.. O, sahip olduğu hiçbir şeyi önemsemez, şanından, şöhretinden, gereğinden fazla ilgi gösterilmesinden hiç hoşlanmaz, çoğunlukla günlerini, sarayın çamaşırcısı ya da bulaşıkçısıyla geçirirmiş..Hatta sarayı ziyarete gelen soylular, onu, hizmetkar zannedip, çay kahve isterlermiş..O da hemen getirirmiş..

Bana Bir Masal Anlat

KURTULUSCU | 21 October 2008 21:47

Eskiden türk telekomun üç haneli bir numarayı kullanarak ulaşılabilir durumdaki servisi vardı.Artık üç haneli numaradan olmasada 444 11 16 olarak halen devam etmekte.Ayrıca internet sitesinden de dinlenilebilecek hale de getirmiş Masalları.
Keloğlan,Olağanüstü Masallar,Eski Türk Masalları,Hayvan Masalları,Tekerlemeler,Gerçekci Masallar gibi kategorilerde onlarca masalları dinliyebiliyorsunuz tabi telefondaki tadı vermeyeceğini göz önünde bulundurmalısınız.

Ayrıca bu site de de Aslanın Sarayı,İki Kurbağa,Kendini Beğenmiş gibi birçok masal ve hikayeyi dinleyebilirsiniz. Ve son olarak bu site diğer sitelerde yaptığınız gibi masal dinleyebilmenizin yanında,Külkedisi,Karıncacık gibi hikayeleri anlatanların videosunu izleyebilmenizi ve masal anlattıp kaydettiğiniz videoyu siteye ekleyebilmenizi sağlıyor.