bildirgec.org

martin scorsese hakkında tüm yazılar

No Direction Home: Bob Dylan (2005)

queennothing | 01 May 2011 14:00

Oscar Ödüllü Amerikan yönetmen Martin Scorsese‘yi Taxi Driver, Goodfellas, The Aviator, Raging Bull gibi yapımlardan tanıyoruz. Yönetmenin 2005 senesinde çektiği Bob Dylan belgeseli “No Direction Home: Bob Dylan“, BAFTA TV kategorisine aday gösterilirken Emmy ve Grammy Ödülü kazandı. 2 Milyon Dolar ile çekilen belgesel filmde Dylan’ın kendi ağzından hayatını dinlerken, hiçbir yerde yayınlanmamış görüntüleri izleme şansına da erişiyoruz. Ek olarak, bakınız; I’m Not There.
Robert Allen Zimmerman adıyla Amerika’da dünyaya gelen müzisyen/ şair Bob Dylan, girdiği üniversiteyi yarıda bırakıp müzik yapmak için New York’a gitti. Büyük cesaret isteyen bu riskli hareket, Dylan’ın müzikal kariyerinin başladığı nokta oldu. İlk stüdyo albümünü 1962 senesinde piyasaya süren müzisyen, farklı tarzı ve cesur sözleriyle bir anda dikkatleri üzerine çekti.

Sonu Tahmin Edilemeyen Filmler

pozitron | 20 April 2011 17:24

İzlediğim filmler arasında, sonunu tahmin edemediğim filmleri paylaşmak istedim. İzlemek isteyenler olabileceği için, bunların arasında en beğendiğim filmleri kısaca anlatmak istiyorum.

ORPHAN (EVDEKİ DÜŞMAN)

ORPHAN (2009) ABD, Almanya, Fransa, Kanada
ORPHAN (2009) ABD, Almanya, Fransa, Kanada

Film, şimdiye kadar izlediğim filmler arasında, sonuna en çok şaşırdığım filmdi. Filmi izlerken sonunun bu şekilde biteceğini tahmin etmek çok zor. Konusuna gelince; Kate (Vera Farmiga) ve John (Peter Sarsgaard), doğmamış çocuklarının ölümü nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunları aşmak için bir çocuk evlat edinmeye karar verirler. Gittikleri yetimhanede Esther (Isabella Fhurman) adındaki küçük bir kız onları çok etkiler ve onu yanlarına almaya karar verirler. Ama filmin afişinde de yazdığı gibi Esther’de bir sorun vardır. Zamanla Kate, Esther’in sevimli maskesi’nin altındaki gerçeği görür. Eşine ve çevresindekilere onun gerçek yüzünü göstermeye çalışır. Eğer izlemediyseniz gerçekten tavsiye edeceğim bir film.

Sinemada Ortaklıklar

| 09 November 2010 16:15

Bir yönetmen için oyuncular önemlidir. Bu yüzden sürekli yetenekli oyuncular aranır film için. Yönetmen, oyuncuyla çalışır. Eğer oyuncunun oyunculuğundan ve karakterinden memnun kalırsa onu diğer projeleri için düşünmeye başlar. Hatta diğer projelerinde başkarakter için aklına gelecek ilk isim “o” oyuncu olur. Neden yönetmen, hep “onu” tercih ediyor? Cevabı bellidir aslında. Yönetmenin oyuncuyla kimyasının tutması ve diğerlerinde görmediği çok başka şeylerin “o” oyuncuda olması… Sinemada bir sürü ortaklık sözkonusu. Ben de bazılarına değinmeye çalışacağım burada. Genelde Hollywood ortaklıklarına değineceğim. İlerleyen zamanlarda yerli ortaklıklara da değinirim belki de.

*Robert De Niro-Martin Scorsese:

Sinemanın en verimli ortaklıklarıdır bu. De Niro ile Scorsese’nin kariyerleri aynı anda yükselişe girdi. İlk çektikleri (beraber) film olan Mean Streets’le ilgiyi topladılar. Sonraları Taxi Driver, Raging Bull, Cape Fear, King of Comedy, New York New York, Casino, Goodfellas’la ortaklıkları devam etti. Scorsese’nin başarısı De Niro’dan bağımsız değil. Aynı şekilde De Niro’nun başarısı Scorsese’den bağımsız değil. De Niro da Scorsese de en iyi işlerini beraber yaptılar ve bu zamanlarda hep yukarıdaki işlerle anılmaktalar.
Peki bu ortaklık bir kez daha devam edecek mi? Hepimiz yeni Scorsese-De Niro ortaklığını içeren bir filmi bekliyoruz. Olur mu, belli değil. Umarız ki olur. Ufukta bir proje var ama belirsizliğini koruyor. Peki bu ortaklık neden bitti? De Niro ile Scorsese’nin ortaklığının bitişinin nedenini bilmiyorum. Ama nedenin stüdyo olduğunu tahmin ediyorum. Stüdyolar bu ortaklıklardan sıkılmış ve bitirmiş olabilirler. Ama şimdi de bu ortaklığı gündeme getirip para kazanmayı düşünüyorlar. İronik!

De Niro-Scorsese
De Niro-Scorsese

Olası Martin Scorsese Projesi

| 15 September 2010 16:00

Bir iki yıl evvel usta yönetmen Scorsese‘nin “I Heard You Paint Houses” romanını sinemaya aktaracağı ve bu projede yıllar sonra tekrar De Niro ile çalışacağı haberleri çıkmıştı, hatta doğrulanmıştı da. Ama bir türlü yapımına başlanamamış, romanın hakları satın alınmıştı sadece.

Proje gerçekleşirse iki ustayı 4.kez aynı filmde izleyebileceğiz
Proje gerçekleşirse iki ustayı 4.kez aynı filmde izleyebileceğiz

Ünlü bir mafya tetikçisinin (Frank Sheeran) hayatını gözler önüne serecek. Tetikçiye gelenler daha çok ev boyatma bahanesiyle geliyor ve böylece tetikçiyi kiralıyorlar. De Niro, Frank’i canlandıracak ve uzun yıllardan sonra tekrar gangster türüne geri dönecek.

Bringing Out The Dead-1999

| 20 August 2010 12:10

Bringing Out The Dead, Martin Scorsese‘nin 1999 yılında Joe Connolly‘nin eserinden uyarladığı filmin başrollerinde Nicolas Cage, Patricia Arquette, John Goodman, Tom Sizemore gibi dönemin önemli oyuncuları mevcut. Filmin senaristi daha evvel Taxi Driver, Raging Bull ve The Last Temptation of Christ gibi önemli ve büyük filmlerin senaryolarını da yazan Paul Schrader. Filmin kurgusunu, yönetmenin daimi kurgucusu Thelma Schoonmaker yaptı.

Sirenler susmuyor New York sokaklarında. Çünkü ölümler, yaralanmalar bitmek bilmiyor. Her gün, her gece şehrin bir yerinde yardıma muhtaç insanlara yetişmeye çalışıyor bu sirenleri susmayan ambulansın şoförü. Fakat artık işini eskisi gibi sevmiyor, bu işi artık eskisi gibi yapmak istemiyor. Çünkü o, son zamanlarda çok fazla ölüm görmeye başladı. Çünkü o artık yaralıları hastaneye yetiştiremiyor. Hal böyleyken Frank, bu ölümlerde dolaylı ya da doğrudan bir ilgisinin olduğunu düşünmeye başlıyor. Artık çalışmak istemiyor Frank. Ama çalışmak zorunda. Çünkü hastanenin ona ihtiyacı var. Onunsa bir kaç haftalık bir dinlenmeye. Ama hastane yönetimi onu “kovmuyor”. O da çareyi uyuşturucuda, alkolde arıyor. Bu düşüşünü, dibe vuruşunu hızlandırıyor.

Cape Fear (Korku Burnu-1991)

| 13 August 2010 11:12

Cape Fear, usta yönetmen Martin Scorsese‘nin gerilim türünde kotardığı ilk filmidir, aynı zamanda aynı adlı ’62 yapımı filmin yeniden çevrimidir. Filmde kariyerinin doruğundaki Robert De Niro başrolde. Ona Juliette Lewis, Nick Nolte ve Jessica Lange eşlik ediyor. Film, “En iyi erkek oyuncu” ve “en iyi kadın oyuncu” dallarında Akademi Ödülleri’ne aday gösterildi. Fakat De Niro hakkettiği ödüle kavuşamadı. Lewis da öyle.

14 yıllık hapishane hayatının ardından dışarı çıkan tehlikeli psikopat Max Cady’nin aklında tek birşey vardır: Avukat Sam Bowden’den intikam almak. Cady’nin tehditkar varlığı zamanla Bowden ailesi üzerinde etkisini göstermeye başlar.
Kanunlar önünde güzel karısı Leigh ve büyüme çağındaki bunalımlı kızı Danielle’yi korumaktan aciz olduğunu gören Sam, Max’le aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için unutulmaz Korku Burnu’na doğru sürüklenir.

Leonardo DiCaprio

| 06 August 2010 12:46

Celebrity'den
Celebrity’den

Asıl adıyla Leonardo Wilhelm DiCaprio,11 Kasım 1974’te Kaliforniya’da dünyaya gelir. Babası George DiCaprio, bir çizgi-roman satıcısı, annesi Irmalin DiCaprio avukattır. Leonardo henüz bir yaşındayken annesi ile babası ayrılmak durumunda kaldılar. Annesi, oğlunun adını ünlü ressam Da Vinci’den etkilenerek koymuştur. DiCaprio çevreci yönüyle de tanınır. Küresel ısınmaya dikkat çekmek ve insanları aydınlatmak amacıyla Amerika’da eski başbakan Bush’a karşı mitingler düzenlemişti. “Dünyayı nasıl iyi bir yer haline getirebiliriz”in üzerinde kafa yoran insanlardan… Ayrıca Haiti Depremi için telefonla yardım toplama kampanyasına -George Clooney düzenlemişti- katılarak sosyal meselelere duyarlı olduğunu da kanıtlamıştı.

Gelelim kariyerine… 1990 yılında The Outsiders adlı dizide “Kid Fighting Scott” adlı karakteri canlandırarak kariyerine başladı. Burada Scott’ı bir bölüm canlandırdı. Sonrasında “The New Lassie” adlı dizide gene bir bölüm rol alarak “Young Boy” (Delikanlı) bir karakteri canlandırdı. “The New Lassie”den sonra 5 bölüm rol alacağı “Santa Barbara” dizisinde “Genç Mason” karakterini canlandırdı. Televizyondaki kariyerine bir bölüm rol alarak “Roseanne”, 12 bölüm rol alarak “Parenthod” ile devam etti.

Sinema Tarihinin En İyi Oyuncularından Biri: Robert De Niro

24black mamba24 | 18 May 2010 11:38

Robert De Niro
Robert De Niro

Oyunculuk yaşamı süresince unutulmaz karakterleri taşıdı beyazperdeye, hatta zaman zaman kendi kişiliğini bile bu karakterlerde eritircesine. Düşsel kahramanlar, romanların sayfalarında, satır aralarında yaşamaktan kurtuldu, onunla ve onun bedeniyle can buldu yaşamın bir parçasıymışcasına. Artık onlar da bizlerden biriydi, Robert De Niro sayesinde.
Canlandırdığı tüm karakterlerde onun eşsiz oyunculuk gücünü, onu ötekilerinden ayıran farklı oyunculuk tekniğini görmek olanaklı. O kendisine adeta bir armağan olarak sunulan bu yeteneğiyle, kuşağının en iyisi olarak biliniyor ve bunu da fazlasıyla hak ediyor.

“Benimle mi konuşuyorsun? Evet benimle konuşuyorsun” diyor De Niro aynanın karşısında, bedenini sunacağı karakterlerden birine doğum sancısı çekerken. O şimdi “Taxi Driver”daki Travis Bickle. Ve Travis sert bir adam olmaya çalışıyor. De Niro da biri olmaya çalışıyor, çılgın biri, yani Travis Bickle. Ve bu çabaları da boşa gitmiyor. De Niro aynanın karşısında çok uzun zaman harcıyor daha başka karakterleri de yaratabilmek için.

Güncel Haberler

queennothing | 15 April 2010 10:11

  • Bir süre önce bahsedildiği gibi, yapımcılar hızla yeni Spider-Man’i arıyorlardı. Adaylar arasında en güçlü isim 1992 doğumlu Amerikan oyuncu Logan Lerman imiş. Rolü alması kesin gözüyle bakılan Lerman hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
  • Aydın Doğan Vakfı Ödülleri, sanat dalında bu sene ‘sinema’yı seçti. Ödül Nuri Bilge Ceylan’a verildi.
  • Oldukça ses getiren “Nefes” filminin yönetmeni Levent Semerci, yeni projesinde 12 Eylül Olayları’nı işleyecek. Filmin adı “Ayhan Hanım”.
  • Cannes Film Festivali’nde bu sene Ingmar Bergman filmleri gösterilecek.
  • Russell Crowe, Ünlüler Kaldırımı’nda yıldız sahibi oldu.
  • Alman yönetmen Werner Schroeter, 12 Nisan 2010 tarihinde hayatını kaybetti.

Güncel Haberler

queennothing | 19 February 2010 14:22

  • Sinema dünyasında son zamanlarda büyük yankı uyandıran bir haber gündeme gelmişti. Duyuma göre Martin Scorsese, “Taxi Driver“ını Lars Von Trier ile yeniden çekecekti. Haberin yalan olduğu söylendi, film yeniden çevrilmiyor.
  • Fransız aktris Julie Delpy, hem yönetmenliğini yaptığı, hem de başrolünde oynadığı “2 Days In Paris“in devamını çekmeye niyetlenmiş; “2 Days In New York”.
  • Almanya’dan bir başka haber de Fatih Akın‘ın “Soul Kitchen“ına dair. Film, Almanya’da 1 milyon kişiye ulaşmış. Akın’ı tebrik ediyoruz.
  • Sinan Çetin, Hindistan – Türkiye ortak yapımı olan bir Mevlana filmi çekeceğini açıkladı.
  • İspanyol Sineması’nın Akademi Ödülleri “Goya Awards”, sahiplerini buldu. Listeye buradan ulaşabilirsiniz.
  • Grunge-rock müzisyeni Kurt Cobain‘in (Nirvana) hayatı sinema filmi oluyor.
  • Bir haberimiz de Türkiye’deki sigara yasağına dair, elbetteki sinemadaki
    sansürü hakkında. Bundan böyle 26 Kasım 1996’dan evvel çekilmiş filmlerdeki sigara içme sahneleri sansürlenmeyecek.