bildirgec.org

quest for the rest süper bir oyun. Grafikler, ortamlar, müzikler bir harika olmuş! Amaç belli sırayla ortamdaki belli yerlere veya nesnelere tıklayarak kişilerin ordan kurtulmasını sağlamak.Asla mantıksız bir sıra yok.Biraz kafa yorun, mouse ile gezmedik yer bırakmayın ilk oyunun kopyası; Kaktüsün üzerindeki üç tomurcuğa tıkla, tomurcuklar biraz büyüyünce tekrar tıkla, açılan çiçeklere tıklayarak tohum haline gelmelerini sağla ve tohumlara tıklayarak yere düşür. Kaktüsün dibinden çıkan fare, bir tohumu alıp kaçacak… Diğerlerini de almadan hemen kaplumbağanın üzerine tıklayarak onu uyandır, o tohumları yemeye gidince arkasında çektiği arabadaki adamın üzerine tıkla. Adam balonu şişirecek ve uçacak. Giderken hepsi de balona binip kurtulacak… Diğer bölümleri de kendiniz çözün;)

1.mavi bir kalemle kırmızı yazmak mümkünmüdür?
2.İçini boşaltınca büyüyen şey nedir?

Doğru yönü seçmek
bu kadar zor mu?

Bu hayatta insanların daha mutlu ve huzurlu yaşamalarını sağlamak için yerine getirilmesi ya da dikkat edilmesi gereken çok da fazla kriter yok aslında. Hem sayı olarak hem de zorluk derecesi olarak..

Peki ne bunlar? Adalet, mantık, saygı, hoşgörü, dürüstlük. Bu kadar ya! Neden yok peki bu kavramlar hayatımızda ya da neden azlar? Ve bunları düşünüp düşünüp deli olan, kafayı yiyen tek ben miyim diye soruyorum kendime.

Kadın ve erkek farketmez. Her cinsin yaptığı bir hatadır yanında ona tapanları görmeyip uzaklardaki imkansız aşkların peşinde koşmak. Bizim peşimizde görmeyiz yada görmezlikten geliriz. Ve biz birilerinin peşinden koşarız sürekli. Yakınımızdaki belkide çok iyi tanıdığımız kişilerin bizden hoşlandığını anlarız. Fakat onlarla bir ilişkiyi aklımızın ucundan bile geçirmeyiz. Ama bilirizki bizi en çok o mutlu eebilecektir. Çünkü bizi en iyi o tanımaktadır. Biz yine zoru ve acı çekmeyi göze alır imkansızlara yöneliriz.
Yoksa insan acı çekmekten zevkmi alıyor?
İnsan mutlu olmak için çabalarken kendini dahada mutsuzluğa atmıyormu gerçek aşkları görmeyerek.
Sizce bu mantıklımı?
bence çok mantıksızca bir davranış….

Kötü bir turizm sezonunun ardından kış sezonuna girdik ve hemen o moral duzeltme taktikleri başladı. Anca turizmci’nin moralden cok gerceklere ihtiyacı var… Ne yapılıyor turizmi geliştirmek, kaostan kurtarmak için? bunu bilmeye ıhtiyacı var.
Başaran Ulusoy cıkıyor önümüzdeki yıl turizmin iyi olacağını soylüyor basında. Ancak satır aralarından da anlaşılıyor ki, kendisi de inanmıyor söylediklerine.
Birşeyler yapılması gerek. Bunun için de turisti öcü olarak gören kafaların değişmesi…
“Avrupalı turist gelip ülkemizde ahlakı bozuyor. Bize doğu ülkelerinden, islam ülkelerinden gelen turist yeter,” mantığının değişmesi gerek…
Turistik bölgelerde içki yasağı koymaya çalışan geri zihniyetin değişmesi gerek…
Yoksa, turizmimiz değil turizmcimiz patlayıp yok olacak…

Kötü bir turizm sezonunun ardından kış sezonuna girdik ve hemen o moral duzeltme taktikleri başladı. Anca turizmci’nin moralden cok gerceklere ihtiyacı var… Ne yapılıyor turizmi geliştirmek, kaostan kurtarmak için? bunu bilmeye ıhtiyacı var.
Başaran Ulusoy cıkıyor önümüzdeki yıl turizmin iyi olacağını soylüyor basında. Ancak satır aralarından da anlaşılıyor ki, kendisi de inanmıyor söylediklerine.
Birşeyler yapılması gerek. Bunun için de turisti öcü olarak gören kafaların değişmesi…
“Avrupalı turist gelip ülkemizde ahlakı bozuyor. Bize doğu ülkelerinden, islam ülkelerinden gelen turist yeter,” mantığının değişmesi gerek…
Turistik bölgelerde içki yasağı koymaya çalışan geri zihniyetin değişmesi gerek…
Yoksa, turizmimiz değil turizmcimiz patlayıp yok olacak…

bayılırım anketlere. ama cevaplamaya değil de anketlerin nasıl anlamsız kılındığına…

belirli bir konuda, elde edilen sonuçlardan, anlamlı yorumlar çıkarmak için yapılır anket. ya da yapılmalıdır.

lakin, ne de güzeldir bizim anketlerimiz, hiç bir işe yaramazlar.

buyurun ilk örnek, bir bilgisayar dergisinin internet sitesinden :

soru : İşletim sisteminizi ne sıklıkta tekrar kuruyorsunuz?
seçenekler :
– Hiç baştan kurmadım
– Her ay
– Her 3 ayda bir
– Her 6 ayda bir
– Her hata verdiğinde

evet seçeneklerin hepsi bu kadar.

CNET‘te yer alan habere göre bir Nintendo sözcüsü, George Bush‘a 60. yaş günü için “Brain Age: Train your brain in minutes a day” isimli bir “beyin geliştirme” yazılımı ve bir adet de Nintendo DS Lite gönderildiğini söylüyor. Okuyoruz.

kainatı ; ciltlerce ansiklopedi, makale, dergi gazete ve sonu olmayan yazı dizelerindeki harflere benzetecek olursak, insan gerçekten de nokta kadar kalıyor bu sonu olmayan satırlar arasında ..

ve bir gün böyle boşlukta amatörce gezerken, karşı cinsten 2 noktanın karşılaşması, izlerinin kesişmesi bile ömür denilen seyir defterine birden çok dipnot düşülmesine sebebiyet veriyor. öyle ki bazı yapraklarda, çektiği acıdan hasıl olan, doğala özdeş gözyaşı aroması tadında, mürekkep damlaları görebiliyoruz.

bu 3 – alıntı – grafik de ilginç bir yaklaşımla farklı bir yorum getirmiş olaya.

Akademik personele 2 kere 2 kaç eder diye sorduk…

-Mühendis sürgülü cetvelini çıkararak hesapladı: 3,99.

-Fizikçi, “3,98 ile 4,02 arasında bir yerde.”

-Matematikçi, “cevabı bilmiyorum, ama bir şeye eşit olduğunu kanıtlayabilirim.”

-Bilgisayar mühendisi 10. iterasyonda 3,99999998.

-Kimyacı 2 numaralı elementin helyum olduğunu göz önüne alarak proton devri
denen reaksiyon zincirinin son halkasını yazdı:

3He + 3He —> 4He + 2p + 13.0 MeV enerji.

-Felsefeci sordu: “2 kere 2 epistemolojik, ontolojik, etik ve metafizik olarak
ne anlama gelir?”

-Mantıkçı çarpma işlemini sembolik mantığın “ve” bağlacı olarak gördü ve
doğruluk tablosu hazırladı: “doğru, yanlış, yanlış, yanlış.”

-Muhasebeci kapıyı ve pencereleri kapatıp sordu: “Siz kaç etmesini
istiyorsunuz?”

-Ressamımız bir sürrealist idi ve “balık” dedi.

-Sosyolog tarihsel diyalektik ilkesi gereği 2 ile 2’nin çarpışamayacağını,
ancak 2’nin antitezi ile çarpışabileceğini ve sadece bu şekilde bir sentezin
ortaya çıkabileceğini bildirdi.

-Psikolog bunun bir bölünmüş kişilik sonucu kişilik çatışması olduğunu
belirterek cevabın şizofreni olduğunu söyledi.

–Ya siz ne dersiniz?