bildirgec.org

madde hakkında tüm yazılar

MADDENİN TEMEL PARÇACIKLARININ İLGİNÇ YAŞAM ÖYKÜSÜ

aysuncaner | 23 April 2012 09:55

CERN ‘deki laborutavarlarda pek çok ülkeden gelen bilim insanları maddenin en küçük parçalarını arıyorlar.Aslında bu araştırma eski yunan filazoflarına kadar uzanıyor.Asıl ilk buluş 19. yy da oldu.Kimyacılar bir çok elementin atomlarını buldular.Günümüzde ise fizikçiler atomların içinde daha da küçük parçacıkların olduğunu biliyorlar artık.1900 ‘ lü yılların başında bilim insanları atomun çevresindeki ELEKTRON denen parçacıkların oluşturduğu bulutun , maddenin davranışlarından sorumlu olduğunu anladılar. Işığın yayılması ,kimya ,elektrik ,elektronik vs. gibi bir çok olayın kökenindeki parçacıktı elektron.Daha sonra atomların tam merkezinde var olan ve çapı 1 cm nin milyonda birinin milyonda biri büyüklüğünde olan minik çekirdeğin içinde PROTON ve NÖTRON adı verilen başka parçacıklar ortaya çıktı.

Bu arkadaşlar nükleer enerjinin her türünün kökeninde bulunurlar.Tıpta ,tarımda ve endüstride kullanılırlar.Asıl ilginç olan proton ve nötron içinde de daha da küçük parçacıkların olduğu keşfedildi.Bir çok parçacık bulundu.Elektrik yükü taşıyorlardı.Birçoğu topaç gibi dönüyordu.GARİPLİK, CAZİBE ,ALT ve ÜST diye adlandırılan tuhaf özellikleri olan parçacıklar bulundu. Parçacıklar ,özelliklerine göre ailelere ayrılırlar.Aynı ailede olanlar aynı şekilde hareket ederler.Çünkü onların içinde de onlara nasıl davranacaklarını söyleyen daha küçük parçacıklar vardır.Örneğin protonun içinde KUARK adı verilen küçük parçacıklar vardır.Toparlarsak :
atom ve onu çevreleyen elektron, atomun merkezinde çekirdek ,çekirdek içinde proton, protonun içinde de

kuark vardır. Ve de sıkı durun kuarkın da pek çok türü vardır.Bütün maddeleri oluşturan bu parçacıkların davranışları bir çok farklı kuvvet tarafından kontrol edilir.En çok bilineni elektromanyetik kuvvettir.Bu davranışa verilebilecek en iyi örnek ; pozitif yüklü çekirdeğin çevresinde dönen ve böylece atomları oluşturan negatif yüklü elektronların davranışıdır.Adına ‘GÜÇLÜ’ denen bir kuvvet proton ve nötronları bir arada tutarak çekirdeği oluşturur.Bir de ‘ZAYIF’ kuvvet vardır.Bu kuvvet ise parçacıkların dağılmasına neden olur.Nötron parçalanırsa radyoaktivitenin bir türü ortaya çıkar.Negatif elektronlarla pozitif protonlar iletişime geçerler atomu oluştururlar,Tabii ki bu iletişim sms yoluyla olmaz.Bunu ,yüklü tüm parçacıkların her yöne gönderdiği FOTON adı verilen haberci parçacıklar yapar.Güçlü kuvvet ,çekirdekleri bir arada tutar ve protonların içindeki kuarkları

bulundukları yere resmen yapıştırır.Bu yüzden adları GLUON dur.Diğer çok bilinen kuvvetse yerçekimi (kütleçekimi) kuvvetidir.Ancak kütleçekiminin küçük parçacıklar üzerindeki etkisi çok çok azdır.Zayıf kuvvet nötronları dağıtır.Bu kuvvetin adı NÖTRİNO dur.Ele gelmezler. Güneş ve yıldızların yanması ile bol miktarda ortaya çıkarlar.Yıldızlar parlıyorsa ,nötrinolar oluşuyor demektir.Burdan da zayıf kuvvetin iş başında olduğunu anlarız.En ilginci ise nötrinoların diğer parçacıklarla etkilişimleri çok zayıftır. Dünya’ nın içinden hiç zorlanmadan geçerler. Milyonlarcası şu an bile siz bu yazıyı okurken içinizden geçiyor.
İşte CERN ‘ de bu gizemli ve sevimli parçacıkların dünyası ve davranışları incelenir.Bulunanlar fizikçiler tarafından matematiksel formlara ,denklemlere dönüştürülür.
Aslında CERN ‘ de araştırma yapan bilim insanlarının en büyük düşü ,bir gün bütün bu karmaşıklığı çok basit bir iki denklemle ortaya koyabilmektir.

Samanyolunda mahsun bir karadelik

quex | 26 November 2010 17:59

Şu son 2 haftadır “Kara Delik” lere çok taktım. Mevzuya aslında Morgan Freeman ın anlatıcılığını yaptığı “Through the Wormhole” dizisi ile başladım. Parçaçık fiziği, uzay-zaman teorileri, görecelik kavramı, spring teorileri, karanlık madde, ondanda ilginci karanlık enerji, stephen havking derken iş kara deliklere geldi dayandı lakin bu delikler bütün bu teorilerin bittiği yerler.
Sonra parçacıktan uzay fiziğine geçiş kaçınılmaz oldu ve gezegenler sistemler galaksiler derken. Kendimi akşamları gökyüzüne bakakala buldum.
Şunu hep merak etmiştim. Bizim galaksimizin (samanyolu- ya da MilkyWay) gerkezinde ne olup bitiyor. Belgesellerde hep dünyadan dış uzaya doğru bir serüven izleniyordu.
Ama 15 senedir samanyolunun merkezini inceleyen bir bilimadamlarının sonuç almaya başlaması sonrası galaksimizin merkezinde neler döndüğünü ufaktan anlamaya başlamışız.
Neler döndüğünü diyorum çünkü hakikaten yıldızlar, görünemeyen bir nesnenin etrafında müthiş bir artan-azalan ivmeli hızda dönmekte. Bu nesne görünmüyor çünkü bu bir Kara Delik. Ve yıldızları bu hızda döndürebilen bu deliğin büyüklüğü güneşimizin 4 milyon katı.
Artık her galaksinin merkezinde böylesine kara deliklerin bulunduğu biliniyor. belkide birden fazla. Mesela komşu galaksimiz, Andromedada iki tane gözlemlenmiştir. Bu içten içe kaynayan iki galakside yaklaşık 2 milyar yıl sonra birbirine geçecek. Ne kadar kozmik. Ne kadar güzel.
Demek yıllar önce çocukken annemin aldığı Andromeda adlı kitaptaki uzaylı oradan gelmiş. 2 milyar yıl sonra hep birlikte buhar olacağız he.

Saydam Alüminyum : Maddenin Yeni Hali

beyazkorsan | 31 July 2009 19:33


ScienceDaily

Oxford Universitesi’nden bilim adamları FLASH lazer ışınından bir kısa darbe kullanarak alüminyum atomlarından bir çekirdek elektronu uzaklaştırmayı başardılar. Atomlarından elektron kaybeden alüminyumun kristal yapısının bozulmadan, yüksek ultraviyole radyasyona karşı tamamen saydamlaştığı görüldü.

Oxford Üniversitesi, Fizik Bölümünde görevli Prof.Justin Wark : “Bizim ortaya çıkarttığımız daha önce kimsenin görmediği, maddenin tamamen yeni bir hali. Saydam alüminyum sadece bir başlangıç. Bizim meydana getirdiğimiz maddenin fiziksel özellikleri, büyük gezegenlerinden içlerinde oluşan durumlara eş değer. Bununla birlikte, çalışmalarımız, yüksek güçlü lazer patlamalarının oluşturduğu “minyatür yıldızların” yaradılışında meydana gelen olayları anlamamıza da olanak tanıyacak. Belki bir gün, nukleer füzyonun gücünü dünya üzerinde zırhlayabileceğiz.” dedi.

Makalenin tamamını okumak için tıklayınız

NİHİLİZM ÜZERİNE

il mare | 25 June 2009 11:34

İvan Sergeyeviç Turgenyev
İvan Sergeyeviç Turgenyev

A:”Oysa ben düşünüyorum da,işte bir saman yığınının yanında yatmışım…Şurda kapladığım yercik,benim bulunmadığım,benimle ilgisi olmayan evrenin geri kalan parçası ile karşılaştırılırsa ne küçük! Bu benim yaşam payıma düşen zaman parçası,benden önce geçmiş,benden sonra geçecek zaman parçası ile ölçülürse,hemen hiç gibi bir şey…Ama gene de bu atom içinde,bu matematik noktanın içinde kan dolaşıyor,beynim çalışıyor ve birtakım istekler duyuluyor…Ne korkunç iş! Ne boş şey!”

B:”Senin dediğin herkes için öyle,bence…”
A:”Haklısın,ben demek istiyorum ki,onlar,öyle bir hay huya kaptırmışlar ki kendilerini,hiçliklerinden rahatsızlık duymuyorlar.Hiç dokunmuyor bu onlara…Oysa ben…Ben sıkıntıdan,öfkeden başka bir şey duymuyorum.

İsraf Çeşitleri

sametparpar | 10 June 2009 10:15

İsraf deyince aklımıza hep su israfı, para israfı, elektrik israfı en bilinçli olanımızın aklına ZAMAN israfı geliyor. Peki israf çeşitleri bunlardan mı ibaret.

İsterseniz önce israfın insana göre tanımına bir bakalım. İsraf, yerli yerince kullanılmayan, insan yararına döndürülmeyen, verimsizce heba edilen, maddi ve manevi her şey israftır.

Şimdi soralı kendimize, gözümüzün israfınız düşündük mü, kulğımızın srafını düşündük mü, zihnimizin israfını düşündük mü…

GÜN ve BEN…

| 06 February 2009 16:17

Bu sabah, yine güneşin şehrime ayırdığı aydınlıkla uyandım. Her zaman yatmadan önce bıraktığım 2cm’lik perde aralığımdan sızan ışık, bugün yağmurlu ve ne yazık ki güneşin sabah hırçınlığı ile savurduğu keskin ışıkla gözlerim oyun oynayamadı; lakin yağmurun inceden akışı yeryüzüne, tatlı bir dokunuş gibi geldi. Güne uyanmak, yeni hatırlanacakları bana getirir ve hatırlamak istediğim gibi yaşamaya gayret ederim, ben günümü.
Malum sabah uğraşlarımı bitirdim. Evden çıkarken, az önce dinlediğim şarkının sözleri; hep başa sarıyor ve nabzımın ritmini unutacak kadar dalgınım. Madde mi, maneviyat mı ağır basarcasına iş ortamım beni bekliyor. Bazen işte bugünkü gibi dalgın olan bünyem, insanlık oyunu sahnesinde ikinci karakteri oynar. Tam bu nokta da sevgi depomda kaçak olduğunu düşünürüm, şu benzetmeyi duyduğumdan beri, “Her çocuğun içinde, sevgi ile doldurulmayı bekleyen bir duygu deposu vardır. Fakat sevgi deposu boş olduğu zaman, çocuk yanlış davranışlar da bulunacaktır.”
Bu dalgınlıkla yanlışlar yapmamam ve kabuğuma çekilmemem için, sevgi depomu doldurmam gerek diye düşündüm. Bu düşüncem beni bir yolculuğa çıkardı. Yolculuk dediğim 2km’lik yürüyüş mesafesinde olan iş yerime doğru… Sevgi deposunu dolu tutmayı, tıpkı bir otomobilin benzin deposunu dolu tutma ile eş değer görürüm.
Bu yolculuğum esnasında çevremi izliyorum: 1) Bir hengame de olan trafik, bana 1 litrelik sevgi dolduruyor; çünkü yürümeyi seçtiğimden dolayı trafiğin keşmekeşinde değilim.

Biber hapı

| 16 January 2009 19:12

http://www.biberhapizayiflama.com/

elektirik üreten perde

kemal118 | 21 June 2008 10:39

Amerikalı bilim adamları, özel bir kumaştan yaptıkları güneş perdeleri ile elektrik üretti.

Massachusetts Institute of Technology’deki (MIT)bilim adamları ısıyla karşılaştığında elektirk üreten maddeler üzerinde çalışmaya başladılar.Fotovoltaik (ısıya maruz kaldığında enerji üretebilen) maddeler yapabilmek için çalışan uzamanlar ilk prototiple elektrik üretti.

Güneş kumaşı (solar textile) adındaki bu maddeler Türkiye’de “günısı” olarak bilinen güneş panelleri gibi fotovoltaik hücrelere sahip.bu maddeler yarı iletken olması özelliğiyle ışığı tutarak elektrik enerjisine dönüştürüyor.MIT ekibinin ürettiği perdeler güneş gören bütün evlerde kullanılabilecek.
kaynak