bildirgec.org

madame bovary hakkında tüm yazılar

Madame Bovary (1991)

queennothing | 20 December 2009 17:12

1821 – 1880 yılları arasında hayatınısürdüren Fransız romancı Gustave Flaubert, ‘realizm’ akımını başlatan edebiyatçı olarak tanınır. Hakkında yüzlerce inceleme, araştırma yazısı yazılan ve psikoloji bilimine de etki etmiş olan roman “Madame Bovary“, 1991 senesinde Claude Chabrol tarafından beyazperdeye aktarıldı. ‘En İyi Kostüm Tasarımı’ dalında oscar adayı olan filmde Fransız aktris Isabelle Huppert, Jean-François Balmer, Christophe Malavoy, Jean Yanne gibi isimler rol alıyor.

Doktorluk mesleğine adım atan Charles Bovary, ilk eşinin ölümü üzerine kasabadan Emma adında bir kadınla evlenir. Mütevazı, kendi halinde, her durumda mutlu olabilme yeteneğine sahip sakin bir adam olan Charles’e karşı Emma, romantik bir aşk ilişkisi yaşamanın peşinde, her zaman daha fazlasını isteyen bir kadındır.

bovarik ben

papatya | 04 August 2005 17:59

klasiklerden ve 50lilerin kült filmlerinden aldatma kavramını, aşkın peşinden giden kadın olarak vurgulandığını hepimiz biliriz. kadın aşkı için her şeyi terk eder. ekonomik özgürlüğü olmamasına rağmen, eşini bırakır, meteliksiz bir aşk uğruna.

peki ya günümüz kadını? bir dergiden alıntı: “… ekonomik alanda erkeğin desteğine ihtiyacı olmayan kadın, erkeğin “elinini kiri” olan sadakatsizliğe el atmakta, böylece, işte ve aşkta erkeğe meydan okumaktadır.”

ama sanırım işi daha eğlenceli kılan; kadının erkeğini başka bir kadınla aldatmasıdır.

Kiralık Konak’ta Madame Bovary Etkileri

finten | 03 May 2003 23:32

“Kiralık Konak” Yakup Kadri’nin ilk romanıdır. Yazarın bir çok romanına önsöz yazmış olan Atilla Özkırımlı’nın da belirttiği gibi, her ne kadar “Yaban”’ın popülerliğinin gölgesinde kalmışsa da, “Kiralık Konak”, işlediği dönemin olgularını ve batılılaşma sürecinde kuşaklar arasında yaşanan çelişki ve çatışmaları gözler önüne sermesi açısından hem Yakup Kadri’nin hem de Türk romanının en önemli yapıtlarından biridir. Yakup Kadri ve romanı “Kiralık Konak” üzerine söylenecek çok söz olmasına karşın, kısaca romandaki genel karakterlerden bahsedildikten sonra,bu incelemenin odak noktası Dr. Niyazi Akı’nın “Yakup Kadri Karaosmanoğlu; İnsan–Eser–Fikir–Üslûp “ adlı kitabındaki incelemelerden faydalanılarak, Seniha ve G.Flaubert’in Emma – Madame Bovary karakterlerinin karşılaştırılması olacaktır.

Romanda anlatılan olayların yaşandığı dönem, II. Meşrutiyet yıllarıdır. Yakup Kadri, daha romanının başında eski ve yeni devirler arasındaki farklılıkları sıralamaya başlar; “ zamanlar artık eski zamanlar değil, iki sene içinde pek çok adetler değişti (…) “ . “ İstanbul’da iki devri oldu: Biri İstanbulin, diğeri redingot devri… Osmanlılar hiçbir zaman bu İstanbulin devrindeki kadar zarif, temiz ve kibar olmadılar (…) “ . Yazar romanın ilk bölümünde olayların baş kahramanı Seniha’nın dedesi olan Naim Efendi, damadı Servet Bey ve kızı Sekine Hanım’ın birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkilerini eski-yeni karşılaştırması dahilinde anlatarak İstanbul’un sözü edilen bu iki devrini okuyucuya anlatır. Yazarın betimlemelerinde Naim Efendi’ye duyulan bir acıma duygusu görülmektedir; “ (…) Naim Efendi, yeni sazdan, yeni şarkılardan zevk almak şöyle dursun, son senelerde artık yazılan ve konuşulan Türkçe’yi de anlamıyordu. (…) Naim Efendi evvela damadı, sonra torunları sayesinde daha nelere alışmıştı… Biçare adam kızı evlendiği günden beri, aşağı yukarı yirmi senedir, her gün bir eski itiyada veda etmekten ve her gün yeni bir mecburiyete katlanmaktan başka bir şey yapmıyor (…) .Eski dönemden gelen alışkanlıkları, terbiye ve görgüsü dolayısıyla yenilikler karşısında Naim Efendi’nin şaşkınlığı, eski-yeni sorunsalının o dönemde yaşayan kişiler üzerindeki etkisini ortaya koymaktadır. Yeni devri örnekleyen karakterlerden Servet Bey ise, “ züppe “, “garabet yapan, tatlı su Frenkleriyle düşüp kalkan, yabani ve perişan bir sesle bir takım opera parçaları terennüm eden” bir kişilik olarak tasvir edilmiştir. Servet Bey’in takdiminden sonra, oğlu, Seninha’nın kardeş Cemil de kısaca anlatılır. Cemil’in Beyoğlu gecelerine olan düşkünlüğü, Beyoğlu’nda oturan metresi ve Cemil’in genel davranış biçimi anlatıldıktan sonra romanın baş karakteri olan Seniha’ya geçilir.